Yurtdışı-Yabancı Yatırım
17 Kas 2013 12:11
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:40
'Yabancı'ysan ev yok!
Almanya’da geliri düşük olanların, tek başına çocuk yetiştirenlerin, işsizlerin ve göçmenlerin kiralık ev bulma şansı son derece düşük. Özellikle Müslümanlar ve Afrika kökenliler ev ararken ayrımcılığa uğruyor.
“Yabancıya ev vermiyoruz!" Bir ev sahibi eve bakmaya gelen Ayşegül Acar'a açıkça bu yanıtı vermiş. Kiralık ev arayan Ayşegül Acar, Bonn'da yaşıyor. 30 yıl önce Türkiye'den Almanya'ya göç etmiş. Acar, Almanya'yı seviyor, kendini burada evinde hissediyor. Ancak kiralık ev aramaya gelince Acar kendisini bir çaresizliğin ortasında bulduğunu söylüyor:
"Almanya'da üç kez taşındım. Her ev aradığımda kötü deneyim edindim. Alman ev sahipleri için uygun kişi değildim. Onlara göre yanlış bir ismim var, Almancayı Türkçe aksanı ile konuşuyorum ve tipim uygun değil".
'Baş örtülülere ev verilmiyor'
Ayşegül Acar'da olduğu gibi ev sahibinin yabancıya ev vermediğini açıkça söylemesi pek sık rastlanan bir durum değil. Yine de Almanya'da göçmenlerin çoğu ev ararken ayrımcılığa uğradığını hissediyor. Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, Alman Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi'nin iki yıl önce 10 bin göçmen ile yaptığı araştırma bu sonuca varıyor. Özellikle de Müslümanlar ve Afrika kökenliler ayrımcılığa uğradığından şikâyetçi.
Göçmenlere ayrımcılıkla mücadele de destek olan Basis&Woge adlı dernekten Birte Weiß şöyle konuşuyor: “Özellikle başörtülü Müslüman kadınlar ve Afrika kökenliler ayrımcılığa uğruyor. Bu iki gruptan insanlar kiralık eve bakmaya gittiklerinde ev sahibi genellikle ‘Üzgünüm, evi verdik' diyor.”
'Yargıya başvuran az'
Hamburg kentindeki Basis&Woge Derneği ayrımcılığa uğrayanlara yardım ediyor. Danışmak için gelen her beş kişiden biri ayrımcılığa uğramış oluyor. Dernek bu kişilere başta hukuki konularda destek veriyor.
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi (ADS) görevlisi Christine Lüders yasaların mağdurlardan yana olduğunu belirtiyor: "Almanya'da kimse etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel tercihi, engelli olması ya da ırkı yüzünden haksızlığa uğrayamaz. Bu Eşit Muamele Yasası'nda düzenlenerek, güvence altına alınıyor ve kiralık ev ararken de aynı yasa geçerli.”
Ancak Christine Lüders ev sahiplerinin ayrımcılık yaptığını ispatlamanın zor olduğunu da söylüyor. Ayşegül Acar da ayrımcılığa uğradığından epeyce emin olamamış. Acar oğlu ile bir deneme yaptıklarını anlatıyor: "Kiralık evi görmek için telefonla arayıp randevu istediğimde yine beni reddettiler. Biz de oğlumla iddiaya girdik. Mükemmel Almanca konuşuyor. Birkaç dakika sonra ev sahibini sahte bir isimle oğlum aradı. Kendisini Herr Schulz olarak tanıttı.”
Gerçekten de Acar'ın oğlu Alman ismi verince evi görmek için randevu alabilmiş. Ev arayan kişi ayrımcılığa uğradığını ispatlasa dahi genelde yargı yolunu seçen az oluyor. Çünkü dava aylarca sürüyor. Oysa ev arayanların çoğunun ihtiyacı acil oluyor.
"Almanya'da üç kez taşındım. Her ev aradığımda kötü deneyim edindim. Alman ev sahipleri için uygun kişi değildim. Onlara göre yanlış bir ismim var, Almancayı Türkçe aksanı ile konuşuyorum ve tipim uygun değil".
'Baş örtülülere ev verilmiyor'
Ayşegül Acar'da olduğu gibi ev sahibinin yabancıya ev vermediğini açıkça söylemesi pek sık rastlanan bir durum değil. Yine de Almanya'da göçmenlerin çoğu ev ararken ayrımcılığa uğradığını hissediyor. Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, Alman Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi'nin iki yıl önce 10 bin göçmen ile yaptığı araştırma bu sonuca varıyor. Özellikle de Müslümanlar ve Afrika kökenliler ayrımcılığa uğradığından şikâyetçi.
Göçmenlere ayrımcılıkla mücadele de destek olan Basis&Woge adlı dernekten Birte Weiß şöyle konuşuyor: “Özellikle başörtülü Müslüman kadınlar ve Afrika kökenliler ayrımcılığa uğruyor. Bu iki gruptan insanlar kiralık eve bakmaya gittiklerinde ev sahibi genellikle ‘Üzgünüm, evi verdik' diyor.”
'Yargıya başvuran az'
Hamburg kentindeki Basis&Woge Derneği ayrımcılığa uğrayanlara yardım ediyor. Danışmak için gelen her beş kişiden biri ayrımcılığa uğramış oluyor. Dernek bu kişilere başta hukuki konularda destek veriyor.
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi (ADS) görevlisi Christine Lüders yasaların mağdurlardan yana olduğunu belirtiyor: "Almanya'da kimse etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel tercihi, engelli olması ya da ırkı yüzünden haksızlığa uğrayamaz. Bu Eşit Muamele Yasası'nda düzenlenerek, güvence altına alınıyor ve kiralık ev ararken de aynı yasa geçerli.”
Ancak Christine Lüders ev sahiplerinin ayrımcılık yaptığını ispatlamanın zor olduğunu da söylüyor. Ayşegül Acar da ayrımcılığa uğradığından epeyce emin olamamış. Acar oğlu ile bir deneme yaptıklarını anlatıyor: "Kiralık evi görmek için telefonla arayıp randevu istediğimde yine beni reddettiler. Biz de oğlumla iddiaya girdik. Mükemmel Almanca konuşuyor. Birkaç dakika sonra ev sahibini sahte bir isimle oğlum aradı. Kendisini Herr Schulz olarak tanıttı.”
Gerçekten de Acar'ın oğlu Alman ismi verince evi görmek için randevu alabilmiş. Ev arayan kişi ayrımcılığa uğradığını ispatlasa dahi genelde yargı yolunu seçen az oluyor. Çünkü dava aylarca sürüyor. Oysa ev arayanların çoğunun ihtiyacı acil oluyor.