Ekonomi
30 Eki 2015 15:25
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 03:40
Volkwagen bahane dizel şahane
Dizel araçların yakıt maliyeti ve avantajlarından dolayı kullanımı artacak
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Teknoloji Fakültesi Otomotiv
Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, "Dizel
araçların yakıt maliyeti ve birtakım avantajlarından dolayı
kullanımının tüm dünyada 3 kat artacağı öngörülüyor" dedi.
Bayrakçeken, yaptığı açıklamada, otomobillerde en önemli kriterin taşıt güvenliği ve yakıt tüketimi olduğunu, firmaların araç üretirken bu iki kritere göre teknolojilerini geliştirdiğini söyledi.
Alman otomobil üreticisi Volkswagen'in ABD'deki emisyon testlerinde manipülasyon yaptığının ortaya çıkması ile dünya gündemine oturan karbon emisyonunun nedeninin EURO normları olduğunu ifade eden Bayrakçeken, 2014 Ağustos ayından itibaren EURO 6 normlarının dünyada bazı ülkeler tarafından kullanılmaya başlandığını aktardı.
Bayrakçeken, her ülkenin birden olmasa bile, belirli aralıkta bu normları kullanmaya başladığını belirtti.
Gelişmiş ülkeler EURO 6'yı kullanmaya geçerken, Türkiye'nin halen EURO 4 normlarını uyguladığına işaret eden Bayrakçeken, "EURO 6 normunda egzoz emisyonlarında hiçbir zararlı maddenin çıkmaması, sadece su buharı çıkması isteniyor" diye konuştu.
Bugünkü teknoloji ile bunun mümkün olmadığını vurgulayan Bayrakçeken, şöyle devam etti:
"Bunu sadece hibrit araçlarda veya elektrikli araçlarda sağlayabiliriz. EURO 6'da egzoz emisyonlarını olabildiğince aşağıya çekiyorlar. Firmalar bu değerleri yakalayamadığı zaman ülkeler bu araçların trafiğe çıkmalarına veya ülkeye girişlerine izin vermiyor. Bunu aşağıya çekmek için 'adblue sistemi' gibi ilave bir sistem kullanılabiliyor."
Dizel araçlarda egzoz emisyonlarındaki en tehlikeli gazın azot oksitler olduğunu ifade eden Bayrakçeken, "Otomotiv üreticileri yakıt ve performans açısından en çok tercih edilen dizel araçlarda bunu oldukça aşağıya çekmeye çalışıyor. Dünya gündemine bomba gibi düşen Volkswagen'deki olay, değerleri EURO 6 normlarına çekmek için yapıldı" şeklinde konuştu.
Bayrakçeken, değerleri aşağıya çekmek için diğer sistemleri kullanmanın maddi olarak bir külfet oluşturduğu için yazılım yolu ile bunu düşük gösterme çabasının ortaya çıktığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Neden dizel araçlarda buna başvuruyorlar? Benzinli motorların sınır değerleri ile dizel motorların sınır değerleri farklı. Çünkü yanma özellikleri ve yakıtları farklı. Benzinli motorlarda normları yakalayan firma, dizel motorlarda bunu başaramıyor. Bir de önümüzdeki yıllarda dizel motorlu araçların sayısının tüm dünyada artacağı düşünülüyor. Dizel araçların yakıt maliyeti ve birtakım avantajlarından dolayı kullanımının tüm dünyada 3 kat artacağı ön görülüyor. Bu artışla havaya karışan karbon emisyonu da artacağı için konu titizlikle araştırılıyor."
Bayrakçeken, karbon emisyonun en aza indirilmesi veya yok edilmesi için hibrit araçların kullanılabileceğini, bununla ilgili bazı çalışmalar olduğunu aktararak, "Bunlardan bir tanesi yakıt, yanma ve yanma sonrası işlemler diye iyileştirmeler var. Bir de sistemi değiştirmek var. Sistemi değiştirmede de hibrit araçlar kullanılmaya başlanabilir" dedi.
Bu çalışmalarla egzoz emisyonu sorununun çözülebileceğini vurgulayan Bayrakçeken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bunun da başka yan etkileri ortaya çıkıyor. Örneğin elektrikli araç kullandığımızda enerjiyi nereden sağlayacağız? Bunun için nükleer santraller kurmak lazım. Alternatif enerji tesisleri kurulmalı. ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ayrıca elektrikli araçlarda akü ve menzil sıkıntısı karşımıza çıkıyor. Bunlar aşılırsa, elektrikli araçların kullanımı ile egzoz gazı salınımı sorunu çözülür. Mevcut sistemde ise sorunu çözmek için yakıtta iyileşme, yanma sırasında motorda iyileşme ki eski araçlarda 75-80 beygir gücünde verim alıyorduk, şimdi yazılım teknolojilerinin de yardımı ile 100-110 beygir gücüne kadar verim alınabiliyor. Yanma sonrasında da egzoz sisteminde değişik katalitik konvektörler ve adblue sistemi veya egzozun içine oksijen püskürtme gibi farklı sistemlerle, dışarıya çıkan emisyonlarda da iyileşme sağlanıyor."
Bayrakçeken, Avrupa'da bin kişiye düşen araç sayısı ortalama 555, Türkiye'de ise 135 olduğunu vurgulayarak, "Belli bir yaşın üstündeki araçların, karbüratör ile çalışanların egzoz emisyonları çok kötü. Bu araçların trafikten tamamen kaldırılması ile ciddi anlamda çevreye katkı sağlanabilir" ifadelerini kullandı.
Bayrakçeken, yaptığı açıklamada, otomobillerde en önemli kriterin taşıt güvenliği ve yakıt tüketimi olduğunu, firmaların araç üretirken bu iki kritere göre teknolojilerini geliştirdiğini söyledi.
Alman otomobil üreticisi Volkswagen'in ABD'deki emisyon testlerinde manipülasyon yaptığının ortaya çıkması ile dünya gündemine oturan karbon emisyonunun nedeninin EURO normları olduğunu ifade eden Bayrakçeken, 2014 Ağustos ayından itibaren EURO 6 normlarının dünyada bazı ülkeler tarafından kullanılmaya başlandığını aktardı.
Bayrakçeken, her ülkenin birden olmasa bile, belirli aralıkta bu normları kullanmaya başladığını belirtti.
Gelişmiş ülkeler EURO 6'yı kullanmaya geçerken, Türkiye'nin halen EURO 4 normlarını uyguladığına işaret eden Bayrakçeken, "EURO 6 normunda egzoz emisyonlarında hiçbir zararlı maddenin çıkmaması, sadece su buharı çıkması isteniyor" diye konuştu.
Bugünkü teknoloji ile bunun mümkün olmadığını vurgulayan Bayrakçeken, şöyle devam etti:
"Bunu sadece hibrit araçlarda veya elektrikli araçlarda sağlayabiliriz. EURO 6'da egzoz emisyonlarını olabildiğince aşağıya çekiyorlar. Firmalar bu değerleri yakalayamadığı zaman ülkeler bu araçların trafiğe çıkmalarına veya ülkeye girişlerine izin vermiyor. Bunu aşağıya çekmek için 'adblue sistemi' gibi ilave bir sistem kullanılabiliyor."
Dizel araçlarda egzoz emisyonlarındaki en tehlikeli gazın azot oksitler olduğunu ifade eden Bayrakçeken, "Otomotiv üreticileri yakıt ve performans açısından en çok tercih edilen dizel araçlarda bunu oldukça aşağıya çekmeye çalışıyor. Dünya gündemine bomba gibi düşen Volkswagen'deki olay, değerleri EURO 6 normlarına çekmek için yapıldı" şeklinde konuştu.
Bayrakçeken, değerleri aşağıya çekmek için diğer sistemleri kullanmanın maddi olarak bir külfet oluşturduğu için yazılım yolu ile bunu düşük gösterme çabasının ortaya çıktığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Neden dizel araçlarda buna başvuruyorlar? Benzinli motorların sınır değerleri ile dizel motorların sınır değerleri farklı. Çünkü yanma özellikleri ve yakıtları farklı. Benzinli motorlarda normları yakalayan firma, dizel motorlarda bunu başaramıyor. Bir de önümüzdeki yıllarda dizel motorlu araçların sayısının tüm dünyada artacağı düşünülüyor. Dizel araçların yakıt maliyeti ve birtakım avantajlarından dolayı kullanımının tüm dünyada 3 kat artacağı ön görülüyor. Bu artışla havaya karışan karbon emisyonu da artacağı için konu titizlikle araştırılıyor."
Bayrakçeken, karbon emisyonun en aza indirilmesi veya yok edilmesi için hibrit araçların kullanılabileceğini, bununla ilgili bazı çalışmalar olduğunu aktararak, "Bunlardan bir tanesi yakıt, yanma ve yanma sonrası işlemler diye iyileştirmeler var. Bir de sistemi değiştirmek var. Sistemi değiştirmede de hibrit araçlar kullanılmaya başlanabilir" dedi.
Bu çalışmalarla egzoz emisyonu sorununun çözülebileceğini vurgulayan Bayrakçeken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bunun da başka yan etkileri ortaya çıkıyor. Örneğin elektrikli araç kullandığımızda enerjiyi nereden sağlayacağız? Bunun için nükleer santraller kurmak lazım. Alternatif enerji tesisleri kurulmalı. ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ayrıca elektrikli araçlarda akü ve menzil sıkıntısı karşımıza çıkıyor. Bunlar aşılırsa, elektrikli araçların kullanımı ile egzoz gazı salınımı sorunu çözülür. Mevcut sistemde ise sorunu çözmek için yakıtta iyileşme, yanma sırasında motorda iyileşme ki eski araçlarda 75-80 beygir gücünde verim alıyorduk, şimdi yazılım teknolojilerinin de yardımı ile 100-110 beygir gücüne kadar verim alınabiliyor. Yanma sonrasında da egzoz sisteminde değişik katalitik konvektörler ve adblue sistemi veya egzozun içine oksijen püskürtme gibi farklı sistemlerle, dışarıya çıkan emisyonlarda da iyileşme sağlanıyor."
Bayrakçeken, Avrupa'da bin kişiye düşen araç sayısı ortalama 555, Türkiye'de ise 135 olduğunu vurgulayarak, "Belli bir yaşın üstündeki araçların, karbüratör ile çalışanların egzoz emisyonları çok kötü. Bu araçların trafikten tamamen kaldırılması ile ciddi anlamda çevreye katkı sağlanabilir" ifadelerini kullandı.