Ekonomi
31 Oca 2016 13:14
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 04:01
Vatandaşa müjde! 2016'da vergi artışı yok!
Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan vatandaşı sevindiren haber geldi. Ağbal, 2016 yılında herhangi bir vergi artışı planlamadıklarını söyledi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan vatandaşa müjde. Ağbal, yılbaşında
birtakım vergi düzenlemeleri yaptıklarını belirterek, "O artışları
da bütçemizin gelir tarafına yazdık. Dolayısıyla, şu an itibarıyla,
2016 yılında herhangi bir vergi artışı planlamıyoruz" dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal yaptığı açıklamada, 1 Kasım seçimlerinin ardından geçici bütçe yaptıklarını ve asıl bütçeyi TBMM'ye sevk ettiklerini hatırlattı.
Yılbaşında birtakım vergi düzenlemeleri yaptıklarını ve bazı artışlar gerçekleştirdiklerini ifade eden Ağbal, "O artışları da bütçemizin gelir tarafına yazdık. Dolayısıyla, şu an itibarıyla, 2016 yılında herhangi bir vergi artışı planlamıyoruz" diye konuştu.
Bu yıl bütçenin gelir tarafı için ihtiyatlı bir tahminde bulunduklarını dile getiren Ağbal, yılbaşı düzenlemelerinden kaynaklanan gelir artışlarını bütçeye yansıttıklarını, Ak Parti'nin seçim dönemindeki bütün vaatlerinin harcamalarını da bütçeye gider olarak koyduklarını söyledi. Ağbal, bütün bunlara rağmen 2016 yılı bütçe açığını milli gelirin yüzde 1,3 olarak öngördüklerini kaydetti.
İhtiyaç olursa tedbir alınır
Ağbal, vatandaşın refahını artıran düzenlemelere rağmen bütçenin iki yakasının bir araya geldiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Ayağımız yorganımıza göre. Dolayısıyla burada da gayet iyi gidiyoruz. Vergi ile ilgili olarak şu anda bir planımız ve düşüncemiz yok ama her zaman da şunu söylüyorum. Bütçe, mali disiplin konusunda çok hassasız. Herhangi bir şekilde ileride bütçe disiplini konusunda bir sıkıntı olursa, bir şeyler ihtiyaç olarak karşımıza gelirse onun gerektirdiği tedbiri almaktan da kaçınmayız. Bu da bizim vatandaşa karşı taahhüdümüzdür. Çünkü, mali disiplinden en fazla vatandaş istifade ediyor. Biz bunu da görüyoruz." - Derece alan memurlara zam Derece zammı nedeniyle memur maaşlarında ne kadarlık bir artış olacağına ilişkin de konuşan Ağbal, memurların özlük hakları noktasında derece ve kademenin önemli olduğunu kaydetti.
Maaş sisteminin temel ücret belirlenirken, derece ve kademeye duyarlı olduğunu anlatan Ağbal, şu ifadeleri kullandı: "Zaman zaman 'memurlara bir derece verilmesi', diye tabir ettiğimiz düzenlemeleri geçmişte yapmıştık. En son 2005 yılına kadar getirmiştik. 2005 yılından sonra ilk defa kamuya giren yaklaşık 1,2 milyon memurumuz var. Bu memurlarımızın da bir derece düzenlemesinden yararlanma talebi vardı. Bunu epey zamandır sendikalarla görüşüyorduk. 2016-2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde bu bir derece verilmesi konusunu karara bağladık. 2005 sonrasında ilk defa kamuya giren memurlarımız bulundukları dereceye göre bir dereceyi 15 Ocak tarihi itibarıyla kendilerine verdik."
Derece artışına bağlı olarak kişinin ücretinde ne kadar artış olacağının o kişinin kadro unvanına, derecesine ve yaptığı göreve bağlı bulunduğunu belirten Ağbal, bu kapsamda bir rakam vermenin mümkün olmadığını ifade etti.
Memurların maaşlarında, kişinin durumuna göre farklı olmak üzere, diğer artışlar ve derece artışıyla birlikte 400 liraya kadar varan ücret artışı olacağını kaydeden Ağbal, "15 Ocak'ta bu, onlar için kazanılmış bir hak olacak. İlk ayda emekli keseneği olarak buradaki artış Sosyal Güvenlik Kurumuna gidecek ama 15 Şubat'ta ikinci maaşlarını aldıklarında, bu derece artışına bağlı ücret artışlarından da istifade edecekler" şeklinde konuştu.
Memurlara 2016 yılında yüzde 6 artı yüzde 5 zam yapma hususunda sendikalarla yaptıkları bir mutabakat bulunduğunu dile getiren Ağbal, yılbaşında da enflasyon farkı dahil yüzde 6,9 oranında memur maaşlarında zam yaptıklarını hatırlattı. Ağbal, "Dolayısıyla 2005 sonrasında ilk defa kamuya giren memurlarımızın bu derece artışı ile beraber maaşları bir miktar daha artmış olacak" ifadelerini kullandı.
Çin piyasası 2016 için belirleyici olacak
Küresel ekonomik görünüme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ağbal, küresel finansal krizin yarattığı kırılganlıkların sürdüğünü dile getirdi.
Krizin başlamasının ardından önce gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarının düştüğüne, daha sonraki dönemde gelişmekte olan ülkelerde de yapısal birtakım sorunların kendini göstermeye başladığına dikkati çeken Ağbal, "Özellikle son dönemde petrol fiyatlarında meydana gelen azalış ilk başlarda global anlamda iyi karşılandı ama bir süre sonra gördük ki bu defa da petrol ihracatçısı ülkelerde yaşanan çok ciddi fiyat düşüşleri olumsuz etkiler meydana getirdi" dedi.
Ağbal, Çin'in, dünya ekonomisi açısından en önemli kırılganlık unsurları arasında yer aldığının altını çizerek, bu ülkenin uzun yıllar ihracata dayalı bir büyüme modeli üzerinden büyük büyüme oranları elde ettiğini anımsattı. Buna karşın küresel kriz sonrasında dünyadaki büyüme oranları ve talep aşağı düşünce bu durumun Çin bakımından sürdürülebilir olmaktan çıktığını belirtti.
Çin'in, bu dönüşümü iç talebi ve yatırımı tetikleyerek telafi etmeye çalıştığını ve yeni bir büyüme modelini inşa etmeye çabaladığını anlatan Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Orada zorluklarla karşılaşıyor. FED kararına bağlı olarak yaşanan bir süreç var. Fed, uzun süre 'Faiz artırımı yapacağım' fikri üzerinden bu düzenlemeyi yapmadı. Neden? Global kırılganlıkların devam etmesi nedeniyle ama ABD'de özellikle ekonomik göstergelerin belli bir noktaya gelmesi üzerine 2015 yılının aralık ayında bu düzenlemeyi yaptı. Önceden de aslında bu bekleniyordu. Bu ilk başta çok fazla etki yapmadı ama yeni yılla birlikte Çin kaynaklı büyük bir dalga kendini yeniden gösterdi. Çin'deki bu kırılganlıklar bana göre 2016 için en önemli belirleyici faktörlerden biri olacak."
"Avrupa pazarındaki olumlu gelişmeler sevindirici ama..."
Fed'in, son toplantıda faiz artımı kararı almadığını hatırlatan Ağbal, 2016 yılında ılımlı bir faiz artışı beklenmesine karşın gelişmekte olan ülkelerden kaynaklı risklerin artmasının Fed'i bir duraksamaya itebileceğini ifade etti.
Belirsizliğin, son olarak Uluslararası Para Fonunun (IMF) küresel büyüme ve küresel dış ticaret konularında aşağı yönlü bir revizyon yapmasına yol açtığını belirten Ağbal, finansal kırılganlıkların devam ettiği, büyüme oranlarının istenilen ölçüde artmadığı ve riskin gelişmekte olan ülkelerden kaynaklandığı bir döneme girildiğini kaydetti.
Avrupa'da talebin toparlanmasının Türkiye için olumlu bir gelişme olduğunun altını çizen Ağbal, "2016 yılında dış ticaretimizde ve büyümemizde ihracatın olumlu katkı yapacağını düşünüyoruz. Dış ticaretimiz içinde AB'nin çok önemli bir payı var. Avrupa pazarından gelen olumlu gelişmeler ve olumlu istatistikler bizim açımızdan sevindirici ama diğer taraftan petrol ihraç eden, bizim de ihraç pazarımızı oluşturan belli ülkelerde de sıkıntılar devam ediyor. Bu da bizim için bir risk" dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal yaptığı açıklamada, 1 Kasım seçimlerinin ardından geçici bütçe yaptıklarını ve asıl bütçeyi TBMM'ye sevk ettiklerini hatırlattı.
Yılbaşında birtakım vergi düzenlemeleri yaptıklarını ve bazı artışlar gerçekleştirdiklerini ifade eden Ağbal, "O artışları da bütçemizin gelir tarafına yazdık. Dolayısıyla, şu an itibarıyla, 2016 yılında herhangi bir vergi artışı planlamıyoruz" diye konuştu.
Bu yıl bütçenin gelir tarafı için ihtiyatlı bir tahminde bulunduklarını dile getiren Ağbal, yılbaşı düzenlemelerinden kaynaklanan gelir artışlarını bütçeye yansıttıklarını, Ak Parti'nin seçim dönemindeki bütün vaatlerinin harcamalarını da bütçeye gider olarak koyduklarını söyledi. Ağbal, bütün bunlara rağmen 2016 yılı bütçe açığını milli gelirin yüzde 1,3 olarak öngördüklerini kaydetti.
İhtiyaç olursa tedbir alınır
Ağbal, vatandaşın refahını artıran düzenlemelere rağmen bütçenin iki yakasının bir araya geldiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Ayağımız yorganımıza göre. Dolayısıyla burada da gayet iyi gidiyoruz. Vergi ile ilgili olarak şu anda bir planımız ve düşüncemiz yok ama her zaman da şunu söylüyorum. Bütçe, mali disiplin konusunda çok hassasız. Herhangi bir şekilde ileride bütçe disiplini konusunda bir sıkıntı olursa, bir şeyler ihtiyaç olarak karşımıza gelirse onun gerektirdiği tedbiri almaktan da kaçınmayız. Bu da bizim vatandaşa karşı taahhüdümüzdür. Çünkü, mali disiplinden en fazla vatandaş istifade ediyor. Biz bunu da görüyoruz." - Derece alan memurlara zam Derece zammı nedeniyle memur maaşlarında ne kadarlık bir artış olacağına ilişkin de konuşan Ağbal, memurların özlük hakları noktasında derece ve kademenin önemli olduğunu kaydetti.
Maaş sisteminin temel ücret belirlenirken, derece ve kademeye duyarlı olduğunu anlatan Ağbal, şu ifadeleri kullandı: "Zaman zaman 'memurlara bir derece verilmesi', diye tabir ettiğimiz düzenlemeleri geçmişte yapmıştık. En son 2005 yılına kadar getirmiştik. 2005 yılından sonra ilk defa kamuya giren yaklaşık 1,2 milyon memurumuz var. Bu memurlarımızın da bir derece düzenlemesinden yararlanma talebi vardı. Bunu epey zamandır sendikalarla görüşüyorduk. 2016-2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde bu bir derece verilmesi konusunu karara bağladık. 2005 sonrasında ilk defa kamuya giren memurlarımız bulundukları dereceye göre bir dereceyi 15 Ocak tarihi itibarıyla kendilerine verdik."
Derece artışına bağlı olarak kişinin ücretinde ne kadar artış olacağının o kişinin kadro unvanına, derecesine ve yaptığı göreve bağlı bulunduğunu belirten Ağbal, bu kapsamda bir rakam vermenin mümkün olmadığını ifade etti.
Memurların maaşlarında, kişinin durumuna göre farklı olmak üzere, diğer artışlar ve derece artışıyla birlikte 400 liraya kadar varan ücret artışı olacağını kaydeden Ağbal, "15 Ocak'ta bu, onlar için kazanılmış bir hak olacak. İlk ayda emekli keseneği olarak buradaki artış Sosyal Güvenlik Kurumuna gidecek ama 15 Şubat'ta ikinci maaşlarını aldıklarında, bu derece artışına bağlı ücret artışlarından da istifade edecekler" şeklinde konuştu.
Memurlara 2016 yılında yüzde 6 artı yüzde 5 zam yapma hususunda sendikalarla yaptıkları bir mutabakat bulunduğunu dile getiren Ağbal, yılbaşında da enflasyon farkı dahil yüzde 6,9 oranında memur maaşlarında zam yaptıklarını hatırlattı. Ağbal, "Dolayısıyla 2005 sonrasında ilk defa kamuya giren memurlarımızın bu derece artışı ile beraber maaşları bir miktar daha artmış olacak" ifadelerini kullandı.
Çin piyasası 2016 için belirleyici olacak
Küresel ekonomik görünüme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ağbal, küresel finansal krizin yarattığı kırılganlıkların sürdüğünü dile getirdi.
Krizin başlamasının ardından önce gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarının düştüğüne, daha sonraki dönemde gelişmekte olan ülkelerde de yapısal birtakım sorunların kendini göstermeye başladığına dikkati çeken Ağbal, "Özellikle son dönemde petrol fiyatlarında meydana gelen azalış ilk başlarda global anlamda iyi karşılandı ama bir süre sonra gördük ki bu defa da petrol ihracatçısı ülkelerde yaşanan çok ciddi fiyat düşüşleri olumsuz etkiler meydana getirdi" dedi.
Ağbal, Çin'in, dünya ekonomisi açısından en önemli kırılganlık unsurları arasında yer aldığının altını çizerek, bu ülkenin uzun yıllar ihracata dayalı bir büyüme modeli üzerinden büyük büyüme oranları elde ettiğini anımsattı. Buna karşın küresel kriz sonrasında dünyadaki büyüme oranları ve talep aşağı düşünce bu durumun Çin bakımından sürdürülebilir olmaktan çıktığını belirtti.
Çin'in, bu dönüşümü iç talebi ve yatırımı tetikleyerek telafi etmeye çalıştığını ve yeni bir büyüme modelini inşa etmeye çabaladığını anlatan Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Orada zorluklarla karşılaşıyor. FED kararına bağlı olarak yaşanan bir süreç var. Fed, uzun süre 'Faiz artırımı yapacağım' fikri üzerinden bu düzenlemeyi yapmadı. Neden? Global kırılganlıkların devam etmesi nedeniyle ama ABD'de özellikle ekonomik göstergelerin belli bir noktaya gelmesi üzerine 2015 yılının aralık ayında bu düzenlemeyi yaptı. Önceden de aslında bu bekleniyordu. Bu ilk başta çok fazla etki yapmadı ama yeni yılla birlikte Çin kaynaklı büyük bir dalga kendini yeniden gösterdi. Çin'deki bu kırılganlıklar bana göre 2016 için en önemli belirleyici faktörlerden biri olacak."
"Avrupa pazarındaki olumlu gelişmeler sevindirici ama..."
Fed'in, son toplantıda faiz artımı kararı almadığını hatırlatan Ağbal, 2016 yılında ılımlı bir faiz artışı beklenmesine karşın gelişmekte olan ülkelerden kaynaklı risklerin artmasının Fed'i bir duraksamaya itebileceğini ifade etti.
Belirsizliğin, son olarak Uluslararası Para Fonunun (IMF) küresel büyüme ve küresel dış ticaret konularında aşağı yönlü bir revizyon yapmasına yol açtığını belirten Ağbal, finansal kırılganlıkların devam ettiği, büyüme oranlarının istenilen ölçüde artmadığı ve riskin gelişmekte olan ülkelerden kaynaklandığı bir döneme girildiğini kaydetti.
Avrupa'da talebin toparlanmasının Türkiye için olumlu bir gelişme olduğunun altını çizen Ağbal, "2016 yılında dış ticaretimizde ve büyümemizde ihracatın olumlu katkı yapacağını düşünüyoruz. Dış ticaretimiz içinde AB'nin çok önemli bir payı var. Avrupa pazarından gelen olumlu gelişmeler ve olumlu istatistikler bizim açımızdan sevindirici ama diğer taraftan petrol ihraç eden, bizim de ihraç pazarımızı oluşturan belli ülkelerde de sıkıntılar devam ediyor. Bu da bizim için bir risk" dedi.