Sektörel
06 Mayıs 2013 14:34
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:24
Türkiye'de her yıl 1500'den fazla otel el değiştiriyor!
Profesyonel Turizm Yöneticileri Birliği Kurucu Başkanı Umut çakırhan, Türkiye'de iki yılda bir bin 500 den fazla otel el değiştiriyor ya da kapandığını söyledi
Çakırhan, yaptığı açıklamada, Türkiye'de 2011 yılı bakanlık verilerine göre 5 yıldızlı 349, 4 yıldızlı 530, 3 yıldızlı 656, 2 yıldızlı 577, 1 yıldızlı 77, 1. sınıf tesis 426 ve 2 .sınıf tesis 135 tane var toplam tasnif dışı otel sayısı da 834 olduğunu kaydetti.
Çakırhan, turizm sektörünün otel ayağının tesis sayısının 3 bin 605 olduğunu belirterek, "Bu rakamın yüzde 32'si üç yılda bir, yüzde 25 kadarı 2 yılda bir el değiştiriyor. Yani üyzed 57'si nin yönetimi sürekli değişiyor. Asıl korkutucu olan tablo ise el değiştiren otelleri yüzde 80'den fazlası maddi sıkıntılarla boğuşmak durumunda kaldığından dolayı el değiştiriyor olduğu" dedi.
Çakırhan, tablonun arka tarafına bakıldığında ise yüzde 43 oranında tesislerin büyük bir kısmının kurumsallaşmasını tamamlamış ve hizmet standartlarını senelerce sürdürdüğüne dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Bir diğer deyişle kurumsallaşma sürecini tamamlayamamış tesisler kapatmak ya da el değiştirmek zorunda kalıyor. Akdeniz ve Ege'de tesis kalitesi bakımından lider ülke Türkiye; iş otel işletmeciliğine geldiğinde ise sınıfta kalıyor. El değiştiren tesislerin analizinde ise ortaya çıkan sonuç ise otel sahiplerinin büyük bir kısmının ikinci sektör olarak otelciliği seçmiş olduğunu görüyoruz. Büyük hayallerle atıldıkları turizm sektörünün, aslında umdukları gibi rahat prestijli ve karlı olmadığını anlamaları 2 yıl sürüyor. Sonrasında ise el değiştiren kapanan kapatılan oteller ise ölü yatırım olarak kalıyor.
Yanıldıkları en önemli konu şudur ki; Otelcilik aslında hayal ettikleri gibi rahat-prestijli ve karlı bir iştir. Bu tip yatırımcılara aksini düşündüren ise aslında onların otelleri İnşaat firması gibi yönetmeye çalışmalarıdır. Halbuki hizmet sektörü hiçbir sektöre benzemez, personelin bir tek hatası telafi si zor yaralar açabilir, otelin hizmet kalitesini etkiler ve milyon dolarlık tesisler itibarsızlaşır. Yönetimin uzman bir genel müdür ve onun ekibine bırakılması ise tesisi %43' lük kurumsallaşan ve yıllarca ayakta kalan tesisler sınıfına girmesini sağlar. Sektörümüzün en önemli sıkıntısı da aslında buradadır. Bu tip yatırımcılar tesislerinin başına istedikleri gibi yönlendirebilecekleri kukla yönetimler getirirler; kukla yönetimleri lider profesyonellere tercih ederler."
Türkiye'nin otel çöplüğü olmanın yanı sıra, dört yıllık lisans mezunu Turizm Otel İşletmeciliği okuyan ama garsonluk yapan bir kitle ile karşı karşıya kalındığının altını çizerek, "Otel işletmeciliği okuyan ve pırıl pırıl genç nüfus sektöre girdikten kısa bir süre sonra 'kendisine ümit vaadetmediğini' düşünerek sektörden uzaklaşır. Boşalan iş gücünün yerine ise sektörel eğitimi olmayan daha ucuz personeller iş görür hale gelir.
Sözün kısası şudur ki, sektörün temel sorunu yetki devri esasına inanmayan , yaptığı milyon dolarlık yatırımlarını ehil ellere teslim edemeyen , profesyonel çalışma metodlarına uzak olduğu için kurumsallaşmaya direnen ve tesisini bile bile yok eden zihniyettir" diye konuştu.