Konut Haberleri
19 Ara 2011 16:14 Son Güncelleme: 09 Oca 2019 23:24

"Toprak Satışı Toprağı Eksiltmez"

Teknik Yapı'nın sahibi Nazmi Durbakayım, hayatı, işi ve Türkiye'nin geleceği hakkında düşündüklerini en samimi yoldan anlattı

"Toprak Satışı Toprağı Eksiltmez"
Nazmi Durbakayım, Teknik Yapı'nın sahibi. Ailesi ona farklı kariyer planlıyordu. Ama, o, belki de ufak yaşlarda tuğlasını taşıdığı bir inşaattan etkilenerek inşaat mühendisliğini seçti. Türkiye hakkında sürekli kafa yoruyor. Yabancıya satıştan korkmayı yersiz buluyor, deprem karşısında dönüşümü tartışmayı ise fazlasıyla cesur... İşte Durbakayım'ın Milliyet'e yaptığı açıklamalar...

Nazmi Durbakayım, Teknik Yapı'nın yönetim kurulu başkanı.   Ürettiği konut sayısı binleri aştı. Üretim yaptığı yıl sayısı ise 40'a yaklaştı.

İş hayatına oldukça genç yaşta atılmış. Babası, ona hemen her meslekte stajerlik yaptırmış. Üstelik, özel şoförle bir yerlere gidecek kadar varlık sahibiyken... Mesela, yazma atölyesinde üretilen yazmaları deniz suyunda bir tür aprelemek için Salacak'a merkep arkasında gitmiş. Günlük ücreti kimi zaman 25, kimi zaman 50 kuruş olmuş. O da oğlu Umut Durbakayım'ı işe, inşaatta çivi düzelterek başlattırmış. Çünkü, yıllar önceki stajyerliklerinin katkılarını, kendinde halen görüyor.

Gözü hep ilklerde olmuş. 37 yıl önce tuhaf bakışlar altında Şişli'de home office yapmak, beton üretecek malzeme olmadığında araziyi tarayıp gereken  malzemeyi bulmak bunlardan birkaçı. Bugünlerde 4 bin 304 konutla 20 bin kişilik nüfusu bir araya getirecek Evora İstanbul isimli proje üzerinde çalışıyor.

Türkiye'nin gücünü algılaması halinde sorunlarını çözeceğine inanan, deprem karşısında tek çözüm olarak dönüşümü gören, krizin konutun kapısını çalabileceğini hiç düşünmeyen Durbakayım, yabancıya satışı ise "Fransa, yıllardır satıyor, eksildi mi" diye değerlendiriyor.  Durbakayım ile mesleğinden, yaşamının gizli kalmış köşelerinden ve açık açık Türkiye'den konuştuk.

İYİ Kİ BU KARARI ALMIŞIM: İyi ki eşimle birbirimizi seçmişiz.
KEŞKE YAPMASAYDIM: Yaşanacak, yaşanıyor. 'Keşke'si yok.  Ben aynı hatayı, ikinci kez yapmayı affedemiyorum. Birincisi eğitim, ikincisi değil...  Bir de kürekçiyim ben, onun yerine yelken seçseydim halen yapıyor olabilirdim.

HAYATIMIN EN ÖNEMLİ DERSİ: Bugün insanlarda en çok dikkat ettiğim şey, insanların kalbini kırmamak.
BİR GÜN MUTLAKA: Pek bir şey ertelemiyorum. Sörfü çok istiyorum. Bu kiloyla beceremeyeceğim için, 'keşke' olarak kalacak gibi. Bu arada 10 senedir bıraktığım tenise dönmeyi de çok istiyorum.
SABAH VE AKŞAM RİTÜELLERİ:  03:00 gibi kalkarım. 06.00'ya kadar çalışırım. Tekrar uyurum ve 07:15 gibi kalkarım. Saat 08:15'te mutlaka işteyimdir.
STRESİ BÖYLE YENİYORUM: Onunla baş etmeyi öğrendim. Yoksa,  61 yaşına gelmek mümkün değil.  Ama, tamamen yok olursa başarılı da olunmaz.
HİÇ ERTELEMEM: Kahvaltılar... Sabah 3'te yola çıksam, yine de yaparım.
DOSTUM: Bir sıkıntıyı kime anlatırsanız anlatın bir kere daha yaşıyorsunuz onu. Ama, en büyük dost eş ve çocuklar...
Bu arada, lisedeki dostluklar, arkadaşlıklar aynı hislerle sürebiliyor. Haydarpaşa Lisesi'ndeki arkadaşlarla hâlâ aynı şakaları yapabiliyoruz.
BENİM ŞEHRİM: İstanbul.
EN SON İZLEDİĞİM FİLM: Sınıfta kalacağız. Uzun zamandır gitmiyorum.

TÜRKİYE

Türkiye'nin sorunu
GÜCÜMÜZÜ BİR?TÜRLÜ?FARK EDEMEDİK

Gücümüzün farkına bir türlü varamadık. 70 milyonluk dinamik bir toplumuz. Çin ile rekabet edebilecek kadar... Buna inanmadığımız, neler yapabileceğimizi bilmediğimiz sürece sorunlar bitmez.

Fiyatlar geri gider mi?
NASIL GERİYE GİDER Kİ?..

Konut, arsaya inşa edilir. Arsa miktarı her geçen gün azalıyor. Bu durumda fiyatlar nasıl azalabilir ki?.. Bu söylediğim, tabii ki İstanbul için geçerli.

Fiyatlar şişmiş olabilir mi?
PİYASA CEZALANDIRIR

Bizim işimizde söz konusu olamaz. Eğer öyle olursa, piyasa cezalandırır. Talep anında düşer. Bugün bir proje satamıyorsa eksikliği vardır. Lokasyonu doğru değildir, geri planı eksiktir, fiyatı doğru değildir...

Kriz kapıyı çalar mı?
PASTA VE EKMEK MESELESİ

Çalmaz. Eğer pasta üretirken, gerekli olduğunda ekmek yapmayı da öğrenmişseniz her zaman satarsınız.

Yabancı
FRANSA'NIN TOPRAĞI EKSİLMEDİ

Fransa, senelerdir yabancıya konut sattı. Topraklarında bir eksilme görmedim. Olduğu gibi duruyor.

Deprem
TEK ÇARE DÖNÜŞÜM

Depremin çaresi dönüşüm. Bugün başlasak 10 yılda tamamlayabiliriz. Ama, bunun için, apartmanda tek bir kişinin "hayır" demesi durumunda yenileme yapmayı önleyen Kat Mülkiyeti Kanunu'nu değiştirmek gerekiyor.
Biz, inşaatlarımızda hep Kaliforniya Deprem Şartnamesi'ni uyguladık.  Sonuçta Türkiye'deki şartnameler, kendi niteliklerinin üzerinde uygulamalar karşısıda 'hayır uygulayamazsın' demiyor.

YAŞAM

Geçmiş ve mimari
SAFRANBOLU EVLERİ
Safranbolu evlerinden çok etkileniyorum.  Yapı biçiminden halkın birbirine olan saygısını görebiliyorsunuz.

İlk para
MERKEP ARKASINDA

İlk kez ilkokul sıralarında... Babam, bana her meslek dalında stajerlik yaptırırdı. Ailenin durumu iyiydi.. O dönemlerde bile şoförlü bir araba hatırlıyorum.
Stajerliklerimden biri de yazma imalathanesinde oldu. Yazmalar, aprelenmeleri için merkeplerle taşınarak Salacak'ta denizde yıkanmaya götürülürlerdi. Ben de peşinden giderdim. Kazancım, 25-50 kuruştu.
Aileden harçlık almayı sevmezdim. Üniversitede, üniversiteye hazırlananlara ders vermeye başladım.
Moda'da Abudik Gubidik diye bir kulüp vardı. Çelik konstrüksiyon bir kulübe yapılacak. Yaptım. Mesleğimi yaparak kazandığım ilk paraydı. Çerçeveletip duvara astım.

Çocuklar
UMUT, İNŞAATTA ÇİVİ DÜZELTTİ

Eşimle ben, aynı dönemlerde aynı yerlerde bulunan insanların çocuklarıyız. Bağdat Caddesi'nde büyüdük. Nasıl yetiştirildiysek onları da öyle yetiştirdik. Umut, 1975 doğumlu. İnşaatlarda çivi düzelterek işe başladı ve her kademede çalıştı. Kızım, mimar Esra Gür. O da şirkette müellif olarak çalışıyor.

Hayran olduğu mimar
PELLİ KARTI CEBİMDE

Petronas Kuleleri'nin mimarı Cesar Antonia Pelli. Görüşmek istedim. Altı ay sonrasına 11: 00 ila 11:30 arasına randevu verdiler.  O tarihte eşimle birlikte oradaydık. O yarım saatlik görüşme, yetersiz İngilizceme rağmen ve onların disiplinli yapısına rağmen 3.5 saat sürdü. Bana söz verdi. İki sene önceden söylemem şartıyla bir projemde yer alacak. Yani, cebimde bir Pelli kartı var.

Hayran olduğu yapı
KENYA'DAKİ BİR YAPI PETRONAS GİBİ GELİYOR

Malezya'daki Petronas Kuleleri, aralarındaki  statik köprüyle çok özel. Ama,  o kadar özel yapı var ki... Mesela Kenya'daki binaları tetkik ediyorsunuz, var olan imkânlarla ortaya çıkarılan yapıyı görünce, size Petronas Kuleleri gibi geliyor.

Ekibimde olmazsa olmaz
YALAN YOK

Doğruluk. Bir yalan, arkasından onlarcasını getirir. Her türlü kusur kabulüm, eğer içinde iyi niyet varsa... Bir de tüm yeteneklerine rağmen, ortaya koymayanlara tahammülüm yok. Bir halterci 150 kilo kaldırabilecekken, 100 yapıyorsa bu ülkesine ihanet demektir.

İşyerinde şeytanın avukatı
BENDE YETERİNCE VAR

Benim iç dünyamda yeterince var. Tüm, kötü senaryoları ortaya koyarım. Fazlası, alıkonulmanız demek.

MESLEK

Mesleğim
BÜYÜK KEYİF
Yaşamı sürdürmek için olmazsa olmazlar vardır.  İşinden büyük keyif almak ve kalıcı şeyler üretmek  bunlardan biri. Benim için mesleğim bu anlamda.

Bu mesleği yapmasaydım...
AMELE OLURDUM

Herhalde amele olurdum. Çünkü, başka hiçbir mesleği düşünmedim.  Ailedeki herkes, benim için farklı meslekler istedi.
Küçükken yaşadığımız iki katlı villanın yanında birileri inşaat yaptırıyordu. Tuğla taşıyordum, kum dolduruyordum... Genlerime işlemiş olmalı.

İlk adımlar...
İZİN İSTEDİM, İŞTEN?ATTILAR

İTÜ'de inşaat fakültesine girmek istiyordum. Fakat, daha yüksek puanlı bir bölüm olan elektroniği tutturmuştum. Bir yıl okuduktan sonra hemen inşaat mühendisliğine girdim.
Mezun oldum. Sene, 1974. Tekfen'e başvurdum, kabul etmediler. Sonra As İnşaat'a girdim. Bir iş için izin istedim. Üç günlük çalışma hayatıma son verdiler.  Şok yaşadım.  Çünkü, başarılı bir talebeydim. Mimar Uğur İşler'in yanında çalışmaya başladım. "Haftada üç gün" dedi.  Üç günlük iş, oldu 7x24.

Meslekte ilkler...

1974'TE HOME OFFICE, 140 M2'YE SEKİZ TONLUK AKVARYUM
Mimar Uğur İşler'in projelerine kısa bir süre sonra ortak oldum.

Yıl 1974-75. Şişli'de bir arsaya 'home-office' yapacağız. Henüz bu fikirlerin konuşulması için bile çok erken. 'Neden olmasın' dedik ve Samanyolu Sokak'ta 50 metrekarelik home office'ler yaptık. Başta herkes tuhaf buldu. Ama, 15 üniteyi, 15 günde sattık.
Sonra, fabrikalar yapmaya başladım. Orhangazi'de 10 bin metrekarelik bir fabrika yapıyoruz. Ortada beton yapabileceğimiz malzeme yok.  Hocamın sözünü hatırladım: "Gerekirse toprağı eleyip beton yapabilirsiniz..." Araziyi taradım ve malzemeyi buldum. Karayollarının laboratuvarına götürdüm. Sonuç, olumluydu.

Yıl 1982. Bahariye Mensucat fabrikasını yapıyoruz. Tekstil fabrikalarında büyük açıklıklar gerekir. Bunun için de zaman... Ama, zaman yok. 9.5 metrelik açıklığa 1.5 ton yük gelecek. Malzemenin dayanımını, 24 saatte bu noktaya getirmek, ancak kürle mümkün. Ama, müellif istemiyor. Bir formül bulmalıydık. Yurtdışından vibrasyon tablaları getirerek yaptık.

Fabrikalarını yaptığımız sanayiciler, evlerinin dekorasyonlarını da yapmamızı istiyordu.  Aşiyan Mezarlığı'nın yanında ikinci dereceden tarihi eser olan bir köşkü, Mahir Kasito ve Mario Rodrik için restore ediyoruz. Birisi bodrum ve zemin katta, diğeri birinci kat ve çatı katında yaşayacak. Zaten problemli olan ve 140 metrekarede çözümler geliştirmeniz gereken bir yapıya sekiz tonluk bir akvaryum da istenince büyük bir açmazla karşılaştık.  Binanın bunu taşıyabilmesi mümkün değil.  Döşemeyi çatıya astım ve çatıdan makas yaptım. Artık, sekiz tonluk akvaryumla ilgili bir sorun yaşanmıyordu.

Projede görünmeyen kareler
BİNALARIMIZIN RİMELLERİ AKMAZ

- Dekorasyon tecrübesiyle de biz, konut projelerini içeriden dışarıya doğru çözmeye başladık. Böylece fuzuli yer kayıpları olmuyor, hanımlar da ev içinde daha az kilometre yapıyor.
- Hocalarımızdan biri, "Binalar güzel yaşlanmalı" demişti. Bizimkiler öyle... Ülke tozlu topraklı, yağmur yağar binalar pislenir. Eğer bunları hesaba katarak inşa etmezseniz, bina bir yağmurda kirlenir ve çirkin görünür.  Yağmurda kadınların rimellerinin akması gibi...
- Otopark, daha önce gereksiz görülürdü. Ama, biz, yıllar önce maliyetleri bir kenara iterek araçları yer altına aldık. Bir de otopark asansörü ilave ettik.
- Uphill Court için Ataşehir'deki araziye geldik. Emsal, 2.5 kat. Yoğunluğu dağıtmak şarttı. En yüksek noktaya çıktım. Avrupa'daki meydanları ve Malezya'daki Petronas Kuleleri'ni düşündüm. Proje, 15 dakikada hazırdı.

Beş yıllık planlar
SEÇİCİLİK NEDENİ?İLE İŞİMİZ ZOR

Tuzla'da Evora, Etiler'de Uçaksavar, Subay Evleri ve Mahmutbey'de daha önce yaptığımız fabrikaların dönüşümleri. Bunlar dört yılı dolduruyor. Aslına bakarsanız, bundan sonra yapacağımız her proje bizim için zor. Çünkü, seçiçilik düzeyimiz çok arttı.

Gözbebeği proje
Tabii ki hepsi...

Çok çocuğu olana 'hangisi' demek gibi...

Bundan sonra...
OTOMOBİL, KAPININ ÖNÜNE GELECEK

Otomobilleri, dairelere çıkaracağım. Yani, otomobil kapınıza gelecek, siz bineceksiniz ve yola devam edeceksiniz. Proje hazır.

Türkiye'ye proje
FRANSIZ RIVERIA'SI

Her tarafı turizm bölgesi ilan ederek 20 euro'ya Avrupa'nın sigortalı açlarını doyurabilirsiniz. Bugün, mevzuat nedeniyle ne ormanları ne insanları yaşatabiliyoruz. Kuşadası, Bodrum ne hale geldi?..  Korurken, tarihi  dünyadan saklamanın âlemi yok.  Fransız Riveria'sı gibi yerler yaratmak lazım.
Bodrum'da bir projemiz var. Günde 250 euro verebilecek Avrupalıları hedefliyoruz. Bir sağlık köyü olacak ama, kimse tedavi edildiğini hissetmeyecek. 10 yıl önce almıştık. 50 dönümlük bir arazi. Kiralayacağımız bölgelerle 150
dönüm olacak.

Dünyaya proje
BENİM DERDİM İSTANBUL

Benim derdim İstanbul'la... Çocukluk dönemimin bahar kokulu İstanbul'u rüyalarıma giriyor.  Daha da eskiden daha da güzelmiş. Aşı boyalı evler, ufukta gözü rahatsız etmeyen binalar... Farkındayım, paradoks gibi görünüyor.
Bu nedenle 'İki Şehir' gibi projeleri destekliyorum. Çünkü, mevcudu koruyup pilot şehirler yaratıyorlar. Tuzla'daki Evora projemizde de buradan yola çıktım.  İstanbul'da biten çarşı anlayışını getirdik oraya, açık bir çarşı olacak.