THY'den 'Büyük Taşınma' öncesi yeni reklam
Türk Hava Yolları, dünyanın en büyük havalimanı ve aktarma merkezi olan İstanbul Havalimanı’na gerçekleştireceği "Büyük Taşınma" öncesinde azimle gelen bir zaferi konu eden yeni reklam filmini yayınladı.
Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu şirketi Türk Hava Yolları (THY), dünyanın en büyük havalimanı ve aktarma merkezi olan İstanbul Havalimanı’na gerçekleştireceği "Büyük Taşınma" öncesinde azimle gelen bir zaferi konu eden yeni reklam filmini yayınladı.
THY Basın Müşavirliğinden yapılan açıklamaya göre, THY, yeni reklam filmi ile engelleri aşarak zirveye ulaşanların hikâyesini anlatıyor.
İstanbul Havalimanı ile küresel havacılıkta zirveyi hedefleyen "Milli Bayrak Taşıyıcı Havayolu", yeni reklam filmi "Zirve" ile olağanüstü koşullarda geçen bir hikâyeyi konu alıyor.
İzleyenleri Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı ve milli atleti Necdet Turhan’ın zirveye tırmanış hikâyesiyle buluşturan film için Sesli Betimleme Derneği’nden danışmanlık alınarak filmin tüm engellilere hitap eden bir versiyonu da hazırlandı. Filmin görme engelliler için sesli betimleme, işitme engelliler içinse işaret dili eklenen bu özel versiyonu ulusal TV kanallarının yanı sıra THY'nin resmi sosyal medya hesaplarında yer aldı.
THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, filme ilişkin "Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu olarak ulaştığımız her zirveye ve uçtuğumuz her destinasyona bayrağımızı gururla taşıyoruz. Filmimiz, bizim gibi bu bayrağı gururla taşıyan milli atletimiz Necdet Turhan’ın engelleri aşarak bayrağımızı zirveye dikme hikâyesini anlatıyor. İstanbul Havalimanı’na gerçekleştireceğimiz 'Büyük Taşınma' ile Türk Hava Yolları da dünya havacılığının zirvesine ulaşmak için hiçbir engel tanımadan azim ve kararlılıkla ilerlemeye devam edecek." dedi.
“Beş Kıtada Beş Maraton Beş Zirve” projesiyle 2002 – 2017 yılları arasında dünyanın beş kıtasında, beş önemli maratona katılım gösteren Turhan, aynı zamanda beş önemli tırmanış da gerçekleştirdi. Necdet Turhan filmle ilgili; “THY'nin projesi bana iletildiğinde çok büyük bir heyecan duydum. 'Milli Bayrak Taşıyıcı Havayolu'muz ile aynı bayrağı zirvelere taşımak için tırmanmak ve aynı projede yer almaktan dolayı gururluyum.” dedi.
Zirve hikâyesini National Geographic fotoğrafçısı, Sundance Ödüllü yönetmen ve profesyonel dağcı Renan Öztürk çekti. Öztürk, 2011 yılında tırmanması en zor dağ zirvelerinden biri olarak kabul edilen Meru’ya ilk tırmanan dağcı oldu, “Meru” belgeseliyle 2015 yılında Sundance Film Festivali’nde “En İyi Belgesel“ dalında Seyirci Özel Ödülü ve Büyük Jüri Özel ödülünü kazandı. Öztürk, reklam projesine ilişkin, “THY ile harika deneyimlerim oldu ve Türkiye’deki ilk reklam filmimi de onlarla birlikte gerçekleştirme fırsatı buldum. THY'nin marka hikâyesini anlatışı beni çok etkiledi, ortaya çıkardığımız bu filmi ülkemizle paylaşmamız beni çok gururlandırıyor.” diye konuştu.
Gece çekimleriyle başlayan film, görme engelli dağcı Necdet Turhan’ın yaklaşık 4 bin 810 metre yüksekliğindeki Mont Blanc Dağı'nın zirvesine doğru tırmanış görüntüleriyle devam ediyor. Film, Turhan’ın bayrağımızı zirvede dalgalandırması ve THY uçağı siluetinin gözlüğüne yansıması esnasında "Bu bayrağı zirveye taşımak için hiçbir engel tanımayanlar birbirlerini nerede olsa tanırlar." cümlesi ile son buluyor.
Dört gün boyunca toplam 40 saat süren çekimlerde Necdet Turhan’a dokuz kişilik bir ekip eşlik etti. Çekim esnasında meydana gelen fırtına, sıra dışı görüntülerin alınmasına olanak sağladı. Renan Öztürk başta olmak üzere tamamı profesyonel dağcılardan oluşan çekim ekibi, helikopter ve drone çekimlerinde gün doğumunu yakalayabilmek için olağanüstü gayret sarf etti. Tüm çekim ekipmanları ile fırtınalı hava şartları ve basınç altında gerçekleştirilen gece çekimleri için 4 bin 500 metrede konaklandı. Filmin gerçek bir zirve sahnesiyle bitebilmesi için daha küçük bir grup, dağın 4 bin 800 metredeki en yüksek noktasına giderek çekimleri tamamladı. Yönetmen ve görüntü yönetmenliğini Renan Öztürk’ün üstlendiği filmde yine dünya çapında bilinen dağcı ve fotoğrafçı Jonathan Griffith yardımcı görüntü yönetmeni olarak yer aldı. Tamamı gerçek görüntülerden oluşan filmin çekimlerinde stüdyo, dekor ve profesyonel oyuncu kullanılmadı.