Konut Haberleri
27 Ağu 2016 10:59
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 04:36
Rüzgâra dayanıklı beton!
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün kulesi 297 ile 322 metre arasındaki 25 metre yüksekliğindeki özel prekast beton ile kaplandı...
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün kulesi, Türk yapı malzemeleri
sektörünün önde gelen şirketlerinden Fibrobeton tarafından
geliştirilen özel bir ürünle giydirildi. Fibrobeton, 322 metrelik
kule yüksekliği ile dünyanın en yüksek asma köprü ayağı unvanına
sahip Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün, 297 ile 322 metre arasındaki
25 metre yüksekliğindeki kulesini kapladı. Fibrobeton Yönetim
Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, “Fibrobeton mühendislerince, bu
proje için özel olarak geliştirilen prekast malzeme kullanılarak
kule kaplaması gerçekleştirildi. Bu malzeme 300
kilogram-metrekarenin üstünde rüzgâr yüküne dayanıklı” dedi.
SEKTÖRÜNDE İLK OLDU
Köprü kaplamasında kullanılan bu prekast malzemenin Türk yapı sektöründe ilk olma özelliği taşıdığını söyleyen Yetişener, şöyle devam etti: “Bu sayede 100 metrekarelik devasa modül, tek parça olarak kulenin üstüne monte edildi. Hem malzeme üretimi hem de tasarımda bir ilki yapmış olduk. Geliştirdiğimiz bu prekast malzeme, Yavuz Sultan Selim köprüsünde, 100 yılın üstünde vasfını koruma garantisi ile gelecek nesillere kalıcı bir eser bırakıyor.”
Dündar Yetişener’in verdiği bilgiye göre, dört kulenin yer aldığı köprünün, her kulesinde 8 modül ve her bir modül on adet prekast panelden oluşuyor. Kulenin beton blokları, yerde önceden kurulmuş olan çelik yapıya monte edildi. Daha sonra kule üzerine kaldırmadan, yerde deneme montajı yapılarak yapının parçaları arasında uyum sağlandı. Yerde geçici oluşturulan yapı, zeminde sökülerek bu sefer kuleye montaj için hazırlandı. Bu sayede ilk tasarıma göre altı ay devam etmesi gereken montaj süreci, toplamda bir aylık süreye indirildi. Yapının beton prekast bloklarının ağırlıkları da 350 kg/m2’den 110 kg/m2 yüklerine indirildi. Böylece ciddi hafifleme sağlandı. Ana taşıyıcı çelik yapı da 350 tondan 160 tona indirildi. Kimi yerde üç farklı açısı olan özel geometriye sahip bu panellerin, gerek üretimi gerekse kontrolleri de büyük bir teknik mühendislik bilgisinin sonucu olarak hayata geçti.”
KÖPRÜNÜN kule kaplamasının mimari tarzı, yakın planda alt tarafta altıgenden başlıyor ve üste doğru dörtgene geçiyor. Üstten bakıldığında ise kule üçgen formunu alıyor. Kulenin bütün cepheleri farklı eğimlerde ve yapı öne doğru eğik gözüken tasarımı ile dikkati çekiyor.
Köprünün kaplama projesini Şubat 2016 tarihinde üstlendiklerini ve 20 Temmuz 2016 tarihinde teslim ettiklerine dikkati çeken Dündar Yetişener, “Bu dev eserde, bu kadar kısa sürede işimizi teslim etmekten ayrıca büyük mutluluk duyuyoruz. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin dev projelerde uluslararası arenada rekabet edebilme gücünün bir ifadesidir” dedi.
SEKTÖRÜNDE İLK OLDU
Köprü kaplamasında kullanılan bu prekast malzemenin Türk yapı sektöründe ilk olma özelliği taşıdığını söyleyen Yetişener, şöyle devam etti: “Bu sayede 100 metrekarelik devasa modül, tek parça olarak kulenin üstüne monte edildi. Hem malzeme üretimi hem de tasarımda bir ilki yapmış olduk. Geliştirdiğimiz bu prekast malzeme, Yavuz Sultan Selim köprüsünde, 100 yılın üstünde vasfını koruma garantisi ile gelecek nesillere kalıcı bir eser bırakıyor.”
Dündar Yetişener’in verdiği bilgiye göre, dört kulenin yer aldığı köprünün, her kulesinde 8 modül ve her bir modül on adet prekast panelden oluşuyor. Kulenin beton blokları, yerde önceden kurulmuş olan çelik yapıya monte edildi. Daha sonra kule üzerine kaldırmadan, yerde deneme montajı yapılarak yapının parçaları arasında uyum sağlandı. Yerde geçici oluşturulan yapı, zeminde sökülerek bu sefer kuleye montaj için hazırlandı. Bu sayede ilk tasarıma göre altı ay devam etmesi gereken montaj süreci, toplamda bir aylık süreye indirildi. Yapının beton prekast bloklarının ağırlıkları da 350 kg/m2’den 110 kg/m2 yüklerine indirildi. Böylece ciddi hafifleme sağlandı. Ana taşıyıcı çelik yapı da 350 tondan 160 tona indirildi. Kimi yerde üç farklı açısı olan özel geometriye sahip bu panellerin, gerek üretimi gerekse kontrolleri de büyük bir teknik mühendislik bilgisinin sonucu olarak hayata geçti.”
KÖPRÜNÜN kule kaplamasının mimari tarzı, yakın planda alt tarafta altıgenden başlıyor ve üste doğru dörtgene geçiyor. Üstten bakıldığında ise kule üçgen formunu alıyor. Kulenin bütün cepheleri farklı eğimlerde ve yapı öne doğru eğik gözüken tasarımı ile dikkati çekiyor.
Köprünün kaplama projesini Şubat 2016 tarihinde üstlendiklerini ve 20 Temmuz 2016 tarihinde teslim ettiklerine dikkati çeken Dündar Yetişener, “Bu dev eserde, bu kadar kısa sürede işimizi teslim etmekten ayrıca büyük mutluluk duyuyoruz. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin dev projelerde uluslararası arenada rekabet edebilme gücünün bir ifadesidir” dedi.