Konut Haberleri
19 Nis 2018 14:57
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 05:46
Özhaseki: Böyle giderse İstanbul'daki 5.5 milyon konut 10 milyona, nüfus iki katına çıkar
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşüm sürecindeki olumsuzlukların giderilmesi gerektiğine işaret ederek "Böyle giderse, İstanbul'daki 5.5 milyon konut 10 milyona, nüfus iki katına çıkar" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, başta İstanbul olmak
üzere Türkiye'deki kentsel dönüşüm sürecine ilişkin önemli
açıklamalarda bulundu. Özhaseki "İstanbul'da bina bazlı
dönüşümlerin ‘başa bela' hale geldiğine değinerek "Bina bazlı
dönüşümün bela olduğunu millet anladı herhalde, en azından biz
anladık. Çünkü bina bazlı dönüşümde yapılan eski binayı bir kaç kat
artırmaktan ibaret. Bu da nüfus yoğunluğunu artırıyor. Alan bazlı
dönüşümde de sıkıntılar var. Böyle giderse, İstanbul'daki 5.5-6
milyon konut 10 milyona; nüfus da iki katına çıkar" dedi.
‘BELEDİYELERİN GÖÇE HAZIRLIKSIZLIĞI KENTLEŞMEYİ OLUMSUZ ETKİLEDİ'
İstanbul Aydın Üniversitesi'nde Aydın Düşünce Platformu tarafından düzenlenen "Şehir ve Medeniyet" isimli konferansa katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki "Türkler için genellikle ‘göçebe bir kavim', ‘şehir kültürü olmaz' gibi birtakım tanımlamalar olsa da, tarih kitapları Türklerin İsfahan, Semerkant gibi çok eski şehirler kurduğunu, Taç Mahal gibi yapıtlara imza attığını gösteriyor. Yani çok da at üstünden inmeyen adamlar değiliz. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki içinde bulunduğumuz hal, bilimden akılcı yaklaşımlardan uzaklaşmamız ve fakirliğimiz bizi şehircilik noktasında daha geriye götürmüş. Özellikle 1950'li yıllarda başlayan büyükşehirlere göç sürecine, belediyelerin hazırlıksız ve plansız yakalanması, kentlerimizi gecekondularla dolmasına sebep olmuş" dedi.
‘ÇOK SAĞLIKSIZ VE KİMLİKSİZ ŞEHİRLERE SAHİBİZ'
Türkiye'nin "kimliksiz ve çok sağlıksız" şehirlere sahip olduğunu söyleyen Özhaseki "Roma'ya gidiyorsunuz, bir kimliği var. Prag'a gidiyorsunuz, bir kimliği var. Eski Paris'in bir kimliği var. Bizim ise birkaç küçük ilçe, belde veya köyümüzün dışında bizim kültürümüzü yansıtan bir bölgemiz yok. Bizim tarih ve kültürümüzü yansıtan han, hamam gibi eserler kıyıda köşede kalmış durumda. Şimdiye kadar bunların kıymetini bilememişiz" diye konuştu.
2000'li yıllardan sonra belediye başkanlarının kendi bölgelerindeki tarihi eserleri koruma yoluna gittiğine işaret eden Özhaseki "Şehirlerimizde kıymetini bilemediğimiz için yok ettiğimiz eserler oldu. Artık paramız, pulumuz, aklımız, hocalarımız var. Şimdi bize ‘Ne yapmak lazım? Bir şeyler yapın' deniyor. Bizim durumumuz şu. Acemi bir terzinin eline düşmüş kumaş getiriyorlar önümüze ve o kumaştan güzel bir elbise çıkarmamızı istiyorlar. Halbuki adamın pantolon boyu 110 santimken 89'e kesilmiş. Nereden başlayacağız, ne yapacağız; bunun için bizim de akla ihtiyacımız var" dedi.
‘DEPREM GERÇEĞİ KABUL EDİLEREK HAREKET EDİLMELİ'
Şehircilik şurasının en önemli başlıklardan birisinin ülke için bir zorunluluk olan kentsel dönüşüm olduğunu söyleyen Özhaseki "Önümüzdeki temel konular var: Kentsel dönüşüm, göç-uyum, kimlik ve yerel yönetimlerin süreçteki rolü. Doğu ile Batı'yı ayıran en önemli faktörlerden birisi kamu yönetimi anlayışıdır. Batı'da yerel yönetimler hakimken; doğuda merkeziyetçilik daha güçlü. Türkiye ikisinin ortasında. Siyasi irade yerelleşmeye çalışıyor, elindeki yetkilerini devretmeye, özel sektörün üzerine oturmaya çalışıyor ama bir takım dirençlerle karşılaşıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bu süreçteki en büyük zorluklarından birisinin deprem doluğuna işaret eden Özhaseki "Son yüzyıl içerisinde, bu ülkede yaşanan 56 depremde 83 bin insanımızı kaybettik. Maddi kaybımız 100 milyar dolar. Kısacası ya ülkenin altındaki bu hareketliliğe uygun davranır ya da bunu görmezden gelirsiniz. Ancak yapılması gereken bunu göz ardı etmemek" dedi.
‘500 BİN KONUTU DÖNÜŞTÜRMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ'
İstanbul'un deprem riskine karşı alınacak tedbirlerin şehirleşme anlamında ‘fırsat' olarak değerlendirebileceğine işaret eden Özhaseki "Bu vesileyle kendi kimliğimizi inşa edeceğimiz şehirler kurabiliriz. Bu şehirler, hem yeşil şehirler olur hem de, sosyal donatılar barındırır. Böyle bir şehirleşmenin ekonomiye de büyük katkısı olur. Gerekli kanun çıktıktan sonra yılda 500 bin konutu değiştirip, dönüştürmeyi düşünüyoruz. Bu piyasaya yılda yaklaşık 150-200 milyar liranın girmesi demek. Bu süreç 300 sektörü etkileyecek" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da bina bazlı dönüşümlerin ‘başa bela' hale geldiğine değinen Özhaseki "Bina bazlı dönüşümün bela olduğunu millet anladı herhalde, en azından biz anladık. Çünkü bina bazlı dönüşümde yapılan eski binayı bir kaç kat artırmaktan ibaret. Bu da nüfus yoğunluğunu artırıyor. Alan bazlı dönüşümde de sıkıntılar var. Böyle giderse, İstanbul'daki 5.5-6 milyon konut 10 milyona; nüfus da iki katına çıkar" diye ekledi.
‘BELEDİYELERİN GÖÇE HAZIRLIKSIZLIĞI KENTLEŞMEYİ OLUMSUZ ETKİLEDİ'
İstanbul Aydın Üniversitesi'nde Aydın Düşünce Platformu tarafından düzenlenen "Şehir ve Medeniyet" isimli konferansa katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki "Türkler için genellikle ‘göçebe bir kavim', ‘şehir kültürü olmaz' gibi birtakım tanımlamalar olsa da, tarih kitapları Türklerin İsfahan, Semerkant gibi çok eski şehirler kurduğunu, Taç Mahal gibi yapıtlara imza attığını gösteriyor. Yani çok da at üstünden inmeyen adamlar değiliz. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki içinde bulunduğumuz hal, bilimden akılcı yaklaşımlardan uzaklaşmamız ve fakirliğimiz bizi şehircilik noktasında daha geriye götürmüş. Özellikle 1950'li yıllarda başlayan büyükşehirlere göç sürecine, belediyelerin hazırlıksız ve plansız yakalanması, kentlerimizi gecekondularla dolmasına sebep olmuş" dedi.
‘ÇOK SAĞLIKSIZ VE KİMLİKSİZ ŞEHİRLERE SAHİBİZ'
Türkiye'nin "kimliksiz ve çok sağlıksız" şehirlere sahip olduğunu söyleyen Özhaseki "Roma'ya gidiyorsunuz, bir kimliği var. Prag'a gidiyorsunuz, bir kimliği var. Eski Paris'in bir kimliği var. Bizim ise birkaç küçük ilçe, belde veya köyümüzün dışında bizim kültürümüzü yansıtan bir bölgemiz yok. Bizim tarih ve kültürümüzü yansıtan han, hamam gibi eserler kıyıda köşede kalmış durumda. Şimdiye kadar bunların kıymetini bilememişiz" diye konuştu.
2000'li yıllardan sonra belediye başkanlarının kendi bölgelerindeki tarihi eserleri koruma yoluna gittiğine işaret eden Özhaseki "Şehirlerimizde kıymetini bilemediğimiz için yok ettiğimiz eserler oldu. Artık paramız, pulumuz, aklımız, hocalarımız var. Şimdi bize ‘Ne yapmak lazım? Bir şeyler yapın' deniyor. Bizim durumumuz şu. Acemi bir terzinin eline düşmüş kumaş getiriyorlar önümüze ve o kumaştan güzel bir elbise çıkarmamızı istiyorlar. Halbuki adamın pantolon boyu 110 santimken 89'e kesilmiş. Nereden başlayacağız, ne yapacağız; bunun için bizim de akla ihtiyacımız var" dedi.
‘DEPREM GERÇEĞİ KABUL EDİLEREK HAREKET EDİLMELİ'
Şehircilik şurasının en önemli başlıklardan birisinin ülke için bir zorunluluk olan kentsel dönüşüm olduğunu söyleyen Özhaseki "Önümüzdeki temel konular var: Kentsel dönüşüm, göç-uyum, kimlik ve yerel yönetimlerin süreçteki rolü. Doğu ile Batı'yı ayıran en önemli faktörlerden birisi kamu yönetimi anlayışıdır. Batı'da yerel yönetimler hakimken; doğuda merkeziyetçilik daha güçlü. Türkiye ikisinin ortasında. Siyasi irade yerelleşmeye çalışıyor, elindeki yetkilerini devretmeye, özel sektörün üzerine oturmaya çalışıyor ama bir takım dirençlerle karşılaşıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bu süreçteki en büyük zorluklarından birisinin deprem doluğuna işaret eden Özhaseki "Son yüzyıl içerisinde, bu ülkede yaşanan 56 depremde 83 bin insanımızı kaybettik. Maddi kaybımız 100 milyar dolar. Kısacası ya ülkenin altındaki bu hareketliliğe uygun davranır ya da bunu görmezden gelirsiniz. Ancak yapılması gereken bunu göz ardı etmemek" dedi.
‘500 BİN KONUTU DÖNÜŞTÜRMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ'
İstanbul'un deprem riskine karşı alınacak tedbirlerin şehirleşme anlamında ‘fırsat' olarak değerlendirebileceğine işaret eden Özhaseki "Bu vesileyle kendi kimliğimizi inşa edeceğimiz şehirler kurabiliriz. Bu şehirler, hem yeşil şehirler olur hem de, sosyal donatılar barındırır. Böyle bir şehirleşmenin ekonomiye de büyük katkısı olur. Gerekli kanun çıktıktan sonra yılda 500 bin konutu değiştirip, dönüştürmeyi düşünüyoruz. Bu piyasaya yılda yaklaşık 150-200 milyar liranın girmesi demek. Bu süreç 300 sektörü etkileyecek" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da bina bazlı dönüşümlerin ‘başa bela' hale geldiğine değinen Özhaseki "Bina bazlı dönüşümün bela olduğunu millet anladı herhalde, en azından biz anladık. Çünkü bina bazlı dönüşümde yapılan eski binayı bir kaç kat artırmaktan ibaret. Bu da nüfus yoğunluğunu artırıyor. Alan bazlı dönüşümde de sıkıntılar var. Böyle giderse, İstanbul'daki 5.5-6 milyon konut 10 milyona; nüfus da iki katına çıkar" diye ekledi.