Konut Haberleri
17 Kas 2014 08:00
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:09
Onbinlerce kişiye kötü haber! Vatandaş yandı!
Japon yeni, İsviçre frangı ile kredi kullanıp, bu paraların değerlenmesiyle mağdur olan dövizzedelere Yargıtay’dan kötü haber geldi. ‘Riske rağmen döviz tercih edildi’ kararıyla bankalar rahat nefes aldı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Japon yeni ve İsviçre frangı ile
tüketici ve ev kredisi alan, ancak bu paraların Türk Lirası
karşısında aşırı değerlenmesi nedeniyle mağdur olan onbinlerce
tüketicinin umudunu kıran bir karar verdi.
Genel Kurul, dövizle konut kredisi alan bir tüketicinin açtığı davada, bankanın tüketiciye geri ödeme yapmasına hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu.
Karar, bankaları onbinlerce döviz mağduruna milyarlarca lira geri ödeme yapmaktan kurtardı. Yerel mahkemenin “öngörülemeyen hal” gerekçesini yerinde bulmayan Genel Kurul, önemli bir emsal ortaya çıkardı.
Dövizle kredi mağduru Ş.H, Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davada, 15 Ağustos 2008’de davalı bankadan dövize endeksli TL olarak 9 milyon 354 bin Japon yeni tutarında 99 bin TL’lik 60 ay vadeli konut kredisi kullandığını belirtti.
Japon yeni’nin TL karşısında aşırı değer kazandığını, işlem temelinin çöktüğünü belirten Ş.H, borcun Japon yeni karşılığı TL olarak verildiği tarihten itibaren yüksek kurdan ödenen fazla miktarın iadesini veya borçtan mahsubunu istedi.
Mahkeme davacının sözleşme tarihinde TL karşılığında kredi kullanmış olsaydı, 143 bin 771 TL ödeme yapacağı gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanması talebinin kabul edilmesine ve 143 bin 771 TL üzerinde yaptığı ödemenin davalı bankaca geri ödemesine karar verdi.
'Seçme özgürlüğünü kullandı’
Ancak davalı bankanın kararı temyiz etmesi üzerine 13. Hukuk Dairesi bu kararı bozdu.
Bozma kararında davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı savunularak şöyle denildi:
“Kendi serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği anlaşılmakta olup, davalı banka elemanlarının davacıyı yönlendirdiği iddiası ispatlanamamıştır. Ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük çoğunluğu tarafından bilinen bir olgudur.
Davacı bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanmış bulunmaktadır. Kaldı ki, eldeki dava kredi geri ödemesinin başladığı tarihten 3 yıl sonra açılmış olup, bu durumda davacının sözleşmeyi benimsediğinin kabulü gerekir. Tüm hususlar değerlendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşulları bulunmadığı anlaşılmakta.”
‘Öngörülemeyen durum var’
Yerel mahkeme ise dairenin bu kararına uymadı ve direnme kararı verdi. Direnme kararında sözleşme tarihinden sonra yen’in TL karşısında öngörülemeyen bir biçimde değer kazanması ile edimler arasındaki dengenin büyük oranda bozulduğu, bunun sözleşmenin uyarlanmasını gerektiren sebeplerden olduğu kaydedildi.
Mahkeme, kredi taksitlerinin tamamı ödenmeden dava açıldığına da dikkat çekerek bu durumda “edimlerin henüz ifa edilmemiş olması” şartının da mevcut bulunduğunu belirtti.
‘Karar düzeltme’ ihtimali
Kararın bir kez daha temyiz edilmesi üzerine dosya nihai kararı vermek üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Genel Kurul geçen hafta “oyçokluğuyla yerel mahkeme kararının bozulmasına” karar verdi. Dövizzede için son hukuksal yoldan da olumsuz sonuç çıkmış oldu.
Karar, bankaların geri ödemeden kurtulması anlamına geliyor. Karara karşı olağanüstü kanun yolu olan “karar düzeltme” başvurusunda bulunma hakkı var. Ancak bu yoldan sonuç almak genelde zayıf bir ihtimal olarak biliniyor.
DÖVİZZEDENİN SİMGESİ KAHTALI
Adıyamanlı türkücü Kahtalı Mıçı (Mustafa Aslan) uzun yıllar boyunca dövizzedelerin simgesi oldu. Mıçı, faizi düşük olduğu için daha önce hiç görmediği Japon yeni üzerinden 2008 yılında 110 bin lira civarı konut kredisi kullandı. Mıçı krediyi kullanmadan önce, 2007 yılı sonunda, 1 dolar 123.42 yen idi. 2011 yılında ise 1 dolar 83 yen oldu. Yen, yüzde 50’nin üzerinde değerlendiği için Mıçı’nın ödemesi de aynı oranda arttı. Bu nedenle 2 yıl ciddi maddi sıkıntılar yaşayan Mıçı dövizzedelerin simgesi haline geldi.
Mağdur sayısı 10 bin civarı
İsviçre Frangı ve Japon yeni kredi kullanımı, 2008’de artış gösterdi. Bunun en önemli nedeni döviz kredisinin TL’ye göre çok daha düşük faizle verilmesiydi. Ancak özellikle Japon yeni’ndeki artış kredi kullananları büyük mali yük altına soktu. 7 bin civarında bu şekilde döviz cinsinden konut kredisi kullanmış kişi olduğu ve bunların da kalan borcunun 4 milyon TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Toplam kullanılan kredi miktarı ve TL farkının ise milyarlarca lirayı bulduğu ifade edilyor. Tüketici kredisi kullananlarla birlikte mağdur sayısının onbini aştığı ifade ediliyor.
‘Kararı anlamak güç’
Dövizle kredi konusunda çalışmaları bulunan İzmir Barosu avukatlarından Fatih Karamercan, kararı Milliyet’e şöyle değerlendirdi:
“1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138. maddesinde, yabancı para borçlarında da sözleşmenin uyarlanmasının talep edilebileceğini öngörülmekle birlikte, geçici 7. madde hükmüyle de eski Borçlar Kanunu döneminde açılmış söz konusu davalarda da bu hükmün uygulanacağı belirtilmiş olmasına rağmen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Japon yeni mağdurlarının aleyhine karar vermesini anlamak güç. Şu an için kararın gerekçesini görememekle birlikte kararın oyçokluğu ile alınmış olması karşısında Japon yeni mağdurları için umut ışığının daha tükenmemiş olduğunu söylebiliriz.”
Kemal Göktaş/Milliyet
Genel Kurul, dövizle konut kredisi alan bir tüketicinin açtığı davada, bankanın tüketiciye geri ödeme yapmasına hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu.
Karar, bankaları onbinlerce döviz mağduruna milyarlarca lira geri ödeme yapmaktan kurtardı. Yerel mahkemenin “öngörülemeyen hal” gerekçesini yerinde bulmayan Genel Kurul, önemli bir emsal ortaya çıkardı.
Dövizle kredi mağduru Ş.H, Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davada, 15 Ağustos 2008’de davalı bankadan dövize endeksli TL olarak 9 milyon 354 bin Japon yeni tutarında 99 bin TL’lik 60 ay vadeli konut kredisi kullandığını belirtti.
Japon yeni’nin TL karşısında aşırı değer kazandığını, işlem temelinin çöktüğünü belirten Ş.H, borcun Japon yeni karşılığı TL olarak verildiği tarihten itibaren yüksek kurdan ödenen fazla miktarın iadesini veya borçtan mahsubunu istedi.
Mahkeme davacının sözleşme tarihinde TL karşılığında kredi kullanmış olsaydı, 143 bin 771 TL ödeme yapacağı gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanması talebinin kabul edilmesine ve 143 bin 771 TL üzerinde yaptığı ödemenin davalı bankaca geri ödemesine karar verdi.
'Seçme özgürlüğünü kullandı’
Ancak davalı bankanın kararı temyiz etmesi üzerine 13. Hukuk Dairesi bu kararı bozdu.
Bozma kararında davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı savunularak şöyle denildi:
“Kendi serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği anlaşılmakta olup, davalı banka elemanlarının davacıyı yönlendirdiği iddiası ispatlanamamıştır. Ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük çoğunluğu tarafından bilinen bir olgudur.
Davacı bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanmış bulunmaktadır. Kaldı ki, eldeki dava kredi geri ödemesinin başladığı tarihten 3 yıl sonra açılmış olup, bu durumda davacının sözleşmeyi benimsediğinin kabulü gerekir. Tüm hususlar değerlendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşulları bulunmadığı anlaşılmakta.”
‘Öngörülemeyen durum var’
Yerel mahkeme ise dairenin bu kararına uymadı ve direnme kararı verdi. Direnme kararında sözleşme tarihinden sonra yen’in TL karşısında öngörülemeyen bir biçimde değer kazanması ile edimler arasındaki dengenin büyük oranda bozulduğu, bunun sözleşmenin uyarlanmasını gerektiren sebeplerden olduğu kaydedildi.
Mahkeme, kredi taksitlerinin tamamı ödenmeden dava açıldığına da dikkat çekerek bu durumda “edimlerin henüz ifa edilmemiş olması” şartının da mevcut bulunduğunu belirtti.
‘Karar düzeltme’ ihtimali
Kararın bir kez daha temyiz edilmesi üzerine dosya nihai kararı vermek üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Genel Kurul geçen hafta “oyçokluğuyla yerel mahkeme kararının bozulmasına” karar verdi. Dövizzede için son hukuksal yoldan da olumsuz sonuç çıkmış oldu.
Karar, bankaların geri ödemeden kurtulması anlamına geliyor. Karara karşı olağanüstü kanun yolu olan “karar düzeltme” başvurusunda bulunma hakkı var. Ancak bu yoldan sonuç almak genelde zayıf bir ihtimal olarak biliniyor.
DÖVİZZEDENİN SİMGESİ KAHTALI
Adıyamanlı türkücü Kahtalı Mıçı (Mustafa Aslan) uzun yıllar boyunca dövizzedelerin simgesi oldu. Mıçı, faizi düşük olduğu için daha önce hiç görmediği Japon yeni üzerinden 2008 yılında 110 bin lira civarı konut kredisi kullandı. Mıçı krediyi kullanmadan önce, 2007 yılı sonunda, 1 dolar 123.42 yen idi. 2011 yılında ise 1 dolar 83 yen oldu. Yen, yüzde 50’nin üzerinde değerlendiği için Mıçı’nın ödemesi de aynı oranda arttı. Bu nedenle 2 yıl ciddi maddi sıkıntılar yaşayan Mıçı dövizzedelerin simgesi haline geldi.
Mağdur sayısı 10 bin civarı
İsviçre Frangı ve Japon yeni kredi kullanımı, 2008’de artış gösterdi. Bunun en önemli nedeni döviz kredisinin TL’ye göre çok daha düşük faizle verilmesiydi. Ancak özellikle Japon yeni’ndeki artış kredi kullananları büyük mali yük altına soktu. 7 bin civarında bu şekilde döviz cinsinden konut kredisi kullanmış kişi olduğu ve bunların da kalan borcunun 4 milyon TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Toplam kullanılan kredi miktarı ve TL farkının ise milyarlarca lirayı bulduğu ifade edilyor. Tüketici kredisi kullananlarla birlikte mağdur sayısının onbini aştığı ifade ediliyor.
‘Kararı anlamak güç’
Dövizle kredi konusunda çalışmaları bulunan İzmir Barosu avukatlarından Fatih Karamercan, kararı Milliyet’e şöyle değerlendirdi:
“1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138. maddesinde, yabancı para borçlarında da sözleşmenin uyarlanmasının talep edilebileceğini öngörülmekle birlikte, geçici 7. madde hükmüyle de eski Borçlar Kanunu döneminde açılmış söz konusu davalarda da bu hükmün uygulanacağı belirtilmiş olmasına rağmen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Japon yeni mağdurlarının aleyhine karar vermesini anlamak güç. Şu an için kararın gerekçesini görememekle birlikte kararın oyçokluğu ile alınmış olması karşısında Japon yeni mağdurları için umut ışığının daha tükenmemiş olduğunu söylebiliriz.”
Kemal Göktaş/Milliyet