Ekonomi
11 Eki 2015 18:11
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 03:34
Konut kredi faiz oranları puanında rekor artış!
Konut, taşıt ve ihtiyaç kredi faiz oranları yıl başından bu yana 9 aylık dönemde yaklaşık 300-350 baz puan artış gösterdi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faizi artıracağına ilişkin
beklentiler ve doların gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı
değer kazanmasıyla fonlama maliyeti yükseldi ve buna bağlı olarak
kredi faiz oranları tüm türlerde yaklaşık 300-350 baz puan artış
gösterdi.
AA muhabirinin TCMB verilerinden derlediği bilgilere göre, 2
Ocak - 2 Ekim 2015 tarihleri arasını kapsayan 9 aylık dönemde
ihtiyaç, taşıt ve konut kredi faiz oranlarında ortalama 250-300 baz
puan arasında artış gerçekleştiği görüldü.
Fed'in faiz artışına ilişkin açıklamaları küresel piyasa
faizlerinin yükselmesine ve dolara olan talebin artmasına neden
oldu. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine
paralel olarak Türk lirasında hızlı değer kayıpları
yaşandı.
Bu süreçte Merkez Bankası'nın sıkı para politikası duruşu ve
alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle, bankaların fonlama
maliyetinde artışlar yaşanırken, bu durum beraberinde kredi faiz
oranlarında yükselişe sebep oldu.
Yıl başında yüzde 14,13 seviyesinde olan ihtiyaç kredi faiz
oranı 9 aylık dönemde en yüksek 17,39'a kadar yükseldi. Aynı
dönemde konut kredisi faiz oranı yüzde 10,97'den yüzde 14,09'a ve
taşıt kredisi faiz oranı yüzde 12,33'ten yüzde 15,68'e çıktı.
Böylece tüm kredi gruplarında kredi faiz oranları 300 baz puanın
üzerinde artış gösterdi.
7 Haziran seçimleri sonrasında hiçbir partinin tek başına
iktidar olmaması ve koalisyon hükümetinin kurulamaması, jeopolitik
gelişmeler ülke risk primlerinde artışa neden oldu. Seçim
sonrasındaki süreçte tüm kredi türlerinde faiz oranları 200 ila 250
baz puan artış yaşandı.
TCMB'nin ağırlıklı fonlama maliyeti de 2014 yıl sonunda yüzde
8,51 düzeyinden 2015 yılında yüzde 9,02'ye kadar yükseldi.
Analistler, küresel piyasalarda yaşanan Fed etkisinin tüm
gelişmekte olan ülkelerden fon çıkışına sebep olduğunu ve doların
bu ülke para birimlerine karşı değer kazandığını ifade
ediyor.
Türkiye'nin 7 Haziran genel seçimlerinde hiçbir partinin tek
başına iktidar olamaması ve koalisyon görüşmelerinden de netice
alınamamasının piyasalarda belirsizliği artırdığını anımsatan
analistler, terör olayları ve jeopolitik risklerin artmasıyla
Türkiye'nin kredi risk priminin (CDS) son üç yılın en yüksek
seviyesine ulaştığını kaydetti.
Risk primindeki artış ve Türk lirasının son 9 ayda dolar
karşısında yüzde 30'un üzerinde değer kaybetmesinin yurt dışından
fonlama maliyetlerinde artışı beraberinde getirdiğini dile getiren
analistler, bankaların en önemli fon kaynağı olan mevduatlarda da
hızlı yükselişlerin yaşandığını aktardı.
Analistler, bu hafta içinde ABD'de açıklanan eylül ayı Açık
Piyasa Komitesi (FOMC) toplantı tutanakları sonrası faiz
artırımının gelecek yılın ilk çeyreğinde olabileceği beklentisinin
artmasıyla, doların gelişmekte olan ülke para birimleri
karşısında değer kaybettiğini ifade etti.
Yurt içi piyasalarda dolar/TL'nin 2,90'ın altına inmesi ve
ülkenin kredi risk priminin gerilemesinin piyasalar için pozitif
olduğunu belirten analistler, 1 Kasım seçimlerinden de istikrarın
çıkmasının fonlama maliyetlerinde düşüşe ve dolayısıyla kredi faiz
oranlarında aşağı yönlü bir hareketin yaşanmasına neden
olabileceğini öngörüyor.