Konut Haberleri
23 Eki 2015 11:37
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 03:38
Kentsel dönüşüm yüksek risk taşıyor!
Uzmanlar kentsel dönüşüm sürecinin doğru yönetilememesi durumunda, yüksek risk taşıdığı ve yatırımları zarara uğratabileceği konusunda yatırımcıları uyarıyor.
Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme Kurucu ve
Yönetici Ortağı Neşecan Çekici:
“Kentsel Dönüşüm yatırımlarında yeni modellere ihtiyaç var”
Gayrimenkul yatırımları hız kesmeden devam ederken, uzmanlar kentsel dönüşüm sürecinin doğru yönetilememesi durumunda, yüksek risk taşıdığı ve yatırımları zarara uğratabileceği konusunda yatırımcıları uyarıyor.
Özel sektörün Kentsel Dönüşüm çalışmalarına katkısının her geçen gün artmasıyla birlikte özel sektör yatırımcıları için kentsel dönüşüm projeleri karlı yatırım projelerine dönüşüyor. Eski ve yeni birçok firmanın proje çalışmalarına girmesiyle birlikte, belirli bölgelerde yatırımcılarla malikler arasında geçen çetin rekabet ortamı dikkat çekiyor.
Çekici: “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır”
Rekabet ortamının bulunduğu proje alanlarında maliklerin ortaklık kuracakları yatırımcıyı çok iyi analiz etmeleri gerektiğini belirten Çekici, yüksek karlılık beklentileri üzerine anlaşılan yatırımcının çeşitli nedenlerle projeyi tamamlayamaması oldukça ağır mali külfetler ve mağduriyetler yaratacağını ifade etti. Çekici, “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır. Bu aşamada hukuk ve gayrimenkul profesyonellerinin sürece dâhil olması ve ortakların uzman kişilerin görüş ve hizmetlerine başvurması son derece önemlidir. Farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ile gerçekleştirilen bir takım çalışması, kentsel dönüşüm sürecinin dengesini kuran, değerin adil paylaşımına imkan veren ve tüm tarafların çıkarının optimum bir noktada buluşmasını sağlayan önemli bir rol oynamaktadır. Yüksek oran beklentilerinin yüksek risk getireceği unutulmamalıdır” dedi.
Projelerin temelinde uzlaşma var
Kentsel dönüşüm projelerinde yer alan yatırımcıların çok büyük mali yükler ve riskler aldığına dikkat çeken Çekici, şunları ifade etti: “Bunlarla birlikte maliklerin kimi zaman dayatmaya varan istekleri sonrasında ya projeler çıkmaza girmekte ya da yatırımcı açısından zarar edecek seviyelere gelmektedir. Bu durumlarda ortak bir noktada birleşmek ve her iki tarafın isteklerini optimum düzeyde karşılar bir proje üretmek en doğru çözüm haline geliyor. Kentsel dönüşüm; Enerji kazanımından, işsizlik ve suç oranlarının azaltılmasına, kentlerin estetik ve sağlık anlayışına kadar makro bir reformdur. Tarafların birbirlerini anladığı, güven ortamının yakalandığı, tarafsız ve şeffaf bir uzlaşma ortamının yaratılabildiği çalışmalar beraberinde başarıyı getirir.”
“Kentsel dönüşüm sosyal bir olgu olarak düşünülmeli”
Kentsel dönüşümün gelişmekte olan bir ülkenin GSMH‘na yakın bir ölçekte finans gücü gerektirdiğine vurgu yapan Çekici “Kamu bütçesinin milyonlarca konutu yenilemesi veya özel sektörün sadece kârlı yatırım olarak gördüğü bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürütmesi riskli yapı stokunun yenilenmesinde yetersiz kalıyor. Bu sebeple kamu ve yatırımcıların kentsel dönüşümde uygulanabilecek yeni yaklaşımlar ve modeller geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
Çekici sözlerini şöyle sürdürdü: Kamu, özel sektör, sivil toplum işbirliği kentsel dönüşümün birincil ögesidir. Bu sürecin sağlıklı yönetilebilmesi için koordinasyonda mutlaka kamu bulunmalıdır. Kentsel dönüşüm politikası, ülke genelinde geliştirilecek arazi kullanımı ve arazi yönetimi ekseninde, ulusal uzlaşıyla, afet yönetimi yanında doğa ve yeşil alan esaslı bir model çerçevesinde şekillenmelidir. Kentsel dönüşümün sosyal bir olgu olduğu düşünülmezse en büyük yanlışa imza atılır.”
İstanbul’da toplam dönüştürme ihtiyacı: 870 bin 629 bağımsız birim
2012 sonlarında başlayarak hızla ilerleyen kentsel dönüşüm sürecinde şu ana kadar sadece İstanbul ili içerisinden 17 ilçede toplam 40 adet riskli alan tespit edildi. Bu alanların toplamı yaklaşık olarak 11 milyon m²’yi kapsıyor. Toplam il yüzölçümünün yüzde 0,2’si oluşturan riskli alanlara ilçeler bazında bakıldığında ise, en riskli alanların yüzde 36’sının Gaziosmanpaşa ilçesinde yer aldığı görülüyor.
Riskli alan ilan edilen bölgelerin genellikle yüksek oranda sağlıksız yapı stokuna sahip ve kent merkezine kolaylıkla erişebilecek ulaşım bağlantılarına sahip olduğu dikkat çekiyor.
Yine İstanbul’da, deprem riski kaynaklı dönüştürme ihtiyacının 377 bin 97, kentsel yenileme kaynaklı dönüştürme ihtiyacının ise 493 bin 532 bağımsız birim alan olduğu görülüyor.
“Kentsel Dönüşüm yatırımlarında yeni modellere ihtiyaç var”
Gayrimenkul yatırımları hız kesmeden devam ederken, uzmanlar kentsel dönüşüm sürecinin doğru yönetilememesi durumunda, yüksek risk taşıdığı ve yatırımları zarara uğratabileceği konusunda yatırımcıları uyarıyor.
Özel sektörün Kentsel Dönüşüm çalışmalarına katkısının her geçen gün artmasıyla birlikte özel sektör yatırımcıları için kentsel dönüşüm projeleri karlı yatırım projelerine dönüşüyor. Eski ve yeni birçok firmanın proje çalışmalarına girmesiyle birlikte, belirli bölgelerde yatırımcılarla malikler arasında geçen çetin rekabet ortamı dikkat çekiyor.
Çekici: “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır”
Rekabet ortamının bulunduğu proje alanlarında maliklerin ortaklık kuracakları yatırımcıyı çok iyi analiz etmeleri gerektiğini belirten Çekici, yüksek karlılık beklentileri üzerine anlaşılan yatırımcının çeşitli nedenlerle projeyi tamamlayamaması oldukça ağır mali külfetler ve mağduriyetler yaratacağını ifade etti. Çekici, “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır. Bu aşamada hukuk ve gayrimenkul profesyonellerinin sürece dâhil olması ve ortakların uzman kişilerin görüş ve hizmetlerine başvurması son derece önemlidir. Farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ile gerçekleştirilen bir takım çalışması, kentsel dönüşüm sürecinin dengesini kuran, değerin adil paylaşımına imkan veren ve tüm tarafların çıkarının optimum bir noktada buluşmasını sağlayan önemli bir rol oynamaktadır. Yüksek oran beklentilerinin yüksek risk getireceği unutulmamalıdır” dedi.
Projelerin temelinde uzlaşma var
Kentsel dönüşüm projelerinde yer alan yatırımcıların çok büyük mali yükler ve riskler aldığına dikkat çeken Çekici, şunları ifade etti: “Bunlarla birlikte maliklerin kimi zaman dayatmaya varan istekleri sonrasında ya projeler çıkmaza girmekte ya da yatırımcı açısından zarar edecek seviyelere gelmektedir. Bu durumlarda ortak bir noktada birleşmek ve her iki tarafın isteklerini optimum düzeyde karşılar bir proje üretmek en doğru çözüm haline geliyor. Kentsel dönüşüm; Enerji kazanımından, işsizlik ve suç oranlarının azaltılmasına, kentlerin estetik ve sağlık anlayışına kadar makro bir reformdur. Tarafların birbirlerini anladığı, güven ortamının yakalandığı, tarafsız ve şeffaf bir uzlaşma ortamının yaratılabildiği çalışmalar beraberinde başarıyı getirir.”
“Kentsel dönüşüm sosyal bir olgu olarak düşünülmeli”
Kentsel dönüşümün gelişmekte olan bir ülkenin GSMH‘na yakın bir ölçekte finans gücü gerektirdiğine vurgu yapan Çekici “Kamu bütçesinin milyonlarca konutu yenilemesi veya özel sektörün sadece kârlı yatırım olarak gördüğü bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürütmesi riskli yapı stokunun yenilenmesinde yetersiz kalıyor. Bu sebeple kamu ve yatırımcıların kentsel dönüşümde uygulanabilecek yeni yaklaşımlar ve modeller geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
Çekici sözlerini şöyle sürdürdü: Kamu, özel sektör, sivil toplum işbirliği kentsel dönüşümün birincil ögesidir. Bu sürecin sağlıklı yönetilebilmesi için koordinasyonda mutlaka kamu bulunmalıdır. Kentsel dönüşüm politikası, ülke genelinde geliştirilecek arazi kullanımı ve arazi yönetimi ekseninde, ulusal uzlaşıyla, afet yönetimi yanında doğa ve yeşil alan esaslı bir model çerçevesinde şekillenmelidir. Kentsel dönüşümün sosyal bir olgu olduğu düşünülmezse en büyük yanlışa imza atılır.”
İstanbul’da toplam dönüştürme ihtiyacı: 870 bin 629 bağımsız birim
2012 sonlarında başlayarak hızla ilerleyen kentsel dönüşüm sürecinde şu ana kadar sadece İstanbul ili içerisinden 17 ilçede toplam 40 adet riskli alan tespit edildi. Bu alanların toplamı yaklaşık olarak 11 milyon m²’yi kapsıyor. Toplam il yüzölçümünün yüzde 0,2’si oluşturan riskli alanlara ilçeler bazında bakıldığında ise, en riskli alanların yüzde 36’sının Gaziosmanpaşa ilçesinde yer aldığı görülüyor.
Riskli alan ilan edilen bölgelerin genellikle yüksek oranda sağlıksız yapı stokuna sahip ve kent merkezine kolaylıkla erişebilecek ulaşım bağlantılarına sahip olduğu dikkat çekiyor.
Yine İstanbul’da, deprem riski kaynaklı dönüştürme ihtiyacının 377 bin 97, kentsel yenileme kaynaklı dönüştürme ihtiyacının ise 493 bin 532 bağımsız birim alan olduğu görülüyor.