Konut Haberleri
05 Haz 2015 13:15
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:46
İşte 3. havalimanının beyaz baretli melekleri
Türkiye’de merakla beklenen projelerin başında yapımı devam eden 3. havalimanı geliyor. 1.5 yıldır devam eden dev projenin gizli kahramanlarını ise 63 beyaz yakalı kadın oluşturuyor...
Onlar, her alanda olduğu gibi 3. Havalimanı Projesi’nin de gizli
kahramanları... Plazaların konforlu ortamı yerine 3. havalimanı
şantiyesinde görev almayı tercih eden beyaz yakalı 63 kadın, devasa
projenin tamamlanması için gecesini, gündüzüne katıyor, dünyanın en
büyük havalimanı projesinde olmaktan gurur duyduklarını
söylüyor.
Türkiye’de merakla beklenen projelerin başında yapımı devam eden 3. havalimanı geliyor. İstanbul’un eski maden ocakları bölgesi olarak bilinen Tayakadın, Yeniköy ve Akpınar köyleri arasına inşa edilen devasa proje, 2017 sonunda hizmete girdiğinde dünyanın en büyük havalimanı olacak. Yılda 150 milyon yolcu taşınacak proje sayesinde İstanbul dünya havacılık merkezlerinden biri haline gelecek.
Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon ortaklığı tarafından 76.5 kilometrekarelik alanda yürütülen çalışmalarda toplam 2 bin 400 kişi görev alırken, şantiyenin gizli kahramanları ise 63 kadın çalışandan oluşuyor. Tozlu şantiye sahasında her zorluğun üstesinden gelen 3. Havalimanı’nın kadın çalışanlarını, şantiye sahasında, en kritik görevlerin başında görmek mümkün. Toz, toprak arasında yorulmak nedir bilmeden çalışan 63 kadın, dev projenin parçası olmaktan gurur duyduklarını dile getiriyor.
Şantiye sahasında konuk olduğumuz kadın çalışanların, yaptıkları başarılı işleri anlatırken gözleri parlıyor. Kalite kontrol mühendisi olarak görev yapan 26 yaşındaki Hatice Feyza Aliç, 1.5 yıldır 3. havalimanı sahasında ter akıtırken, aynı zamanda projede göreve başlayan ilk kadın mühendis olma özelliğini taşıyor. Daha önce hızlı tren projesinin İzmit etabında çalışan Aliç, “Şantiye sahasındaki lojmanda yaşıyorum. Ailem Ankara’da. Onları çok özlüyorum. Özel laboratuvarımızda zemin dizaynına yardımcı olacak zemin deneylerini yapıyoruz. Nereye, ne büyüklükte inşaat yapılabileceğini hesaplamak bizim işimiz. Mesai Sabah 08.00’de başlayıp 18.30’a kadar devam ediyor. Yaşam alanım bu gördüğünüz devasa şantiye sahasından ibaret. Mesai bitince, inşaat sahasındaki sosyal tesis ve lokallerde stres atıyoruz. Hem çalışma koşullarımız, hem de arkadaşlık ortamımız çok güzel. Projede çalışmayı çok istiyordum. İşyerim ile lojman arasındaki mesafe sadece 2 dakika. Trafik stresi, hava kirliliğine maruz kalmıyorum” diyor.
Daha önce Ankara-Pozantı Otoyolu Projesi’nde çalışan Nilgün Bulut da, 3. havalimanı projesinde kalite kontrol müdürü olarak görev yapıyor. 11 aydır şantiye sahasında olduğunu dile getiren Bulut, şunları söylüyor: “Şantiyeyi sevmezseniz bu işi yapamazsınız. Çok uzun yıllar şantiyelerin gece vardiyalarında çalıştım. Şantiyenin keyfi ayrıdır. Her ne kadar erkek işi gibi görünse de kadınların olmadığı yerde verim alamazsanız. Boş, çorak bir araziye girip sonrasında yapılar inşa etmek insana ayrı bir mutluluk veriyor. Ortaya çıkan yapıya baktığınızda ‘Bu projede benim de emeğim var’ diyorsunuz.”
İnşaatın Mali ve İdari İşler Direktörü olarak görev yapan İclal Güçlü de 1.5 yıldır 3. havalimanı sahasında emek harcayan 63 kadından biri. Her gün Ulus’taki evinden inşaat sahasına gidip gelen Güçlü çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“Günde 100 kilometre yol yapıyorum. Özellikle kış aylarında sisli, yağmurlu havalarda yola çıkmak korku filmindeki sahneleri andırıyor. Plazalarda çalışırsanız öğle tatilinde yakınınızda bulunan bir AVM’ye veya deniz kenarına inip stres atabilirsiniz. İnşaat alanında hava değişikliği yaşayacağınız bir yer yok. İşimden ve burada olmaktan çok mutluyum. 2 oğlum var ve bazı zamanlarda ‘Anne ne yapıyorsun, şantiyede ne işin var’ diyorlar. Onlara ‘3. Havalimanı projesinde olmak büyük bir ayrıcalık’ diyorum. Dünyanın en büyük havalimanı projesinde yer almak tüm problemleri unutturuyor.”
Ülkü Özeren (3.havalimanı Çevre Departmanı Yöneticisi): “Ümraniye’de ikamet ediyorum. Her gün 3 saatim yolda geçiyor. Öncesinde Bakü, Tiflis, Ceyhan Boru Hattı projesinde görev yaptım. 1.5 yıldır 3. havalimanı projesinde emek harcıyorum. Projeyi üstlenen şirketin üçüncü çalışanıyım. Uluslararası standartlarda çevresel ve sosyal etki değerlendirme çalışmalarını yapıyoruz. Projenin çevresel etkilerini minimize etmek için yoğun bir mesai harcıyoruz. 2014 yılı boyunca tüm çevresel bileşenler, flora fauna, hava kalitesi, gürültü etkilerini değerlendirmeye aldık. 3. havalimanının inşaat ve işletme sırasında oluşturacağı etkileri masaya yatırdık. Dünyanın en büyük havalimanı projesine yakışacak, nitelikli bir ekibimiz var. Şantiye sahasında tespit edilen soğanlı bitki türlerinin, benzer habitatlara taşımasını gerçekleştirdik. Şantiyeden çıkan soğanlı türlerin tamamını Tayakadın köyünün altında bulunan doğal habitat alanına taşıdık. Bazı tohumlar da koruma amaçlı Ankara Tohum Bankası’na yollandı. Proje sahasındaki 100 bin soğanlı tür, yüzde 100 başarı ile benzer doğal ortamlara nakledildi. Ayrıca 20 bin fideyi de bölge belediyelere dağıttık. Okullarda ağaçlandırma kampanyaları başlatıldı. Kaplumbağalar da proje sahasının dışındaki doğal ortamlara taşındı. Dünyanın en büyük projelerinden birinde görev yapmak gurur verici.”
3. havalimanı projesi tamamlandığında yıllık 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Dünyanın en büyük havalimanlarından biri olarak tasarlanan dev proje aynı zamanda 3. Boğaz köprüsünün güzergâhında yer alacak. Kanal İstanbul Projesi de hayata geçirilirse 3 proje birbirine entegre hale gelmiş olacak. 4 etapta tamamlanacak projede ilk etap 2017 sonunda faaliyete geçecek ve yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyüğü olacak. 1. ve 2. etap, 90 milyon yolcu kapasitesi, 3. etap 120 milyon yolcu kapasitesi, 4. etap sonunda 150 milyon yolcu kapasitesi olacak.
Yusuf Akçayoğlu (İGA Havalimanları İnşaatı Ortaklığı CEO’su): “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en büyük projesinde çalışan beyaz yakalılar arasındaki kadın oranı şimdilik yüzde 20. Hedefimiz, bu oranı ABD ve Avrupa’da olduğu gibi yüzde 40’lara çıkartıp bu alanda da ülkemizde bir ilki gerçekleştirmektir.”
İnsan Kaynakları Direktörü olarak 1 yılı aşkın süredir projede emek harcayan Demet Gürsoy ise şunları söylüyor: “Proje ekibine dahil olduktan sonra insan kaynakları portallarındaki profilimi güncelledim. İGA’nın (İstanbul Grand Airport) projesini gören yüzlerce yabancıdan iş başvurusu gelmeye başladı. Uzakdoğu’dan, Güney Amerika’dan, Ortadoğu’dan bile çok nitelikli iş başvuruları almaya başladık. Projenin prestiji bizleri yüreklendirdi. İtiraf etmeliyim ki, kadın adaylara ve çalışanlarımıza biraz daha pozitif ayrımcılık yapıyoruz. İşlere kadın eli değince rengi değişiyor. Kadınların titiz ve detaycı yanları 3. havalimanı projesi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle yeni mezun idealist mühendisleri projede görev almaları için bekliyoruz. Çok sayıda mühendis alımı yapmayı düşünüyoruz. Sizin aracılığınız ile gençlere çağrıda bulunmuş olalım.”
Türkiye’de merakla beklenen projelerin başında yapımı devam eden 3. havalimanı geliyor. İstanbul’un eski maden ocakları bölgesi olarak bilinen Tayakadın, Yeniköy ve Akpınar köyleri arasına inşa edilen devasa proje, 2017 sonunda hizmete girdiğinde dünyanın en büyük havalimanı olacak. Yılda 150 milyon yolcu taşınacak proje sayesinde İstanbul dünya havacılık merkezlerinden biri haline gelecek.
Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon ortaklığı tarafından 76.5 kilometrekarelik alanda yürütülen çalışmalarda toplam 2 bin 400 kişi görev alırken, şantiyenin gizli kahramanları ise 63 kadın çalışandan oluşuyor. Tozlu şantiye sahasında her zorluğun üstesinden gelen 3. Havalimanı’nın kadın çalışanlarını, şantiye sahasında, en kritik görevlerin başında görmek mümkün. Toz, toprak arasında yorulmak nedir bilmeden çalışan 63 kadın, dev projenin parçası olmaktan gurur duyduklarını dile getiriyor.
Şantiye sahasında konuk olduğumuz kadın çalışanların, yaptıkları başarılı işleri anlatırken gözleri parlıyor. Kalite kontrol mühendisi olarak görev yapan 26 yaşındaki Hatice Feyza Aliç, 1.5 yıldır 3. havalimanı sahasında ter akıtırken, aynı zamanda projede göreve başlayan ilk kadın mühendis olma özelliğini taşıyor. Daha önce hızlı tren projesinin İzmit etabında çalışan Aliç, “Şantiye sahasındaki lojmanda yaşıyorum. Ailem Ankara’da. Onları çok özlüyorum. Özel laboratuvarımızda zemin dizaynına yardımcı olacak zemin deneylerini yapıyoruz. Nereye, ne büyüklükte inşaat yapılabileceğini hesaplamak bizim işimiz. Mesai Sabah 08.00’de başlayıp 18.30’a kadar devam ediyor. Yaşam alanım bu gördüğünüz devasa şantiye sahasından ibaret. Mesai bitince, inşaat sahasındaki sosyal tesis ve lokallerde stres atıyoruz. Hem çalışma koşullarımız, hem de arkadaşlık ortamımız çok güzel. Projede çalışmayı çok istiyordum. İşyerim ile lojman arasındaki mesafe sadece 2 dakika. Trafik stresi, hava kirliliğine maruz kalmıyorum” diyor.
Daha önce Ankara-Pozantı Otoyolu Projesi’nde çalışan Nilgün Bulut da, 3. havalimanı projesinde kalite kontrol müdürü olarak görev yapıyor. 11 aydır şantiye sahasında olduğunu dile getiren Bulut, şunları söylüyor: “Şantiyeyi sevmezseniz bu işi yapamazsınız. Çok uzun yıllar şantiyelerin gece vardiyalarında çalıştım. Şantiyenin keyfi ayrıdır. Her ne kadar erkek işi gibi görünse de kadınların olmadığı yerde verim alamazsanız. Boş, çorak bir araziye girip sonrasında yapılar inşa etmek insana ayrı bir mutluluk veriyor. Ortaya çıkan yapıya baktığınızda ‘Bu projede benim de emeğim var’ diyorsunuz.”
İnşaatın Mali ve İdari İşler Direktörü olarak görev yapan İclal Güçlü de 1.5 yıldır 3. havalimanı sahasında emek harcayan 63 kadından biri. Her gün Ulus’taki evinden inşaat sahasına gidip gelen Güçlü çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“Günde 100 kilometre yol yapıyorum. Özellikle kış aylarında sisli, yağmurlu havalarda yola çıkmak korku filmindeki sahneleri andırıyor. Plazalarda çalışırsanız öğle tatilinde yakınınızda bulunan bir AVM’ye veya deniz kenarına inip stres atabilirsiniz. İnşaat alanında hava değişikliği yaşayacağınız bir yer yok. İşimden ve burada olmaktan çok mutluyum. 2 oğlum var ve bazı zamanlarda ‘Anne ne yapıyorsun, şantiyede ne işin var’ diyorlar. Onlara ‘3. Havalimanı projesinde olmak büyük bir ayrıcalık’ diyorum. Dünyanın en büyük havalimanı projesinde yer almak tüm problemleri unutturuyor.”
Ülkü Özeren (3.havalimanı Çevre Departmanı Yöneticisi): “Ümraniye’de ikamet ediyorum. Her gün 3 saatim yolda geçiyor. Öncesinde Bakü, Tiflis, Ceyhan Boru Hattı projesinde görev yaptım. 1.5 yıldır 3. havalimanı projesinde emek harcıyorum. Projeyi üstlenen şirketin üçüncü çalışanıyım. Uluslararası standartlarda çevresel ve sosyal etki değerlendirme çalışmalarını yapıyoruz. Projenin çevresel etkilerini minimize etmek için yoğun bir mesai harcıyoruz. 2014 yılı boyunca tüm çevresel bileşenler, flora fauna, hava kalitesi, gürültü etkilerini değerlendirmeye aldık. 3. havalimanının inşaat ve işletme sırasında oluşturacağı etkileri masaya yatırdık. Dünyanın en büyük havalimanı projesine yakışacak, nitelikli bir ekibimiz var. Şantiye sahasında tespit edilen soğanlı bitki türlerinin, benzer habitatlara taşımasını gerçekleştirdik. Şantiyeden çıkan soğanlı türlerin tamamını Tayakadın köyünün altında bulunan doğal habitat alanına taşıdık. Bazı tohumlar da koruma amaçlı Ankara Tohum Bankası’na yollandı. Proje sahasındaki 100 bin soğanlı tür, yüzde 100 başarı ile benzer doğal ortamlara nakledildi. Ayrıca 20 bin fideyi de bölge belediyelere dağıttık. Okullarda ağaçlandırma kampanyaları başlatıldı. Kaplumbağalar da proje sahasının dışındaki doğal ortamlara taşındı. Dünyanın en büyük projelerinden birinde görev yapmak gurur verici.”
3. havalimanı projesi tamamlandığında yıllık 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Dünyanın en büyük havalimanlarından biri olarak tasarlanan dev proje aynı zamanda 3. Boğaz köprüsünün güzergâhında yer alacak. Kanal İstanbul Projesi de hayata geçirilirse 3 proje birbirine entegre hale gelmiş olacak. 4 etapta tamamlanacak projede ilk etap 2017 sonunda faaliyete geçecek ve yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyüğü olacak. 1. ve 2. etap, 90 milyon yolcu kapasitesi, 3. etap 120 milyon yolcu kapasitesi, 4. etap sonunda 150 milyon yolcu kapasitesi olacak.
Yusuf Akçayoğlu (İGA Havalimanları İnşaatı Ortaklığı CEO’su): “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en büyük projesinde çalışan beyaz yakalılar arasındaki kadın oranı şimdilik yüzde 20. Hedefimiz, bu oranı ABD ve Avrupa’da olduğu gibi yüzde 40’lara çıkartıp bu alanda da ülkemizde bir ilki gerçekleştirmektir.”
İnsan Kaynakları Direktörü olarak 1 yılı aşkın süredir projede emek harcayan Demet Gürsoy ise şunları söylüyor: “Proje ekibine dahil olduktan sonra insan kaynakları portallarındaki profilimi güncelledim. İGA’nın (İstanbul Grand Airport) projesini gören yüzlerce yabancıdan iş başvurusu gelmeye başladı. Uzakdoğu’dan, Güney Amerika’dan, Ortadoğu’dan bile çok nitelikli iş başvuruları almaya başladık. Projenin prestiji bizleri yüreklendirdi. İtiraf etmeliyim ki, kadın adaylara ve çalışanlarımıza biraz daha pozitif ayrımcılık yapıyoruz. İşlere kadın eli değince rengi değişiyor. Kadınların titiz ve detaycı yanları 3. havalimanı projesi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle yeni mezun idealist mühendisleri projede görev almaları için bekliyoruz. Çok sayıda mühendis alımı yapmayı düşünüyoruz. Sizin aracılığınız ile gençlere çağrıda bulunmuş olalım.”