Konut Haberleri
12 Tem 2012 16:44 Son Güncelleme: 09 Oca 2019 23:32

İstanbul'un Ölü Denizi 150 yıldır bizim, geri verin

İSTANBUL’UN ölü denizi olarak bilinen Sarıyer’deki Büyük Liman Koyu’nun 150 yıllık sahibi Hamamcıoğlu ailesinin, koydaki işgale karşı verdiği mücadele 9 yıldır sürüyor.

İstanbul'un Ölü Denizi 150 yıldır bizim, geri verin

Hamamcıolu ailesi koylarını geri alabilirse Mehmetçik Vakfı yararına işletilecek vatandaşların yararlanabileceği bir tesis yapacak.Askeri bölgede olduğu için tesis için ruhsat alamayan aile, motorlarla koya yazlıkçı taşınmasının engellenmesini ve vergisini verdikleri koydan başkalarının milyonlarca lira rant sağlamasını engelleme mücadelesi veriyor.

KARADAN GİRİŞ YASAK

Büyük Liman Koyu, yazın denize girmek isteyenlerin gözdesi, ancak 2. Derece Kara Askeri Yasak Saha sınırları içinde kaldığından karadan giriş yok. İstanbul’un ‘ölü denizi’ olarak bilinen koya, motorlarla binlerce kişi geliyor. Koyun sahibi Hamamcıoğlu ailesinin, 9 yıldır koydaki işgalin bitirilmesi ve işletme ruhsatı alabilmek için verdiği mücadele ise sonuçsuz kalmış. Ailenin sözcüsü Asım Güler, "Biz kendi mülkümüze izinle giriyoruz. Başkalarının ise buradan insan sağlığını hiçe sayarak, rant sağlamasını istemiyoruz" dedi.

Büyük Liman Koyu’nun, Selim Hamamcıoğlu’na ailesinden kaldığını ve yaklaşık 150 yıldır ailenin tapulu malı olduğunu belirten Asım Güler, "Koy askeri bölge sınırları içinde olduğu için tesis yapılmasına izin verilmiyor. Ancak vergisini verdiğimiz araziden başkaları milyonlarca lira rant sağlıyorlar. Buraya Sarıyer’den teknelerle insan taşıyıp, plaj gibi işletiyorlar. Ama ne içme suyu, ne tuvaleti ne de başka bir imkanı yok. İnsanlar sağlıksız koşularda denize giriyor. Güvenlik desen o da yok. Cankurtaran olmadığı için, biri boğulsa müdahale edecek kimse yok" dedi.

Koyun karadan bağlantısının askeriyenin denetiminde olmasından karadan girmenin mümkün olmadığını belirten Güler, şunları söyledi:

"Büyük Liman Motorcular Kooperatifi diye bir yer kuran motorcular belli bir ücret karşılığında insanları buraya taşıyor. Günübirlik iskele kuruyorlar. Çok büyük para kazanıyorlar. Ayda ortalama 20-40 bin arası insanı taşıyorlar. Bunların durdurulması için Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na defalarca başvuru yaptık. Ancak bir dönem sadece kurulan iskeleyi yıktılar, onun dışında hiçbir yaptırım olmadı. Koya girmek için Sarıyer Deniz Er Eğitim Taburu’ndan anahtar alıyoruz. Burası Hamamcıoğlu ailesine ait bir yer. Herkes bunu biliyor. Birinin başına bir şey gelse, aile vicdani anlamda sorumluluk hissediyor. Geçen yıllarda burada bir kişi ölmüş. Bu aileyi çok rahatsız etti. Biz buradaki düzensizliğe, yasa dışılığa bir son verilmesini istiyoruz"

2012’DE VERDİĞİMİZ DİLEKÇEYE OLUMSUZ YANIT ALDIK

Güler Selim Hamamcıoğlu’nun Şubat 2012’de Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na, koydaki işgalin kaldırılması ve aileye geçici olarak ruhsat verilmesi için dilekçe ile başvuru yaptığını belirterek " Ancak, dilekçeye cevap olarak, "Sarıyer Er Eğitim Tabur Komutanlığı’nın savunma gücü ile güvenliğini zafiyete uğratacağı ve orman yangınlarına sebebiyet vereceği gerekçisiyle uygun görülmemiştir" şeklinde cevap aldık. Peki buraya gelen binlerce insanın ormana verebileceği zarar ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bağlı hücumbotların yanaşma alanı olan bölgeye çok yakın olan koya insanların denetimsiz bir şekilde girmeleri neden önlenmiyor. Biz buraya, geliri hayır kurumlarına ya da Mehmetçik Vakfı’na bağışlanmak üzere tesis yapmak istiyoruz. Eğer bu güvenlik açısından sakıncalı bulunuyorsa, o zaman burada rant sağlayan işgalcilerin girişine de izin verilmesin.Burayla ilgili sorun basına yansıyınca Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı iki yıl önce Kumu Davası açtı. Şüpheli olarak motorcuların ifadeleri alındı. Ancak dava hala sonuçlanmadı. Koy işgali halen sürüyor" şeklinde konuştu.