İstanbul deprem için artık son evreye girdi

Bingöl Karlıova'da, dün saat 17:24'te, 8 kilometre derinlikte 5.7 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Deprem, Erzurum, Diyarbakır, Muş ve Elazığ gibi çevre şehirlerden de hissedildi. 

Habertürk'ten Alper Uruş'un haberine göre; depremin acı bilançosu ise 1 şehit ve 18 yaralı olarak kaydedildi. 25 Ocak'ta, Habertürk'e yaptığı açıklamada, "Karlıova'dan Amanoslar'a tehdit altında" diyen Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye'nin yaşadığı son depreme ilişkin konuştu. İşte, Prof. Dr. Naci Görür'ün korkutan açıklamaları...

"DEPREMİN YERİNİ ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ"

"Bu depremin yerini anlamamız, önemini idrak etmemiz açısından çok önemli. Deprem, Karlıova'nın batısında, Kuzey Anadolu Fay (KAF) Hattı üzerinde meydana geldi. Tam olarak Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı'nın (DAF) kesiştiği yerde yaşadık biz bu depremi. Bu deprem, küçük-orta olmakla birlikte önemi ve verdiği mesaj büyüktür.

"BEN ALARM VERİYORUM, 7 BÜYÜKLÜĞÜNDE OLABİLİR"

Bu son deprem; iki noktayı çok daha hassas hale getirdi. Biz Karlıova'da deprem bekliyorduk. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde, Erzincan ile Karlıova arasında oldu. Bunun birinci sonucu olarak da Erzincan-Karlıova Yedisu Fay Hattı'nda beklediğimiz depremin öne çekildiğini söylemem gerekir. Ben, alarm veriyorum ve bu noktada, 7 büyüklüğünde bir deprem olabilir uyarısında bulunuyorum.

"5.8'LİK SİLİVRİ DEPREMİNİN VERDİĞİ MESAJ GİBİ"

Nasıl İstanbul Silivri'de, 26 Eylül 2019'da meydana gelen 5.8'lik deprem İstanbul depremini öne çektiyse; Karlıova'daki 5.7'lik depremin etkisini de bu boyutta düşünüp değerlendirilmeli.

"EN SON 1866'DA, 7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE OLDU"

Biz, Doğu Anadolu Fayı üzerinde, Bingöl-Karlıova'da da deprem bekliyorduk. Bu deprem, Doğu Anadolu Fayı üzerinde olmadı ama yakınında oldu. Bingöl ile Karlıova arasında en son 1866 yılında, 7.2 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. O günden bu yana da burada, bu büyüklükte bir deprem yaşanmadı. Biz burada da benzer büyüklükte bir deprem bekliyoruz. İki noktada da, stres transferiyle etkileşim beklentimin arttığını vurgulamak isterim. Dikkatli olmamız gerekir.

"İSTANBUL İÇİN RİSK ORANI YÜZDE 62"

İstanbul'un da deprem beklediğini hatta risk oranının yüzde 60'ın üzerine çıktığını belirtmem gerekir. 17 Ağustos 1999 Gölcük/Marmara Depremi'nin ardından 30 yıllık bir süreci bilim insanları olarak ifade etmiştik. Bilimsel olarak 20 yılın ardından bu risk oranı yüzde 62'ye çıkar ve ben İstanbul'un son evreye girdiğini ifade ettim.

YAPILMASI GEREKENLER NELER?

Problem belli; hangi fay ne kadarlık bir deprem üretir, nereler etkilenir, can kaybı ne olur gibi soruların cevaplarını bilim insanları yetkililerin önüne koyar. Devlet ya da hükümetler bir irade ve bütçe ile yerel yönetimi, valiliği, belediyesi ve o ilde üniversitesi varsa bir araya gelir. Tehlike ve risk analizi yapılır ve deprem olmadan eylem planı hazırlanıp harekete geçilir. Alt yapısından ekonomisine zafiyet görülen her nokta ele alınıp gereken yapılır. Bu iş tüm dünyada böyle olur."