Konut Haberleri
29 Eki 2017 16:34
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 05:31
İnşaata dayalı büyüdük ama...
Türk ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde inşaat sektörünün etkisiyle yüzde 5,1 büyüdü. Ancak inşaat yatırımları hariç tutulduğunda bu büyüme sadece yüzde 1,4 oranında gerçekleşti.
Türkiye, ekonomisinin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir
döneme girdi. Öyle ki ekonomi 2017’nin ikinci çeyreğinde yüzde 5,1
büyüdü. Ancak inşaat yatırımları hariç tutulunca ikinci çeyrekteki
büyüme sadece yüzde 1,4 çıktı.
İSTİHDAMA KATKI OLMAZSA
Ekonomist Dergisi'nden Orhan Karaca'nın haberine göre, inşaata dayalı büyümenin temel sakıncasını istihdama yeterince katkıda bulunamaması ve bunun sonucunda da işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi konularda iyileşme sağlayamaması oluşturuyor. Bu konularda iyileşme sağlanması için üretken yatırımların desteklenmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi 2017'nin ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 büyüdü. Bu oran Türkiye ekonomisinin yüzde 5 dolayı olarak kabul edilen potansiyel büyüme oranıyla bire bir örtüşüyor. Bu, ikinci çeyrekteki büyüme açısından olumlu bir noktayı oluşturuyor.
İSTİHDAMA KATKI OLMAZSA
Ekonomist Dergisi'nden Orhan Karaca'nın haberine göre, inşaata dayalı büyümenin temel sakıncasını istihdama yeterince katkıda bulunamaması ve bunun sonucunda da işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi konularda iyileşme sağlayamaması oluşturuyor. Bu konularda iyileşme sağlanması için üretken yatırımların desteklenmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi 2017'nin ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 büyüdü. Bu oran Türkiye ekonomisinin yüzde 5 dolayı olarak kabul edilen potansiyel büyüme oranıyla bire bir örtüşüyor. Bu, ikinci çeyrekteki büyüme açısından olumlu bir noktayı oluşturuyor.
Ekonomideki büyümeyi inşaat yatırımları hariç olarak
hesapladığımızda, ikinci çeyrekte inşaat yatırımlarının büyüme
üzerinde ne kadar baskın bir rol oynadığı daha iyi anlaşılıyor.
Çünkü ikinci çeyrekte inşaat yatırımı hariç büyüme sadece yüzde 1,4
olarak çıkıyor. Bu da Türkiye şartlarında “durgunluk”
diyebileceğimiz bir eşiğe karşılık geliyor. Türkiye şartlarında
büyüme oranının yüzde 0-2 arasında yer almasını, nüfus artış hızına
yakın olduğu ve kişi başına gelirde ciddi bir artışa yol açmadığı
için, “ekonomik durgunluk” olarak kabul ettiğimizi daha önce birkaç
kez bu sayfalarda yazmıştık. İnşaat yatırımı hariç olarak
baktığımızda, ilk çeyrekteki ekonomik büyümenin de genel oranın
epeyce altında kaldığını görüyoruz. Revize edilmiş son verilere
göre ilk çeyrekteki büyüme oranı yüzde 5,2 oldu. Ancak inşaat
yatırımı hariç tutulduğunda bu oran 1,5 puan daha düşük ve yüzde
3,7 olarak çıkıyor.
DURGUNLUK İŞARETİ
2017’nin ilk iki çeyreğine ilişkin veriler, ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir dönemin içinde olduğumuzu gösteriyor. Üstelik bu kez inşaat yatırımı hariç büyüme önceki iki dönemdekinden de düşük hesaplanıyor. Önceki iki dönemde inşaat yatırımları hariç tutulduğunda da ekonomide kayda değer bir büyüme vardı. Bu üçüncü dönemde ise inşaat yatırımları hariç tutulduğunda yavaş büyümeye ve hatta durgunluğa karşılık gelen büyüme oranları ortaya çıkıyor.
2017’nin ilk iki çeyreğine ilişkin veriler, ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir dönemin içinde olduğumuzu gösteriyor. Üstelik bu kez inşaat yatırımı hariç büyüme önceki iki dönemdekinden de düşük hesaplanıyor. Önceki iki dönemde inşaat yatırımları hariç tutulduğunda da ekonomide kayda değer bir büyüme vardı. Bu üçüncü dönemde ise inşaat yatırımları hariç tutulduğunda yavaş büyümeye ve hatta durgunluğa karşılık gelen büyüme oranları ortaya çıkıyor.
İNŞAAT TAMAMLANDIĞINDA İŞ DEĞİŞİYOR
Burada ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayalı
olmasının ne gibi bir sakıncası olduğu sorulabilir. Esasında buna
ilişkin bir ipucunu yukarıda verdik. Yukarıda makine ve teçhizat
yatırımlarının ekonominin üretim kapasitesini artırdığını, inşaat
yatırımlarının bu açıdan etkisinin ise zayıf olduğunu belirtmiştik.
İşte bu durum inşaat yatırımlarının gelecekteki ekonomik büyüme
üzerindeki etkisinin de çok zayıf kalmasına neden oluyor. İnşaat
yatırımları, yapıldıkları sırada, ekonomiyi belki de makine ve
teçhizat yatırımları kadar olumlu etkiliyor olabilir. Çünkü bu
yatırımlar da ciddi miktarda iş gücü istihdamını gerektiriyor ve
ayrıca hazır betondan ev eşyasına kadar birçok sektöre de talep
yaratıyor. Ancak inşaat tamamlandığında işler değişiyor. Makine ve
teçhizat yatırımlarıyla kurulan yeni bir fabrika hem sürekli
istihdama hem de sürekli katma değer yaratılmasına yol açarken,
inşaat yatırımları tamamlandığında yaratılan istihdam ve katma
değer çok sınırlı kalıyor. Yüzlerce konutluk bir site bile ancak
bir avuç temizlik ve güvenlik görevlisine istihdam sağlayabiliyor.
Bu görevlilerin yarattığı katma değer de fabrikada çalışanların
yarattığı katma değerin yanına bile yaklaşemıyor. Üstelik fabrikada
üretilen ürünlerin dış ticarete konu olup ihracatı artırması
mümkünken konut sitesinde elbette böyle bir şey
olmuyor.