İnşaat sektöründe yeniden sözleşme dönemi
Yüzlerce inşaat şirketi son aylarda sözleşmede uyarlama davası açıyor. Konut fiyatlarındaki düşüş ve talepteki azalma, maliyet artışı ve dolardaki yükseliş gibi nedenlerle geçmişte verdikleri taahhütleri yerine getiremeyen firmalar, arsa sahipleriyle yaptıkları paylaşım oranlarının yeniden belirlenmesini istiyor.
İNŞAAT şirketleri arsa sahipleriyle yaptıkları inşaat sözleşmelerini yenilemek için dava açıyor. Satışların azalması ve fiyatların düşmesi, maliyet artışı ve dolardaki yükseliş nedeniyle geçmişte taahhüt ettikleri oranlar ya da fiyatlarla iş yapamayan müteahhitler uyarlama talep ediyor. Son 6 ayda uyarlama davalarıyla çok sık karşılaştıklarını belirten Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, arsa malikleri ile anlaşılan yüzde oranlarının değişmesi, inşaat bedelinin arttırılması, inşaat süresinin yeniden belirlenmesi ya da sözleşmeden dönme konularında davaların gündemlerinde olduğunu ifade etti. Bu alanda açılan yüzlerce dava olduğunu ve sürecin binlerce konut sahibini ilgilendirdiğini belirten Öngören, İstanbul’da en çok Kadıköy ve Kartal ilçelerindeki inşaat projeleri için bu tip davalar açıldığını söyledi. Öngören sözleşme sorunu yaşayanların daha çok küçük ve orta ölçekte iş yapan müteahhitler olduğunu da ekledi.
TARAFLAR İÇİN FAYDALI
Avukat Gürsel Öngören bu davaların ya da uzlaşmaların hem inşaat şirketleri, hem arsa sahipleri hem de ilgili projeden ev alan kişiler için önemli bir adım olduğuna dikkat çekti. Davaların inşaat şirketlerinin temerrüde düşmesini de engellediğini belirten Öngören, “Bildiğiniz gibi inşaatçı olarak inşaat sürelerinde temerrüde düşüldüğünde, sözleşme arsa sahiplerince fesih ediliyor ve Yargıtay kararlarına göre, inşaatın yaklaşık yüzde 80’i tamamlanmamışsa inşaat şirketi sözleşmede anlaşılan daire yerine sadece yaptığı inşaatın maliyetini üç beş yıllık bir dava sonunda alabiliyor. Bundan dolayı hem inşaat şirketi büyük mali zarara uğruyor hem de inşaat şirketinden daire alan 3. kişiler tapularını alamıyor. Borçlar Kanununun 480. maddesine göre, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir” diye konuştu.
UZLAŞMAYA VARILIYOR
Yargıtay’ın doğru açılan davalarda uyarlama taleplerini kabul ettiğini belirten Öngören, “Bu davalar yaklaşık iki yıllık bir süreçte karara bağlanmakla birlikte, dava açıldıktan sonra dava baskısı ile pek çok arsa sahibi süre ve bedel paylaşım oranı konusunda uzlaşmaya varıyor. İlk açılan 1994 krizine bağlı uyarlama davalarında Yargıtay; öngörülmeyen durumun ortaya çıkmasından sonra bir yıl içinde davaların açılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu yüzden 13 Ağustos 2018 tarihinde dolar fiyatının 7 TL’ye çıkmasını esas alırsak, uyarlama davalarının 13 Ağustos 2019 tarihine kadar açılması gerekli” şeklinde konuştu.
ÜRETİCİ DE KORUNMALI
İNŞAATÇILAR Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, geçmişte yapılan sözleşmelerin bugün sorun oluşturduğunu söyledi. İnşaat süreleri ve verilen oranlar konusunda zorluklar olduğunu belirten Durbakayım, kamunun bu alanda düzenleme yapmasıyla çözüm bulunacağını kaydederek şunları söyledi: “Mevcut kanuna göre bir inşaat en çok 36 ayda bitmeli. Oysa bugün temeli için 1 yıl uğraşılan işler yapılıyor. İnşaat tamamlama süresi 48 ay olmalı. Bakanlık ile konuyu görüştük. Geçmişte verilen oranlarla bugün aynı işi yapmak zor. 500-600 hak sahibinin olduğu yerde uzlaşmak mümkün değil. Nasıl ki tüketiciyi koruyan kanun varsa üretici de korunmalı.”
ÖNGÖRÜLÜ OLMALILAR
GAYRİMENKUL Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, uyarlama davalarında olumlu kararın ancak ciddi oranda zarar olduğunda gerçekleştiğini dikkat çekti. Kiraz uyarlama davalarını şöyle anlattı: “Yargıtay uyarlama davaları için ‘öngörülebilirlik’ kuralı getirmiştir. Burada Yargıtay basiretli tacir olan müteahhitin sözleşme dengesinin bozulması nedeniyle açtığı davalarda bu işi yapan taraf olması, sözleşmeyi kurarken doğru kurmasını ve ileride ortaya çıkan artışlar nedeniyle böyle davaları açamayacaklarını belirtmiştir. Yani müteahhit sözleşme başında sözleşme süresi içerisinde ekonomik değişimleri öngörmesi gereken taraf olarak görmektedir. Bu çerçevede müteahhit yüklenici tarafın açtığı davalarda ‘çok aşırı’ bir durum ortaya çıkmadıkça uyarlama hakkını tanımamaktadır. Arsa sahipleri tarafından da açılabilen bu davalarda basiretli tacir olmayan ve hayatında ilk defa böyle sözleşme imzalayan taraf olarak görülen arsa sahipleri için yine Yargıtay kuralı geçerli olmakla birlikte sözleşme dengesi aşırı şekilde çökmüşse uyarlama hakkı oluşabilecektir.”