Gündem
11 Nis 2018 11:26
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 05:45
İlber Ortaylı'dan Kanal İstanbul yorumu: Faciaları bekleyecek değiliz
İstanbul Boğazı'ndaki kazaya ilişkin değerlendirmede bulunan Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Montrö'yü değiştireceğiz tabi ama bunlar kolay değil, önce statüyü değiştireceksiniz. Bunun için boğazda faciaların yaşanmasını bekleyecek değiliz. İkinci kanalın lazım olduğu görülüyor” dedi.
İstanbul Boğazı'nda geçen cumartesi günü, Malta Bayraklı
“VITASPIRIT” adlı geminin çarptığı Hekimbaşı Salih Efendi
Yalısı'nda ağır maddi hasar meydana gelmişti. Tarihçi yazar Prof.
Dr. İlber Ortaylı, kaza sonrası incelemelerin sürdüğü tarihi yalı
ve yaşanan kazayla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hekimbaşı
Salih Efendi Yalısı'nın İstanbul'un en önemli yalılarından olduğunu
söyleyen Ortaylı, kazayla İstanbul Boğazı'nın büyük bir değerini
kaybettiğini ifade etti.
"EL DEĞİŞTİRMEYEN YALILARDAN BİRİYDİ"
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Yalıya gelip biri çarpacak dediğim zaman aklıma hep Hekimbaşı Salih Efendi geliyordu. Çünkü eski ve çok orijinal bir yalı. İçinde de bir hayli kıymetli eşyalar varmış. Eski yalılar çok sahip değiştirmiştir, bu öyle değil. Eski bir aile, çünkü mütemadiyen el değiştirmeyen yalılardan biri, gün geçirmişlerin elinde. Bunun gibi ibretlik bir örnek de Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı. Tamir edilen çok güzel yalılar var ama hep aklıma bunlar geliyor. Tedbir almak lazım insanlar yaşıyor orada” diye konuştu.
"HÜKÜMET VE UZMANLAR VATANDAŞI BİLGİLENDİRMELİ"
“Mühim olan İstanbul ve İstanbullunun hayatı” diyen Prof. Dr. Ortaylı, yaşanan bu tür olaylar karşısında ikinci bir kanalın gerekli olduğuna dikkat çekti. Hükümetin ve konunun uzmanlarının vatandaşı bu konuda bilgilendirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, şöyle devam etti:
“Boğaz geçişini hükümet söyledi diye bazıları alerji duyuyor. Ben bunu anlamıyorum. Bu lazım mı değil mi, olur mu, olmaz mı? Bunun raporu verilsin. Böyle bir ikinci kanalın lazım olduğu görülüyor. Türkiye ve dünya jeolojisini çok iyi bilen Prof. Dr. Celal Şengör buna taraftar. Bu projeye karşı ciddi bir şey yazılması lazım. İlmi şeylerle dolu değil, sadece halka açık anlatılabilir bir rapor gerekiyor. Böyle bir şey yazılmıyor, sözlü bir edebiyattır gidiyor. Yok sular karışır, yok bilmem ne olur. Peki, o zaman bir yazın. Mesela kanal çok geniş tutuluyor. Hakikaten neden geniş tutuluyor? Onu bir sorgulasınlar. Artık iş yalıdan çıktı. Bundan sonra boğazda seyr-ü sefa halinde işine gücüne gidip gelen insanlar, çoluk-çocuk var. Bu kadar lakayt kalıp sonra ‘su kirlenir’ diyorlar. Kirlenecekse onu da lütfen izah etsinler. Bu işte görevli uzmanlar ve hükümet bence kamuoyunu bilgilendirmiyor. Bazı meslek grupları maalesef 17 Ağustos depreminden beri çok iyi imtihan vermediler. İçlerinde konuşan, uyaran ve rapor verenler olduğu gibi bunu ticaret vasıtası haline getirenler de oldu. Bütün ilgili odaları göreve davet etmek hakkımız.”
"EL DEĞİŞTİRMEYEN YALILARDAN BİRİYDİ"
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Yalıya gelip biri çarpacak dediğim zaman aklıma hep Hekimbaşı Salih Efendi geliyordu. Çünkü eski ve çok orijinal bir yalı. İçinde de bir hayli kıymetli eşyalar varmış. Eski yalılar çok sahip değiştirmiştir, bu öyle değil. Eski bir aile, çünkü mütemadiyen el değiştirmeyen yalılardan biri, gün geçirmişlerin elinde. Bunun gibi ibretlik bir örnek de Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı. Tamir edilen çok güzel yalılar var ama hep aklıma bunlar geliyor. Tedbir almak lazım insanlar yaşıyor orada” diye konuştu.
"HÜKÜMET VE UZMANLAR VATANDAŞI BİLGİLENDİRMELİ"
“Mühim olan İstanbul ve İstanbullunun hayatı” diyen Prof. Dr. Ortaylı, yaşanan bu tür olaylar karşısında ikinci bir kanalın gerekli olduğuna dikkat çekti. Hükümetin ve konunun uzmanlarının vatandaşı bu konuda bilgilendirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, şöyle devam etti:
“Boğaz geçişini hükümet söyledi diye bazıları alerji duyuyor. Ben bunu anlamıyorum. Bu lazım mı değil mi, olur mu, olmaz mı? Bunun raporu verilsin. Böyle bir ikinci kanalın lazım olduğu görülüyor. Türkiye ve dünya jeolojisini çok iyi bilen Prof. Dr. Celal Şengör buna taraftar. Bu projeye karşı ciddi bir şey yazılması lazım. İlmi şeylerle dolu değil, sadece halka açık anlatılabilir bir rapor gerekiyor. Böyle bir şey yazılmıyor, sözlü bir edebiyattır gidiyor. Yok sular karışır, yok bilmem ne olur. Peki, o zaman bir yazın. Mesela kanal çok geniş tutuluyor. Hakikaten neden geniş tutuluyor? Onu bir sorgulasınlar. Artık iş yalıdan çıktı. Bundan sonra boğazda seyr-ü sefa halinde işine gücüne gidip gelen insanlar, çoluk-çocuk var. Bu kadar lakayt kalıp sonra ‘su kirlenir’ diyorlar. Kirlenecekse onu da lütfen izah etsinler. Bu işte görevli uzmanlar ve hükümet bence kamuoyunu bilgilendirmiyor. Bazı meslek grupları maalesef 17 Ağustos depreminden beri çok iyi imtihan vermediler. İçlerinde konuşan, uyaran ve rapor verenler olduğu gibi bunu ticaret vasıtası haline getirenler de oldu. Bütün ilgili odaları göreve davet etmek hakkımız.”