Konut Haberleri
07 Eki 2016 17:45
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 04:43
FETÖ'ye ait 15 milyar liralık taşınmaza el konuldu
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, FETÖ üyelerine yapılan operasyonlarda toplam 15 milyar liralık taşınmaza el konuldu..
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet
Özhaseki, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ait okul,
yurt ve vakıfların içerisinde olduğu toplam 15 milyar liralık
taşınmazın devlete geçtiğini bildirdi.
Özhaseki, gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileri ile İller Bankası (İLBANK) tesislerinde bir araya geldi.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan Bakan Özhaseki, çevre ve şehirciliğin bir arada toplandığı bakanlıkların dünyada bulunduğunu ama ülkelerin genellikle "Çevredeki gelişmeler birtakım önemli yatırımlara mani olmasın, birbirleriyle çatışacak hangi alanlar varsa veya öncelediğimiz alanlar ne ise onu çevreyle beraber yapalım" fikrine kapıldığını dile getirdi.
Bazı ülkelerde Kalkınma Bakanlığının, bazı ülkelerde Enerji Bakanlığının, bazılarında da şehirciliğin çevreyle beraber olduğunun altını çizen Özhaseki, çevrenin vazgeçilmezleri olduğunu, önemli olanın da çevreyi bozmamak, kirletmemek olduğuna dikkati çekti.
Özhaseki, bu kapsamda Türkiye'nin dünyada yapılan birçok anlaşmaya da taraf olduğunu belirterek, "Son 100 yıl içerisinde iklim 2 dereceye yakın artmış, deniz suyu 19 santimetre yükselmiş. Bu artış 3-4 derecelere çıkarsa, birçok canlı türünün yok olacağı, insanoğlunun geleceğinin tehlikeye düşeceği gibi bir inanış var. Birçok sıkıntıyı beraberinde getireceği kesin. Ondan dolayı da biz üzerimize düşen yükümlülükleri yapmaya çalışıyoruz ama şu da bilinmeli ki, sadece Türkiye'nin kendi üzerine düşeni yapması yetmiyor. Çünkü biz dünyayı yüzde 0,4 kadar kirletiyoruz. ABD yüzde 25, Avrupa Birliği ülkeleri yüzde 23, Çin, Hindistan tarafı yüzde 24 kadar kirletiyor. Onların da bu işe katkı vermesi halinde, bütün bunlar geçerli olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Doğu ve Güneydoğu'ya 35 bin konut
Doğu ve Güneydoğu'da terörden temizlenen bölgelerde yürütülen çalışmalara da değinen Özhaseki, 7 bölgede çalışmaların sürdüğünü, içlerinde Sur'un ayrıcalıklı olduğunu aktardı.
Özhaseki, Sur'un bin 200 civarında tarihi eseri içerisinde barındıran, binlerce yıllık geçmişi olan, belediye tarafından onaylanmış koruma amaçlı imar planının bulunduğuna dikkati çekti.
Kaç katlı olursa olsun kirlilik oluşturan tüm yapıların Sur dışına taşınması, yıkılması gerektiğini belirten Özhaseki, bu şekilde hareket edildiğinde en önemli turizm destinasyon merkezlerinden birinin de Sur olacağını ifade etti.
Özhaseki, Sur'da 10 başlıkta belirlenen eylem planı çerçevesinde tüm tarihi eserlerin restorasyonunun gerçekleştirileceğini, bu konuda Vakıflar Genel Müdürlüğünün de çalışmalar yürüttüğünü, sivil mimarlık örneklerine de bakanlığın başladığını ve geleneksel yaşamın devam etmesi açısından özel sokak sağlıklaştırma projelerinin yürütüldüğünü, geleneksel Diyarbakır evlerinin de oluşturulmaya başlandığını söyledi.
Evi yıkılan vatandaşlara da değişik tercihler sunulduğunu belirten Özhaseki, vatandaşların isterse iki artı bir, üç artı bir evlere yerleşebileceğini, isterlerse de Mardin, Şanlıurfa gibi çevre illerden evler verilebileceğini veya kendi arazisi üzerinde koruma amaçlı imar planına uygun eski evlerden yapabileceğini ifade etti.
Özhaseki, bu kadar hassas çalışmalar yürütülürken, muhalif grupların "burada vatandaşın evini yıktılar, ranta açıyorlar" gibi propagandalar geliştirdiğine dikkati çekerek, bunu "kirli terör örgütünün işi" olarak tanımladı.
Bakan Özhaseki, "Toplamda 7 bölgede 35 bin kadar konut yapacağız. Bütün bu terör bölgelerinde zarar ve hasar masrafı olarak karşımızda, altyapısından üstyapısına oluşabilecek rakam 10 milyar lirayı buluyor ama biz vatandaşın mağduriyetini gidermek istiyoruz. Çünkü terör örgütleri o evlere girdiler, insanlar o evleri terk ettiğinde evleri bir çatışma alanı olarak gördüler. Vatandaşın bir günahı yok. O zararları biz tazmin edeceğiz, devlete yakışan da bu. Şimdiye kadar teröristlere devletin sert tokadı vurulduysa bundan sonra da şefkatli kanadının devletin orada vatandaşı sarması lazım. Bunu da yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Özhaseki, yapılacak evlerde de vatandaşların istedikleri taziye evleri, salça kaynatacakları alanlar gibi geleneksel unsurların da yer aldığını söyledi.
Askeri alanların dönüşümü
Askeri alanların dönüşümü ile ilgili olarak üç bakanlığın çalışma yaptığını aktaran Özhaseki, şunları kaydetti:
"Bize düşen Türkiye'de ne kadar askeri alan varsa önce tespit etmek. Sonra nasıl kullanıldığını, sonra bu alanlarda neler yapılabilir, o şehir o alanların nasıl kullanılmasını istiyor, bütün bunları tespit etmek. Sonra da koordinasyon halinde olduğumuz Maliye ve Milli Savunma Bakanlığımızla nerelere taşınacağını tespit edip, hangilerinin taşınacağını tespit edip sonra da eski yerlerinin nasıl kullanılacağı ile ilgili prensip kararı alıp Bakanlar Kuruluna sunmak.
Yaptığımız tespitler neticesinde toplamda 326 bin 200 hektarlık askeri güvenlik bölgesi var. İstanbul'da 13 bin 100 hektar, Ankara'da 7 bin hektar civarında askeri alan var. Diğer şehirlerde biraz daha değişik oranlarda var."
Bunların hepsinin dışarıya taşınmayacağını, mesela askerlik şubelerinin buna uygun olmadığını belirten Özhaseki, ancak şehrin içerisinde kalmış tank taburlarının, atış alanlarının bulunduğuna dikkati çekti.
Özhaseki, "Bunların komple taşınabileceği, daha modernize edilebileceği yerler bir imkan olarak önümüzde duruyor, bunu da yapacağız ama burada esas olan Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi buraların yeşil alan olması. Oradaki vatandaşların kullanımına açık olması, oradaki insanlar ne istiyorsa o şekilde düzenlenmesi." diye konuştu.
Bunun yanı sıra binlerce arazi yeşil alan olurken, yeşil olmayan, bozkır gibi olan, şehrin dışında, kimsenin gelip kullanmayacağı yerlerin ise "rezerv alan" olarak kullanılabileceğini belirten Özhaseki, "İstanbul ve Ankara'da dönüşüm bir mahalleyi yok ederken emsal bir ise iki veriyorsunuz. Biri müteahhide, biri vatandaşa. Konut sayısı ikiye katlıyor. İleri bir tarihte İstanbul'un nüfusu 30 milyona, Ankara'nın nüfusu 15 milyona çıkar. Bunlar doğru tercihler değil." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ'ye ait taşınmazlar...
Kanun Hükmünde Kararnamelerle Tapu Kadastro'da el konulan taşınmazların son durumlarına ilişkin bilgileri de paylaşan Özhaseki, şunları kaydetti:
"Maliye hazinesine şu ana kadar 3 bin 333 adet taşınmaz kaydoldu. Vakıflar Genel Müdürlüğüne de 2 bin 86 adet taşınmaz devroldu. Kanun Hükmünde Kararnameye girmeyen ola ki gözden kaçabilecek taşınmazlar bir anda yok edilmesin diye arkadaşların dikkatleri sayesinde, bin 176 adet taşınmaz yakalandı. Bütün bunlar şu anda devletin uhdesine geçmiş oldu.
Ayrıca idari ve adli mercilerce de 155 bin adet taşınmaz bloke edildi. Yani MASAK'tan ve mahkemelerden taşınmazların üzerine bloke işlemi için gelen yazılar oluyor. Bütün bunların ortalama değerini arkadaşlarımız hesapladılar. Şehirlerden gelen rakamları topladığımızda FETÖ örgütüne ait yurt, okul, vakıf, gayrimenkul vesaire toplam değeri 15 milyar lira civarında."
Bakan Özhaseki, bakanlıkta da FETÖ ile mücadele kapsamında 291 kişinin işten çıkarıldığını, 148 kişinin de açıkta bekletildiğini kaydetti.
Özhaseki, gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileri ile İller Bankası (İLBANK) tesislerinde bir araya geldi.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan Bakan Özhaseki, çevre ve şehirciliğin bir arada toplandığı bakanlıkların dünyada bulunduğunu ama ülkelerin genellikle "Çevredeki gelişmeler birtakım önemli yatırımlara mani olmasın, birbirleriyle çatışacak hangi alanlar varsa veya öncelediğimiz alanlar ne ise onu çevreyle beraber yapalım" fikrine kapıldığını dile getirdi.
Bazı ülkelerde Kalkınma Bakanlığının, bazı ülkelerde Enerji Bakanlığının, bazılarında da şehirciliğin çevreyle beraber olduğunun altını çizen Özhaseki, çevrenin vazgeçilmezleri olduğunu, önemli olanın da çevreyi bozmamak, kirletmemek olduğuna dikkati çekti.
Özhaseki, bu kapsamda Türkiye'nin dünyada yapılan birçok anlaşmaya da taraf olduğunu belirterek, "Son 100 yıl içerisinde iklim 2 dereceye yakın artmış, deniz suyu 19 santimetre yükselmiş. Bu artış 3-4 derecelere çıkarsa, birçok canlı türünün yok olacağı, insanoğlunun geleceğinin tehlikeye düşeceği gibi bir inanış var. Birçok sıkıntıyı beraberinde getireceği kesin. Ondan dolayı da biz üzerimize düşen yükümlülükleri yapmaya çalışıyoruz ama şu da bilinmeli ki, sadece Türkiye'nin kendi üzerine düşeni yapması yetmiyor. Çünkü biz dünyayı yüzde 0,4 kadar kirletiyoruz. ABD yüzde 25, Avrupa Birliği ülkeleri yüzde 23, Çin, Hindistan tarafı yüzde 24 kadar kirletiyor. Onların da bu işe katkı vermesi halinde, bütün bunlar geçerli olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Doğu ve Güneydoğu'ya 35 bin konut
Doğu ve Güneydoğu'da terörden temizlenen bölgelerde yürütülen çalışmalara da değinen Özhaseki, 7 bölgede çalışmaların sürdüğünü, içlerinde Sur'un ayrıcalıklı olduğunu aktardı.
Özhaseki, Sur'un bin 200 civarında tarihi eseri içerisinde barındıran, binlerce yıllık geçmişi olan, belediye tarafından onaylanmış koruma amaçlı imar planının bulunduğuna dikkati çekti.
Kaç katlı olursa olsun kirlilik oluşturan tüm yapıların Sur dışına taşınması, yıkılması gerektiğini belirten Özhaseki, bu şekilde hareket edildiğinde en önemli turizm destinasyon merkezlerinden birinin de Sur olacağını ifade etti.
Özhaseki, Sur'da 10 başlıkta belirlenen eylem planı çerçevesinde tüm tarihi eserlerin restorasyonunun gerçekleştirileceğini, bu konuda Vakıflar Genel Müdürlüğünün de çalışmalar yürüttüğünü, sivil mimarlık örneklerine de bakanlığın başladığını ve geleneksel yaşamın devam etmesi açısından özel sokak sağlıklaştırma projelerinin yürütüldüğünü, geleneksel Diyarbakır evlerinin de oluşturulmaya başlandığını söyledi.
Evi yıkılan vatandaşlara da değişik tercihler sunulduğunu belirten Özhaseki, vatandaşların isterse iki artı bir, üç artı bir evlere yerleşebileceğini, isterlerse de Mardin, Şanlıurfa gibi çevre illerden evler verilebileceğini veya kendi arazisi üzerinde koruma amaçlı imar planına uygun eski evlerden yapabileceğini ifade etti.
Özhaseki, bu kadar hassas çalışmalar yürütülürken, muhalif grupların "burada vatandaşın evini yıktılar, ranta açıyorlar" gibi propagandalar geliştirdiğine dikkati çekerek, bunu "kirli terör örgütünün işi" olarak tanımladı.
Bakan Özhaseki, "Toplamda 7 bölgede 35 bin kadar konut yapacağız. Bütün bu terör bölgelerinde zarar ve hasar masrafı olarak karşımızda, altyapısından üstyapısına oluşabilecek rakam 10 milyar lirayı buluyor ama biz vatandaşın mağduriyetini gidermek istiyoruz. Çünkü terör örgütleri o evlere girdiler, insanlar o evleri terk ettiğinde evleri bir çatışma alanı olarak gördüler. Vatandaşın bir günahı yok. O zararları biz tazmin edeceğiz, devlete yakışan da bu. Şimdiye kadar teröristlere devletin sert tokadı vurulduysa bundan sonra da şefkatli kanadının devletin orada vatandaşı sarması lazım. Bunu da yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Özhaseki, yapılacak evlerde de vatandaşların istedikleri taziye evleri, salça kaynatacakları alanlar gibi geleneksel unsurların da yer aldığını söyledi.
Askeri alanların dönüşümü
Askeri alanların dönüşümü ile ilgili olarak üç bakanlığın çalışma yaptığını aktaran Özhaseki, şunları kaydetti:
"Bize düşen Türkiye'de ne kadar askeri alan varsa önce tespit etmek. Sonra nasıl kullanıldığını, sonra bu alanlarda neler yapılabilir, o şehir o alanların nasıl kullanılmasını istiyor, bütün bunları tespit etmek. Sonra da koordinasyon halinde olduğumuz Maliye ve Milli Savunma Bakanlığımızla nerelere taşınacağını tespit edip, hangilerinin taşınacağını tespit edip sonra da eski yerlerinin nasıl kullanılacağı ile ilgili prensip kararı alıp Bakanlar Kuruluna sunmak.
Yaptığımız tespitler neticesinde toplamda 326 bin 200 hektarlık askeri güvenlik bölgesi var. İstanbul'da 13 bin 100 hektar, Ankara'da 7 bin hektar civarında askeri alan var. Diğer şehirlerde biraz daha değişik oranlarda var."
Bunların hepsinin dışarıya taşınmayacağını, mesela askerlik şubelerinin buna uygun olmadığını belirten Özhaseki, ancak şehrin içerisinde kalmış tank taburlarının, atış alanlarının bulunduğuna dikkati çekti.
Özhaseki, "Bunların komple taşınabileceği, daha modernize edilebileceği yerler bir imkan olarak önümüzde duruyor, bunu da yapacağız ama burada esas olan Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi buraların yeşil alan olması. Oradaki vatandaşların kullanımına açık olması, oradaki insanlar ne istiyorsa o şekilde düzenlenmesi." diye konuştu.
Bunun yanı sıra binlerce arazi yeşil alan olurken, yeşil olmayan, bozkır gibi olan, şehrin dışında, kimsenin gelip kullanmayacağı yerlerin ise "rezerv alan" olarak kullanılabileceğini belirten Özhaseki, "İstanbul ve Ankara'da dönüşüm bir mahalleyi yok ederken emsal bir ise iki veriyorsunuz. Biri müteahhide, biri vatandaşa. Konut sayısı ikiye katlıyor. İleri bir tarihte İstanbul'un nüfusu 30 milyona, Ankara'nın nüfusu 15 milyona çıkar. Bunlar doğru tercihler değil." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ'ye ait taşınmazlar...
Kanun Hükmünde Kararnamelerle Tapu Kadastro'da el konulan taşınmazların son durumlarına ilişkin bilgileri de paylaşan Özhaseki, şunları kaydetti:
"Maliye hazinesine şu ana kadar 3 bin 333 adet taşınmaz kaydoldu. Vakıflar Genel Müdürlüğüne de 2 bin 86 adet taşınmaz devroldu. Kanun Hükmünde Kararnameye girmeyen ola ki gözden kaçabilecek taşınmazlar bir anda yok edilmesin diye arkadaşların dikkatleri sayesinde, bin 176 adet taşınmaz yakalandı. Bütün bunlar şu anda devletin uhdesine geçmiş oldu.
Ayrıca idari ve adli mercilerce de 155 bin adet taşınmaz bloke edildi. Yani MASAK'tan ve mahkemelerden taşınmazların üzerine bloke işlemi için gelen yazılar oluyor. Bütün bunların ortalama değerini arkadaşlarımız hesapladılar. Şehirlerden gelen rakamları topladığımızda FETÖ örgütüne ait yurt, okul, vakıf, gayrimenkul vesaire toplam değeri 15 milyar lira civarında."
Bakan Özhaseki, bakanlıkta da FETÖ ile mücadele kapsamında 291 kişinin işten çıkarıldığını, 148 kişinin de açıkta bekletildiğini kaydetti.