İnşaat
04 Haz 2014 12:53 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 01:09

Depremde 99 yılından daha kötü durumdayız

Deprem kuşağında yer alan İstanbul’da muhtemel bir deprem sonrası çadır kurulacak ve toplanılacak alanlar imara açıldı. 1999 depreminden sonra belirlenen 470 alandan çoğunda ya gökdelenler ya da alışveriş merkezleri yükseldi.

Depremde 99 yılından daha kötü durumdayız
Gökçeada yakınlarında meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi’ndeki deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında binalar depreme dayanıklı hale getirilse de deprem sonrasının ihmal edildiği ortaya çıktı.

Özellikle afetlerden sonra halkın toplanacağı ve çadır kuracağı alanların imara açıldığı, bu yerlerde alışveriş merkezlerinin ve gökdelenlerin yükseldiği belirtildi. İstanbul’da yaşayan birçok vatandaşın da deprem sonrası gideceği alanı bilmemesi dikkatlerden kaçmadı.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, 1999 depreminden sonra İstanbul Valisi’nin başkanlığında kurulan ve 14 kişiden oluşan İl Afet Merkez Kurulu’nun belirlediği deprem toplanma alanlarının birçoğunun bugün imara açıldığını söyledi.

Gökçe, “Biz 1999 depremi sonrası İstanbul Valisi’nin başkanlığında oluşturulan 14 kişilik İl Afet Merkez Kurulu, İstanbul’u çalışmaya başladık.

Birincisi İstanbul’daki yapılarımız nasıl daha dayanıklı hale getiririz. İkinci konu olarak da boş yerleri ve çadır kurulacak yerleri de nasıl çoğaltabiliriz. 1999’dan 2002 yılının sonuna kadar İl Afet Merkez Kurulu bu konuları tartıştı, çalıştı. 310 kesinleşen, 160 da kesinleşmeyen boş yer belirlendi. Bunların bir kısmı insanların toplanacakları yerler olarak belirlendi, bir kısmı da çadır kurulacak yerlerdi. Bu 47 yerin bile İstanbul açısından yetersiz olduğunun farkındaydık.

Ama ne yazık ki gelmiş olduğumuz nokta itibariyle bugün, bu boş alanların büyük bir kısmı alışveriş merkezlerine, gökdelenlere ve çeşitli lüks konut alanlarına dönüştürüldü. Bunların yerinden yeller esiyor bugün.” ifadelerini kullandı. Kendisinin resmi bir hatırlatma olmadan kuruldan çıkarıldığını anlatan Gökçe, 2003 yılından sonra da kurulun çalışamaz duruma geldiğini vurguladı.

Gökçe, deprem sonrası kurul çalışmalarında belirlenen ve bugün imara açılan alanlardan bazılarını şöyle sıraladı: “Örneğin Ali Sami Yen Stadyumu o bölgede insanların dışarı çıktıktan sonra toplanabilecekleri bir yer, çadır kurulabilecek bir yer olarak belirlenmişti. Likör fabrikasının bulunmuş olduğu yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü’nün, bugün üzerinde alış veriş merkezinin ve gökdelenlerin olduğu o yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. 46 dönümlük İETT arazisi toplanma alanı olarak belirlenmişti.

Kadıköy’de eski Otosan fabrikasının bulunmuş olduğu yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. Bugün gökdelenlerin ve alışveriş merkezlerinin bulunmuş olduğu eski meteoroloji binası toplanma alanları olarak belirlenmişti. Ataköy’deki oldukça geniş bir alan, bugün konut yapılan alan toplanma alanı olarak belirlenmişti. E-5 üzerinde Devlet Malzeme Ofisi’nin yeri vardı. Orası yapılaşmaya açıldı. Ataşehir’de bugün finans merkezi yapılıyor. Ümraniye’de yine inşaatlar yapılıyor, TOKİ kanalıyla birilerine peşkeş çekiliyor, orada yerler vardı ki o bölgede bugün topoğrafya değiştiriliyor.”

“İstanbul’da görmüş olduğunuz ne kadar çok alışveriş merkezi varsa, bunların önemli bir kısmının 1999-2003 yılları arasında çadır yerleri ve toplanma alanları olduğunu söyleyebiliriz.” diyen Gökçe, şöyle konuştu: “470 yer bile İstanbul için yetersizdi.

Her mahallede bir toplanma alanı olması gerekir. Dolayısıyla bu fonksiyonları değiştirilen alışveriş merkezlerine ve gökdelenlere dönüştürülmüş yerin alternatifi olarak yeni yerlerin bulunmasını bir tarafa bırakalım, neredeyse bu 470 yerin 300’ü alışveriş merkezine ve gökdelenlere dönüştü. Kentin afete hazırlanması sadece yapılarımızın depreme dayanıklı olmasıyla sınırlı bir konu değil, deprem sonrası insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek yerlerin olması gerekir.

Alışveriş merkezi kenti haline dönüşen İstanbul’un bugünkü durumu 1999’dan daha problemlidir. Yani biz, Kentsel dönüşüm yapıyoruz, İstanbul’u dayanıklı hale getiriyoruz diyen insanlar şunu bilmelidirler ki; İstanbul 1999 yılından çok daha problemli durumdadır. Afete daha hazırlıksız bir durumdadır.”