Konut Haberleri
17 Ağu 2015 03:05
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 03:06
Büyük tehlike! 10 konuttan 6'sı sigortasız
Doğal Afet Sigortaları Kurumu ve sigorta şirketleri, zorunlu deprem sigortasına ilişkin bilincin artması için çalışmalar yapsa da sigortalılık oranı yüzde 40'ı aşmıyor
Rakamlar, 17 Ağustos Marmara depremi gibi bir felaketi yaşamış
Türkiye'de, zorunlu deprem sigortasının öneminin yeterince
kavranmadığını ortaya koydu. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK)
verilerine göre Türkiye'deki her 10 konuttan 6'sının zorunlu deprem
sigortası bulunmuyor.
2000 yılında kurulan ve o günden bu yana depremzedelerin yanında olan DASK'ın ödediği tazminat tutarı 161,2 milyon liraya ulaştı.
Devletin bir güvence olarak sunduğu Zorunlu Deprem Sigortası, konutları depreme ve depremin doğrudan neden olduğu yangın, infilak, yer kayması ve tsunami gibi afetlere karşı güvence altına alıyor. Yıllık olarak düzenlenen ve konutun yapı tarzına, brüt yüz ölçümüne ve bulunduğu bölgenin deprem riski derecesine göre hesaplanan poliçelerin prim tutarlarının herkesin karşılayabileceği seviyede tutulmasına özen gösteriliyor. Hasar sonucunda ortaya çıkan tazminat, DASK tarafından hak sahibinin hesabına yatırılıyor.
Zorunlu Deprem Sigortası uygulamasının başladığı 27 Eylül 2000'den itibaren gerek kurum gerekse sigorta şirketleri, toplumda sigorta bilincini artırmak için çok sayıda kampanya düzenledi. Uzmanlar, buna karşın sigortalılık oranının halen istenilen düzeyde olmadığını belirtiyor.
DASK'ın verilerine göre, ülkedeki konut sayısı 17,7 milyon, sigortalı konut sayısı 7,1 milyon, sigortalılık oranı ise yüzde 40,4 düzeyinde.
Sigortalı konutların bölgelere göre dağılımına bakıldığında en yüksek sigortalılık oranının Marmara Bölgesi'nde olduğu görülüyor. Marmara Bölgesi'ndeki sigortalılık oranı yüzde 50,5 iken, burayı yüzde 40 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 36,6 ile Ege Bölgesi, yüzde 35,5 ile Akdeniz Bölgesi, yüzde 31,7 ile Karadeniz Bölgesi, yüzde 28,9 ile de Doğu Anadolu Bölgesi izliyor. En düşük sigortalılık oranı ise
yüzde 26,3 ile Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde.
DASK Koordinatörü İsmet Güngör, Türkiye'de uygulanan zorunlu deprem sigortası sisteminin, dünyaya örnek olduğunu söyledi. Günümüz itibarıyla söz konusu sigortada 7 milyon poliçeyi geçtiklerini ve yüzde 40,4 sigortalılık oranına ulaştıklarını anlatan Güngör, "Bu oranı çok önemsiyoruz. Hele ki il bazında baktığımızda, İstanbul gibi büyük bir metropolde yüzde 50'lere ulaştık. Sistemin ilk başladığı yılları düşündüğümüzde, geldiğimiz noktayı çok olumlu buluyorum" dedi.
smet Güngör, Türkiye ile benzer deprem riski taşıyan ülkeler karşılaştırıldığında gelinen noktanın iyi olduğunu ancak yeterli olmadığını söyledi. Güngör, şu an yüzde 40'larda olan sigortalılık oranınının çok daha yukarılara taşınmak zorunda olduğunu belirtti.
Deprem sigortasının neden gerekli olduğunu da anlatan Güngör, Türkiye'nin yüzde 96'sının deprem tehdidi altında olduğunu söyledi. İsmet Güngör, bunun yüksek bir oran olduğuna dikkati çekerek, herkesin bir gün büyük bir deprem olacak gibi hazırlığını yapması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de gerçekleşecek büyük bir depremin ekonomik kayıplarının çok büyük olacağını aktaran Güngör; "Devlet, sosyal devlet olması gereğiyle küçük depremlerde hasarı olan vatandaşının, sigortalı olup olmadığına bakmaksızın yardım elini uzatır ve bizim devletimiz bu güce elbette sahip. Buna karşın, herkesin bir gün büyük bir deprem olabileceği gerçeğini unutmaması gerekir. Büyük bir afette sadece konutlar değil, hastaneler, okullar, yollar, altyapı da zarar görecektir ve bunun ekonomik maliyeti çok yüksek olacaktır. Bu, öngörülemeyen bir durum olduğu için hesaplanmamış bir maliyeti ortaya çıkaracaktır. İşte böyle bir durumda sadece Türkiye değil, dünyanın hiçbir devleti bu kadar büyük bir maliyeti karşılayamaz. Şu an biz DASK olarak deprem hasarı için 13 milyar liranın üzerinde ödeme yapma kapasitesine sahibiz. Sigortalılık oranı arttıkça bu kapasitemiz de daha da artacaktır. Herkesin olası bir afette yaşayabileceği ekonomik kaybı için önceden tedbirini alması lazım ve bunun için en güzel tedbir zorunlu deprem sigortasıdır."
2000 yılında kurulan ve o günden bu yana depremzedelerin yanında olan DASK'ın ödediği tazminat tutarı 161,2 milyon liraya ulaştı.
Devletin bir güvence olarak sunduğu Zorunlu Deprem Sigortası, konutları depreme ve depremin doğrudan neden olduğu yangın, infilak, yer kayması ve tsunami gibi afetlere karşı güvence altına alıyor. Yıllık olarak düzenlenen ve konutun yapı tarzına, brüt yüz ölçümüne ve bulunduğu bölgenin deprem riski derecesine göre hesaplanan poliçelerin prim tutarlarının herkesin karşılayabileceği seviyede tutulmasına özen gösteriliyor. Hasar sonucunda ortaya çıkan tazminat, DASK tarafından hak sahibinin hesabına yatırılıyor.
Zorunlu Deprem Sigortası uygulamasının başladığı 27 Eylül 2000'den itibaren gerek kurum gerekse sigorta şirketleri, toplumda sigorta bilincini artırmak için çok sayıda kampanya düzenledi. Uzmanlar, buna karşın sigortalılık oranının halen istenilen düzeyde olmadığını belirtiyor.
DASK'ın verilerine göre, ülkedeki konut sayısı 17,7 milyon, sigortalı konut sayısı 7,1 milyon, sigortalılık oranı ise yüzde 40,4 düzeyinde.
Sigortalı konutların bölgelere göre dağılımına bakıldığında en yüksek sigortalılık oranının Marmara Bölgesi'nde olduğu görülüyor. Marmara Bölgesi'ndeki sigortalılık oranı yüzde 50,5 iken, burayı yüzde 40 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 36,6 ile Ege Bölgesi, yüzde 35,5 ile Akdeniz Bölgesi, yüzde 31,7 ile Karadeniz Bölgesi, yüzde 28,9 ile de Doğu Anadolu Bölgesi izliyor. En düşük sigortalılık oranı ise
yüzde 26,3 ile Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde.
DASK Koordinatörü İsmet Güngör, Türkiye'de uygulanan zorunlu deprem sigortası sisteminin, dünyaya örnek olduğunu söyledi. Günümüz itibarıyla söz konusu sigortada 7 milyon poliçeyi geçtiklerini ve yüzde 40,4 sigortalılık oranına ulaştıklarını anlatan Güngör, "Bu oranı çok önemsiyoruz. Hele ki il bazında baktığımızda, İstanbul gibi büyük bir metropolde yüzde 50'lere ulaştık. Sistemin ilk başladığı yılları düşündüğümüzde, geldiğimiz noktayı çok olumlu buluyorum" dedi.
smet Güngör, Türkiye ile benzer deprem riski taşıyan ülkeler karşılaştırıldığında gelinen noktanın iyi olduğunu ancak yeterli olmadığını söyledi. Güngör, şu an yüzde 40'larda olan sigortalılık oranınının çok daha yukarılara taşınmak zorunda olduğunu belirtti.
Deprem sigortasının neden gerekli olduğunu da anlatan Güngör, Türkiye'nin yüzde 96'sının deprem tehdidi altında olduğunu söyledi. İsmet Güngör, bunun yüksek bir oran olduğuna dikkati çekerek, herkesin bir gün büyük bir deprem olacak gibi hazırlığını yapması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de gerçekleşecek büyük bir depremin ekonomik kayıplarının çok büyük olacağını aktaran Güngör; "Devlet, sosyal devlet olması gereğiyle küçük depremlerde hasarı olan vatandaşının, sigortalı olup olmadığına bakmaksızın yardım elini uzatır ve bizim devletimiz bu güce elbette sahip. Buna karşın, herkesin bir gün büyük bir deprem olabileceği gerçeğini unutmaması gerekir. Büyük bir afette sadece konutlar değil, hastaneler, okullar, yollar, altyapı da zarar görecektir ve bunun ekonomik maliyeti çok yüksek olacaktır. Bu, öngörülemeyen bir durum olduğu için hesaplanmamış bir maliyeti ortaya çıkaracaktır. İşte böyle bir durumda sadece Türkiye değil, dünyanın hiçbir devleti bu kadar büyük bir maliyeti karşılayamaz. Şu an biz DASK olarak deprem hasarı için 13 milyar liranın üzerinde ödeme yapma kapasitesine sahibiz. Sigortalılık oranı arttıkça bu kapasitemiz de daha da artacaktır. Herkesin olası bir afette yaşayabileceği ekonomik kaybı için önceden tedbirini alması lazım ve bunun için en güzel tedbir zorunlu deprem sigortasıdır."