Konut Haberleri
06 Ara 2014 16:04
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:15
Binanızı yenilerken mağdur olmayın!
Uzmanlar, kat maliklerinin ömrünü tamamlayan veya deprem riski taşıyan binalarını yenilerken müteahhit mağduru olmamaları için uyarıyor
“Garantili bir süreç için mutlaka işin uzmanı bir avukattan bilgi
alınmalı” diyorlar…
SON yıllarda deprem riski olan şehirlerde kentsel dönüşüm projeleri hız kazandı. İstanbul’da hangi semte giderseniz gidin eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin inşa edildiğini görmek mümkün. Oturduğu binanın riskli olduğunu düşünen mülk sahipleri, müteahhitlerle anlaşıp binalarını yenilemenin yollarını arıyor. Eski binaları gözüne kestiren müteahhitler de ev sahipleri ile sıkı bir pazarlığa giriyor. Peki ama eski bir binayı yenilemenin şartları ne? Eski yasaya göre kat maliklerinin tamamının izni olması gerekiyordu. Ancak yeni yasada sadece riskli değil ekonomik ömrünü tamamlamış ibaresi de olduğu için 2/3 çoğunluk kararı ile aynı zamanda risk raporu da alan mülk sahipleri, eski binalarını müteahhide vererek yeniden inşa ettirebiliyor.
ARTIK TEK KİŞİ ENGELLEYEMİYOR
Yeni kanun çıkmadan önce, eskiyen apartman veya sitelerin yıkılıp yeniden yapılması için ‘Medeni Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre, tüm bağımsız bölüm maliklerinin oybirliği ile karar alması gerekiyordu. Apartman veya sitedeki bir daire veya dükkan sahibi bile karşı çıktığında, binayı yıkıp yeniden inşa etmek olanaksız hale geliyordu. Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu’na göre ise, eskiyen yapılarda arsa payı sahipleri üçte iki çoğunlukla yeniden inşa ettirme, müteahhit seçimi, yeni dairelerin büyüklüğü gibi kararları alabiliyor. Artık bir daire veya dükkan sahibi, ekonomik ömrünü tamamlamış olan apartman veya sitenin yeniden inşa edilmesini engelleyemiyor.
ATILMASI GEREKEN İLK ADIM
6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Kanun’u ise, depremde yıkılacak veya ağır hasar görecek olan riskli yapıların yanı sıra eskiyen ve ekonomik ömrünü tamamlayan apartman ve siteleri de kapsıyor. Yeni kanunla eskiyen bina veya sitelerin, üçte iki çoğunluğun sağlanması ile yeniden yapılma olanağı buluyor. Kentsel dönüşüm, daire sahiplerine kira yardımı, inşaat kredisi ve faiz desteği gibi ek olanaklar sağlıyor. Eskiyen binalarda dönüşümü başlatmak için site veya apartman sakinlerinden en az birinin, riskli yapı tespiti yapan lisanslı kuruluşlara başvurması gerekiyor. Lisanslı kuruluş binanın ekonomik ömrünü tamamlamış olduğuna dair karar verirse, bina için kentsel dönüşüm süreci de başlamış oluyor. Müteahhidi seçme, yeni bina inşa etme, mimari tasarımı seçme, daire tipi ve büyüklükleri gibi konularda tüm kararların en az üçte iki çoğunlukla alınması gerekiyor. Yeni yasaya göre anlaşmaya katılmayan üçte birin hissesi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği bedel üzerinden diğer kat maliklerine satılabiliyor.
BANKALARDAN BİLGİ ALIN
Binanın analizini yaptırırken ve rapor alırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlarla çalışmanın önemli olduğunu vurgulayan Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, “İnşaat şirketi ile anlaşmadan önce mutlaka geçmişini ve güvenli olup olmadığını araştırın. Gerekirse bankalardan bilgi talep edin” diye uyarıyor. Kat maliklerinin yapacağı anlaşmalara ve detaylarına mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Okay, binanın yıkım ve yeniden yapım süreci boyunca maliklerin geçici çözümlerin hangi çerçevede olduğunu net bir şekilde karşılıklı anlaşarak belirlemesi gerektiğini söylüyor.
HİSSE UYUMSUZLUĞUNA DİKKAT
Mülke ait ruhsat alındıktan sonra tahliye süresinin devreye gireceğini söyleyen Eva Gayrimenkul Değerleme Danışmanlık A.Ş. Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, sürenin ev bulmaya yetmesi ve kira bedelinin peşin alınmasının çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Eski projelerde genelde arsa payları ile dairelerin gerçek değerinin birbirine eşit olmadığını vurgulayan Yazıcı, 2006’da Kat Mülkiyeti Kanunu değişinceye kadar imal edilen binalarda ciddi miktarda hisse uyumsuzluğu yaşandığını vurguluyor. Eskiden müteahhitlerin kat karşılığı verdikleri dairelere daha az hisse verip kendilerine kalan dairelere daha çok hisse vermek gibi bir eğilim içinde olduklarını ifade eden Yazıcı, “Komşunuz ile daireniz aynı olsa bile hisseniz farklı olabilir. Kentsel dönüşüme giren bazı binalarda kat malikleri, özellikle iskan almışlarsa hisse dengesizliğini dikkate almıyor. Ancak bazı yerlerde bu sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Size teklif edilen kontratın fiili kullanım alanına mı endeksli yoksa daire hissenize mi endeksli olduğunu mutlaka kontrol edin. Aynı metrekarede olan ama hissesi farklı olan daire varsa, yeni daire de hissesi oranında küçülüyor demektir. Bu tür sözleşmeler arsa payını öne çıkarmaz, hisse payını öne çıkarır. Bu yanlış bir yaklaşım değildir ancak tersi de yapılabilir” diyor.
DETAYLI TEKNİK ŞARTNAME ŞART
Uzmanların uyarısına göre, kontratlarda tanımlanan ‘brüt satılabilir alan’ tanımının sözleşmede net bir şekilde yapılmasını istemek gerekiyor. Bu tanıma kanunen açıklık getirilse de her kurum kendi tanımını yapabiliyor ve müteahhitler bu maddeyi kullanarak kontratı farklı durumlara çekebiliyor. Müteahhit kontrattan vazgeçme maddesi eklemiş ise bu şartları iyi inceleyin ve mümkün olduğunca adının konmasını isteyin. Kontratta kaybedilen imar hakkı olursa nasıl dağıtılacağı ile ilgili bir madde varsa bunun net, açık ve uygulanabilir olduğundan emin olun. Değişik senaryolar düşünün ve onlara göre cevaplanmasını isteyin. Yapılacak yapıya ait detaylı bir teknik şartname olmalı diye uyaran uzmanlar, dairede yapılacak imalatlar ve kullanılacak malzemelerin kalite düzeyinin bile belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Tapuların ipoteksiz ve hangi aşamada size teslim edileceğinin de sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekiyor. Sözleşmeler mutlaka noterde yapılmalı. Yapılan inşaatın kaçaklarının olup olmadığı, verilen süre ve iş planına sadık kalınıp kalınmadığı konusunda ise bir proje yönetim kuruluşu ile çalışmak en doğrusu.
Av. İsmail BİÇER / Baycan Avukatlık Bürosu
“Bir hukuk bürosu ve avukattan destek alın”
Kentsel dönüşüm için gerekli usul ve idari prosedürlerin yerine getirilmesinin ardından sözleşmenin 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 237. Maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706. Maddesi kapsamında noterde düzenlenmeli. 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. Maddesi uyarınca sözleşmenin tapu kütüğüne kaydedilmesi gerekir. Sözleşme içeriğinde faaliyete dair tüm yükümlülüklerin açık ve net bir şekilde belirtilerek masrafı kendisine ait olmak üzere ‘Anahtar Teslimi’, her türlü maddi ve hukuki ayıptan azade bir şekilde yerine getirme görevinin müteahhide ait olduğu yazılmalı. Sözleşmenin konusu ve hisse içerikleri açık ve net bir şekilde, eğer arsa maliklerinin inşaat yapımı nedeniyle satmayı vaat ettiği hisseler mevcutsa bunların da devir zamanı ve şartları net bir şekilde belirtilmeli. Müteahhidin inşaat işini yürütürken uymak zorunda olduğu iş güvenliği ve her türlü yasal mevzuata ilişkin yükümlülükler açık bir şekilde sözleşme ile düzenlenmeli. Müteahhit, iş kazası gibi oluşacak yükümlülüklerde hak sahiplerinin tazmin yükümlülüklerini üstlenmeli. Hatta iş kazalarına karşı hak sahiplerini korumak için İnşaat Faaliyet Sigortası yaptırmalı. Yapı Kullanma İzin Belgesi’ni (iskan izni) almak müteahhidin yükümlülüğünde olmalı ve inşaatın teslim süresi açık bir şekilde belirlenmeli. Sözleşmede, mevcut düzenlemelere uyulmadığı ve geç teslimlerde cezai şart, sair tazminlerin hangi meblağlarda, şartlarda ve ne şekilde işletilip tahsil edeceği, vergi, harç gibi her türlü giderin müteahhit tarafından karşılanacağı açık bir şekilde düzenlenmeli. Mücbir sebeplere dair maddeler sözleşme yükümlülüklerin ihlali durumunda kaçış yolu olarak kullanılabiliyor. Projeye dair teknik şartname, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak düzenlenmeli ve taraflarca onanmalı. Tarafların hukuki emniyeti, hak ve menfaatlerinin korunması açısından sözleşme görüşmeleri ve imzalanması sürecinde, her zaman bir hukuk bürosu ve avukat desteği almaları faydalı olacaktır.
Mimar Burak KARACA / Evrenol Architects
“Kat malikleri kendilerini garanti altına almalı”
Mimari projenin imar ve yangından korunma yönetmeliklerine uygun olması şart. Yönetmeliklere aykırı konular, sonradan yapılacak satışlarda büyük sıkıntılara sebep oluyor. Müteahhit ile yapılacak sözleşmede buna çok dikkat edilmeli, projede ve imalatta aykırılıklar takip edilmeli. Binanızı yenilerken imar durumunuzun olup olmamasına göre birkaç farklı imar kanununa tabii olabilirsiniz. Kat maliklerine emsal avantajı sağlamak açısından doğru emsal hesabının yapılması çok önemli. Yüzde 20 ya da 25 emsal avantajı oranlarının ve farklı hesap sistemlerinden hangisini kullanacağınız, yeni yapılacak proje metrekarelerini çok etkiliyor. Bu aşama iyi araştırılmalı.
İki türlü teminat yöntemi var: Banka teminat mektubu ya da müteahhidin sahip olduğu dairlere ipotek vermesi. Eğer ipotek sistemine gidilecekse, iş bittikçe hak sahibine dairelerin teslim edilmesi daha doğru. Projenin imar kanunlarına uygun yapılması ve müteahhitten mutlaka iskan alması istenmeli. Kat maliklerinin bu konuda kendilerini garanti altına almalı. Müteahhidin sahip olduğu bir dairenin ipoteği ve bir miktar banka teminatı iskanın alınmasına bağlanmalı. Kat malikleri kendi aralarında arsa payına ve net metrekaresine göre adil bir paylaşım yapmalı. Arsa payı ve daire net alan farklılıkları çözülmeden ve bir karara bağlanmadan sözleşme imzalanmamalı. Adil paylaşım, herkesin sahip olduğu balkonlar dahil metrekarenin tespit edilerek paylaşım oranlarının belirlenmesidir. Müteahhidin paylaşım oranı semtlere göre farklılıklar gösteriyor. Örneğin Bağdat Caddesi ve çevresinde bu oran yüzde 30’a yüzde 70 iken, sahil bandında yüzde 25’e yüzde 75’dir. Bu oranların sözleşmeye doğru bir şekilde yansıtılmasına dikkat edilmeli.
Mimari planlara statik çizimler yansıtılmalı ve bu süreç maliklerine aktarılmalı. Artık 20x20 olan kolonlar, 50x50 gibi büyüklüklere çevrildi. Benzer şekilde şaft büyüklükleri de farklılaştı. Müteahhitler daha fazla gelir elde etmek için genelde üst katları dubleks yapmayı tercih eder. Dubleks için yapılacak merdiven, hol için harcanacak emsal alan daha sonra metrekareyi değiştireceğinden daha baştan bu kayıplar tüm apartman sakinlerine yansıtılmalı ve uzlaşma sağlanmalı.
Bülent Ekimci/Para Dergisi
SON yıllarda deprem riski olan şehirlerde kentsel dönüşüm projeleri hız kazandı. İstanbul’da hangi semte giderseniz gidin eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin inşa edildiğini görmek mümkün. Oturduğu binanın riskli olduğunu düşünen mülk sahipleri, müteahhitlerle anlaşıp binalarını yenilemenin yollarını arıyor. Eski binaları gözüne kestiren müteahhitler de ev sahipleri ile sıkı bir pazarlığa giriyor. Peki ama eski bir binayı yenilemenin şartları ne? Eski yasaya göre kat maliklerinin tamamının izni olması gerekiyordu. Ancak yeni yasada sadece riskli değil ekonomik ömrünü tamamlamış ibaresi de olduğu için 2/3 çoğunluk kararı ile aynı zamanda risk raporu da alan mülk sahipleri, eski binalarını müteahhide vererek yeniden inşa ettirebiliyor.
ARTIK TEK KİŞİ ENGELLEYEMİYOR
Yeni kanun çıkmadan önce, eskiyen apartman veya sitelerin yıkılıp yeniden yapılması için ‘Medeni Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre, tüm bağımsız bölüm maliklerinin oybirliği ile karar alması gerekiyordu. Apartman veya sitedeki bir daire veya dükkan sahibi bile karşı çıktığında, binayı yıkıp yeniden inşa etmek olanaksız hale geliyordu. Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu’na göre ise, eskiyen yapılarda arsa payı sahipleri üçte iki çoğunlukla yeniden inşa ettirme, müteahhit seçimi, yeni dairelerin büyüklüğü gibi kararları alabiliyor. Artık bir daire veya dükkan sahibi, ekonomik ömrünü tamamlamış olan apartman veya sitenin yeniden inşa edilmesini engelleyemiyor.
ATILMASI GEREKEN İLK ADIM
6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Kanun’u ise, depremde yıkılacak veya ağır hasar görecek olan riskli yapıların yanı sıra eskiyen ve ekonomik ömrünü tamamlayan apartman ve siteleri de kapsıyor. Yeni kanunla eskiyen bina veya sitelerin, üçte iki çoğunluğun sağlanması ile yeniden yapılma olanağı buluyor. Kentsel dönüşüm, daire sahiplerine kira yardımı, inşaat kredisi ve faiz desteği gibi ek olanaklar sağlıyor. Eskiyen binalarda dönüşümü başlatmak için site veya apartman sakinlerinden en az birinin, riskli yapı tespiti yapan lisanslı kuruluşlara başvurması gerekiyor. Lisanslı kuruluş binanın ekonomik ömrünü tamamlamış olduğuna dair karar verirse, bina için kentsel dönüşüm süreci de başlamış oluyor. Müteahhidi seçme, yeni bina inşa etme, mimari tasarımı seçme, daire tipi ve büyüklükleri gibi konularda tüm kararların en az üçte iki çoğunlukla alınması gerekiyor. Yeni yasaya göre anlaşmaya katılmayan üçte birin hissesi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği bedel üzerinden diğer kat maliklerine satılabiliyor.
BANKALARDAN BİLGİ ALIN
Binanın analizini yaptırırken ve rapor alırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlarla çalışmanın önemli olduğunu vurgulayan Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, “İnşaat şirketi ile anlaşmadan önce mutlaka geçmişini ve güvenli olup olmadığını araştırın. Gerekirse bankalardan bilgi talep edin” diye uyarıyor. Kat maliklerinin yapacağı anlaşmalara ve detaylarına mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Okay, binanın yıkım ve yeniden yapım süreci boyunca maliklerin geçici çözümlerin hangi çerçevede olduğunu net bir şekilde karşılıklı anlaşarak belirlemesi gerektiğini söylüyor.
HİSSE UYUMSUZLUĞUNA DİKKAT
Mülke ait ruhsat alındıktan sonra tahliye süresinin devreye gireceğini söyleyen Eva Gayrimenkul Değerleme Danışmanlık A.Ş. Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, sürenin ev bulmaya yetmesi ve kira bedelinin peşin alınmasının çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Eski projelerde genelde arsa payları ile dairelerin gerçek değerinin birbirine eşit olmadığını vurgulayan Yazıcı, 2006’da Kat Mülkiyeti Kanunu değişinceye kadar imal edilen binalarda ciddi miktarda hisse uyumsuzluğu yaşandığını vurguluyor. Eskiden müteahhitlerin kat karşılığı verdikleri dairelere daha az hisse verip kendilerine kalan dairelere daha çok hisse vermek gibi bir eğilim içinde olduklarını ifade eden Yazıcı, “Komşunuz ile daireniz aynı olsa bile hisseniz farklı olabilir. Kentsel dönüşüme giren bazı binalarda kat malikleri, özellikle iskan almışlarsa hisse dengesizliğini dikkate almıyor. Ancak bazı yerlerde bu sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Size teklif edilen kontratın fiili kullanım alanına mı endeksli yoksa daire hissenize mi endeksli olduğunu mutlaka kontrol edin. Aynı metrekarede olan ama hissesi farklı olan daire varsa, yeni daire de hissesi oranında küçülüyor demektir. Bu tür sözleşmeler arsa payını öne çıkarmaz, hisse payını öne çıkarır. Bu yanlış bir yaklaşım değildir ancak tersi de yapılabilir” diyor.
DETAYLI TEKNİK ŞARTNAME ŞART
Uzmanların uyarısına göre, kontratlarda tanımlanan ‘brüt satılabilir alan’ tanımının sözleşmede net bir şekilde yapılmasını istemek gerekiyor. Bu tanıma kanunen açıklık getirilse de her kurum kendi tanımını yapabiliyor ve müteahhitler bu maddeyi kullanarak kontratı farklı durumlara çekebiliyor. Müteahhit kontrattan vazgeçme maddesi eklemiş ise bu şartları iyi inceleyin ve mümkün olduğunca adının konmasını isteyin. Kontratta kaybedilen imar hakkı olursa nasıl dağıtılacağı ile ilgili bir madde varsa bunun net, açık ve uygulanabilir olduğundan emin olun. Değişik senaryolar düşünün ve onlara göre cevaplanmasını isteyin. Yapılacak yapıya ait detaylı bir teknik şartname olmalı diye uyaran uzmanlar, dairede yapılacak imalatlar ve kullanılacak malzemelerin kalite düzeyinin bile belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Tapuların ipoteksiz ve hangi aşamada size teslim edileceğinin de sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekiyor. Sözleşmeler mutlaka noterde yapılmalı. Yapılan inşaatın kaçaklarının olup olmadığı, verilen süre ve iş planına sadık kalınıp kalınmadığı konusunda ise bir proje yönetim kuruluşu ile çalışmak en doğrusu.
Av. İsmail BİÇER / Baycan Avukatlık Bürosu
“Bir hukuk bürosu ve avukattan destek alın”
Kentsel dönüşüm için gerekli usul ve idari prosedürlerin yerine getirilmesinin ardından sözleşmenin 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 237. Maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706. Maddesi kapsamında noterde düzenlenmeli. 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. Maddesi uyarınca sözleşmenin tapu kütüğüne kaydedilmesi gerekir. Sözleşme içeriğinde faaliyete dair tüm yükümlülüklerin açık ve net bir şekilde belirtilerek masrafı kendisine ait olmak üzere ‘Anahtar Teslimi’, her türlü maddi ve hukuki ayıptan azade bir şekilde yerine getirme görevinin müteahhide ait olduğu yazılmalı. Sözleşmenin konusu ve hisse içerikleri açık ve net bir şekilde, eğer arsa maliklerinin inşaat yapımı nedeniyle satmayı vaat ettiği hisseler mevcutsa bunların da devir zamanı ve şartları net bir şekilde belirtilmeli. Müteahhidin inşaat işini yürütürken uymak zorunda olduğu iş güvenliği ve her türlü yasal mevzuata ilişkin yükümlülükler açık bir şekilde sözleşme ile düzenlenmeli. Müteahhit, iş kazası gibi oluşacak yükümlülüklerde hak sahiplerinin tazmin yükümlülüklerini üstlenmeli. Hatta iş kazalarına karşı hak sahiplerini korumak için İnşaat Faaliyet Sigortası yaptırmalı. Yapı Kullanma İzin Belgesi’ni (iskan izni) almak müteahhidin yükümlülüğünde olmalı ve inşaatın teslim süresi açık bir şekilde belirlenmeli. Sözleşmede, mevcut düzenlemelere uyulmadığı ve geç teslimlerde cezai şart, sair tazminlerin hangi meblağlarda, şartlarda ve ne şekilde işletilip tahsil edeceği, vergi, harç gibi her türlü giderin müteahhit tarafından karşılanacağı açık bir şekilde düzenlenmeli. Mücbir sebeplere dair maddeler sözleşme yükümlülüklerin ihlali durumunda kaçış yolu olarak kullanılabiliyor. Projeye dair teknik şartname, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak düzenlenmeli ve taraflarca onanmalı. Tarafların hukuki emniyeti, hak ve menfaatlerinin korunması açısından sözleşme görüşmeleri ve imzalanması sürecinde, her zaman bir hukuk bürosu ve avukat desteği almaları faydalı olacaktır.
Mimar Burak KARACA / Evrenol Architects
“Kat malikleri kendilerini garanti altına almalı”
Mimari projenin imar ve yangından korunma yönetmeliklerine uygun olması şart. Yönetmeliklere aykırı konular, sonradan yapılacak satışlarda büyük sıkıntılara sebep oluyor. Müteahhit ile yapılacak sözleşmede buna çok dikkat edilmeli, projede ve imalatta aykırılıklar takip edilmeli. Binanızı yenilerken imar durumunuzun olup olmamasına göre birkaç farklı imar kanununa tabii olabilirsiniz. Kat maliklerine emsal avantajı sağlamak açısından doğru emsal hesabının yapılması çok önemli. Yüzde 20 ya da 25 emsal avantajı oranlarının ve farklı hesap sistemlerinden hangisini kullanacağınız, yeni yapılacak proje metrekarelerini çok etkiliyor. Bu aşama iyi araştırılmalı.
İki türlü teminat yöntemi var: Banka teminat mektubu ya da müteahhidin sahip olduğu dairlere ipotek vermesi. Eğer ipotek sistemine gidilecekse, iş bittikçe hak sahibine dairelerin teslim edilmesi daha doğru. Projenin imar kanunlarına uygun yapılması ve müteahhitten mutlaka iskan alması istenmeli. Kat maliklerinin bu konuda kendilerini garanti altına almalı. Müteahhidin sahip olduğu bir dairenin ipoteği ve bir miktar banka teminatı iskanın alınmasına bağlanmalı. Kat malikleri kendi aralarında arsa payına ve net metrekaresine göre adil bir paylaşım yapmalı. Arsa payı ve daire net alan farklılıkları çözülmeden ve bir karara bağlanmadan sözleşme imzalanmamalı. Adil paylaşım, herkesin sahip olduğu balkonlar dahil metrekarenin tespit edilerek paylaşım oranlarının belirlenmesidir. Müteahhidin paylaşım oranı semtlere göre farklılıklar gösteriyor. Örneğin Bağdat Caddesi ve çevresinde bu oran yüzde 30’a yüzde 70 iken, sahil bandında yüzde 25’e yüzde 75’dir. Bu oranların sözleşmeye doğru bir şekilde yansıtılmasına dikkat edilmeli.
Mimari planlara statik çizimler yansıtılmalı ve bu süreç maliklerine aktarılmalı. Artık 20x20 olan kolonlar, 50x50 gibi büyüklüklere çevrildi. Benzer şekilde şaft büyüklükleri de farklılaştı. Müteahhitler daha fazla gelir elde etmek için genelde üst katları dubleks yapmayı tercih eder. Dubleks için yapılacak merdiven, hol için harcanacak emsal alan daha sonra metrekareyi değiştireceğinden daha baştan bu kayıplar tüm apartman sakinlerine yansıtılmalı ve uzlaşma sağlanmalı.
Bülent Ekimci/Para Dergisi