Ekonomi
27 Oca 2014 11:23
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:50
Başbakan'dan Kanal İstanbul detayı!
"Kanal İstanbul ile beraber 42 kilometre bir kanal açıyoruz, Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin
Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen İstanbul belediye başkan
adayları tanıtım töreninde konuştu.
İstanbul'a yapılan raylı sistem yatırımlarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"İnşallah, 400 kilometrelik bir hafif metro ağıyla, raylı sistemlerle güçlenen bir İstanbul. İnşallah bu 720 kilometreye kadar uzanacak. Bu ağların yanı sıra metrobüslerle çok farklı bir İstanbul'u yaşıyoruz. Artık bu duraklarda, onbinlerce İstanbullu, hamd olsun, her geçen gün toplu taşımacılık kültürünü yaşamaya başladı. Bütün bunlar İstanbul ulaşımına rahat nefes aldırabilmek içindi. Fakat burada sıkıntılar yaşıyoruz, bunu inkar etmemiz mümkün değil. Bu biraz da lüksün artmasından kaynaklanıyor. Artık düşünün ki bir kapıcı, bir odacı, rahatlıkla otomobil alabilir duruma geldi. Bu da bir refah düzeyinin ifadesidir. Dün akşam bir misafirliğe gittim. Orada bana ev sahibi şunu söyledi: Yanımda çalışanlar, verdiğim ücret şu, ama buna rağmen otomobil alıyor. 'Oğlum daire alsana, niye otomobil alıyorsun?' dediğimde, 'Olur mu efendim, herkes arabaya binerken, benim de arabaya binmem lazım' diyor. Böyle bir yapı var. İnşallah bu güzelliklerle her geçen gün daha güzel olan bir İstanbul."
Ulaşım
Marmaray'ın güneyinde otomobillerin kullanacağı bir tüp geçit yaptıklarını, gelecek yıl bunun da açılışının yapılacağını, ayrıca Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yapımına başlandığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çoğu gitti azı kaldı, inşallah 2015'te Yavuz Sultan Selim Köprüsünü de açacağız. Böylece ağır vasıtalar şehir merkezine giremeyecek. Ağır vasıtalar oradan gidecekler. Otomobiller de oradan gidebilirler. Bir özeliği daha var 4 gidiş, 4 geliş. Ortasından, onun da bir raylı sistem geçiriyoruz. Orada da bir toplu taşıma olayını ayrıca yaşayacağız. Kardeşlerim, bütün bunları yaparken, burada bir kararlılık var. Nedir o? Bugüne kadar, memuruna işçisine, bizden önce maaşını veremeyen iktidarlar vardı. Biz şimdi bu yatırımları yapabiliyoruz. Bir sıkıntımız yok. Üçüncü köprüde, devletin kasasından, kesesinden para çıkmadan bunu yaptırıyoruz. Bedeli ne? 2.5 milyar dolar. Önümüzdeki yıl açıyoruz. Bitmedi, çok daha önemli bir şey var. Üçüncü havalimanını yapıyoruz. Çünkü, artık Sabiha Gökçen, Atatürk havalimanları yetmiyor. İhtiyacımızı karşılamıyor. Artık havada yarım saat, 45 dakika, uçaklar inemiyorlar. Dolayısıyla kalkışta, tehirler var. Sonunda dedik ki biz çok daha büyük bir havalimanını yapalım, dünyada ilklerin arasına girsin. 100 milyon yıl/yolcu kapasiteli bir havalimanı yapalım dedik. 100 milyonun üzerinde olacak. Maliyeti ne biliyor musunuz? 42 milyar dolar. Yine biz, cebimizden para vermiyoruz. Tamamıyla para, yüklenici firmalardan çıkıyor. Diyoruz ki al sana 20 yıl. 20 yıl burayı çalıştır, 20 yıl çalıştırdıktan sonra bu tesisler ne olacak? Ya tekrar devlete teslim veyahut da yeniden oturacağız, anlaşacağız ve bedelini alacağız ve yola devam edecekler. Kardeşlerim, bu anlayış, bunlarda olmadı. Neden? Çünkü bunların kafa yapısında ülkeye hizmet yok. İnsanına hizmet yok. Bunların derdi başka. Bunlar sadece çamur atarlar. Tutmasa da iz bıraksın diye. Eğer İstanbul'u bir dünya başkenti yapacaksan, bu eserlere ihtiyaç var. Bakın şimdi, önümüzde Kanal İstanbul var. Kanal İstanbul bunları rahatsız ediyor. Kanal İstanbul ile beraber 42 kilometre bir kanal açıyoruz, Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz."
İstanbul'a yapılan raylı sistem yatırımlarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"İnşallah, 400 kilometrelik bir hafif metro ağıyla, raylı sistemlerle güçlenen bir İstanbul. İnşallah bu 720 kilometreye kadar uzanacak. Bu ağların yanı sıra metrobüslerle çok farklı bir İstanbul'u yaşıyoruz. Artık bu duraklarda, onbinlerce İstanbullu, hamd olsun, her geçen gün toplu taşımacılık kültürünü yaşamaya başladı. Bütün bunlar İstanbul ulaşımına rahat nefes aldırabilmek içindi. Fakat burada sıkıntılar yaşıyoruz, bunu inkar etmemiz mümkün değil. Bu biraz da lüksün artmasından kaynaklanıyor. Artık düşünün ki bir kapıcı, bir odacı, rahatlıkla otomobil alabilir duruma geldi. Bu da bir refah düzeyinin ifadesidir. Dün akşam bir misafirliğe gittim. Orada bana ev sahibi şunu söyledi: Yanımda çalışanlar, verdiğim ücret şu, ama buna rağmen otomobil alıyor. 'Oğlum daire alsana, niye otomobil alıyorsun?' dediğimde, 'Olur mu efendim, herkes arabaya binerken, benim de arabaya binmem lazım' diyor. Böyle bir yapı var. İnşallah bu güzelliklerle her geçen gün daha güzel olan bir İstanbul."
Ulaşım
Marmaray'ın güneyinde otomobillerin kullanacağı bir tüp geçit yaptıklarını, gelecek yıl bunun da açılışının yapılacağını, ayrıca Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yapımına başlandığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çoğu gitti azı kaldı, inşallah 2015'te Yavuz Sultan Selim Köprüsünü de açacağız. Böylece ağır vasıtalar şehir merkezine giremeyecek. Ağır vasıtalar oradan gidecekler. Otomobiller de oradan gidebilirler. Bir özeliği daha var 4 gidiş, 4 geliş. Ortasından, onun da bir raylı sistem geçiriyoruz. Orada da bir toplu taşıma olayını ayrıca yaşayacağız. Kardeşlerim, bütün bunları yaparken, burada bir kararlılık var. Nedir o? Bugüne kadar, memuruna işçisine, bizden önce maaşını veremeyen iktidarlar vardı. Biz şimdi bu yatırımları yapabiliyoruz. Bir sıkıntımız yok. Üçüncü köprüde, devletin kasasından, kesesinden para çıkmadan bunu yaptırıyoruz. Bedeli ne? 2.5 milyar dolar. Önümüzdeki yıl açıyoruz. Bitmedi, çok daha önemli bir şey var. Üçüncü havalimanını yapıyoruz. Çünkü, artık Sabiha Gökçen, Atatürk havalimanları yetmiyor. İhtiyacımızı karşılamıyor. Artık havada yarım saat, 45 dakika, uçaklar inemiyorlar. Dolayısıyla kalkışta, tehirler var. Sonunda dedik ki biz çok daha büyük bir havalimanını yapalım, dünyada ilklerin arasına girsin. 100 milyon yıl/yolcu kapasiteli bir havalimanı yapalım dedik. 100 milyonun üzerinde olacak. Maliyeti ne biliyor musunuz? 42 milyar dolar. Yine biz, cebimizden para vermiyoruz. Tamamıyla para, yüklenici firmalardan çıkıyor. Diyoruz ki al sana 20 yıl. 20 yıl burayı çalıştır, 20 yıl çalıştırdıktan sonra bu tesisler ne olacak? Ya tekrar devlete teslim veyahut da yeniden oturacağız, anlaşacağız ve bedelini alacağız ve yola devam edecekler. Kardeşlerim, bu anlayış, bunlarda olmadı. Neden? Çünkü bunların kafa yapısında ülkeye hizmet yok. İnsanına hizmet yok. Bunların derdi başka. Bunlar sadece çamur atarlar. Tutmasa da iz bıraksın diye. Eğer İstanbul'u bir dünya başkenti yapacaksan, bu eserlere ihtiyaç var. Bakın şimdi, önümüzde Kanal İstanbul var. Kanal İstanbul bunları rahatsız ediyor. Kanal İstanbul ile beraber 42 kilometre bir kanal açıyoruz, Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz."