Bankaların TL'yi desteklemesi gerekiyor
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, "Bütün bankalarımızın Türk Lirası'nı desteklemesi gerekiyor" dedi
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Ülkemizde son dönemde döviz kurları üzerinden spekülasyonlar yapılıyor, döviz hareketliliği konusunda saldırılara maruz kaldığımız açık. TL'nin ülkemizin parası olduğu bilincini, hep birlikte, sektörümüzün, bütün bankalarımızın, TL'ye sahip çıkarak göstermesi gerek." dedi.
Akben, Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) 18. Olağan Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, Türkiye'de son dönemde ciddi manada döviz kurları üzerinde spekülasyonlar yapıldığını, döviz hareketliliği konusunda çok çeşitli saldırılara maruz kalındığını belirtti.
Mehmet Ali Akben, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TL'nin ülkemizin parası olduğu bilincini, hep birlikte, sektörümüzün, bütün bankalarımızın, TL'ye sahip çıkarak göstermesi gerek. Aksi takdirde TCMB'nin, TL, dolar, euro, birkaç para cinsinde yönetim yapması gerekiyor ki, onun da çok kolay olduğunu söyleyemeyiz. Sizlerden bilhassa mevduat alanında, dolarizasyondan TL'ye geçiş konusunda gayretli çalışma bir bekliyoruz.
Bu konu, ülkemizde hem istihdamın artırılması, hem kredi tarafında büyüme, hem yatırımların devam etmesi süreci, ülkemizin büyümesi açısından önemli bir husus olduğunu biliyorsunuz. Diğer yandan, İstanbul Finans Merkezi projesinin inşaatları sürüyor, teknik altyapı konusunda da çalışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu'nda da hem Finans Merkezi, hem diğer ekonomi ile katılım bankaları ile ilgili ciddi çalışmalarımız var."
BDDK Başkanı Akben, kendine özgü ilkeleri ve faaliyet yapısı ile faizsiz finans sektörünün Türkiye için değeri ve potansiyelinin oldukça büyük olduğunu söyledi.
Türkiye'de ilk olarak 1980'li yıllarda ortaya çıkan sektörün, öncelikle bankacılık tarafında yasal altyapı sorununun çözüldüğünü, daha sonra sırasıyla sermaye piyasası ve katılım sigortacılığına ilişkin gerekli adımların atıldığını anımsatan Akben, bunların neticesinde, sektöre verilen desteğin sonuçlarının görülmeye devam edildiğine işaret etti.
Akben, şunları kaydetti:
"Katılım bankaları, toplam aktif büyüklüğü bakımından Mart 2019 itibarıyla 229,2 milyar TL büyüklüğe ulaşmış olup, 2002 yıl sonunda yüzde 1,9 olan toplam sektör içindeki payını yüzde 5,5'e yükseltmiştir. Katılım bankalarının kullandırdığı krediler 123,7 milyar TL düzeyinde ulaşmış olup sektörün kredileri içindeki payı yüzde 4,6'dır. Diğer taraftan, sektörün KOBİ kredileri içerisindeki payının yüzde 6,3 seviyesinde olması katılım bankalarının KOBİ'lerin fon kaynaklarına ulaşmalarında önemli bir rol üstlendiğini göstermektedir.
Katılım bankalarının topladıkları fonlar, sektörün toplam mevduatı içinde Aralık 2002'de yüzde 2,3 paya sahip iken, söz konusu oran Mart 2019 döneminde yüzde 7,1'e yükselmiştir. Yine, aynı dönemde toplam öz kaynakların payı yüzde 1,6'dan yüzde 4,3'e yükselmiştir. Sermaye yeterliliği rasyosu ise Mart 2019 itibarıyla yüzde 15,5 seviyesinde olup güçlü seyrini devam ettirmektedir."
"Dijitalleşme ve finansal tabana yayılma konularına odaklanmayı düşünüyoruz"
Akben, faaliyetlerine yeni başlayan, gayrimenkul ve genel olarak sektöre olumlu katkı bekledikleri Türkiye Emlak Katılım Bankası ile diğer kamu katılım bankalarının kurulmasını, katılım sigortacılığının ve faizsiz yatırım fonlarının oluşumu, kamu ve özel sektör sukuk ihraçlarının arttırılması gibi somut adımların son dönemde kaydedilen çok önemli gelişmeler olduğunu aktardı.
BDDK tarafından, son dönemde hayata geçirilen düzenleme değişikliklerinin, kendi prensiplerine sadık bir biçimde sektörü geleceğe hazırladığına dikkati çeken Akben, şunları ifade etti:
"Nitekim fon kullandırma tarafında uluslararası yöntemler ülkemiz mevzuatına kazandırılmış, ürün çeşitliliğinin arttırılmasının yolu açılmıştır. Bu kapsamda ayrıca kalkınma ve yatırım bankalarımıza da faizsiz fon kullandırma yetkisi verilmiştir. Fon toplama tarafında ise katılım bankalarına yatırım vekâletine dayalı fon toplama yetkisi verilerek konvansiyonel bankalarla rekabet gücü arttırılmıştır. Bu konunun istismar edilmemesi gerek. Çünkü yatırım vekâleti yönüyle fon toplamanın biraz istismara açık bir konu olduğunu görüyoruz. Bu konunun da yakın zamanda düzenleneceğini şimdiden söylüyorum.
Bunun yanı sıra sektörün önümüzdeki dönemlerde de sürdürülebilir gelişme göstermesi adına atılan yapısal adımlar önem arz etmektedir. Bu minvalde, Merkezi Danışma Kurulu kurulmuş, yasal altyapı güçlendirilmiş, birçok üniversitede akademik bölümler ve araştırma merkezleri açılmıştır. Yürürlüğe giren mevzuat değişiklikleri fon kullandırma yöntemlerine ilişkin sektöre ayrıca bir standardizasyon da getirmektedir."
BDDK Başkanı Akben, Merkezi Danışma Kurulu'nun kurulması sonrası, katılım bankaları nezdindeki danışma kurullarının yasal altyapı çalışmalarının başladığını bildirdi.
Halihazırda görüş alma süreci tamamlanan Tebliğ Taslağı'nın, en yakın zamanda yürürlüğe gireceğine işaret eden Akben, bu tebliğ taslağı sayesinde katılım bankalarının faizsiz finans prensiplerine uyum süreçlerinin, ilk olarak yasal ve kurumsal bir yapıya kavuşacağını aktardı.
Akben, "Hazırlıklarına başlanan 11. Kalkınma Planı kapsamında sektörün bu kez dijitalleşme ve finansal tabana yayılma konularına odaklanmayı düşünüyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere, geleneksel iş yapış şekilleri tüm dünyada olduğu gibi Türk Bankacılık Sektöründe de yerini işlemlerin büyük ölçüde dijital ortamda gerçekleştirildiği alternatif dağıtım kanallarına bırakmış, şubesiz bankacılık kavramı yaygınlaşmaya başlamıştır." ifadelerini kullandı.
Yaşanan gelişmeye paralel olarak BDDK'nın hesap açılış işlemlerinde aranan ıslak imza zorunluluğunu kaldırdığını, bankalara çağın bilgi teknolojilerinin sunduğu alternatifleri kullanma imkanı getirdiğini dile getirdi.
"TKBB ile yakın iletişim halinde birçok ortak proje gerçekleştirdik"
Akben, şunları söyledi:
"Yapılan değişikliğin katılım bankaları açısından da özellikle yurtdışı kaynaklı hesap açılışları üzerinde olumlu etki göstermesini beklemekteyiz. Hali hazırda çalışmalarına başladığımız bir diğer konu da katılım bankalarımızın yurtdışı kıymetli maden borsalarında gerçekleştirdikleri işlemlerin yurtiçi piyasalarımıza alınması projesidir. Bahse konu proje, ülkemizdeki sermaye piyasalarının derinleşmesi, yurtdışına ödenen komisyonların sona ermesi ve müşteri nezdindeki algının iyileştirilmesi gibi faydaları hedeflemektedir.
Faizsiz finans sektörümüzün gelişmesi adına Kurum olarak son dönemde TKBB ile yakın iletişim halinde birçok ortak proje gerçekleştirdik. Bu çerçevede TKBB'nin özverili çalışmalarını ve son dönemde gerçekleştirdiği dönüşümü oldukça önemsediğimizi belirtir, sektörün gelişmesi yolunda üzerine düşen görevi yerine getiren katılım bankalarımıza da teşekkür ederim."