Sektörel
19 Haz 2013 12:12
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:28
Bahçe mobilyaları sektöründe artan üretim Çin ithalatına eziliyor
Ulaştığı üretim miktarıyla, bugün 400 milyon TL'yi aşan bir pazar büyüklüğünü yakalayan bahçe mobilyaları sektörü, son yıllarda çin'den artan ithalat etkisiyle haksız rekabeti altında ezilmeye başladı
Müstakil bina ve turizm tesisleri gibi inşaların artmasının yanı sıra sigara yasağı ile beraber kafe, restoran ve lokantaların açık alanlar oluşturarak bahçe mobilyalarına ihtiyaç duyması Türkiye bahçe mobilyaları pazarının gün geçtikçe genişlemesini sağlıyor. Resmi olmayan rakamlara göre 410 milyon TL’lik bir pazar büyüklüğüne ulaşan Türkiye bahçe mobilyaları sektörü, beş yıl öncesine kadar metal ve plastiğin yanı sıra masif ahşaptan ciddi üretim miktarlarına ulaştı. Ancak sektörün üretimi, son zamanlarda artan ithalat etkisiyle haksız rekabetin altında ezilmeye başladı. Özellikle Çin faktörü tüm fiyat, kalite, maliyet, pazar dengelerini alt üst ederken sektör, Uzak Doğu menşeli ithalata karşı koymakta güçlük çekiyor.
Çin’den yoğun ithalat gerçekleştirilmediği dönemde de bahçe mobilyası üretimi iç piyasaya yeterlilik sağlamazken, Türkiye bu açığı yüksek katma değeri haiz Alman, İtalyan ve İspanyol kökenli ithalat ile kapatıyordu. Rekabet koşullarını da buna göre belirleyen sektör, başarılı bir fiyat-kalite dengesi oluştururken, hızlanan otel ve tatil köyü yatırımlarının da ivmesi ile kısa sürede yerli üretim kalite olarak, Avrupalı rakipleri ile başa baş mücadele eder hale gelmişti. Özellikle yerli ağaçlardan mamul masif ahşap dışında Türkiye’nin kimya ve demir-çelik sektörlerinin de etkisiyle metal ve plastik ağırlıklı bahçe mobilyasında da önemli üretim hacimlerine ulaşan sektörde katma değer oluşturulmaya başlanmıştı. Ancak Uzak Doğu menşeili ürünlerin iç piyasada satışının artmasıyla, yerli üretim bahçe mobilyasının önemli bir kısmı ‘çok pahalı’ hâle geldi. Bu durum ise kısa sürede belli başlı bazı bahçe mobilyası üreticilerinin sektörden çekilmesine neden olurken, özellikle egzotik ağaç, çalı ve otlarının bahçe mobilyalarında kullanımının ülkemizde kabul görmesi ile yerli üreticinin bu alandaki rekabet şansını da yok denilecek kadar aza indirdi.
Markalaşma yatırımları şart
Mobilya sektörü genel anlamda ele alındığında ise Bilim, Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2013 Mobilya Sektörü Raporu’na göre, sektör 2012 yılında 16.3 milyar dolarlık üretim ve 1.8 milyar dolarlık ihracat yaparken, 710 milyon dolarlık ise ithalat gerçekleştirdi. Bu rakamlara bakıldığında sektörün dış ticaret açığı vermezken, aksine ithalatının 2 katı kadar ihracat yaptığı görülüyor. Bu noktadan hareketle bir değerlendirme yapıldığında ise bahçe mobilyaları sektörünün, karşı karşıya kaldığı haksız rekabet baskısı ile mobilya sektörünün ithalat rakamlarını artıran kanat olduğu düşünülüyor.
Sektör aktörlerinin görüşü ise ithalatı azaltmakta en fazla görev düşen yerli bahçe mobilyaları üreticilerinin bu durumu değiştirmelerinin birkaç özel koşula bağlı olduğu doğrultusunda. Buna göre ilk olarak, mukayeseli üstünlük kurulan alanlardaki üretime yoğunlaşılması gerektiğini savunan sektör aktörleri, bunun yanı sıra maliyet avantajı yakalanamayacak ithal hammaddeye dayalı alanların terk edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bir üçünü koşulun ise sektörün inşaat ve proje firmaları ile eşgüdümlü çalışmaları olduğunu kaydeden uzmanlar, bunların da öncesinde tüm mobilya sektörünün tasarım, Ar-Ge ve katma değerli ürün imalatına ağırlık vererek, markalaşmaya yatırım yapılmasının şart olduğuna işaret etti.
Uzmanlar, sektörün üretimi artırmasının bir diğer yolunun ise bahçe mobilyalarında oluşan fonksiyonel ve mevsimlik algısının değiştirmek olduğunu söylüyor. Sektörün güneş ısı ve ışığından Türkiye’de yılın büyük bölümünde yararlanılmasını fırsata çevirebileceğine de değinen uzmanlar, bahçe mobilyasının yılın sadece birkaç ayında yazlıklarda, büyük bahçeli evlerde ya da otellerde kullanılabilen ‘ertelenebilir’ bir ihtiyaç olmaktan çıkartılarak, yılın hemen tamamında kişilerin hayatında yeri olan ‘vazgeçilmez’ bir dekoratif kombinasyon olarak sunulması gerektiğini vurguluyor. Ancak bu süreçte sektörün önüne çıkabilecek başka sorunlarda yer alıyor. Özellikle Türkiye’deki orman kaynağının yetersiz kalabilme ihtimali sektörü şimdiden tedirgin ederken, aynı zamanda yetişmiş ara eleman sorunu da gittikçe büyüyor.
Kobiden