Kentsel Dönüşüm
11 Oca 2018 15:29
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 05:37
Artık o evler yıkılamayacak
Risk taşımayan evlerin kentsel dönüşüm içine sokulmak istenmesinin önü tamamen kapandı.
Anayasa Mahkemesi, riskli yapılar dışında kalanlardan bakanlıkça
gerekli görülenlerin de ‘Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’ hükümlerine tabi olmasına ilişkin
düzenlemeyi iptal etti.
Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Gerekçede, imar kısıtlamaları, yapının tahliyesi ve yıkılması, taşınmazın kamulaştırılması gibi mülkiyet hakkını sınırlandıran düzenlemeler bulunduğu vurgulandı ve şu tespitler yapıldı;
“Herhangi bir riski bulunmayan sağlam yapılar için uygulama bütünlüğü bakımından bakanlıkça gerekli görülmesi halinde 6309 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması durumunda bu yapıların maliklerinin uğradığı zararların tamamının karşılanması sorumluluk hukukunun gereğidir. Uygulama alanındaki sağlam yapılara yönelik değer tespitinde, yapının riskli olmadığının gözetilmesi de esasında bu amaca hizmet etmektedir. Bu itibarla kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan yapılar hakkında 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması nedeniyle maliklerin mülkiyet hakkına yönelik kısıtlamaların, taşınmazın değer tespitinde yapının riskli olmadığının gözetilmesi suretiyle dengelendiği söylenemez. Bu nedenlere kural Anayasa’ya aykırıdır.”
Öte yandan torba kanun ile “Kanal İstanbul” ve diğer su yolları için yasal düzenleme getirilmiş, kanunda “su yolu” tanımı yapılarak bunlara kanuni statü kazandırılmıştı. CHP, kanundaki su yolu tanımına ilişkin bölümlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını da istemişti. Yüksek Mahkeme, ”su yolu” tanımının iptali istemiyle yapılan başvuruyu ise reddetti.
Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Gerekçede, imar kısıtlamaları, yapının tahliyesi ve yıkılması, taşınmazın kamulaştırılması gibi mülkiyet hakkını sınırlandıran düzenlemeler bulunduğu vurgulandı ve şu tespitler yapıldı;
“Herhangi bir riski bulunmayan sağlam yapılar için uygulama bütünlüğü bakımından bakanlıkça gerekli görülmesi halinde 6309 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması durumunda bu yapıların maliklerinin uğradığı zararların tamamının karşılanması sorumluluk hukukunun gereğidir. Uygulama alanındaki sağlam yapılara yönelik değer tespitinde, yapının riskli olmadığının gözetilmesi de esasında bu amaca hizmet etmektedir. Bu itibarla kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan yapılar hakkında 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması nedeniyle maliklerin mülkiyet hakkına yönelik kısıtlamaların, taşınmazın değer tespitinde yapının riskli olmadığının gözetilmesi suretiyle dengelendiği söylenemez. Bu nedenlere kural Anayasa’ya aykırıdır.”
Öte yandan torba kanun ile “Kanal İstanbul” ve diğer su yolları için yasal düzenleme getirilmiş, kanunda “su yolu” tanımı yapılarak bunlara kanuni statü kazandırılmıştı. CHP, kanundaki su yolu tanımına ilişkin bölümlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını da istemişti. Yüksek Mahkeme, ”su yolu” tanımının iptali istemiyle yapılan başvuruyu ise reddetti.