Yabancı ‘bankaları’ sattı

Yatırımcısına yüzde 16 kazandıran bankaların 1 yıllık primi 2.5 ayda gitti. Banka hisselerinin kaybı yüzde 19’u aştı. Bankalarda ağırlıklı yabancı fon satışları dikkat çekiyor

Borsanın piyasa değerinin yüzde 30’unu oluşturan Türkiye’nin en büyük bankaları 1 yılda aldıkları dolar bazında yüzde 16.2’lik primi 2.5 ayda geri verdi. Dolardaki hareketle birlikte yabancıların satış yapması hisselerdeki düşüşte etkili oldu.
Ocak ayında 483 milyon dolarlık alım yapan yabancılar, şubatta rüzgarın terse dönmesiyle satışa geçerek 474 milyon dolarlık hisse sattı. Martta da satışlar devam ediyor.
Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz, “Tüm finansal piyasalar FED’den ilk faiz artışını fiyatlama sürecinde” diyor. Yani dolar yükseliyor ve karşısında her şey düşüyor. Gelişmekte olan ülke para birimleri, euro ve petrol...

Gerz, “Politik baskıdan dolayı Merkez Bankası gerekse bile faiz artıramaz algısının güçlendiğini ve Türk piyasasında ciddi yabancı çıkışına neden olduğunu” söylüyor.
Bütün gelişmekte olan para birimleri karşısında dolar değer kazanırken kuşkusuz Türkiye’nin bundan etkilenmemesi beklenmiyor. Yabancı çıkışları gerçekleştiğinde ise kuşkusuz bankalar ilk akla gelen hisselerden. Mart ayı içinde en dikkat çeken satış ise Citigroup’un Akbank’taki yüzde 9.9’luk payını satması oldu.

Borsadaki 16 banka 2014’te 17 milyar TL net kâr açıkladı. Toplam kâr bir önceki yıla göre yüzde 10 azaldı. Analistler, bu gerilemeyi zaten bekliyorlardı. Kârlılıktaki gerilemenin Yapı Kredi, Halk Bankası ve Bank Asya’nın kâr düşüşlerinden kaynaklandığını hemen belirtelim. Bu üç bankayı ayırdığımızda bankaların kârı yüzde 9 artıyor.
Yapı Kredi’nin özel durumu olduğu da unutulmamalı. Zira kurum 2013’te aktif satışından ötürü olağanüstü kâr elde etti. Bir seferliğine yaşanan yüksek artışın ardından geçtiğimiz yıl olağanüstü bir gelir gelmedi. Banka bir önceki yıl yüksek kâr açıklamış olması sebebiyle kârlılığında yüzde 73 gerileme yaşamış oldu.

Uluslararası piyasalarda Amerika Merkez Bankası (Fed) eksenli yaşanan hareketlilik Türkiye’de de hissedildi. İç piyasalardaki ‘Merkez’ gerginliğinin de etkisiyle dolar tüm zamanların zirvelerinde seyrediyor.

Son günlerde yaşanan başdöndürücü kur hareketleri sadece para piyasalarında değil, reel sektörde de etkisini gösteriyor. Uzmanlar, kur yükselmesine rağmen mart ayında dış ticaret verilerinin olumsuz gelebileceğini söylüyor. Doların yükselişi ya da TL’nin düşüşünün iş hacmini azaltacağına vurgu yapıyorlar. 9 Mart’ta açıklanan sanayi üretimindeki düşüşün tam da buna denk geldiği dile getiriliyor.
Uluslararası piyasaları izleyen Stratejist Okan Aybar, doların yükselmesinin ihracatı artırmayacağını, euro/dolar paritesi nedeniyle gelirlerin de düşmesi nedeniyle sanayicinin iş yapıp zarar etmek yerine iş hacmini azaltmasına neden olacağını, ifade ediyor. Bu da en çok sanayide kendisini gösteriyor.
Öte yandan TİM verilerine göre ocak-şubat ayları ihracatı geçen yılın ilk iki ayının toplamına göre yüzde 6.7 düştü. 12 aylık ihracatta ise yüzde 1.7 artış var.

Dr. Mahfi Eğilmez, “Bizim ihracatımızda ağırlık euro. Oysa TL’nin değer kaybı dolara karşı. İhracatının önemli bir bölümünü euro ile yapan, buna karşılık maliyetlerinin ağırlığı dolarla olan Türkiye açısından İhracatımızın gerilemesinin temel nedenlerinden birisinin, TL’nin Euro’ya karşı değer kazanması olduğu açık bir biçimde görülüyor” diyor.
ABD ekonomisinde toparlanma, Euro Bölgesi’nde de mevcut durum devam ettiği sürece doların euroya karşı değer kazanımı sürecek. Bu durumda bizim ihracatımızdaki sıkıntı da büyüyebilir.

Bu hafta merkez bankalarının haftası. Haftaya aralık dönemi işsizlik verileri ve şubat bütçe dengesi sonuçları ile başlayacağız. İşsizlik oranındaki artışın devam etmesi bekleniyor. 17 Mart’ta PPK, 18 Mart’ta FED’den gelecek açıklamalar önemli. Çarşamba günü FED toplantısından sonra yapılabilecek olan faiz artırımı konusunda sabırlı olunmaya devam edileceği yönündeki açıklamalar hem gelişmekte olan ülke para birimleri hem de Türk lirası üzerindeki baskıyı biraz hafifletebilir. Ancak “sabırlı” ifadesinin kalkması halinde ABD’de faizlerin haziran ayında yükselmeye başlayacağına ilişkin beklentileri güçlendirecek. Bu ihtimalde de haziranda doların daha da güçlenebileceğini kabul etmek gerekiyor.