Türkiye'nin deprem haritası 23 yıl sonra değişti

Deprem uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, 1 Ocak'ta yürürlüğe giren 'Türkiye Deprem Tehlike Haritası' ile birçok ilin deprem tehlikesi değerinin değiştiğini belirtti

Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye'de bugüne kadar meydana gelen depremler ve 'Türkiye Deprem Tehlike Haritası' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de son 119 yıldır hasara neden olan 284 deprem meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Özmen, bunların 23'ünün 7 ve 7'den daha büyük şiddetli depremler olduğunu söyledi.

 "Ülkemizde neredeyse her 4, 5 yılda bir 7 veya 7'den daha büyük şiddette depremler oluşmuştur" diyen Özmen, şöyle devam etti:

"En son Van'da 2011 yılında meydana gelen depremi düşündüğümüzde, yaklaşık 8 yıldır ülkemizde önemli bir depremin olmadığı görülmektedir. Bu bize, deprem enerjisinin bir yerlerde biriktiğini ve zamanı geldiğinde depreme dönüşeceğini göstermektedir. Bu nedenle birkaç gündür meydana gelen depremleri uyarıcı bir deprem olarak görüp, deprem zararlarını azaltma çalışmalarına hız vermemiz gerekiyor. Özellikle kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında süratli bir şekilde riskli binaların tespit edilerek, depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekir."

'TÜRKİYE DEPREM HARİTASI 23 YIL SONRA DEĞİŞTİ'

Bülent Özmen, Resmi Gazete'de yayımlanan 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı 'Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Karar' ile 'Türkiye Deprem Tehlike Haritası'nın 1 Ocak'ta yürürlüğe girdiğini anımsattı.

Haritanın dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelere ve deprem tehlike analizi için gerekli olan bilgi/veri artışına paralel olarak yeniden düzenlendiğini ifade eden Özmen, böylece 1996'dan beri yürürlükte olan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası'nın 23 yıl sonra değiştiğini aktardı.

Türkiye'de artık binaların deprem yükü hesaplamaları, güçlendirme çalışmaları ve riskli yapıların belirlenmesinin bu haritaya göre yapılacağına işaret eden Doç. Dr. Özmen, "1996 tarihli resmi deprem bölgeleri haritası, Türkiye yüzölçümünün yüzde 66'sının 1'inci ve 2'nci derece deprem bölgesinde bulunduğunu ve nüfusunun yüzde 71'inin bu bölgelerde yaşadığını göstermekteydi. Yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle, 1996 tarihli harita ile depreme maruz bölgeler olarak tespit edilen yerler yürürlükten kaldırıldı. Ayrıca '1'inci derece deprem bölgesi, 2'nci derece deprem bölgesi' gibi ifadeler ortadan kalktı. Artık her yerleşim birimi ve mahallenin deprem tehlikesi, faya yakınlığına veya uzaklığına bağlı olarak değişti" diye konuştu.

'BAZI İLLERİN TEHLİKESİ DÜŞTÜ, BAZILARININKİ ARTTI'

Yeni haritadaki değişikliklere ilişkin bilgi veren Özmen, "Yeni harita ile birçok ilin deprem tehlikesi değişti. Yeni veri ve bilgilerin ışığında birçok ilin deprem tehlikesi değeri düşmüş, bir kısmının da yükselmiştir. Binalarımızın bu haritada verilen deprem tehlikesi değerlerine göre yapılmak zorunda olduğu ve mevcut binaların değerlendirilmesinin de buradaki tehlike değerlerine göre yapılmak zorunda olduğu gerçeği düşünüldüğünde, hepimiz doğrudan veya dolaylı olarak bir şekilde bu değişimlerden etkileneceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

'KIRŞEHİR DEPREM TEHLİKESİ AÇISINDAN EN TEHLİKESİZ İLLERDEN BİRİ'

Bülent Özmen, harita ile en önemli değişimin Kırşehir'de meydana geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"1996 resmi deprem bölgeleri haritasında 1. derece deprem bölgesi içinde ve en tehlikeli illerden biri olarak gösterilen Kırşehir, yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle deprem tehlikesi açısından en tehlikesiz illerden biri haline geldi. Haritaya göre Çanakkale, Muğla, Adana, Antalya, Eskişehir, Malatya gibi birçok ilin deprem tehlikesi düştü, Trabzon, Rize, Elazığ, Erzurum ve Aksaray gibi illerin deprem tehlikesi yükseldi. Yeni deprem haritasına göre Türkiye yüzölçümünün yüzde 18'i 1'inci derece deprem tehlikesi altında ve nüfusunun yüzde 27'si bu bölgede yaşıyor."

Özmen, söz konusu harita ve parametre değerlerine, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının web sayfasından e-Devlet şifresi ile interaktif olarak erişilebildiğine işaret ederek, bu sayede kişinin bulunduğu yerin, bölgenin deprem tehlikesi ile ilgili çok farklı şekilde sorgulamalar yapabileceğini, deprem raporu alınabileceğini hatırlattı.