Türkiye'de asıl kentsel dönüşüm yeni başlıyor!
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, , “2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ ile kentsel dönüşüm şimdi başlıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde binaları depreme karşı güçlendirme çözümü iyi değerlendirilmeli. Binaları yıkmadan da depreme hazırlıklı olmamız mümkün” dedi.
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, ‘17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20’nci yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye’de riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunu belirterek, “2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ ile kentsel dönüşüm şimdi başlıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde binaları depreme karşı güçlendirme çözümü iyi değerlendirilmeli. Binaları yıkmadan da depreme hazırlıklı olmamız mümkün” dedi.
Türkiye’de büyük yıkıma yol açan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20’nci yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, 2012 yılında çıkarılan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Yeniden Yapılması’ yasasına göre hayata geçen kentsel dönüşümün, 2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ ile aslında yeni başladığını vurguladı. Ferdi Erdoğan, “Deprem açısından çok önemli olan, binayı korozyona karşı koruyan ‘su yalıtımı yönetmeliği’ 2017 yılında çıktı. Deprem Yönetmeliği’ne uygun, su, ses, yangın yönetmeliklerine göre projelendirilmiş, Enerji Kimlik Belgesi alınmasının zorunlu tutulduğu, enerji, su ve atık yönetimini içeren, çevreye uyumlu, doğru malzemenin doğru yerde, doğru şekilde kullanılması ve tüm bu sürecin doğru şekilde denetlenmesi ile yasadan anladığımız kentsel dönüşüm ancak şimdi gerçekleşebilecektir” diye konuştu.
Her bina yıkılıp yeniden yapılmayacak
Kentsel dönüşüm sürecinde 20 milyon konuttan yaklaşık 6,5 milyonunun yeniden yapılacağının ifade edildiğini hatırlatan Ferdi Erdoğan, “Ancak hangi binaların kentsel dönüşüme girip hangilerinin girmeyeceği belirlenmedi. Kentsel dönüşüm kapsamına girebilecek öncelikli bölgeler net olarak belli olmadığından, birçok konut sahibi kendi konutunu da bu 6,5 milyonun içinde zannediyor. Dolayısıyla konutlarının yıkılacağı beklentisi ile mecbur olmadıkça yenilemekten kaçınıyor ve kentsel dönüşüm rüzgarıyla kendi binasının da yıkılıp yeniden yapılacağını hayal ederek kapısını çalacak ‘Beyaz atlı müteahhidini’ bekliyor. Oysa hem her bina yıkılıp yeniden yapılmayacak hem de müteahhitlerin her binayı yenileyip eski sahiplerine bedelsiz verebilecekleri bir planları yok” dedi.
‘Güçlendirme/Yenileme’ ihmal edilmemeli
Toplumu güvenli yapılara kavuşturacak kentsel dönüşüm kapsamında, alan dönüşümü esaslı bir planın uygulamaya alınması gerektiğini vurgulayan Ferdi Erdoğan, “Avrupa Birliği üyesi ülkelerden farklı olarak deprem kuşağında yer alan ülkemizde kentsel dönüşüm kanunu ile başlayan süreç büyük önem taşıyor. Ancak Türkiye’de güçlendirme/yenileme çalışmalarının ihmal edildiğini ve Avrupa’ya göre geride kaldığımızı görüyoruz. Ülkemizdeki kentsel dönüşüm sürecinde, tek uygun çözüm olarak vurgulanan yıkım ve yeniden yapımın, global olarak güçlendirme/yenilemenin ekonomik veya mümkün olmadığı yerlerde tercih edildiği biliniyor. Hatta doğal kaynak tüketiminin azaltılması ve yıkım sonucu ortaya çıkan molozun doğada neden olduğu tahribat gerekçeleri ve sürdürülebilirlik kavramı doğrultusunda, Avrupa’da son yıllarda, ekonomik olmasa da teknik olarak mümkünse yıkım-yeniden yapım yerine güçlendirme/yenileme yaklaşımı benimseniyor” şeklinde konuştu.
Binaları yıkmadan da depreme hazırlıklı olmamız mümkün
Güçlendirme/yenileme çalışmaları ile binaları yıkmadan depreme hazırlıklı olunmasının mümkün olduğunu dile getiren Ferdi Erdoğan, şöyle konuştu: “Uluslararası alanda ‘Deep Renovation’ denilen, ülkemizde de ‘Derin Yenileme’ olarak adlandırılan çalışmalar; bir yapının güçlendirilmesinden, dış cephesine, iç makyajlanmasından bacasına tesisatına kadar her unsurunun yenilenmesini kapsıyor. ‘Derin Yenileme’ aslında, güçlendirme, iklimlendirme, ısıtma-soğutma, aydınlatma ve yangın güvenliğinin yanı sıra enerji verimliliğini de kapsıyor. Ayrıca enerji verimliliği ve sera gazı salımının daha da önem kazandığı günümüzde, atığı yöneteceksek binanın kendisini atık haline getirmeye, yani binayı önce moloza çevirip sonra yeniden yapmaya gerek yok. Mevcut binaların hepsini yenilemek, hatta yeşil bina haline getirmek mümkün. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz dönemde yenileme çalışmaları da vatandaşları güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşturacaktır.”