Türkiye BM'ye iklim değişikliği yol haritasını açıkladı
Türkiye, küresel iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2030 yılına kadar uygulayacağı yol haritasını Birleşmiş Milletler’e sundu.
Türkiye’nin raporuna yarattığı doğal tahribata rağmen ülkedeki tüm HES kapasitesinin değerlendirilmesi ve nükleer santralın devreye alınması da girdi.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e (BM) sunduğu taahhütler arasında güneş enerjisinden elektrik üretiminin 2030 yılına kadar 10 GW, rüzgârdan elektrik üretiminin ise 16 GW kapasiteye ulaşması, mümkün olan tüm hidroelektrik kapasitenin kullanılması, nükleer santralin devreye alınması, elektrik üretiminde ve şebekedeki kayıp oranının yüzde 15 seviyesine düşürülmesi, enerji verimliliği için yeşil liman ve yeşil havalimanı projelerinin uygulanmasının yanı sıra deniz yolu ulaşımında ÖTV’siz yakıt uygulamasına geçirilmesi bulunuyor.
Plana göre Türkiye, 2030 yılında sera gazı emisyonlarını yüzde 21 oranına kadar azaltacak. Türkiye’nin sera gazları salımını 2030’a kadar daha hızlı artırmayı taahhüt ettiğini savunan 350 İklim Hareketi’nden Önder Algedik, “2030 yılı sera gazları projeksiyonu olarak 1 milyar 175 milyon öngören Türkiye, 929 milyon tona çekeceğini, böylece 1990’da 218, 2013’te 459 milyon ton olan sera gazlarının her halükarda katlayacağını iletti” dedi.
2017’DEN 2030’A
İklim dostu enerji çözümlerinin ertelendiğini söyleyen Algedik, “2023 için 20 bin MW rüzgâr enerjisi hedefi, yeni planla göre 16 bin MW’a düşürülerek 2030’a ertelendi.10 bin MW’a yakın güneş enerjisi başvurusu varken, Türkiye 10 bin MW güneş enerjisi için hedef olarak 2030 yılını açıkladı” diye konuştu.
Enerji kimlik belgesi zorunlu
PLANDA iklim değişikliğine uyum yerine daha çok hidroelektrik santralı (HES) taahhüdü bulunduğunu kaydeden 350 İklim Hareketi’nden Önder Algedik, şunları söyledi: “HES’lerle doğa tahrip olurken, Türkiye hidroelektrik kapasitesinin hepsini değerlendireceğini planda belirtti. Türkiye’de mevcut ve yeni binalar 2017 yılına kadar enerji kimlik belgesine sahip olması gerekiyorken, Türkiye 2030 yılı politikalarına da bu yasal zorunluluğu eylem olarak koydu.”
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e (BM) sunduğu taahhütler arasında güneş enerjisinden elektrik üretiminin 2030 yılına kadar 10 GW, rüzgârdan elektrik üretiminin ise 16 GW kapasiteye ulaşması, mümkün olan tüm hidroelektrik kapasitenin kullanılması, nükleer santralin devreye alınması, elektrik üretiminde ve şebekedeki kayıp oranının yüzde 15 seviyesine düşürülmesi, enerji verimliliği için yeşil liman ve yeşil havalimanı projelerinin uygulanmasının yanı sıra deniz yolu ulaşımında ÖTV’siz yakıt uygulamasına geçirilmesi bulunuyor.
Plana göre Türkiye, 2030 yılında sera gazı emisyonlarını yüzde 21 oranına kadar azaltacak. Türkiye’nin sera gazları salımını 2030’a kadar daha hızlı artırmayı taahhüt ettiğini savunan 350 İklim Hareketi’nden Önder Algedik, “2030 yılı sera gazları projeksiyonu olarak 1 milyar 175 milyon öngören Türkiye, 929 milyon tona çekeceğini, böylece 1990’da 218, 2013’te 459 milyon ton olan sera gazlarının her halükarda katlayacağını iletti” dedi.
2017’DEN 2030’A
İklim dostu enerji çözümlerinin ertelendiğini söyleyen Algedik, “2023 için 20 bin MW rüzgâr enerjisi hedefi, yeni planla göre 16 bin MW’a düşürülerek 2030’a ertelendi.10 bin MW’a yakın güneş enerjisi başvurusu varken, Türkiye 10 bin MW güneş enerjisi için hedef olarak 2030 yılını açıkladı” diye konuştu.
Enerji kimlik belgesi zorunlu
PLANDA iklim değişikliğine uyum yerine daha çok hidroelektrik santralı (HES) taahhüdü bulunduğunu kaydeden 350 İklim Hareketi’nden Önder Algedik, şunları söyledi: “HES’lerle doğa tahrip olurken, Türkiye hidroelektrik kapasitesinin hepsini değerlendireceğini planda belirtti. Türkiye’de mevcut ve yeni binalar 2017 yılına kadar enerji kimlik belgesine sahip olması gerekiyorken, Türkiye 2030 yılı politikalarına da bu yasal zorunluluğu eylem olarak koydu.”