Sözcü yazarı fena topa tuttu: 'Memlekette çiğ köfteciden çok müteahhit olunca'
Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, yükselen müteahhit sayısı ve sektördeki durgunluk yüzünden inşaat sektörü için çok kötü günlerin yaklaştığını dile getirdi.
Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, inşaat sektöründe işlerin iyi gitmediğini, "salgının hızla yayıldığını" söyledi. Muratoğlu, "Müteahhitler, dairelerin satışlarını kendi elemanları üzerine yapıp kredi alarak inşaatları bitirme gayretinde" iddiasında bulunarak, "Kat karşılığı yapılanlar da konut satışı olarak çıkıyor karşımıza" ifadesini kullandı.
Muratoğlu'nun "Yüksek yüksek tepelerde ev satamıyorlar!" başlığıyla (10 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
İktidarın sırtını dayadığı yegâne sektörde, inşaatta işler hiç iyi gitmiyor. Salgın hızla yayılıyor. Sektörün en büyükleri bile günah çıkarmaya başladı. Bu işin böyle devam edemeyeceğini anladı.
Zaten bir yerde duracaktı. Durdu! Memlekette çiğ köfteciden çok müteahhit olunca bu durum büyük bir kesimi şapa oturttu.
* * *
İnşaat işinin göbeği İstanbul'da kayıtlı müteahhit sayısı 60 binin üzerinde… Bütün Avrupa kıtasında bu sayı 25 bin civarında… Nüfusun Türkiye ile aynı olduğu Almanya'da müteahhit sayısı 3 bini geçmiyor.
Ya tüm Türkiye'de kaç müteahhit var? Sıkı durun; 330 bin! Tarlada yetişse, verimli olmaz böylesine… Alıcısı olsa dünyaya ihraç ederiz, paraya para demeyiz. İpini koparan inşaata başlayınca sektör sıkıntıya girdi haliyle…
* * *
Siz açıklanan satış rakamlarına bakmayın, çoğu kâğıt üzerinde gerçekleşiyor. Sahibi bile değişmiyor. Özel bankalar kredileri kesti. Kamu bankaları pek de görünmüyor hevesli… Yukarıdan gelen emirle devam ediyorlar kredi vermeye.
Müteahhitler, dairelerin satışlarını kendi elemanları üzerine yapıp kredi alarak inşaatları bitirme gayretinde… Kat karşılığı yapılanlar da konut satışı olarak çıkıyor karşımıza…
* * *
Yine de sektörün efsanesi bol… Beşe katlayacak, on beşe katlayacak… Açgözlü arsa sahiplerinin istekleri uçuyor. Lakin maliyetler de artıyor.
İnşaat sektöründe kullanılan birçok önemli malzemeye son bir yılda yüzde 70 civarında zam geldi. Sadece inşaat demiri ikiye katlandı, önlem olarak ithalatın vergisi sıfırlandı. Fiyatlar bana mısın demedi, aşağıya düşmedi.
* * *
İnşaatın frene basması demek onlarca sektörün etkilenmesini beraberinde getirir. İnşaata gaz vermek için faizlerin düşmesi gerekir. Faizler düşer mi? Neden düşsün ki?Mevcut seviyelerini koruması bile bence yeterli.
İnşaat sektörünün artık eskisi kadar kazanamadığı, satın alınan evin eskisi kadar kazandırmayacağı aşikâr… Zira durursa düşer. Bu mantıkla üretim mecburen devam eder.
* * *
Oysa konuta olan yüksek talebin ve fiyatların artışlarının başlıca sebebi sektörün yatırım kalemine dönüşmesiydi. Getirilerinin yüksek olmasıyla alternatif oluşturmasıydı.
Faizler bu kadar yükselmişken yatırımcı bu kalemi kafasından sildi. Harcanabilir geliri azalan geniş toplum kesimlerinin de konuta talebi kalmadı.
* * *
Şu anda elinde en çok konutu olanlar, bankalar… Batık kredilerini hesaplamaya çalışıyorlar. Müteahhitlerin içine düştüğü inşaat çukurundançıkması yıllar alacak. Bu iş en az dört-beş yıl böyle gidecek. Dayanacak gücü olmayan elenecek.
Yolda yürürken sağa sola bakın. Satılık ve kiralık ilanlarını bir kenara yazın. Kâğıtta yer kalmayınca, ne demek istediğimi anlayacaksınız karınca kararınca…
Muratoğlu'nun "Yüksek yüksek tepelerde ev satamıyorlar!" başlığıyla (10 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
İktidarın sırtını dayadığı yegâne sektörde, inşaatta işler hiç iyi gitmiyor. Salgın hızla yayılıyor. Sektörün en büyükleri bile günah çıkarmaya başladı. Bu işin böyle devam edemeyeceğini anladı.
Zaten bir yerde duracaktı. Durdu! Memlekette çiğ köfteciden çok müteahhit olunca bu durum büyük bir kesimi şapa oturttu.
* * *
İnşaat işinin göbeği İstanbul'da kayıtlı müteahhit sayısı 60 binin üzerinde… Bütün Avrupa kıtasında bu sayı 25 bin civarında… Nüfusun Türkiye ile aynı olduğu Almanya'da müteahhit sayısı 3 bini geçmiyor.
Ya tüm Türkiye'de kaç müteahhit var? Sıkı durun; 330 bin! Tarlada yetişse, verimli olmaz böylesine… Alıcısı olsa dünyaya ihraç ederiz, paraya para demeyiz. İpini koparan inşaata başlayınca sektör sıkıntıya girdi haliyle…
* * *
Siz açıklanan satış rakamlarına bakmayın, çoğu kâğıt üzerinde gerçekleşiyor. Sahibi bile değişmiyor. Özel bankalar kredileri kesti. Kamu bankaları pek de görünmüyor hevesli… Yukarıdan gelen emirle devam ediyorlar kredi vermeye.
Müteahhitler, dairelerin satışlarını kendi elemanları üzerine yapıp kredi alarak inşaatları bitirme gayretinde… Kat karşılığı yapılanlar da konut satışı olarak çıkıyor karşımıza…
* * *
Yine de sektörün efsanesi bol… Beşe katlayacak, on beşe katlayacak… Açgözlü arsa sahiplerinin istekleri uçuyor. Lakin maliyetler de artıyor.
İnşaat sektöründe kullanılan birçok önemli malzemeye son bir yılda yüzde 70 civarında zam geldi. Sadece inşaat demiri ikiye katlandı, önlem olarak ithalatın vergisi sıfırlandı. Fiyatlar bana mısın demedi, aşağıya düşmedi.
* * *
İnşaatın frene basması demek onlarca sektörün etkilenmesini beraberinde getirir. İnşaata gaz vermek için faizlerin düşmesi gerekir. Faizler düşer mi? Neden düşsün ki?Mevcut seviyelerini koruması bile bence yeterli.
İnşaat sektörünün artık eskisi kadar kazanamadığı, satın alınan evin eskisi kadar kazandırmayacağı aşikâr… Zira durursa düşer. Bu mantıkla üretim mecburen devam eder.
* * *
Oysa konuta olan yüksek talebin ve fiyatların artışlarının başlıca sebebi sektörün yatırım kalemine dönüşmesiydi. Getirilerinin yüksek olmasıyla alternatif oluşturmasıydı.
Faizler bu kadar yükselmişken yatırımcı bu kalemi kafasından sildi. Harcanabilir geliri azalan geniş toplum kesimlerinin de konuta talebi kalmadı.
* * *
Şu anda elinde en çok konutu olanlar, bankalar… Batık kredilerini hesaplamaya çalışıyorlar. Müteahhitlerin içine düştüğü inşaat çukurundançıkması yıllar alacak. Bu iş en az dört-beş yıl böyle gidecek. Dayanacak gücü olmayan elenecek.
Yolda yürürken sağa sola bakın. Satılık ve kiralık ilanlarını bir kenara yazın. Kâğıtta yer kalmayınca, ne demek istediğimi anlayacaksınız karınca kararınca…