Şipa markasıyla içecek sektöründe!

Osmanlı Saray İçecekleri ile içecek pazarına giriş yapan Baklavacı Güllüoğlu, Şipa markalı içeceğini ihracat hazırlanıyor. Malezyalılarla görüşen şirketin yeni ürünü yurt dışındaki şubelerinde satılmaya başladı.

Baklavacı Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı M. Nejat Güllü, içecek pazarına inovatif bir ürün olan Şipa markalı Osmanlı Saray İçecekleri ile giriş yaptı. “Şipa” ne derseniz, aslında ilk düşündüğü isim “Şifa” ama bu isme izin verilmemiş, “Şipa”ya dönüşmüş. Fakat, işin başlangıcında, her biri şifa kaynağı kabul edilen Osmanlı Saray İçecekleri’nin araştırılması var. Nasıl bilinir? Kızılcık şerbeti cildi güzelleştirir. Demirhindi şerbeti hazmı kolaylaştırır. Hünkar Özeli, Can-ı Cihan... Daha birçok içecek böyle. Bunların günümüz teknolojisiyle özlerine, esaslarına bağlı kalınarak katkısız üretilmeleri sağlık açısından özellikle çocuklar için önemli. Baklavacı Güllüoğlu’nun yeni işi bu. Şipa için Bursa’da fabrika kurulmuş. Geçtiğimiz ramazan ayında üretim başlamış. Marka birkaç aydır piyasada. Fabrika, günde 5 bin şişe kapasiteli doğal içecek üretiyor.

İçecek üretimi ve bunun içinde Osmanlı içecekleri fikrinin nereden doğduğunu şöyle anlattı: “Dolmabahçe Sarayı’na gidiyordum. Baktım bir turist garsona fırça atıyor. Garsona, nedenini sordum. ‘İçecek istedi, Cola, Fanta dedim kızdı. Bu tarihi yerde milli bir içecek yok mu, diye sordu’ demiş garson. Bu konu kafama takıldı. Saray tamam da padişahlar ne içermiş acaba, araştırdım. Her padişahın kendi avanesi olurmuş, çeşnicibaşıları olurmuş. Morali bozuksa şu içecek, hazımsızlık varsa bu içecek. Hanımlarıyla görüşecekse başka bir içecek. Buradan yola çıkarak üretim yaptık. 6 çeşit üretim yapıyoruz. Birkaç daha gelecek. Fabrikaya 2 milyon lira yatırım yaptık. Kaynatma, damıtma yok. Soğuk işlemle üretiyoruz. 2 yıllık bir çalışma oldu. Şipa’da ihracat yapacağız. Malezyalılar geliyor, görüşmeye. Yurtdışındaki Güllüoğlu şubelerine göndermeye başladık zaten.”

“Gıdada bu kadar”

Baklava dışında birkaç restoran açan Nejat Güllü, Antep mutfağına dayalı bu restoranları çoğaltmaya şimdilik niyetli olmadığını söyledi. Baklava dışında bir de Urfa’da süt ürünleri üretimi yapıyor. Tİ-GEM’in Ceylanpınar tesislerinden koyun sütü alıyor. Kendi ihtiyacı dışında piyasaya kendi markasıyla tereyağı veriyor. Başka alanlarda da üretime girebilir mi? “Gıdada bu kadar” dedi, Güllüoğlu.

İtalyanlarla anlaşma yaptı

Bu arada İtalyanlarla bir anlaşma yapılmış. Güllüoğlu sütü verecek, İtalyanlar, Urfa fabrikasını kullanarak İtalyan peynirleri üretecek. Bu üretim için İtalya’dan özel ustalar gelecek. Nejat Güllü, “200 ton süt vermeyi taahhüt ettik. Anlaşma imzaladık. Biz günlük 30 ton süt alıyoruz. Çiftliğin koyunu keçisi endemik bitkilerle besleniyor. Vali Bey bize orada büyük fıstık bahçeleri vermek istedi ama her ağacın başına polis dikemem ki, istemedim” dedi. Baklava işi, ana faaliyet olarak elbette büyütülecek. ABD’de 4 dükkan var. Yeni birkaç tane açılması gündemde. Dubai’de açılacak. Avrupa kentlerinde iki tane var. Nejat Güllü, “Turquality’i bekliyoruz Avrupa’da açmaya devam edeceğiz, hızlanacağız. İncelemeye girdik” dedi. Türkiye’de Güllüoğlu’nun 21 şubesi var. Hepsi kendi dükkanı. Şirkette 500 kişi çalışıyor. Ana üretim merkezi İstanbul’da. Baklavada 1 milyon dolarlık ihracatı var. Suudi Arabistan ve Avrupa ülkelerine donmuş baklava ihracatı yapıyor. Manhattan, Brooklyn, Los Angeles, Londra ve Erbil şubelerine ADB’de yeni şubeler, Irak, Libya, Hollanda, Kanada, Dubai gibi ülkelerde açılacak şubelerle ihracatı daha da artıracak.

Tepsideki altın...

Güllüoğlu'nun kurucusu Nejat Güllü’nün babası Mustafa Güllü. Aslında çok daha öncelere gidiyor. Büyük dede Mehmet Çelebi ile eşi Güllü Hanım’ın hicaz yolculuğuna... Mehmet Çelebi, Şam’da Müseddes baklavacısından çok etkilenmiş. Ardından oğlu Hacı Mahmud Güllü sürdürmüş. Sonra da torunları Sait, Mustafa Ali ve Mahmut kardeşler... Nejat Güllü, “Tepsideki Altın” isimli kitabında, bu 4 kardeş içinde özellikle amca Sait Güllü’nün “baklavayı sanata dönüştürdüğünü”, 72 yaşına kadar 50 yıl hamur açtığını anlatıyor. Markayı 4 kardeşin çocukları kullanabiliyorlar. Markanın İstanbul’a gelişi 1949 yılında. Mustafa Güllü, Havyar Han 23 numarada açmış ilk dükkanını. 1976’da daha büyük bir dükkana, Karaköy’de bugün de faal olan dükkana taşınmışlar

Fatih Güllü hazırlanıyor

Nejat Güllü’nün hayalleri Karaköy’deki dükkana sığmayınca, 1985’te ayrılarak kendi yoluna gitmiş. Hasanpaşa’da kurduğu imalathaneden eski bir kartal arabayla taşımış baklavayı. Mısırçarşısı’ndaki ikinci dükkan dönüm noktalarından biri olmuş. İşler açılınca Kağıthane’de daha büyük bir üretim tesisi kurmuş. O tesis zamanla büyütülerek 7 bin metrekareye çıkmış. Bugün bu büyük imalathanede üretim yapılıyor. Oğlu Fatih Güllü, şirkette Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Röportaja, Babası Nejat Güllü ile birlikte ve beyaz iş kıyafetleriyle katıldı. İşi devralmaya, yeniliklerle geliştirmeye hazır bir profil çiziyor. İnternette sayfası, tarifleri, binlerce takipçisi var.O'nun kurucusu Nejat Güllü’nün babası Mustafa Güllü. Aslında çok daha öncelere gidiyor. Büyük dede Mehmet Çelebi ile eşi Güllü Hanım’ın hicaz yolculuğuna... Mehmet Çelebi, Şam’da Müseddes baklavacısından çok etkilenmiş. Ardından oğlu Hacı Mahmud Güllü sürdürmüş. Sonra da torunları Sait, Mustafa Ali ve Mahmut kardeşler... Nejat Güllü, “Tepsideki Altın” isimli kitabında, bu 4 kardeş içinde özellikle amca Sait Güllü’nün “baklavayı sanata dönüştürdüğünü”, 72 yaşına kadar 50 yıl hamur açtığını anlatıyor. Markayı 4 kardeşin çocukları kullanabiliyorlar. Markanın İstanbul’a gelişi 1949 yılında. Mustafa Güllü, Havyar Han 23 numarada açmış ilk dükkanını. 1976’da daha büyük bir dükkana, Karaköy’de bugün de faal olan dükkana taşınmışlar