Polat Tower için konuşulanlar ne kadar doğru?

Tuğçe Tatari, Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde Polat Tower hakkında konuşulanları ele aldı.


Polat Tower, İstanbul'un ilk gökdelen rezidanslarından. İnşaatın başlamasıyla beraber şehrin en ünlü ailelerinin de birer daire aldığı konuşulur olmuştu. İnşaat bitti, bina açıldı. Polat Tower, şov dünyasından ünlü simaların da tercihi haline geldi. Mesela; Beyaz ve Mustafa Sandal. Binanın ilk günlerinde orada oturmak ayrıcalıktı.

Sonra ne olduysa oldu ve kalite düştü. Restoranı, dükkanları rağbet görmez oldu, bina sakinlerinin profili değişime uğradı. 'Rus kadınların uğrak yeri' olarak anılmaya başladı. Kiminle karşılaşsam bir gece yarısı Polat Tower'ın asansöründe rastladığı 'tuhaf' kadından veya tanıklık ettiği sıradışı 'gece konukları'ndan bahsediyordu.

Dedikodular aldı başını gitti. Mal sahipleri de sonunda bu duruma isyan etti. Hatta Beyaz'ın bu sebeple binadaki dairesinden taşındığı bile anlatıldı. Taşındığı gün, resepsiyonun önünde 'Bu binaya dört bir yanından abdest aldırmanız gerekiyor' diye isyan ettiği iddiası da o günlerin ses getiren dedikodusuydu.

Kaybedilen kalite, mal sahiplerince çekilen ültimatom sonrası geri kazanılmaya çalışılıyordu. Giriş çıkışlarda kimlik kontrolü başlamış, güvenlik artırılmıştı.

Tam idareyi ele aldılar derken bir cinayetle lekelendi bu bina. Ev sahipleri ve kiracıların huzuru tamamen kaçtı. Dairesini satmak isteyenler bu olayla beraber ciddi fiyat düşüşü yaşanacağını ve aradaki farkın Polat Ailesi tarafından ödenmesi gerektiğini savundu. Yönetim kurulu toplantısı istendi. Birçok kiracı acilen evleri boşalttı. Binada bir nevi ayaklanma yaşandı. Aileler binada yalnız yaşayan, öğrenci çocuklarının kira kontratlarının feshedilmesini istedi.

O günlerde şunlar konuşuluyordu: İstanbul'un en yüksek aidatlı binalarından biri Polat Tower. Daire başına ayda 1000 TL aidat ödeniyor. Bunun içinde resepsiyon, güvenlik, bina hizmetleri var. Binada ise 400 daire ve birçok dükkan bulunuyor. Bu kadar yüksek gelirli bir bina ancak bu kadar kötü yönetilebilir...

Cinayet sonrası haliyle Polat Tower'da kiralar düştü.

Eski 'pırıltılı' bina sakinlerinin yerini bambaşka bir profil almıştı.

Polat Tower artık bir sürü şeyin kötü tasviri haline gelmişti.

Bir işletmenin tepetaklak oluşu, değer kaybedişi, 'kötü yönetim' adına meslek okullarında ders olarak okutulsa yeriydi...

***

Ve son olarak geçen hafta yaşanan yangın.

Televizyonu açıp da Polat Tower'ı alevler içinde yanarken görünce 'Neyin laneti bu? Adnan Menderes'in mi?' diye düşünmeden edemedim.

Bilenler bilir; Polat Ailesi'nin geçmişiyle ilgili bir iddia zaman zaman gündem olur ve sonra da söner.

Bu iddia; baba İbrahim Polat'ın zamanında kapıcılığını yaptığı bir Nişantaşı apartmanında yaşananlarla ilgilidir.

İddiaya göre; apartmanda Adnan Menderes'in metreslerinden olan Suzan Sözen ve eşi Ferit Avni Sözen oturmaktadır.

Ferit Avni Sözen, o zamanın İstanbul Emniyet Müdür Muavini'dir.

Sıkıyönetim öncesi Adnan Menderes bir sandık dolusu parayı 'ne olur ne olmaz' diyerek Suzan Sözen'e emanet eder. Menderes'in, eşi emniyet müdür muavini olan bir kadının evinin aranmayacağını düşündüğü anlatılır.

Oysa işler merhum başbakanın tahmin ettiği gibi 'hafif' gitmeyecektir. Gelişmelerden korkan Suzan Sözen 'emanet sandığı' güvenilir kapıcılarının evine saklar.

Gerçekten de Sözen Ailesi'nin evi aranır, sorgular yapılır. Ortalık durulduğunda ise ne 'kapıcı' ne de 'emanet' ortadadır.

Kayıp kapıcı bir süre sonra inşaat işine girecektir.

Ve tüm ülkede tanınan biri olacaktır.

İşte iddialara göre bu kapıcı, Adnan Polat'ın babası İbrahim Polat'tır.

***

Polat Ailesi bu iddiaları yalanlar.

Sadece 'sandık' değil 'kapıcılık' da aile tarafından kabul edilmez.

Oğul Adnan Polat konuya dair yaptığı basın açıklamasında; 'Babam amelelik yaparak para kazanıyormuş. Kendisine sordum 'Hiç kapıcılık yapmadım' dedi' şeklinde konuşmuştu. Oysa iddiaları güçlendiren, başta eski Nişantaşılılar olmak üzere birçok görgü tanığı vardır.

Bunlardan biri de Cumhuriyet gazetesinin eski Sorumlu Yazıişleri Müdürü Erol Dallı. Dallı, kitabında İbrahim Polat'tan şöyle bahsediyordu: Teşvikiye Camii karşısındaki apartmanın kapıcısı İbrahim Polat'tı. Yanaştım, konuşturmaya çalıştım. Üç-beş kuruş da para verdim. Almazlandı baştan, ama sonra aldı. 'Sen bilmiyor musun Beyefendi (Başbakan Adnan Menderes) her zaman gelir buraya' dedi. 'Ferit Bey oturuyor burada' dedi. 'Ferit Bey dışarıda' dedim. 'Sen de amma safsın,' dedi. 'Beyefendi  Suzan Hanım'la biraz sohbet eder, sonra da gider,' dedi.

***

Ailenin soyadını verdiği, dikkatlerin üzerinde olduğu bir binada yaşananların ardı arkası kesilmeyince insan ister istemez 'lanet' gibi yorumluyor. Polat Ailesi yangının can kaybı yaşanmadan söndürülmesinden sonra bir boğa kestirmiş.

'Emanetine ihanet' edilen bir ölünün yarattığı enerji kalkanı, boğa kanıyla kırılır mı bilemem...

Tuğçe Tatari /Akşam