Maaşlara zam geldi fakat...
Bu yılın ikinci yarısı yani Temmuz ayından itibaren, ücretlere zam geldi. Ancak Temmuz ayı maaşlarını alanların bir kısmı, bakıyorlar, ellerine geçen tutar, geçen aydan daha az!
Okurlar tarafından özellikle yöneltilen soru şu;
“Maaşımıza zam geldiğine göre, elimize geçen paranın da artması gerekmez mi?”
Yanıtlayalım; maaşa zam gelince, bazı ücretlilerin eline geçen maaş azalabilir.
Nedenine gelince; ücret arttıkça, gelir vergisinin oranı da artıyor. Örneğin, altı aylık ücretin vergi matrahı toplamı 12 bin TL’yi aştığında vergi oranı 5 puan artıyor. 229 bin TL’yi aşınca da gelir vergisinin oranı, aşan kısım için 7 puan artıyor. Başka bir anlatımla, yüzde 20 yerine yüzde 27 vergi kesiliyor. Yüksek ücretlerde örneğin yıl içinde vergi matrahı toplamı 106 bin TL’yi aşan ücretlerde, vergi oranı yüzde 35’e çıkıyor. Böyle olunca da ele geçen tutar, maaşa zam yapıldığı halde azalabiliyor.
Konunun çarpıklığı ve adaletsizliğine, Sevgili Şükrü KIZILOT Hocamızın 28 Temmuz 2014 tarihli yazısından devam edelim.
Anayasa’nın 73. maddesine göre;
“Herkes mali gücüne göre vergi öder.”
Bu ne biçim mali güçtür ki yılda 29 bin TL’nin üzerinde geliri olan ücretliden yüzde 27 vergi alınıyor, şirketlere gelince, 2 milyon TL hatta 2 milyar TL bile kazansalar yüzde 20 vergi alınıyor.
Ve yine Anayasa’nın aynı maddesinde;
“Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması gerektiği”
belirtiliyor. Bir okuyucumuz soruyor;
“Bu ne biçim adaletli ve dengeli dağıtımdır ki milyonlarca TL’lik borsa kazancında, vergi ‘sıfır’. Hazine bonosu ve devlet tahvili faizinde de sadece yüzde 10. On milyonlarca hatta yüz milyonlarca TL kazanan şirketlerin kurumlar vergisi yüzde 20. Evet, bu nasıl adaletli ve dengeli dağıtım?”
Şu aşamada “Haklısınız” demenin dışında yapabileceğimiz bir şey yok.
Yıllardır, istihdam üzerindeki yükler bakımından, Türkiye dünya birincisi.
Gelir vergisinin, üçte ikisi ücretlilerden alınıyor.
- Ücretlinin vergi iadesi vardı. Kaldırıldı.
- Ücretlinin, vergi tarifesi, beyanname veren vergi mükelleflerine kıyasla, 5 puan düşüktü. Bu ayrıcalığa da son verildi ve vergi oranları eşitlendi.
- Vergi mükellefi olup defter tutan işletmeler; otomobil alım, yakıt, bakım, kasko ve benzeri giderleri, işletmeden karşılıyorlar. Birçok masraflarını, işle ilgili gibi gösterip masraf yazabiliyorlar. Önemli bir kısmının vergi kaçırma olanağı var ve bu olanaktan yararlanıyorlar.
Daha neler neler…
Ücretlilerin hiç birinde bu olanak yok.
Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi, “ayırma kuramı”nın uygulanması ve vergi ödeme yönünden, emek geliri elde edenin, sermaye gelirine kıyasla, korunması gerekiyor…
Hürriyet
“Maaşımıza zam geldiğine göre, elimize geçen paranın da artması gerekmez mi?”
Yanıtlayalım; maaşa zam gelince, bazı ücretlilerin eline geçen maaş azalabilir.
Nedenine gelince; ücret arttıkça, gelir vergisinin oranı da artıyor. Örneğin, altı aylık ücretin vergi matrahı toplamı 12 bin TL’yi aştığında vergi oranı 5 puan artıyor. 229 bin TL’yi aşınca da gelir vergisinin oranı, aşan kısım için 7 puan artıyor. Başka bir anlatımla, yüzde 20 yerine yüzde 27 vergi kesiliyor. Yüksek ücretlerde örneğin yıl içinde vergi matrahı toplamı 106 bin TL’yi aşan ücretlerde, vergi oranı yüzde 35’e çıkıyor. Böyle olunca da ele geçen tutar, maaşa zam yapıldığı halde azalabiliyor.
Konunun çarpıklığı ve adaletsizliğine, Sevgili Şükrü KIZILOT Hocamızın 28 Temmuz 2014 tarihli yazısından devam edelim.
Anayasa’nın 73. maddesine göre;
“Herkes mali gücüne göre vergi öder.”
Bu ne biçim mali güçtür ki yılda 29 bin TL’nin üzerinde geliri olan ücretliden yüzde 27 vergi alınıyor, şirketlere gelince, 2 milyon TL hatta 2 milyar TL bile kazansalar yüzde 20 vergi alınıyor.
Ve yine Anayasa’nın aynı maddesinde;
“Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması gerektiği”
belirtiliyor. Bir okuyucumuz soruyor;
“Bu ne biçim adaletli ve dengeli dağıtımdır ki milyonlarca TL’lik borsa kazancında, vergi ‘sıfır’. Hazine bonosu ve devlet tahvili faizinde de sadece yüzde 10. On milyonlarca hatta yüz milyonlarca TL kazanan şirketlerin kurumlar vergisi yüzde 20. Evet, bu nasıl adaletli ve dengeli dağıtım?”
Şu aşamada “Haklısınız” demenin dışında yapabileceğimiz bir şey yok.
Yıllardır, istihdam üzerindeki yükler bakımından, Türkiye dünya birincisi.
Gelir vergisinin, üçte ikisi ücretlilerden alınıyor.
- Ücretlinin vergi iadesi vardı. Kaldırıldı.
- Ücretlinin, vergi tarifesi, beyanname veren vergi mükelleflerine kıyasla, 5 puan düşüktü. Bu ayrıcalığa da son verildi ve vergi oranları eşitlendi.
- Vergi mükellefi olup defter tutan işletmeler; otomobil alım, yakıt, bakım, kasko ve benzeri giderleri, işletmeden karşılıyorlar. Birçok masraflarını, işle ilgili gibi gösterip masraf yazabiliyorlar. Önemli bir kısmının vergi kaçırma olanağı var ve bu olanaktan yararlanıyorlar.
Daha neler neler…
Ücretlilerin hiç birinde bu olanak yok.
Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi, “ayırma kuramı”nın uygulanması ve vergi ödeme yönünden, emek geliri elde edenin, sermaye gelirine kıyasla, korunması gerekiyor…
Hürriyet