Korana ile birlikte 2 milyon işsizimiz olacak
Koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde borçlu firmaların yakında iflas bayrağını çekebileceğini belirten ekonomist-yazar Atilla Yeşilada, bazı devletlerin de moratoryum ilan etmek zorunda kalacağı öngörüsünde bulundu. Türkiye'de de salgının hızla yayıldığına dikkat çeken Yeşilada "Artık hayal aleminden uyanın" çağrısı yaptı.
Ekonomist-yazar Atilla Yeşilada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının toplumsal ve ekonomik sonuçlarını analiz etti.
Küresel çapta bir ekonomik deprem yaşanacağını belirten Yeşilada, Türkiye’nin aldığı önlemlerin de yetersiz olduğunun altını çizdi.
Yeşilada’nın "Başımıza geleceklerin farkında mıyız?" başlıklı yazısında şu ifadeler yer aldı:
"İyi senaryoda bir yıl içinde filan aşı bulunur, dünyaya dağıtılması da altı ay alır, yani hastalık bir çok yerde 1.5 yılda filan biter.
Bu süre zarfında dünya ekonomisinin toparlanması da mucize olur. Çünkü, zaten zar-zor ayakta duran Gelişmekte Olan Ülkeler’in (GOÜ, Piyasalar = GOP) çok FX borçlu şirketleri yakında topu atacak. Arjantin, Güney Afrika Cumhuriyeti, Lübnan, Afrika’da adını dahi telaffuz edemediğim bir çok devlet de moratoryum (Moratoryum, borçlanıcının, ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilân etmesidir. Genelde borçlu ve alıcı arasında borcun yeniden yapılandırılması ile sonuçlanır) ilan edecek. Kredi notu indirimleri şimdiden başladı ve her gün çoğalarak sürecek. Türkiye gibi riskli kabul edilen ülkelere fon akışı iyice yavaşlayarak alınan parasal gevşeme tedbirlerini bertaraf edecek.
JP Morgan’ın, yok Goldman Sachs’ın, yok International Institute of Finance’in bu gerçeği nasıl görmediklerine şaşıyorum. Türkiye’ye geçerken Ankara’ya da bir çağrıda bulunuyorum, lütfen artık hayal aleminden uyanın. 'Biz bize yeteriz', 'Bu krizden güçlenerek çıkarız', 'Milli dayanışma kampanyası' gibi atılımlar timsahlarla dolu bataklıkta yüzerken saç bakımı yaptırmaya benziyor. Acil olana odaklanalım, gerisini sonra düşünürüz.
Özetle, çok sıkı uygulanan bir sokağa çıkma yasağı ve sınırlarda acımasız kontroller haricinde, bu salgının yayılması önlenemez. Eğer bir kaç ay daha 'böyle idare edersek', sağlık personeli hastalıktan kırılmaya, ya da yorgunluktan bayılmaya, malzeme bitmeye, acil bakım üniteleri dolup taşmaya başlar. İdare edemiyiz. Acil sokağa çıkma yasağından başka çare yok!
'Fiili olarak 2 milyon işsiz daha'
Ekonomi açısından bakalım, İstikrar Kalkanı güzel bir başlangıç, bakın Saray’a karşı eleştirel bir tavır içinde değilim. Hatta, işsiz kalanlara ucuz kredi de iyi bir fikir. KOBİ’lere verilen desteklere helal olsun. Ama yetmiyor. Size söylüyorum. Bu güne kadar belki 500 bin dükkan, mağaza, işletme kapandı. Bunların her biri dört kişi çalıştırsa, 2 milyon işsizimiz olacak. Yazın turist gelmez. Bir milyon daha eklenir işsizler ordusuna. Bunların nasıl doyurulucağına dair acil tedbir alınmalı.
Kredi, geçici işsizlik ödeneği gibi yöntemler kesmez bu dev mağdurlar kitlesini. Banka hesabına nakit yardım yatırmaktan başka çare yok. Finansman derseniz, IMF kapısını çalana para dağıtıyor, gidin alın artık. Zaten gidip Fed’den swap imkanı isteyip hain ve emperyalist Batı’ya teslim olmadınız mı? IMF’ye ve Dünya Bankası’na direnmenin ne anlamı var.
Sene başından bu yana TCMB kamu bankaları vasıtasıya 25 milyar dolar satış yaptı, doları frenlemek için. O dövizlere çok ihtiyacımız olacak. Bırakın kur patlasın. Siz sağlık krizi ve ekonomik bunalımı sona erdirecek tedbirleri alın, TL hızla değer kazanacaktır. Türkiye’nin kalıcı bir devaluasyon yemesi için hiç bir neden yok. Çıktı açığı yüksek, petrolü artık bedava veriyorlar, kamu borç oranı düşük. Yani kur şoku enflasyona kolay atlayamaz artık. Tüccar talep olmayınca nasıl zam yapsın? Şirketler batar diyorsanız, evet, ama zaten battılar. Hepsini kredi dopingiyle ayakta tutuyorsunuz. Önümüzdeki bir belki bir buçuk yılda bu ülkeye sırf GOÜ kategorisinde olduğu için dışardan finansman girmez diye plan yapın.
En önemlisi, bu acı günlerde dayanışma istiyorsanız, muhalefete, HDP’ye, KHK’lılara, hapse attığınız masum gazetecilere bir zeytin dalı uzatın. Sen affet ki, onlar da seni affetsin."