Konut sektörü ‘Dönüşüm’ü tartıştı

Konut sektörünün liderleri ile dünyadan ve Türkiye’den uzmanlar “Konut Konferansı 2012”de Kentsel Dönüşüm ve Mütekabiliyet Yasaları’nı tartıştı.

Konut sektörünün liderleri ile dünyadan ve Türkiye’den uzmanlar “Konut Konferansı 2012”de Kentsel Dönüşüm ve Mütekabiliyet Yasaları’nı tartıştı.

“Değişim/Dönüşüm” temasıyla gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören “Konut Konferansı 2012”de sektöre süreçte ışık tutacak pek çok konu gündeme taşındı. Sektör liderleri ile dünyadan ve Türkiye’den konunun uzmanları son dönemde sadece konut sektörünün değil kamuoyunun dikkatle takip ettiği “kentsel dönüşüm” odağında, kanunun çıkmasını takiben sektörün ve tüketicinin süreçten nasıl etkileneceğini, uygulama aşamasında yaşanacak sorunları, sektörün dikkat etmesi gereken konuları tartışmaya açtılar.

“Konut Konferansı 2012”nin iki önemli gündem maddesini “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ve “Mütekabiliyet Yasası” oluşturdu. Konferans “Değişim/ Dönüşüm” ana başlığı altında sektör profesyonellerini bir araya getirdi.

"Artık aklımızı başımıza toplama zamanı geldi"

Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol konferansın açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’nin her şeyden önce doğru bir planlamaya ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Mesleğe atıldığım 1961 yılından bu yana hep bu konuların konuşulduğuna tanık oluyorum ama sadece konuşmakla yetiniliyor. Sanayileşmeyle birlikte artan köyden kente göç gecekondulaşmayı da beraberinde getiriyor. Çarpık yapılaşmanın en büyük sorumlusu ayrım olmaksızın siyasetçilerin tamamıdır, çünkü gecekondular hep bir oy deposu olarak algılanıyor. Mimarlar Odası gibi meslek örgütleri bu konulara dikkat çekmekle birlikte hep her şeye karşı çıkan, muhalif bir konumda kalıyor. Oysa Türkiye'nin her şeyden önce doğru bir planlamaya ihtiyacı var. Gündemde olan Afet Yasası gecekonduları doğru yerleşimlermiş gibi ele alıp, yıkıp yerlerine yenilerini yapıyor. Son büyük deprem olan 1999 İzmit felaketinin üzerinden 13 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bir şey yapılmadı. Artık aklımızı başımıza toplama zamanı.”

"Yeni Afet Yasalarına ihtiyaç duymamak için çalışmalıyız"
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Genel Başkanı Nazmi Durbakayım da, bir 'milat' ve 'kurtarıcı' olarak değerlendirilen Afet Yasası benzeri bir yasal düzenlemeye ileride yine ihtiyaç duymamak için tatmin edici bir çalışma görmediklerini kaydederek, en azından büyük kentlere olan göçün kontrol alınması gerektiğini belirtti. Durbakayım , söz konusu yasanın başarılı olması için birkaç kamu binasının yıkılıp yeniden inşa edilmesinden çok daha fazlasının yapılması gerektiğine işaret etti.

“Afet Yasası sürdürülebilirlik ve inovasyon için bir fırsat”

Material ConneXion İstanbul Direktörü Paolo ise Cancellato konferansta kentsel dönüşüm sürecinde ortaya çıkacak atık malzemenin değerlendirmesi ve bu malzemenin yeniden kullanımı konularını yenilikçi uygulama yöntemleriyle birlikte masaya yatırdı. Cancellato şöyle konuştu: “Son zamanlarda gündemde olan Afet Yasası kapsamında yapılacak olan yıkımlar ve yeniden yapılanma, Türkiye için sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında bir şeyleri değiştirmek için büyük bir imkan sunuyor. 6 milyon binanın yıkımından çıkacak atığı ve bütün bunları tekrar inşa etmek için gerekli malzeme miktarını düşünün. Yeni yasa, atık yönetiminin çevresel etkisi hakkında bilincin güçlenmesine yardımcı olabilecek önemli bir fırsat.

Garanti Koza Gayrimenkul Koordinatörü ve Gayrimenkul için Strateji Platformu Başkanı Gürler Ünlü’nün moderatörlüğünü üstlendiği “Sorulmayan Kaldı mı?” başlıklı söyleşi bölümünde; kentsel dönüşüm konusu aktörler bağlamında ele alındı ve planlamanın süreç için önemi vurgulandı. Söyleşi bölümünün ilk konuşmacısı olan Sinpaş GYO İcra Kurulu ve KonutDer Başkanı Ömer Faruk Çelik, kentsel dönüşüm konusunun Van Depremi’nden sonra apar topar tartışılmaya başlanan bir konu olduğunu belirtti. Bugün gelinen noktada ciddi bir odaklanma sorununun mevcut olduğunu vurgulayan Çelik, kentsel dönüşüm sürecinin aktörlerini belediye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, meslek odaları, hak sahipleri, akademisyenler ve özel sektör olarak sıraladı. Çelik’in konunun aktörlerini çok iyi ortaya koyduğunu belirten Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ise; öncelikle özel sektörde çalışan geliştirici bir mimar olduğunu belirtti. Elmas, geliştirdiği her projede mesleki sorumluluğunu göz önünde bulundurarak mimar kimliğini ile sürece odaklandığını aktardı.

Konut Konferansı’nda Hollanda Mimarlık Enstitüsü (Netherlands Architecture Institute-NAI) Mimarlar Odası Bursa Şubesi, ODTÜ ve Yapı-Endüstri Merkezi ortaklığıyla Ankara, Bursa ve İstanbul’da, 14- 18 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen NAI Gezici Çalıştaylar da sonuçlandırıldı. NAI Gezici Çalıştay Ankara moderatörü Doç. Dr. Çağatay Keskinok, Gezici Çalıştay Bursa Panelisti ve Nilüfer Kent Konseyi Üyesi İkbal Polat ile her üç kentte de panelist olan BM Habitat'tan kent plancısı-mimar José Chong, De Nijl Mimarlık’ın kurucu ortağı Endry van Velzen, Hollanda Altyapı ve Çevre Bakanlığı’ndan Bart Vink oturuma konuşmacı olarak katıldılar.

Oturumun moderatörü NAI’den Chris Luth, yılda 10 kez düzenledikleri çalıştaylarda genel olarak hızlı kentleşen alanları tercih ettiklerini belirtti. Bir diğer moderatör, Türkiye’deki NAI Gezici Çalıştaylar Koordinatörü Merve Bedir de bugün Türkiye’de tartışma konusu olan kentsel dönüşüm olgusunun Hollanda’da 1950’li yıllarda gündemde olduğuna, dolayısıyla da Türkiye’nin bu bağlamda Hollanda’nın deneyimlerinden yararlanma olanağı olduğuna dikkat çekti. Bedir; Ankara, İstanbul ve Bursa’da yürütülen çalıştay boyunca, İstanbul Tarlabaşı’ndan Kuzey Ankara’ya birçok dönüşüm alanında mümkün olduğunca çok aktöre ulaşmaya çalıştıklarını belirtti.

Nilüfer Kent Konseyi Üyesi İkbal Polat da Gezici Çalıştaylar sırasındaki deneyimlerini özellikle Bursa üzerinden aktardığı konuşmasında Hollanda’daki deneyimlerle karşılaştırıldığında Türkiye’de göze çarpan “zaman” konusuna dikkat çekti. Hollanda’daki bir kentsel dönüşüm süreci örneğinin 15 yıl sürdüğünü ancak, Türkiye’de bu süreçlerin kapalı bir biçimde belki 15 ay içinde tamamlandığını belirtti. Polat bu aceleciliğin, Türkiye’de kentsel dönüşümün odağının insan- çevre mi, yoksa sermaye mi olduğunu sorgulattığına dikkat çekti.