Kayıp-kaçak bedeli isteyenlere önemli uyarı

Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Rıdvan Yıldız, kredi kartı aidatı, dosya masrafı ve elektrikte kayıp kaçak bedelinin iadesi işlemlerine aracılık yapma iddiasıyla yayımlanan internet, televizyon ve SMS reklamlarının tüketicileri kandırdığını ifade etti

Yıldız, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17 Aralık 2014'te elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden tahsil edilmesinin yasal olmadığı yönünde verdiği kararından sonra "arzuhalciliğin yeniden hortladığını" kaydetti. "Kredi kartı aidatı, dosya masrafı ve elektrikte kayıp Kaçak bedelinin iadesi işlemlerine aracılık yapma iddiasıyla çeşitli duyuru mecralarında, SMS yoluyla ve internet sitelerinde hatta televizyon kanallarında yayımlanan Reklamlar tüketicileri kandırıyor" diyen Yıldız, para karşılığında tüketicilere boş dilekçe gönderen yani arzuhalcilik yapan fırsatçıların reklamlarına yasak getirilmesi gerektiğini vurguladı. Yıldız, bu işin bir nevi yüksek ücret alarak boş dilekçe göndermek suretiyle yapılan dolandırıcılık olduğunu aktardı. Arzuhalciliğin mevcut yasalara göre suç olduğunu kaydeden Yıldız, bu reklamlarda tüketicilere kredi dosya masrafı, kart aidatı ve kayıp kaçak bedelini geri almalarının kesin olarak sağlanacağı yönünde vaatte bulunulduğunu, inanan saf vatandaşlara fahiş bedeller karşılığında boş dilekçeler gönderildiği aktardı.


"Bu faaliyet dolandırıcılık kapsamına giriyor"

Yıldız, ilgili kamu kurumları ve baroların da seyirci kaldığı söz konusu faaliyetin dolandırıcılık kapsamına girdiğini savundu. Bu durumun Avukatlık Kanunu'na da aykırı olduğunu dile getiren Yıldız, hukuksuz faaliyeti yürütenlerin, yetkililerin müdahale etmemesi veya etmekte gecikmesinden istifade ederek, yaptıkları işin yasal olduğunu iddia ettiğini anlattı. Düzenleyici işlemle söz konusu faaliyetlerin yasaklanmasının önemine işaret eden Yıldız, son yıllarda hukuka aykırı şekilde tüketici istismarı yapan yüzlerce firmanın faaliyete geçtiğini ve kurdukları çağrı merkezleriyle her gün binlerce kişiyi tuzağa düşürdüklerini vurguladı.

TÜSODER Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Rıdvan Yıldız, şu bilgileri verdi:

"Boş dilekçe satmayı mevcut yasalar ışığında değerlendirirsek; söz konusu faaliyeti yürütenler eğer avukatsa televizyon kanallarında ve internet sitesinde yapılan reklamlarla avukatların reklam yasağı delinmektedir. Diğer taraftan bu işi yapanlar kendileri avukat olmadıkları halde avukat çalıştırmak suretiyle faaliyet gösteriyorlarsa, bu durumda da Avukatlık Kanunu'nun 48. maddesinde düzenlenen, 'Avukat veya iş sahibi tarafından vaat olunan veya verilen bir ücret yahut da herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık edenler ve aracı kullanan avukatlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' hükmü ihlal edilmektedir. Yapılan iş sahtekarlık. Şayet söz konusu şahısların avukat olduğunu düşünürsek Avukatlık Kanunu'nun 35/1 hükmü önümüze geliyor. Bu hüküm 'Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir' şeklinde. Hüküm gereği söz konusu reklam, münhasıran avukatlara tanınan hukuki meselelerde mütalaa vermek, hukuki meselelere ait bütün evrakı düzenlemek yetkisine de aykırıdır."

"Devlet müdahale etmeli tüketiciler kandırılmamalı"

Yıldız, bu suçun Avukatlık Kanunu'nun 63. maddesinde "Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları halde muvazaalı yoldan alacak devralarak ve kanunların tanıdığı başka hakları kötüye kullanarak avukatlara ait yetkileri kullananlar bir yıldan 3 yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar" şeklinde düzenlendiğini söyledi.

Kanun hükümlerinden de görüldüğü gibi boş dilekçe satmanın kanuna da aykırı olduğunu dile getiren yıldız, ayrıca hileli davranışlarla çıkar sağlama söz konusu olduğundan dolandırıcılık suçunun da oluştuğunu ifade etti. Rıdvan Yıldız, "Ancak bu konuyu düzenleyici bir işlemle açıklığa kavuşturmak devletin görevidir. Bu yapılmadığı sürece tüketiciler kandırılmaya devam edilecektir. Bir an önce kamu otoritesinin duruma müdahale etmesi gerekiyor" diye konuştu.