Kat karşılığı bina yapımında sözleşme ve vekalet arasında fark var!

Tamer Heper bugünkü köşesinde kat karşılığı bina yapımında sözleşme ve vekalet arasında fark olduğunu dile getirdi

Boşuna zaman kaybı

Bir müteahhitle babam ve kardeşi anlaşmışlar, kat karşılığı inşaat yaptıracaklar. Önce sözlü anlaşıyorlar, sonra notere gidiyorlar ama noterde sözlü anlaşmanın tersi yazılıyor, babam ve kardeşi de yaşlı olduklarından bilmeden imzalıyor. Öğrenince önce vekaleti bitirdik ama müteahhit buna çok kızdı bir yıldır inşaatı başlatmıyor. Yeni yasa bize bir hak tanıyor mu? • Ş.Ö.

Okuyucum haklı olarak dertli, yapılmasını ümit ettiği inşaat yapılmadığı gibi ihtilaf nedeni ile yapılması da yakınlarda mümkün görülmüyor. Şimdiden söyleyeyim işleri uzayacak. Çünkü sözleşme yapmak için notere gittiklerine göre aralarında geçerli bir sözleşme var. Parantez içinde söyleyeyim, kat karşılığı inşaat sözleşmesi karma sözleşmedir. Bir taraftan müteahhidin yapacağı iş bakımından eser sözleşmesi olup diğer taraftan arsa sahibinin kat verme taahhüdü bakımından gayrimenkul satış vaadi sözleşmesidir. Bu sözleşme noterde yapılma şartına bağlı olduğundan ve babanız da sözleşmeyi noterde yaptığından geçerli bir sözleşmedir. Ancak müteahhide verilen vekaletname sözleşmenin dışında bir olaydır. Sözleşme yürür ama vekaletname fesholunabilir, buna fesihten çok vekilin azledilmesi diyoruz. Dolayısı ile vekaletnamenin olmayışı sözleşmenin hükümlerinin ifasına mani değildir. Vekaletname arsa sahibinin adına belediyede, bazı idarelerde işlem yapma yetkisi verir. Bu olmasa da işleme arsa sahibi bizzat katılır ve işler yine yürür. Dolayısı ile vekaletten azil işin durması manasına gelmez. Ancak müteahhit sözleşmede taahhüt ettiği tarihte işe başlamazsa ve başladığı zaman taahhüt ettiği tarihte bitirme imkanı teknik olarak kalmamışsa sözleşenin feshini talep mümkündür. Bunun için dava açılır ve mahkemeden sözleşmenin feshi istenir. İşiniz biraz uzun sürecek derken bu davayı kastettim.

Diğer okuyucularım için de hatırlatayım: Böyle değerli bir işi lütfen bir meslektaşımın nezaretinde yapın. İş çıkmaza girdimi uzun zaman kaybedersiniz, bu olayda da olan budur.

Hâlâ dava açabilirsiniz

Ankara'da bir işyerinde işe başlamıştım, beni Trabzon'a tayin ettiler ve orada görev yaptım. 2011'in ortalarında bana zimmetli eşyayı iade etmemi, sözleşmemi feshedeceklerini söylediler, ben de teslim ettim. Çıkış belgelerini imzalamam için verdiler, ben imzalamadan yeniden işe alıp beni Ankara'ya göndereceklerini söylediler. Ben de beni işten çıkarttınız, tazminatımı beklerken bu davranışınıza bir mana veremedim anlamına bir ihtarname gönderdim. Onlar da sözleşmemi feshedip beni işten çıkardılar. Ancak bana işten çıkarıldığıma dair bir belge gelmedi, ben bunu SSK kayıtlarında gördüm öğrendim. İşe iade davası açtım süre yönünden kaybettim. Bu konuda dinletecek tanıklarım varken hakim dinlemedi Yargıtay karar versin dedi. Yargıtay aleyhime karar verirse ne haklarım var? • S.S.

İşiniz karışık. Kim ne zaman sözleşmeyi feshetti, size ne zaman fesih bildirildi belli değil, ortalık toz duman. Hakim süre yönünden reddet ise bunu yazılı bir belgeye dayandırmıştır, dolayısı ile acaba size bildirim nasıl yapıldı da siz farkında değilsiniz. Bütün bunların yanıtı elbette dosyasında. Tabii ki dosya Yargıtay' gittiğinde Yargıtay bir karar verecek ama bir mahkeme "ben dosyayı kararlamadan bitireyim de asıl kararı Yargıtay versin' diyemez. Yargıtay mahalli mahkemesi değildir. Mahalli mahkeme yasal incelemeyi yapar, Yargıtay bu kararı denetler. Dolayısı ile yargılamayı Temyiz mercii olan mahkemenin yapması mantığı kabul edilemez. Dosya Yargıtay'dan tasdik gelirse yapacak bir şey kalmaz. Bu sözüm işe iade yönünden. Dava süre yönünden reddolunmuş, bu kesinleşirse işe iade konusu sizin için bitmiştir ama kıdem tazminatı ve sair haklarınız bulunduğu kanaatinde iseniz bunları talep hakkınız vardır. Bu hakkınızı kullanabilirsiniz, sizin davanızın süre yönünden reddi her şeyin sonu değildir.

Tamer Heper/Posta