İnşaata dayalı büyüdük ama...
Türk ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde inşaat sektörünün etkisiyle yüzde 5,1 büyüdü. Ancak inşaat yatırımları hariç tutulduğunda bu büyüme sadece yüzde 1,4 oranında gerçekleşti.
Türkiye, ekonomisinin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir döneme girdi. Öyle ki ekonomi 2017’nin ikinci çeyreğinde yüzde 5,1 büyüdü. Ancak inşaat yatırımları hariç tutulunca ikinci çeyrekteki büyüme sadece yüzde 1,4 çıktı.
İSTİHDAMA KATKI OLMAZSA
Ekonomist Dergisi'nden Orhan Karaca'nın haberine göre, inşaata dayalı büyümenin temel sakıncasını istihdama yeterince katkıda bulunamaması ve bunun sonucunda da işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi konularda iyileşme sağlayamaması oluşturuyor. Bu konularda iyileşme sağlanması için üretken yatırımların desteklenmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi 2017'nin ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 büyüdü. Bu oran Türkiye ekonomisinin yüzde 5 dolayı olarak kabul edilen potansiyel büyüme oranıyla bire bir örtüşüyor. Bu, ikinci çeyrekteki büyüme açısından olumlu bir noktayı oluşturuyor.
İSTİHDAMA KATKI OLMAZSA
Ekonomist Dergisi'nden Orhan Karaca'nın haberine göre, inşaata dayalı büyümenin temel sakıncasını istihdama yeterince katkıda bulunamaması ve bunun sonucunda da işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi konularda iyileşme sağlayamaması oluşturuyor. Bu konularda iyileşme sağlanması için üretken yatırımların desteklenmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi 2017'nin ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 büyüdü. Bu oran Türkiye ekonomisinin yüzde 5 dolayı olarak kabul edilen potansiyel büyüme oranıyla bire bir örtüşüyor. Bu, ikinci çeyrekteki büyüme açısından olumlu bir noktayı oluşturuyor.
Ekonomideki büyümeyi inşaat yatırımları hariç olarak hesapladığımızda, ikinci çeyrekte inşaat yatırımlarının büyüme üzerinde ne kadar baskın bir rol oynadığı daha iyi anlaşılıyor. Çünkü ikinci çeyrekte inşaat yatırımı hariç büyüme sadece yüzde 1,4 olarak çıkıyor. Bu da Türkiye şartlarında “durgunluk” diyebileceğimiz bir eşiğe karşılık geliyor. Türkiye şartlarında büyüme oranının yüzde 0-2 arasında yer almasını, nüfus artış hızına yakın olduğu ve kişi başına gelirde ciddi bir artışa yol açmadığı için, “ekonomik durgunluk” olarak kabul ettiğimizi daha önce birkaç kez bu sayfalarda yazmıştık. İnşaat yatırımı hariç olarak baktığımızda, ilk çeyrekteki ekonomik büyümenin de genel oranın epeyce altında kaldığını görüyoruz. Revize edilmiş son verilere göre ilk çeyrekteki büyüme oranı yüzde 5,2 oldu. Ancak inşaat yatırımı hariç tutulduğunda bu oran 1,5 puan daha düşük ve yüzde 3,7 olarak çıkıyor.
DURGUNLUK İŞARETİ
2017’nin ilk iki çeyreğine ilişkin veriler, ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir dönemin içinde olduğumuzu gösteriyor. Üstelik bu kez inşaat yatırımı hariç büyüme önceki iki dönemdekinden de düşük hesaplanıyor. Önceki iki dönemde inşaat yatırımları hariç tutulduğunda da ekonomide kayda değer bir büyüme vardı. Bu üçüncü dönemde ise inşaat yatırımları hariç tutulduğunda yavaş büyümeye ve hatta durgunluğa karşılık gelen büyüme oranları ortaya çıkıyor.
2017’nin ilk iki çeyreğine ilişkin veriler, ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayandığı yeni bir dönemin içinde olduğumuzu gösteriyor. Üstelik bu kez inşaat yatırımı hariç büyüme önceki iki dönemdekinden de düşük hesaplanıyor. Önceki iki dönemde inşaat yatırımları hariç tutulduğunda da ekonomide kayda değer bir büyüme vardı. Bu üçüncü dönemde ise inşaat yatırımları hariç tutulduğunda yavaş büyümeye ve hatta durgunluğa karşılık gelen büyüme oranları ortaya çıkıyor.
İNŞAAT TAMAMLANDIĞINDA İŞ DEĞİŞİYOR
Burada ekonomik büyümenin inşaat yatırımlarına dayalı olmasının ne gibi bir sakıncası olduğu sorulabilir. Esasında buna ilişkin bir ipucunu yukarıda verdik. Yukarıda makine ve teçhizat yatırımlarının ekonominin üretim kapasitesini artırdığını, inşaat yatırımlarının bu açıdan etkisinin ise zayıf olduğunu belirtmiştik. İşte bu durum inşaat yatırımlarının gelecekteki ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin de çok zayıf kalmasına neden oluyor. İnşaat yatırımları, yapıldıkları sırada, ekonomiyi belki de makine ve teçhizat yatırımları kadar olumlu etkiliyor olabilir. Çünkü bu yatırımlar da ciddi miktarda iş gücü istihdamını gerektiriyor ve ayrıca hazır betondan ev eşyasına kadar birçok sektöre de talep yaratıyor. Ancak inşaat tamamlandığında işler değişiyor. Makine ve teçhizat yatırımlarıyla kurulan yeni bir fabrika hem sürekli istihdama hem de sürekli katma değer yaratılmasına yol açarken, inşaat yatırımları tamamlandığında yaratılan istihdam ve katma değer çok sınırlı kalıyor. Yüzlerce konutluk bir site bile ancak bir avuç temizlik ve güvenlik görevlisine istihdam sağlayabiliyor. Bu görevlilerin yarattığı katma değer de fabrikada çalışanların yarattığı katma değerin yanına bile yaklaşemıyor. Üstelik fabrikada üretilen ürünlerin dış ticarete konu olup ihracatı artırması mümkünken konut sitesinde elbette böyle bir şey olmuyor.