İlk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs yollarda
TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi Türkiye'nin ilk yerli elektirkli otobüsü yola çıktı...
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan Türkiye'nin ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’nin, sahip olduğu özelliklerle şehir içi ulaşıma yeni bir soluk getireceğini belirtti. Özlü, "Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe duyanlara verilen en iyi cevabın işte bu tür yeni yatırımlar olduğunu düşünüyorum." dedi.
Bakan Özlü, TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’nin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yeni modelin otomotiv sektörü ve Türkiye için hayırlı olması temennisinde bulundu.
TEMSA’nın bugün Türkiye’nin en önemli otobüs, midibüs ve hafif kamyon üreticilerinden biri haline geldiğini, üretimdeki bu başarısını ihracata da yansıttığını ve bugüne kadar 66 ülkeye 10 binden fazla araç ihraç ettiğini anlatan Özlü, firmanın yaptığı üretim kadar sektöre getirdiği yenilikleri de çok önemsediklerini ifade etti.
Akıllı ve dijital otobüsler ile elektrikli araçlar gibi alanlarda yapılan çalışmaların çok büyük bir değer taşıdığını kaydeden Özlü, TEMSA’nın Türkiye’de Ar-Ge Merkezi sertifikası alan ilk şirket olmasının firmanın bu konuya karşı nasıl bir hassasiyet taşıdığını gösterdiğini kaydetti.
Tanıtımı yapılan Avenue EV’nin de bu hassasiyetin bir neticesi olduğunu belirten Özlü, “TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan bu araç, ülkemizin ilk yüzde 100 milli elektrikli otobüsüdür. Bu aracın, sahip olduğu özelliklerle şehir içi ulaşıma yeni bir soluk getireceğine inanıyorum. Bu aracı geliştiren TEMSA’yı ve aracın motorunu geliştiren ASELSAN'ı yürekten tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Faruk Özlü, ekonominin lokomotifinin sanayi, sanayinin lokomotifinin de otomotiv sektörü olduğunu, otomotivin üretim, gelir, ihracat, Ar-Ge harcaması ve istihdam gibi alanların hemen hepsinde ülkenin en önde gelen sektörü konumunda bulunduğunu söyledi.
Geniş bir yan sanayiyi besleyen bu sektörün finans, sigorta, ticaret, servis ve lojistik gibi alanlar için de büyük bir önem taşıdığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:
“1950’li yıllardan bu yana üretim yaptığımız bu sektörde, 2015 yılında dünyanın en büyük 15’inci üretim merkezi haline geldik. Geçtiğimiz yıl traktörleri de dahil edersek 1 milyon 410 bin araç ürettik. Bu tarihi bir rekordu. Bu yıl ise bu rekoru daha da geliştiriyoruz. Zira yılın ilk 10 ayında otomotiv üretimimiz geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında artış gösterdi. 2016 yılı üretimdeki bu artış kadar kapasite artışı açısından da çok verimli bir yıl oldu. Bu yıl içinde birçok farklı firma yeni yatırımları hayata geçirdi, yeni modellerin üretimine başladı. Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe duyanlara verilen en iyi cevabın işte bu tür yeni yatırımlar olduğunu düşünüyorum.”
TEMSA’nın Avenue EV’yi en kısa sürede banttan indireceğine inandığını dile getiren Özlü, bu yeni modelin sektör için büyük önem taşıdığını vurguladı.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) otobüs ve hafif ticari araç üretiminde birinci, kamyon üretiminde ise ikinci sırada olduğunu belirten Özlü, “Ancak dünyada, özellikle de gelişmiş ekonomilerde, çevre dostu araçlara ve alternatif yakıtlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye’nin ticari araç sektöründe lider pozisyonunu sürdürebilmesi, yeni teknolojilere adapte olmasını gerektiriyor. Bu açıdan yerli imkanlarla bir elektrikli otobüs üretilecek olması beni çok heyecanlandırıyor.” ifadelerini kullandı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, otomotiv sektörünün yan sanayi ile birlikte ele alındığında Türkiye’nin en büyük ihracat kalemini oluşturduğunu, bu yıl ihracatta bir düşüş olmasına karşın otomotiv sektörünün ihracatında artış yaşandığını söyledi.
Yılın 10 ayında otomotiv sektörü ihracatının adet bazında yüzde 12, dolar ve avro bazında ise yüzde 10 artış gösterdiğini bildiren Özlü, “Bu rakamlar, otomotiv sektörünün ne kadar güçlü olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Ülke olarak, bu güçlü sektörü daha da rekabetçi bir hale getirmemiz gerekiyor.” dedi.
Bunu sağlamak için özellikle yeni nesil teknolojilere, araç elektroniğine, araç kontrol sistemlerine, yakıt ve malzeme teknolojilerine özel önem vereceklerini ifade eden Özlü, “Sektörün geleceğine damga vuracak olan bu alanlarla ilgili Ar-Ge çalışmalarına yoğunlaşacağız. Özellikle yan sanayimizi de gelecek projeksiyonlarına uygun bir dönüşüme tabi kılacağız. Ar-Ge ve tasarımı tamamen yerli olan, IP hakları bize ait olan modellerin üretimde payını artıracağız. Bir Türk otomobil markası oluşturacağız. Böyle bir markanın varlığı, Türkiye’deki otomotiv sektörüne bir bütün halinde güç katacaktır.” diye konuştu.
"Yerli üretim çok önemli bir meselemizdir” diyen Özlü, bu meselenin çözümünün öncelikle yerli tüketimle mümkün olacağını kaydetti.
Küresel bir dünyada yaşandığını, ithalat da yapılabileceğini ve bazı ihtiyaçların yurt dışından da karşılanabileceğini ifade eden Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ancak fiyat veya kalite farkı olmayan durumlarda yerli üretimi, Türkiye’de yapılan üretimi tercih edeceğiz. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. Özellikle kamu otoritesini elinde bulunduranların harcama yaparken yerli üretime destek olmaları büyük önem taşıyor. Mesela bir belediye, ihtiyacını karşılayacak kalite ve fiyata sahip bir otobüsü, yerli üreticiden almak yerine yurt dışından ithal ederse bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Yerli üreticiye en büyük teşvik bu olacaktır.”
Özlü, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla önemli programlar yürüttüklerini belirterek, “2014 yılının son aylarında yerli üretimi desteklemek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için Yerli Malı Tebliği’ni yayınlamıştık. Bu tebliğe göre, bugüne kadar TOBB ve TESK’e bağlı odalar tarafından 9 bin 580 adet Yerli Malı Belgesi verildi. Bu belgeye sahip olmak önemlidir. Çünkü orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde faaliyet gösteren ve bu belgeye sahip olan firmalara, kamu ihalelerinde yüzde 15’e kadar fiyat avantajı uygulaması zorunludur.” şeklinde konuştu.
Benzer bir mantıkla, kamunun desteği ile Ar-Ge projesi yürüten ve ortaya bir ürün çıkaran firmalara Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi vermeye başladıklarını, böylece bu ürünlerin kamu ihalelerine katılmasının önündeki engeli kaldırdıklarını, bu belgenin ihalelerdeki iş bitirme belgesinin yerine geçtiğini anlatan Özlü, 2015’te kurdukları ve "Lonca" adını verdikleri web sitesiyle Türkiye’de kimin, nerede, ne ürettiği bilgisine anında ulaşılabildiğini bildirdi.
Bugüne kadar 310 bin kişinin ziyaret ettiği bu portalın tedarik zincirinde yerli firmaların daha fazla pay alması için bir zemin teşkil ettiğini kaydeden Özlü, benzer çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini söyledi.
Faruk Özlü, bakanlıkta kamu-sanayi iş birliğini modeli ile ilgili bir proje grubunun çalıştığını, bu çalışmalar neticesinde kamu alımlarında yurt içi üretim ve kullanıma ağırlık verilmesini sağlayan programların etkinliğini artıracaklarını ve yeni modelleri de devreye alacaklarını belirterek, "Böylece kamu alım politikalarını, yerli üretimi teşvik etmek açısından bir kaldıraç olarak kullanacağız.” dedi.
Türkiye’de yatırımı ve üretimi teşvik etmek için bu tür adımlar atmayı sürdüreceklerini belirten Özlü, şöyle devam etti:
“Yatırıma, üretime ve Ar-Ge’ye yönelik desteklerimizi daha da etkin hale getireceğiz. Türkiye’nin daha fazla ve daha nitelikli üretim yapmasını sağlamak için reformlarımızı sürdüreceğiz. İş ve yatırım ortamını sürekli iyileştireceğiz. Son 14 yılda, özel sektörümüzle el ele vererek başarıdan başarıya koştuk. Önümüzdeki dönemde de otomotiv sektörünü, sanayimizi ve ekonomimizi, yine özel sektörümüzle birlikte hareket ederek çok daha ileriye taşıyacağız. İş dünyamıza ve sanayicimize olan desteğimizi bundan sonra da artırarak sürdüreceğiz.”
Türkiye’ye ilk yerli elektrikli otobüsü kazandıranlara teşekkür eden Özlü, tanıtımı gerçekleştirilen modelin bir an önce üretimine başlanmasını diledi.
Konuşmasının ardından Bakan Özlü'ye, Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Müdürü Orhan Akbaş tarafından otobüs maketi takdim edildi.
Özlü, daha sonra TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’yi inceledi. Araç koltuğunda basın mensuplarına yaptığı açıklamada Özlü, bütün dünyada elektrikli araçlara karşı bir eğilim olduğunu, gelecek dönemde özellikle şehir içlerinde elektrikli araçların kullanımının zorunlu hale geleceğini, Türkiye'de de bu yönde çalışmalar olduğunu söyledi.
Avenue EV'nin bu anlamda bir öncü çalışma olduğunu belirten Özlü, "Önümüzdeki dönemde bu otobüslerin seri üretimine geçilmesini ve şehir içlerinde yoğun bir şekilde kullanılmasını temenni ediyoruz. Biz bakanlık olarak elektrikli araç üretimini destekliyoruz. Bundan sonraki dönemde de bu desteğimiz devam edecek. Özellikle belediyelerimizin elektrikli otobüs kullanmalarını teşvik edeceğiz, destekleyeceğiz. İlerleyen yıllarda bunu zorunlu hale getireceğiz." diye konuştu.
Bakan Özlü, TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’nin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yeni modelin otomotiv sektörü ve Türkiye için hayırlı olması temennisinde bulundu.
TEMSA’nın bugün Türkiye’nin en önemli otobüs, midibüs ve hafif kamyon üreticilerinden biri haline geldiğini, üretimdeki bu başarısını ihracata da yansıttığını ve bugüne kadar 66 ülkeye 10 binden fazla araç ihraç ettiğini anlatan Özlü, firmanın yaptığı üretim kadar sektöre getirdiği yenilikleri de çok önemsediklerini ifade etti.
Akıllı ve dijital otobüsler ile elektrikli araçlar gibi alanlarda yapılan çalışmaların çok büyük bir değer taşıdığını kaydeden Özlü, TEMSA’nın Türkiye’de Ar-Ge Merkezi sertifikası alan ilk şirket olmasının firmanın bu konuya karşı nasıl bir hassasiyet taşıdığını gösterdiğini kaydetti.
Tanıtımı yapılan Avenue EV’nin de bu hassasiyetin bir neticesi olduğunu belirten Özlü, “TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan bu araç, ülkemizin ilk yüzde 100 milli elektrikli otobüsüdür. Bu aracın, sahip olduğu özelliklerle şehir içi ulaşıma yeni bir soluk getireceğine inanıyorum. Bu aracı geliştiren TEMSA’yı ve aracın motorunu geliştiren ASELSAN'ı yürekten tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Faruk Özlü, ekonominin lokomotifinin sanayi, sanayinin lokomotifinin de otomotiv sektörü olduğunu, otomotivin üretim, gelir, ihracat, Ar-Ge harcaması ve istihdam gibi alanların hemen hepsinde ülkenin en önde gelen sektörü konumunda bulunduğunu söyledi.
Geniş bir yan sanayiyi besleyen bu sektörün finans, sigorta, ticaret, servis ve lojistik gibi alanlar için de büyük bir önem taşıdığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:
“1950’li yıllardan bu yana üretim yaptığımız bu sektörde, 2015 yılında dünyanın en büyük 15’inci üretim merkezi haline geldik. Geçtiğimiz yıl traktörleri de dahil edersek 1 milyon 410 bin araç ürettik. Bu tarihi bir rekordu. Bu yıl ise bu rekoru daha da geliştiriyoruz. Zira yılın ilk 10 ayında otomotiv üretimimiz geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında artış gösterdi. 2016 yılı üretimdeki bu artış kadar kapasite artışı açısından da çok verimli bir yıl oldu. Bu yıl içinde birçok farklı firma yeni yatırımları hayata geçirdi, yeni modellerin üretimine başladı. Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe duyanlara verilen en iyi cevabın işte bu tür yeni yatırımlar olduğunu düşünüyorum.”
TEMSA’nın Avenue EV’yi en kısa sürede banttan indireceğine inandığını dile getiren Özlü, bu yeni modelin sektör için büyük önem taşıdığını vurguladı.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) otobüs ve hafif ticari araç üretiminde birinci, kamyon üretiminde ise ikinci sırada olduğunu belirten Özlü, “Ancak dünyada, özellikle de gelişmiş ekonomilerde, çevre dostu araçlara ve alternatif yakıtlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye’nin ticari araç sektöründe lider pozisyonunu sürdürebilmesi, yeni teknolojilere adapte olmasını gerektiriyor. Bu açıdan yerli imkanlarla bir elektrikli otobüs üretilecek olması beni çok heyecanlandırıyor.” ifadelerini kullandı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, otomotiv sektörünün yan sanayi ile birlikte ele alındığında Türkiye’nin en büyük ihracat kalemini oluşturduğunu, bu yıl ihracatta bir düşüş olmasına karşın otomotiv sektörünün ihracatında artış yaşandığını söyledi.
Yılın 10 ayında otomotiv sektörü ihracatının adet bazında yüzde 12, dolar ve avro bazında ise yüzde 10 artış gösterdiğini bildiren Özlü, “Bu rakamlar, otomotiv sektörünün ne kadar güçlü olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Ülke olarak, bu güçlü sektörü daha da rekabetçi bir hale getirmemiz gerekiyor.” dedi.
Bunu sağlamak için özellikle yeni nesil teknolojilere, araç elektroniğine, araç kontrol sistemlerine, yakıt ve malzeme teknolojilerine özel önem vereceklerini ifade eden Özlü, “Sektörün geleceğine damga vuracak olan bu alanlarla ilgili Ar-Ge çalışmalarına yoğunlaşacağız. Özellikle yan sanayimizi de gelecek projeksiyonlarına uygun bir dönüşüme tabi kılacağız. Ar-Ge ve tasarımı tamamen yerli olan, IP hakları bize ait olan modellerin üretimde payını artıracağız. Bir Türk otomobil markası oluşturacağız. Böyle bir markanın varlığı, Türkiye’deki otomotiv sektörüne bir bütün halinde güç katacaktır.” diye konuştu.
"Yerli üretim çok önemli bir meselemizdir” diyen Özlü, bu meselenin çözümünün öncelikle yerli tüketimle mümkün olacağını kaydetti.
Küresel bir dünyada yaşandığını, ithalat da yapılabileceğini ve bazı ihtiyaçların yurt dışından da karşılanabileceğini ifade eden Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ancak fiyat veya kalite farkı olmayan durumlarda yerli üretimi, Türkiye’de yapılan üretimi tercih edeceğiz. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. Özellikle kamu otoritesini elinde bulunduranların harcama yaparken yerli üretime destek olmaları büyük önem taşıyor. Mesela bir belediye, ihtiyacını karşılayacak kalite ve fiyata sahip bir otobüsü, yerli üreticiden almak yerine yurt dışından ithal ederse bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Yerli üreticiye en büyük teşvik bu olacaktır.”
Özlü, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla önemli programlar yürüttüklerini belirterek, “2014 yılının son aylarında yerli üretimi desteklemek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için Yerli Malı Tebliği’ni yayınlamıştık. Bu tebliğe göre, bugüne kadar TOBB ve TESK’e bağlı odalar tarafından 9 bin 580 adet Yerli Malı Belgesi verildi. Bu belgeye sahip olmak önemlidir. Çünkü orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde faaliyet gösteren ve bu belgeye sahip olan firmalara, kamu ihalelerinde yüzde 15’e kadar fiyat avantajı uygulaması zorunludur.” şeklinde konuştu.
Benzer bir mantıkla, kamunun desteği ile Ar-Ge projesi yürüten ve ortaya bir ürün çıkaran firmalara Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi vermeye başladıklarını, böylece bu ürünlerin kamu ihalelerine katılmasının önündeki engeli kaldırdıklarını, bu belgenin ihalelerdeki iş bitirme belgesinin yerine geçtiğini anlatan Özlü, 2015’te kurdukları ve "Lonca" adını verdikleri web sitesiyle Türkiye’de kimin, nerede, ne ürettiği bilgisine anında ulaşılabildiğini bildirdi.
Bugüne kadar 310 bin kişinin ziyaret ettiği bu portalın tedarik zincirinde yerli firmaların daha fazla pay alması için bir zemin teşkil ettiğini kaydeden Özlü, benzer çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini söyledi.
Faruk Özlü, bakanlıkta kamu-sanayi iş birliğini modeli ile ilgili bir proje grubunun çalıştığını, bu çalışmalar neticesinde kamu alımlarında yurt içi üretim ve kullanıma ağırlık verilmesini sağlayan programların etkinliğini artıracaklarını ve yeni modelleri de devreye alacaklarını belirterek, "Böylece kamu alım politikalarını, yerli üretimi teşvik etmek açısından bir kaldıraç olarak kullanacağız.” dedi.
Türkiye’de yatırımı ve üretimi teşvik etmek için bu tür adımlar atmayı sürdüreceklerini belirten Özlü, şöyle devam etti:
“Yatırıma, üretime ve Ar-Ge’ye yönelik desteklerimizi daha da etkin hale getireceğiz. Türkiye’nin daha fazla ve daha nitelikli üretim yapmasını sağlamak için reformlarımızı sürdüreceğiz. İş ve yatırım ortamını sürekli iyileştireceğiz. Son 14 yılda, özel sektörümüzle el ele vererek başarıdan başarıya koştuk. Önümüzdeki dönemde de otomotiv sektörünü, sanayimizi ve ekonomimizi, yine özel sektörümüzle birlikte hareket ederek çok daha ileriye taşıyacağız. İş dünyamıza ve sanayicimize olan desteğimizi bundan sonra da artırarak sürdüreceğiz.”
Türkiye’ye ilk yerli elektrikli otobüsü kazandıranlara teşekkür eden Özlü, tanıtımı gerçekleştirilen modelin bir an önce üretimine başlanmasını diledi.
Konuşmasının ardından Bakan Özlü'ye, Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Müdürü Orhan Akbaş tarafından otobüs maketi takdim edildi.
Özlü, daha sonra TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’yi inceledi. Araç koltuğunda basın mensuplarına yaptığı açıklamada Özlü, bütün dünyada elektrikli araçlara karşı bir eğilim olduğunu, gelecek dönemde özellikle şehir içlerinde elektrikli araçların kullanımının zorunlu hale geleceğini, Türkiye'de de bu yönde çalışmalar olduğunu söyledi.
Avenue EV'nin bu anlamda bir öncü çalışma olduğunu belirten Özlü, "Önümüzdeki dönemde bu otobüslerin seri üretimine geçilmesini ve şehir içlerinde yoğun bir şekilde kullanılmasını temenni ediyoruz. Biz bakanlık olarak elektrikli araç üretimini destekliyoruz. Bundan sonraki dönemde de bu desteğimiz devam edecek. Özellikle belediyelerimizin elektrikli otobüs kullanmalarını teşvik edeceğiz, destekleyeceğiz. İlerleyen yıllarda bunu zorunlu hale getireceğiz." diye konuştu.