İflas ertelemelerde büyük şok!
ABD kaynaklı 2008 krizi ertesi, şirketleri sağlam tutmak için kullanılan iflas erteleme artık borç ödemeye döndü...
Şirketlerin iflas ertelemesi büyümeye başladı. 2009`dan sonra zor durumda olan şirketleri ayakta tutmak için kolaylaştırılan iflas erteleme süreci bazı şirketler tarafından `borç ödeme aracına` dönüştü. Sayı 1.000`i aşınca ekonomi dünyasında adeta `iflas erteleme alarmı` verildi.
İflas erteleme hakkı bazı şirketlerin kötü kullanımı nedeniyle nereyse ekonomiyi tehdit eder hale geldi.
Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre, başta bankacılar olmak üzere finans sektörü oyuncuları bazı firmaların borcunu 6-7 yıla yaymak için fiktif borç yaratarak borca batak duruma geldiğini ve iflas erteleme olanağından yararlandığını öne sürüyor. Böylece firmalar alacaklıları hiçbir şey tahsil edemeyeceğini düşünerek bütün şartları kabul ettiği için borçlarını uzun vadeye yayma, hatta bir bölümünü sildirme olanağına kavuşuyor.
Bu durum son dönemlerde o kadar çok yaygınlaştı ki artık sadece iflas erteleme işlerini yapan hukuk firmaları türemeye başladı. Finans şirketlerinin iddialarına göre hukukçular durumu kötüye gidebilecek firmaları bulup kolayca iflas erteleme alıyor. Böylece alacaklılar şirkete dokunamıyor.
Hatta bazı firmaların gerçek borcu bırakın fiktif yani sahte borçlar yaratıp iflas konumuna geldiği bile ifade ediliyor. Şirketlerin iflas durumuna yani borca batık duruma gelmesi için borçlarının alacaklarından fazla olması gerekiyor. İşte bu nedenle iflas erteleme hakkını kullanmak isteyen firmalar borçlarını şişiriyor. İflas ertelemeyi alıp başta bankalar ve finans kurumları olmak üzere alacaklıları 1 yıl süre ile şirkete yaklaştırmayan şirket sahipleri bu süreçte yarattıkları sahte borçları tahsil yoluna gidiyor. Ancak tahsil edilen sahte borç aynı şirkete değil bu arada kurulan başka bir şirkete aktarılabiliyor.
İddialardan vahim ve dramatik olanları ise normalde en az 3 ay ortalama 1 veya 1.5 yıl sürmesi beklenen iflas erteleme kararlarının bazı mahkemelerden 1 günde çıkarılabildiği yönündeki söylemler. Hatta bazı şirketlerin kolay iflas erteleme alındığı için merkezlerini bir gecede başka şehirlere taşıdığını ve o ilde iflas erteleme talebinde bulunduğunu iddia edenler hiç de az değil. Hukuk mahkemelerine 2012 yılında iflas erteleme konulu 484 dava açılmışken, bu sayı 2013’te 654’e, 2014’te ise 720’ye yükseldi. 2015’te ise aralarında birçok ünlü şirketin de bulunduğu bini aşkın şirketin bu haktan yararlanmak için başvurduğu kaydediliyor. İflas ertelemeye başvuran şirketlere kayyum atanıyor. Ancak hem kayyumların sektörleri bilmemesi hem de iyi yönetememesi sonucu içleri boşaltılan şirketlerin çoğunun iflas erteleme süreci sonunda iflas ettiği belirtiliyor. İstanbul’da bir mahkemede iflas erteleme için başvuran 10 şirketten 9’unun süreç sonunda iflas ettiği iddia ediliyor.
İflas ertelemenin kaybedeni ise ağırlıklı olarak alacaklı olan bankalar ve diğer finans kurumları. İflas erteleme korkusuyla bankaların ipotek almadan artık vermeye yanaşmadığı ve bu durumun kredi piyasasını ve ekonomiyi çok olumsuz etkilediği ifade ediliyor. Özellikle bilançosunda garimenkul bulundurmayan düzgün firmaların bu durumdan mağdur olduğu bankacılar tarafından ifade ediliyor. Bankacılar bu nedenle kayyum yerine devletin iflas ertelemeye başvuran şirketlere yönetim şirketi atamasını istiyor.
Şartlar neler?
Şirket yönetim kurulu, tasfiye memurları veya şirket alacaklılarından birinin mahkemeye başvurup şirketin borçlarının aktifinden daha fazla olduğunu ileri sürmesi ve mahkemece bu hususun tespit edilmesi gerekir. Erteleme talebi yoksa iflas kararı verilir.
Şirket mali durumu hakkında iyileştirme projesi sunularak yönetim kurulu veya alacaklılardan birinin iflasın ertelenmesi talebinde bulunması gerekir.
Mahkemeye sunulacak iyileştirme projesine göre, şirket veya kooperatifin mali durumunun düzelmesinin mümkün görülmesi, yani iyileştirme projesinin mahkemece inandırıcı bulunması gerek.
İşte süreç
-Mahkeme, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyum atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin mal varlığının korunması için gerekli önlemleri alır.
-İflas ertelenmişse kayyum her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor eder.
-Mahkeme bu rapor üzerine veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporuna göre, erteleme istemini değerlendirir, iyileşme görmezse iptal eder.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın ise, “Bu müessese şirketlerin yaşamaları için bir fırsat veriyor. Ancak iyi niyetli olanları da var olmayanları da. Önemli olan bu müessesenin kötüye kullanılmaya açık olması. İflas ertelemede kötü niyetli girişimcilerin yasal boşluklardan faydalanmalarını önlemek için yeni düzenlenme gerekir” dedi.
TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu, “KOBİ’ler karşılıksız çek ve iflas erteleme süreciyle boğuşuyor. Bankalar, KOBİ’ler, denetleyici kurumlar ve sivil toplum kuruluşları acilen bir araya gelmeli. Bir an önce KOBİ’leri rahatlatacak adımlar atılmalı. Aksi takdirde KOBİ’ler özelinde başlayacak sıkıntılar, ülke ekonomisini ve iş insanlarını kaosa sürükler” dedi.
İflas erteleme hakkı bazı şirketlerin kötü kullanımı nedeniyle nereyse ekonomiyi tehdit eder hale geldi.
Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre, başta bankacılar olmak üzere finans sektörü oyuncuları bazı firmaların borcunu 6-7 yıla yaymak için fiktif borç yaratarak borca batak duruma geldiğini ve iflas erteleme olanağından yararlandığını öne sürüyor. Böylece firmalar alacaklıları hiçbir şey tahsil edemeyeceğini düşünerek bütün şartları kabul ettiği için borçlarını uzun vadeye yayma, hatta bir bölümünü sildirme olanağına kavuşuyor.
Bu durum son dönemlerde o kadar çok yaygınlaştı ki artık sadece iflas erteleme işlerini yapan hukuk firmaları türemeye başladı. Finans şirketlerinin iddialarına göre hukukçular durumu kötüye gidebilecek firmaları bulup kolayca iflas erteleme alıyor. Böylece alacaklılar şirkete dokunamıyor.
Hatta bazı firmaların gerçek borcu bırakın fiktif yani sahte borçlar yaratıp iflas konumuna geldiği bile ifade ediliyor. Şirketlerin iflas durumuna yani borca batık duruma gelmesi için borçlarının alacaklarından fazla olması gerekiyor. İşte bu nedenle iflas erteleme hakkını kullanmak isteyen firmalar borçlarını şişiriyor. İflas ertelemeyi alıp başta bankalar ve finans kurumları olmak üzere alacaklıları 1 yıl süre ile şirkete yaklaştırmayan şirket sahipleri bu süreçte yarattıkları sahte borçları tahsil yoluna gidiyor. Ancak tahsil edilen sahte borç aynı şirkete değil bu arada kurulan başka bir şirkete aktarılabiliyor.
İddialardan vahim ve dramatik olanları ise normalde en az 3 ay ortalama 1 veya 1.5 yıl sürmesi beklenen iflas erteleme kararlarının bazı mahkemelerden 1 günde çıkarılabildiği yönündeki söylemler. Hatta bazı şirketlerin kolay iflas erteleme alındığı için merkezlerini bir gecede başka şehirlere taşıdığını ve o ilde iflas erteleme talebinde bulunduğunu iddia edenler hiç de az değil. Hukuk mahkemelerine 2012 yılında iflas erteleme konulu 484 dava açılmışken, bu sayı 2013’te 654’e, 2014’te ise 720’ye yükseldi. 2015’te ise aralarında birçok ünlü şirketin de bulunduğu bini aşkın şirketin bu haktan yararlanmak için başvurduğu kaydediliyor. İflas ertelemeye başvuran şirketlere kayyum atanıyor. Ancak hem kayyumların sektörleri bilmemesi hem de iyi yönetememesi sonucu içleri boşaltılan şirketlerin çoğunun iflas erteleme süreci sonunda iflas ettiği belirtiliyor. İstanbul’da bir mahkemede iflas erteleme için başvuran 10 şirketten 9’unun süreç sonunda iflas ettiği iddia ediliyor.
İflas ertelemenin kaybedeni ise ağırlıklı olarak alacaklı olan bankalar ve diğer finans kurumları. İflas erteleme korkusuyla bankaların ipotek almadan artık vermeye yanaşmadığı ve bu durumun kredi piyasasını ve ekonomiyi çok olumsuz etkilediği ifade ediliyor. Özellikle bilançosunda garimenkul bulundurmayan düzgün firmaların bu durumdan mağdur olduğu bankacılar tarafından ifade ediliyor. Bankacılar bu nedenle kayyum yerine devletin iflas ertelemeye başvuran şirketlere yönetim şirketi atamasını istiyor.
Şartlar neler?
Şirket yönetim kurulu, tasfiye memurları veya şirket alacaklılarından birinin mahkemeye başvurup şirketin borçlarının aktifinden daha fazla olduğunu ileri sürmesi ve mahkemece bu hususun tespit edilmesi gerekir. Erteleme talebi yoksa iflas kararı verilir.
Şirket mali durumu hakkında iyileştirme projesi sunularak yönetim kurulu veya alacaklılardan birinin iflasın ertelenmesi talebinde bulunması gerekir.
Mahkemeye sunulacak iyileştirme projesine göre, şirket veya kooperatifin mali durumunun düzelmesinin mümkün görülmesi, yani iyileştirme projesinin mahkemece inandırıcı bulunması gerek.
İşte süreç
-Mahkeme, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyum atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin mal varlığının korunması için gerekli önlemleri alır.
-İflas ertelenmişse kayyum her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor eder.
-Mahkeme bu rapor üzerine veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporuna göre, erteleme istemini değerlendirir, iyileşme görmezse iptal eder.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın ise, “Bu müessese şirketlerin yaşamaları için bir fırsat veriyor. Ancak iyi niyetli olanları da var olmayanları da. Önemli olan bu müessesenin kötüye kullanılmaya açık olması. İflas ertelemede kötü niyetli girişimcilerin yasal boşluklardan faydalanmalarını önlemek için yeni düzenlenme gerekir” dedi.
TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu, “KOBİ’ler karşılıksız çek ve iflas erteleme süreciyle boğuşuyor. Bankalar, KOBİ’ler, denetleyici kurumlar ve sivil toplum kuruluşları acilen bir araya gelmeli. Bir an önce KOBİ’leri rahatlatacak adımlar atılmalı. Aksi takdirde KOBİ’ler özelinde başlayacak sıkıntılar, ülke ekonomisini ve iş insanlarını kaosa sürükler” dedi.