İBB Başkanı'ndan taksicilere soğuk duş: UBER aslında rahatlık demek
İBB Mevlüt Uysal, UBER'e karşılık 'iTaksi' sistemini kurduklarını ancak sisteme sadece 5 bin civarında taksicinin katıldığını belirterek, "Eline sopa alıp sokakta UBER'cileri kovalamakla olmuyor. Yerlisini yaparsak bunu çözmüş oluyoruz" dedi.
İstanbul'da düzenlenen '2. Su ve Atık Su Sektöründe Yerli Ürün Çalıştayı'nın açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Uysal, yerli ve milli ürünlerin İBB'nin birçok biriminde kullanıldığını, daha fazla yerli ürünün kullanılması için de sanayicilere büyük iş düştüğünü söyledi.
Yerli ürünün kullanılmasının önemini anlatan Uysal, dışa bağımlı kalmama adına da yerli ürünlerin üretilmesi ve bunların kullanılmasının sanayide ve ticarette artışı beraberinde getireceğine işaret etti.
İBB olarak bu konuda çalışmaları olduğundan bahseden Uysal, yemek kartlarıyla ilgili 'yerli' ürün çalışması yaptıklarını söyledi. Uysal, "Şu anda İstanbul'da yaşıyoruz. Yemek kartı ciddi bir pazar. Ama Fransızlar'ın elinde. Şu anda yerli ürün çalışması yapıyoruz. Aslında tamamı bir yazılım, bir program. Ama yerlilik ne? Ürünü satan da alan da dışa bağımlı olmaktan kurtulsun. Yemek kartı sisteminde şu anda Fransızlar hakimse, satan da, alan da, onların kararına bağlı kalmışsa, artık o sistem yerli olmaktan çıkmış demektir. İnşallah kısa bir zamanda Turkcell, PTT ve Büyükşehir olarak bu şekilde bir çalışmamız var ve hayata geçecek" dedi.
'UBER ASLINDA RAHATLIK DEMEK'
Konuşmasında UBER uygulamasına da değinen Uysal şunları söyledi:
"Uber de aynen bir sistem aslında. Taksiye binen de bindiren de yerli ama o sistem sayesinde başkalarının aldığı kararlara uymak durumunda kalıyor. Biz de Büyükşehir olarak onun yerlisini yaptık; İTaksi.. Aslında sistem olarak aynı sistem, ama birisinde kararı ABD'de birileri veriyor, diğerini ülkemizde bu konunun ilgililerinin oluşturduğu bir ekip veriyor. Çok güzel ama bazen bakıyoruz. Yaklaşık 18 bin taksicimiz var dersek 5 bin civarında üyemiz var. Niye taktırmıyorlar? Şoför diyor ki, 'başkanım, kamera koyup bizi takip ediyorlar içeride'. İyi baba, bundan başka da çaresi yok yani. Neticede Uber dediğimiz zaman, buna karşı çıkmak, bunu yerli yapmak demek 'eline sopa alıp sokakta ubercileri kovalamakla olmuyor. Yerlisini yaparsak bunu çözmüş oluyoruz."
Yerli ürünlerin kullanımının önemini bir kez daha altını çizen Uysal, "Uber, aslında rahatlık demek. Şoförle müşterinin birbirine güvenini sağlaması demek. Biz o konfordan uzak kalmamalıyız. Ama o konforu yaşarken de yurtdışındaki bir insanın kararıyla taksicimiz ve içindeki müşteri birbiriyle kavga eder hale düşmemeli. Yemek, kartı, iş yerleri adına, çalışanlar adanına bir rahatlıksa, yemeği yiyenle yemeği ikram edenle arasındaki o ilişkinin kararını çok uzaklarda birileri vermemeli. O konforum bizim de sağlayabilmemiz lazım" diye konuştu.
Yerli ürünün kullanılmasının önemini anlatan Uysal, dışa bağımlı kalmama adına da yerli ürünlerin üretilmesi ve bunların kullanılmasının sanayide ve ticarette artışı beraberinde getireceğine işaret etti.
İBB olarak bu konuda çalışmaları olduğundan bahseden Uysal, yemek kartlarıyla ilgili 'yerli' ürün çalışması yaptıklarını söyledi. Uysal, "Şu anda İstanbul'da yaşıyoruz. Yemek kartı ciddi bir pazar. Ama Fransızlar'ın elinde. Şu anda yerli ürün çalışması yapıyoruz. Aslında tamamı bir yazılım, bir program. Ama yerlilik ne? Ürünü satan da alan da dışa bağımlı olmaktan kurtulsun. Yemek kartı sisteminde şu anda Fransızlar hakimse, satan da, alan da, onların kararına bağlı kalmışsa, artık o sistem yerli olmaktan çıkmış demektir. İnşallah kısa bir zamanda Turkcell, PTT ve Büyükşehir olarak bu şekilde bir çalışmamız var ve hayata geçecek" dedi.
'UBER ASLINDA RAHATLIK DEMEK'
Konuşmasında UBER uygulamasına da değinen Uysal şunları söyledi:
"Uber de aynen bir sistem aslında. Taksiye binen de bindiren de yerli ama o sistem sayesinde başkalarının aldığı kararlara uymak durumunda kalıyor. Biz de Büyükşehir olarak onun yerlisini yaptık; İTaksi.. Aslında sistem olarak aynı sistem, ama birisinde kararı ABD'de birileri veriyor, diğerini ülkemizde bu konunun ilgililerinin oluşturduğu bir ekip veriyor. Çok güzel ama bazen bakıyoruz. Yaklaşık 18 bin taksicimiz var dersek 5 bin civarında üyemiz var. Niye taktırmıyorlar? Şoför diyor ki, 'başkanım, kamera koyup bizi takip ediyorlar içeride'. İyi baba, bundan başka da çaresi yok yani. Neticede Uber dediğimiz zaman, buna karşı çıkmak, bunu yerli yapmak demek 'eline sopa alıp sokakta ubercileri kovalamakla olmuyor. Yerlisini yaparsak bunu çözmüş oluyoruz."
Yerli ürünlerin kullanımının önemini bir kez daha altını çizen Uysal, "Uber, aslında rahatlık demek. Şoförle müşterinin birbirine güvenini sağlaması demek. Biz o konfordan uzak kalmamalıyız. Ama o konforu yaşarken de yurtdışındaki bir insanın kararıyla taksicimiz ve içindeki müşteri birbiriyle kavga eder hale düşmemeli. Yemek, kartı, iş yerleri adına, çalışanlar adanına bir rahatlıksa, yemeği yiyenle yemeği ikram edenle arasındaki o ilişkinin kararını çok uzaklarda birileri vermemeli. O konforum bizim de sağlayabilmemiz lazım" diye konuştu.