Her mevsim yeni dekor yapıyor musunuz?
Selim İleri 'Yaşadığım İstanbul'da anlatıyor: 'Mefruşatçıların vitrinlerinde, mevsimler birer dekor olup çıkardı.
Kış yaklaşınca, penceresinden kar yağışı görünen, perdeleri göz kamaştırıcı, ille şömineli oda. Yaz yaklaşırken, mavi gökyüzüne uçuştu uçuşacak beyaz tüller. Sonra ilkbaharda yapraklanmış, çiçeklenmiş dallarla haşır neşir başka pencere, başka tüller, başka perdeler. O zamanlar her mevsim için perdelerin farklı olduğunu düşünür, evimizdekilerin hep aynı kalışına üzülürdüm.'
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı Yaşar Küçükçalık ile sohbetimizde aklıma geldi, Selim İleri'nin satırları.
Türkiye'nin ev tekstili üretim hacmi yıllık 15 milyar dolar. 8-9 milyar dolarlık kısmı iç piyasada satın alınıyor, 5-6 milyar dolarlık kısmı da ihraç ediliyor.
Yaşar Küçükçalık 'Son 10 yılda ezberler bozuldu, iç piyasa çok hareketlendi' diye anlatıyor.
Ev tekstili alışverişine çıkanlar hak verecektir. 20 yıl önce çeşit sınırlı, 'farklı' olan pahada ulaşılmazken, artık cıvıl cıvıl mağazalar var.
Hükümetin 2023 hedefi belli. 500 milyar dolarlık ihracat. Mevcut ihracatı dört katına çıkarabilmek için de dünya trendlerini yakından takip etmek gerekiyor.
Dünyanın önemli trend ustalarından Nelly Rodi, Türk ev tekstilcilerine bir süredir 'ilham' veriyor.
Nelly Rodi '2013 İlkbahar-yaz için 'zarif değişim, orman ateşi, deniz enerjisi' temasını uygun görmüş, yine 2013 sonbahar ve kış için de 'egzotik pazar, zengin grafik, hassas rüya.'
Ürün mü satıyor, hikayesi mi?
Ev tekstili sanayicilerinin örgütü TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ile 'daha çok ihracat, daha çok katma değerli ürün' başlıklı sohbetimizde şu vurgu vardı:
'Hikayesi olan ürün.'
Başarılı markaların bir hikayesi var. Mehmet Büyükekşi örnek veriyor:
'Geçenlerde İtalya'ya gittiğimizde Roberto Cavalli restoranda yemek yedik, Armani Otel'de kaldık. Otelin de, restoranın da tekstil ile, tekstil markasıyla ne alakası var, öyle değil mi? Bu iki marka da hikaye yaratmış, katma değer elde etmiş.'
Yaşar Küçükçalık sözü sürdürüyor:
'Satılan mal geri alınmaz kültüründen bugünlere geldik. Artık kral da, kraliçe de müşteri.'
Kral ve kraliçelere bir şey satarken, 'hikaye' yaratan, belki de 'umudu tasarlayan' çok daha büyüyor..'
Başbakan üç çocuğa nasıl bakılacağını da söylese
Başbakan Erdoğan, doğurganlığın düşmesiyle birlikte, nüfusun yaşlanmasına ilişkin endişesinde haklı mı? Haklı.
Kadın başına doğurganlık 2.1 iken, 2025'te bu oranın 1.97'ye ineceği tahmin ediliyor.
Uzun zamandır, 'En az 3 çocuk' temennisinde bulunuyordu. 'Her kürtaj bir Uludere'dir' sözünden sonra, iş kürtajın yasaklanmasına kadar giderse, hiç şaşırmayalım.
İsteyen kadın en az 3 çocuk doğursun da, Başbakan Erdoğan bir de bu çocukların bakımının, 'adam gibi' yetiştirilmesinin nasıl mümkün olacağını söylese keşke.
Yediğine içtiğine dikkat edilen, sebzesiyle, etiyle doğru düzgün beslenen, zeka gelişimi için yaşına göre oyuncak, kitap alınan, okul zamanı kılı kırk yararak gideceği en doğru okulu seçilen çocuk, bugün yapılan en pahalı yatırım!