Haydarpaşa Garı kapatılacak mı?
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Haydarpaşa Garı'nın kapatılmayacağını belirtti
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, "Haydarpaşa Garı orada duruyor. Garın kapatılması gibi bir şey söz konusu değil" dedi.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen "Türkiye Offshore Enerji Konferansı" sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yıldırım, Haydarpaşa Garı'nın faaliyetlerine ilişkin bir soru üzerine, "Burada bir yanlış anlamayı düzeltmekte fayda var. Bildiğiniz gibi 29 Ekim'de Marmaray'ı İstanbulluların hizmetine veriyoruz. Marmaray, 15 kilometrelik gidiş geliş raylı sistemdir. Bunu açıyoruz. Ancak Söğütlüçeşme'den Gebze'ye, Avrupa Yakası'nda Kazlıçeşme'den Halkalı'ya kadar olan banliyo tren hatları da yenilecenek. Mevcut hat yenilecek, 3 hatta çıkarılacak, standardı genişletilecek. Bugün hattın trafiğe kapatılması itibariyle başlayan çalışma kapsamında hat 2 yıl kadar kapalı kalacak. Haydarpaşa Garı orada duruyor, oraya sefer yapılmayacak, demek istediğimiz bu. Yoksa Haydarpaşa Garı'nın kapatılması gibi bir şey söz konusu değil. Proje Marmaray Projesi değil, banliyö hatlarının yenilenme projesidir, banliyö hatlarına üçüncü hat, hızlı tren hattı ilave etme projesidir. Bu konuda bir yanlış anlaşılma olmasın" diye konuştu.
Üçüncü köprünün ismi
Yıldırım'a üçüncü köprüye verilecek isim tartışmaları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başka projelere de Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan Abdal gibi isimlerin verilebileceği yönündeki değerlendirmeleri de soruldu. Yıldırım, "Bu gayet doğal bir şey. Sayın Başbakanımız da Sayın Cumhurbaşkanımızla bir değerlendirme yapmıştır. Dolayısıyla Hacı Bektaş da, Hacı Bayram Veli de, Pir Sultan Abdal da, Mevlana da, Yavuz Sultan Selim de, Fatih Sultan Mehmet de, Yunus Emre de, Karacaoğlan da bizim. Bunlar hep kültürümüzdür, değerimizdir, tarihimizdir. Bunlar arasında ayrım yapmak ve buradan bir fitme alanı oluşturmak, bu ülkeye iyilik değil kötülüktür. Dolayısıyla başka projelerde de bu isimler değerlendirilecektir" dedi.
'Sosyal medyaya yönelik çalışma hassaten yok'
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, sosyal medyaya yasak geldiği yönündeki haberlere ilişkin, "Bahsedilen çalışma siber güvenlik çalışmasıdır. Sosyal medyadır, paylaşım siteleridir bunlara yönelik bir çalışma hassaten mevcut değildir. İşi dönüp dolaştırıp sosyal medyaya yasak geliyor noktasına getirmek çok büyük haksızlıktır, özgürlüklere sonuna kadar evet, ama başkalarının özgürlüğünü dünyasını karartmaya asla ve asla izin vermemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu. Yıldırım, "Bahsedilen çalışma siber güvenlik çalışmasıdır. Geçtiğimiz kasım ayında Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan Siber Güvenlik Kurulu'nun belirlediği yol haritası kapsamında yapılan çalışmalar birkaç gün içinde Cumhurbaşkanımızın onayından çıkacak. 20 Haziran itibariyle Siber Güvenlik Kurulu'nun ikinci toplantısını yapacağız. Bütün sanal alemle ilgili konular siber güvenlik konusudur. Bunlar, ülkemizin iletişim altyapısına vaki olacak her türlü saldırılar, bu altyapıda mevcut olan bilgiler, kişisel bilgiler, insanların özellerine ait bilgiler, devletin kritik altyapısında bulunan bilgiler, emniyetin bilgileri, tapunun bilgileri, aklınıza gelen tüm bilgiler emniyet altında olmalı. Bunlara yapılabilecek her türlü saldırıyı önceden öngörmek ve tedbir almak ve daha sonra eğer saldırı gerçekleşmiş ise de bunun sorumlularını bulup ortaya çıkarmak ve cezalandırmak diye özetlenebilir. Yaptığımız çalışma budur. Sosyal medyadır, paylaşım siteleridir bunlara yönelik bir çalışma hassaten mevcut değildir" dedi.
Suç, her yerde suçtur
Sosyal medyanın özgürlük alanı olarak alabildiğince faaliyet göstermesine hiçbir şekilde karşı çıkmanın ve engellemenin doğru olmadığını dile getiren Yıldırım, "Ama ne gerçek hayatta ne de sanal dünyada insanları mağdur edecek, suç işleyecek faaliyetleri yapma serbestliği de olamaz. Nasıl sokakta insan öldürmenin bir cezası varsa sosyal medyada da insanı ölüme teşvik ederseniz, intihara, kumara teşvik ederseniz, izni olmadan insanların bilgilerine erişirseniz, onu da kamuoyu ile paylaşırsanız, o insanın mağduriyetine sebep olursanız bunun da bir cezası var. Bu suçun internetten ya da sosyal medyadan işlenmesi onu masum göstermez, dolayısıyla suç her yerde suçtur. Cezasız kalırsa kamu düzeni devam etmez, kargaşa hakim olur. İşi dönüp dolaştırıp sosyal medyaya yasak geliyor noktasına getirmek çok büyük haksızlıktır, böyle bir şey yok. Ama gerçek alemde de sanal alemde de suçları önlemek, suçlarla mücadele etmek demokratik hukuk devleti olan her ülkenin yapması gereken şeydir. Yapılmak istenen de budur" dedi.
Yasalar var ama...
Yıldırım mevcut yasaların yeterli olup olmadığı, yeni yasalara ihtiyaç duyulup duyulmayacağı yönündeki soruya da, "Bunlarla ilgili yasalar zaten var. Ancak sanal alem bizim hayatımıza yeni yeni girmeye başladığı için, bazı konular mevcut yasalarda tanımlanamamış olabilir. Yapılması gereken, uygulama açısından yanlış noktalara gitmemek için bu yasalara sanal alemle ilgili bölümleri de güncellemek gerekir. Siber suçlarla mücadele etmek bir ülkenin tek başına başaracağı bir iş değildir. Burada uluslararası iş birliği şarttır. O yüzden biz geçen yıl Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesine taraf olduk. 48 ülke buna taraf, yani 48 ülkeyle adli yardımlaşma anlaşması yaptık. 7 gün 24 saat her ülke bu işlerle birbiriyle muhatap olup ona göre tedbir alınacak" yanıtını verdi.
Yapılması gerekenin farkındalık oluşturmak olduğunu belirten Yıldırım, "Sosyal paylaşım alanını da, interneti de temiz kullanmak için bir kampanya başlatmamız lazım. Öncülüğü de sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları, üniversiteler yapmalı, Toplumda ağırlığı olan herkes bu kampanyanın içinde yer almalı. Ülke gelişen bu mecranın etik değerlerini de toplumsal düzeyde yazılı olmayan bir anlayışa göre oluşturmalıdır" diye konuştu.
Dünya