Erdoğan sert çıktı: Stokçuluğa karşı depoları basacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Patatesi, soğanı stokluyorsunuz, bundan sonra depoları basacağız." dedi.
48'inci Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonla mücadele ve ithalata dair açıklamalarda bulundu.
Muhalefetin buğday ithalatına yönelik eleştirilerine yanıt veren Erdoğan, "Türkiye yılda ortalama yılda 21 milyon ton buğday üreten 19 milyon tonda tüketen bir ülkedir. Buğday ithalatımız yok mu? Var. Hem de oldukça yüksek miktarda var. Üretimimiz tüketimi karşıladığına göre niye ithal ediyor olabiliriz? Tabii ki un, makarna, bisküvi, irmik, bulgur gibi mamul maddelere dönüştürüp dışarıya satmak üzere ithal ediyoruz. Buna ihracata dayalı ithal denir" dedi.
Türkiye'nin üretiminin tüketimini rahatlıkla karşıladığına dikkat çeken Erdoğan, "Son 10 yıla baktığımızda değeri yaklaşık 12.5 milyar doları bulan 41.5 milyon ton buğday ithalatına karşılık değeri 21 milyar dolara yaklaşan yaklaşık 49 milyon ton buğday karşılığı ihracat yapıldı. Yani yaklaşık 8.5 milyar dolarlık bir kârımız söz konusu" şeklinde konuştı.
"Bu yıl üretim ve kalitede düşüş var"
"Bu yıl olumsuz hava şartları sebebiyle buğday üretimimizde ve kalitesinde bir düşüş söz konusu" diyen Erdoğan, "Aslında toplamda tüketimi karşılayabilecek üretimimiz yine var. Buna rağmen özellikle ekmeklik kaliteli buğday ve arpada spekülatif dalgalanmaların önüne geçmek için bir miktar hububat ithalatı için TMO'ya yetki verdik" ifadelerini kullandı.
Erdoğan bazı tarım ürünlerinde fiyatların yükselmesi sürecinde stok yapıldığını ancak bundan sonra buna izin verilmeyeceğine de dikkat çekti: "Patatesleri, soğanı... sebze meyve stokluyorsunuz. Bundan sonra aldığımız ihbarlar nedeniyle tüm bu stokların yapıldığı depoları basacağız. Kimse vatandaşıma halkıma pahalı ürün yedirme hakkına sahip değildir... Asla taviz yok" dedi.
"Yerli üretim hayati bir mecburiyet"
"Defalarca talimat vermiş olmamıza rağmen eş değer ürünler arasında hala yabancı menşeli olanların tercih edilebiliyor olmasına tahammülümüz kalmamıştır. Millilik hassasiyetimizi paylaşmayan hiç kimseyle yol yürümeye devam etmeyeceğiz." ifadelerini kullanan Erdoğan, özellikle ilaç ve tıbbi cihaz sanayi, otomotiv, bilişim, giyim, gıda gibi sektörlerde Türkiye'yi üretici konumuna taşımak zorunda olduklarına dikkat çekti ve "Bu bir tercih değil hayati bir mecburiyettir" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, "Döviz kuru ve faizde ibre sürekli aşağıya doğru iniyor. Ekonomimizin geleceğinden ümitli olmamız için her türlü sebebe sahibiz" ifadelerini kullandı.
AİHM'ye sert eleştiri
Erdoğan konuşmasında ayrıca AİHM'nin eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararını eleştirdi.
"AİHM dün ülkemiz aleyhine bir karar açıklamış. Neymiş? Türkiye, terör örgütü PKK ile iltisaklı bir partinin eski genel başkanının yargılandığı davada özgürlük, güvenlik ve seçim hakkını ihlal etmiş. Peki siz AB organlarından herhangi birinin, aynı zatın 6-8 Ekim olayları sırasında insanları, tamamı yalan olan beyanlarla galeyana getirip 50 masumun sokaklarda vahşice katledilmesine yol açması konusunda herhangi bir beyanını duydunuz mu?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"O çok sevdiğiniz teröristler, çıkarlarına dokunduğunuz gün sadece nefretlerini değil silahlarını da size çevireceklerdir. Türkiye'de darbeye teşebbüs eden FETÖ'cüleri baş tacı eden hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun demokrasinin adını ağzına almaya hakkı yoktur. Avrupa Birliği'nin bizatihi kendisinin terör örgütü olarak kabul ettiği, hayata gözlerini açmamış çocuktan 80 yaşındaki ihtiyara kadar her yaştan on binlerce insanın katili PKK'ya verilen desteği, bu zalimlerin kurbanlarından esirgeyenleri hiçbir zaman ciddiye alamayız."
Muhalefetin buğday ithalatına yönelik eleştirilerine yanıt veren Erdoğan, "Türkiye yılda ortalama yılda 21 milyon ton buğday üreten 19 milyon tonda tüketen bir ülkedir. Buğday ithalatımız yok mu? Var. Hem de oldukça yüksek miktarda var. Üretimimiz tüketimi karşıladığına göre niye ithal ediyor olabiliriz? Tabii ki un, makarna, bisküvi, irmik, bulgur gibi mamul maddelere dönüştürüp dışarıya satmak üzere ithal ediyoruz. Buna ihracata dayalı ithal denir" dedi.
Türkiye'nin üretiminin tüketimini rahatlıkla karşıladığına dikkat çeken Erdoğan, "Son 10 yıla baktığımızda değeri yaklaşık 12.5 milyar doları bulan 41.5 milyon ton buğday ithalatına karşılık değeri 21 milyar dolara yaklaşan yaklaşık 49 milyon ton buğday karşılığı ihracat yapıldı. Yani yaklaşık 8.5 milyar dolarlık bir kârımız söz konusu" şeklinde konuştı.
"Bu yıl üretim ve kalitede düşüş var"
"Bu yıl olumsuz hava şartları sebebiyle buğday üretimimizde ve kalitesinde bir düşüş söz konusu" diyen Erdoğan, "Aslında toplamda tüketimi karşılayabilecek üretimimiz yine var. Buna rağmen özellikle ekmeklik kaliteli buğday ve arpada spekülatif dalgalanmaların önüne geçmek için bir miktar hububat ithalatı için TMO'ya yetki verdik" ifadelerini kullandı.
Erdoğan bazı tarım ürünlerinde fiyatların yükselmesi sürecinde stok yapıldığını ancak bundan sonra buna izin verilmeyeceğine de dikkat çekti: "Patatesleri, soğanı... sebze meyve stokluyorsunuz. Bundan sonra aldığımız ihbarlar nedeniyle tüm bu stokların yapıldığı depoları basacağız. Kimse vatandaşıma halkıma pahalı ürün yedirme hakkına sahip değildir... Asla taviz yok" dedi.
"Yerli üretim hayati bir mecburiyet"
"Defalarca talimat vermiş olmamıza rağmen eş değer ürünler arasında hala yabancı menşeli olanların tercih edilebiliyor olmasına tahammülümüz kalmamıştır. Millilik hassasiyetimizi paylaşmayan hiç kimseyle yol yürümeye devam etmeyeceğiz." ifadelerini kullanan Erdoğan, özellikle ilaç ve tıbbi cihaz sanayi, otomotiv, bilişim, giyim, gıda gibi sektörlerde Türkiye'yi üretici konumuna taşımak zorunda olduklarına dikkat çekti ve "Bu bir tercih değil hayati bir mecburiyettir" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, "Döviz kuru ve faizde ibre sürekli aşağıya doğru iniyor. Ekonomimizin geleceğinden ümitli olmamız için her türlü sebebe sahibiz" ifadelerini kullandı.
AİHM'ye sert eleştiri
Erdoğan konuşmasında ayrıca AİHM'nin eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararını eleştirdi.
"AİHM dün ülkemiz aleyhine bir karar açıklamış. Neymiş? Türkiye, terör örgütü PKK ile iltisaklı bir partinin eski genel başkanının yargılandığı davada özgürlük, güvenlik ve seçim hakkını ihlal etmiş. Peki siz AB organlarından herhangi birinin, aynı zatın 6-8 Ekim olayları sırasında insanları, tamamı yalan olan beyanlarla galeyana getirip 50 masumun sokaklarda vahşice katledilmesine yol açması konusunda herhangi bir beyanını duydunuz mu?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"O çok sevdiğiniz teröristler, çıkarlarına dokunduğunuz gün sadece nefretlerini değil silahlarını da size çevireceklerdir. Türkiye'de darbeye teşebbüs eden FETÖ'cüleri baş tacı eden hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun demokrasinin adını ağzına almaya hakkı yoktur. Avrupa Birliği'nin bizatihi kendisinin terör örgütü olarak kabul ettiği, hayata gözlerini açmamış çocuktan 80 yaşındaki ihtiyara kadar her yaştan on binlerce insanın katili PKK'ya verilen desteği, bu zalimlerin kurbanlarından esirgeyenleri hiçbir zaman ciddiye alamayız."