Enerjiyi paraya çevirmenin yol haritası!

“Evde elektrik üretme kuyruğu” başlıklı haberimiz ekonominin en çok okunan haberleri arasında yer alınca, bu konuyu daha detaylı araştıralım dedik.

Kimler evinde elektrik üretebilir, en çok kim fayda sağlar, maliyetleri nasıl…

Merak edilen yönleriyle 'Lisanssız elektrik üretimi'ne yönelik bir nevi yol haritası hazırladık.

Geçtiğimizin yılın Temmuz ayında yürürlüğe giren ve mart ayında değiştirilen yasayla, isteyen 500 kilovata (kW) kadar elektriği lisans alma zorunluluğu olmadan üretip satabilecek. Önümüzdeki aylarda bir başka bir yasa değişikliği ile de bu rakam iki katına yani 1 megavata çıkarılacak.  Her 100 liralık enerjinin 85 lirasının yurtdışına gittiği Türkiye’de, yerli enerji kaynaklarına ilgiyi artıracak bu uygulama, enerji politikaları açısından da önem taşıyor. Malum dış ticaret açığımızın yüzde 65’i de enerjiden oluşuyor.

Maliyetler

Peki, isteyen gerçekten evinin önüne rüzgâr gülü dikip veya çatısına güneş paneli kurup, kendi elektriğini üretebilir mi? Uzmanlar, 500 kW kurulu gücünde güneş enerjisi tesisi maliyetinin ortalama 1 milyon Euro olduğunu, bunun rüzgârda 800 bin dolar, hidroliklerde 650–700 bin dolara indiğini söylüyor.  Öte yandan, 500 kW’lik bir güneş enerjisi tesisinin 10’da biri gücünde, yani 50 kW’lik bir tesis kurayım dediğinizde de, maliyetler güce paralel olarak 10’da 1 oranında düşmüyor. Güç 50 kW’ye düştüğü zaman, yatırım maliyeti yaklaşık 300 bin Euro oluyor. Çünkü kurulacak tesisin gücü düştükçe, birim maliyeti artıyor.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 10 Ağustos’ta internet sitesinde lisanssız üretime yönelik örnek uygulamaları içeren bir duyuru yayınladı. Burada örnek uygulamalara yönelik detaylı hesaplamalara yer veren Kurum’a göre, evinin çatısına küçük ölçekli bir güneş enerjisi tesisi kurmak isteyen vatandaş, fizibilite, yatırım ve işletme maliyetleri ihmal edilmek kaydıyla aylık 516 lira destek ödemesi alıyor ve 97,50 TL elektrik faturası ödemekten muaf kalıyor. Destek ödemesi, küçük ölçekli rüzgâr türbini kuracak vatandaş için bin 569 liraya çıkıyor. Fabrika bahçesinde kurulacak 500 kW gücünde bir rüzgâr santraliyle ise aylık beş bin liralık elektrik faturası ödemekten muaf kalınabileceği hesaplanıyor.

Daha da önemlisi kendi ihtiyaç fazlasını sisteme satmak isteyen bir kişi artık elektrik ticareti yapacağından, dağıtım şirketine tüketiminden fazlasını satabilecek. EPDK bununla ilgili bir mahsuplaşma mekanizması da kurmuş durumda.

Banka kredileri

500 kW gücünde bir güneş enerjisi tesisinin ortalama 1 milyon Euro’ya mal olduğunu söyledim. Tabii bu paranın tamamını nakit koymak zorunda değilsiniz. 1 milyon Euro’luk yatırım, 200 bin Euro’luk özkaynak ve bankadan 800 bin Euro kredi alarak yapılabiliyor. Yani yüzde 20 özkaynakla, çok rahat rüzgâr ve güneş enerjisi kredisinin alınabileceği ifade ediliyor. Ancak bu konuda bir itiraz da var.

Uğurel'den itiraz

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği’nden (GENSED) Ateş Uğurel, Türkiye’de hiçbir bankanın henüz güneş enerjisine kredi vermediğini savunuyor ve “Satılabilecek bir emtia olarak görmediği için, hiçbir banka güneş elektriğini finanse etmiyor. Güneşten elektrik üretildiğini bilmeyen ve acilen eğitilmesi gereken bir kesim, uygulayıcı firma ile müşteri arasında uzun vadeli finans sağlayacak kurumlar” diyor. Ancak başka sektör temsilcileri, bankaların bu tür yatırımları az riskli ve çok karlı bularak destekleyeceği görüşünde.

Birimiz hepimiz için

Çoğumuz müstakil evlerde değil, apartman ve toplu konutlarda oturuyoruz. Durum böyle olunca, istenildiği takdirde başvuru “talep birleştirme” yöntemiyle yapılabiliyor. Yani diyelim ki 100 dairelik bir apartmanda oturuyorsunuz, tüm komşular bir araya geliyor, bir kişiyi vekil tayin ederek 100 ayrı başvuru yerine seçilen vekil aracılığıyla bir başvuru yapılıyor. Apartmanda yaşayan 100 kişinin tesisi, tek bir izinle kurulabiliyor. Talep birleştirme, maliyetlerin de düşmesini sağladığı için projeyi daha uygulanabilir hale getiriyor.

Cami, okul fark etmez

İsmini Futbol Federasyonu seçimlerinde Yıldırım Demirören’in rakibi olarak duyuran Erdal Alkış, rüzgâr türbini üreten Icon Wind Enerji şirketinin de başkanı. Alkış’ın verdiği bilgilere göre, Icon Wind istenilen güçte dikey rüzgâr türbinleri kuruyor. Bu sistemin yatay türbin, yani rüzgâr güllerinden farkı ise saniyede ortalama 5 metre rüzgâr alan her yere kurulabiliyor olması. Alkış, 15-20 daireli bir apartmanın, 20 kW gücünde rüzgar gülü kurarak, her ay 160 ila 250 dolar para kazanabileceğini, yaptığı yatırımı da beş yılda amorti edebileceğini söylüyor.

Lisanssız elektrik üretmenin, daha çok okullar, camiler, küçük ölçekli fabrikalar, akaryakıt istasyonları, belediyeler gibi kurumların kendi enerjilerini sağlamalarına yönelik bir proje olduğunu belirten Alkış, Türkiye’de 8.5 milyon bina, 90 bin cami, 45 bin okul, 13 bin akaryakıt istasyonu, 10 bin tarım kredi kooperatifi olduğuna işaret ediyor.

Yol kesen çiftçiler

Geçen hafta, elektrikleri kesildiği için 15 gündür tarlalarını sulayamayan Niğdeli patates üreticilerinin, Kayseri-Adana karayolunu dört saat boyunca ulaşıma kapattığını okumuştum. Acaba lisanssız elektrik uygulaması, yol keserek eylem yapan çiftçiye yönelik bir çözüm de içeriyor mu diye soruşturdum. Sulama kanalları varsa, çiftçilerin, bir araya gelip kooperatif kurarak kendi elektriklerini lisanssız olarak üretebileceklerini öğrendim. Mevzuatta, belediyelerin, şehir veya köy halkının içme suyu şebekesi üzerinde üretim tesisi kurmasına ve kooperatiflerin de tarımsal sulama şebekesi üzerinde tesis kurmasına istisnai izin veren bir madde yer alıyor.

Kamu arazisine dikkat

Başvuru yaparken dikkat edilmesi gereken özel meseleler de var elbet. 16 Haziran’da yayınlanan genelgeyle Başbakanlık, kamu arazilerinin satılması ve kiralanması yetkisini kendisine aldı. Yani yapacağınız yatırımlar eğer kamu, hazine veya orman arazisi üzerindeyse, Başbakanlık’tan izin almanız gerekiyor. Kamulaştırma kararları Bakanlar Kurulu Kararı ile alındığından son aylarda izinlerine yönelik bir yığılma olduğu konuşuluyor. Güneş yatırımlarının özel mülkiyette yapılabileceğine işaret eden sektör temsilcileri, bu izinlerden daha çok HES ve rüzgâr santrali projelerinin etkileneceğini belirtiliyor.

Milyar dolarlık soru

Ateş Uğurel, lisanssız elektrik uygulamasında sürekli “devlete elektrik satma” ifadesinin kullanıldığına dikkat çekiyor ve dağıtım şirketlerinin 2–3 yıl içinde tamamen özelleştirilmesinden sonra, elektrik satımı konusundaki tek muhatabın özel sektör şirketleri olacağını söylüyor. Uğurel’e göre, milyarlarca dolar para vererek, bir bölgenin dağıtım hakkını alacak şirket, gelirini şu üç yöntemle maksimize edebilir:

1) Elektrik zammı,

2) Mevcut abonelerin daha fazla elektrik tüketmesi,

3) Abone sayısının artması.

Her çatıda kurulacak güneş sisteminden üretilecek elektriğin, o bölgedeki dağıtım şirketinin daha az elektrik satması anlamına geleceğini savunan Uğurel, “Önümüzdeki yıllarda güneş enerjisinin önündeki belki de en büyük tehdit, şebekeye bağlanma izinlerinin verilmemesi, yıllara uzayan sürelerde geciktirilmesi ve bürokratik bin bir sorunla karşı karşıya gelecek temiz enerji yatırımcısının en sonunda pes etmesidir. Bu, birçok Avrupa ülkesinde yaşanıyor ve yaşandı” diyor.

hurriyet.com.tr