Ekonomi kritik eşikte!

Deloitte’un Ekonomik Görünüm raporuna göre, Türkiye ekonomisi kritik bir eşiğe gelmiş durumda. Rapora göre yeni bir ‘yatırım hikâyesi’nin ortaya çıkması ve her şeyden önce ekonomi yönetimi tarafında süre gelen belirsizliklerin ortadan kalkması gerekiyor.

Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan “Ekonomik Görünüm: Dalgalı Sularda Seçime Doğru” raporu yayınlandı. Türkiye ekonomisinin kritik bir eşiğe geldiği belirtilen raporda, Türkiye’nin görece olarak düşük büyüme ancak yüksek enflasyon ve cari açık denkleminde takıldığı, bunun aşılması için genel seçim sonrası ekonomi yönetimi tarafındaki belirsizliklerin ortadan kalkması ve ‘yeni bir hikâye’ oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.

Deloitte Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Küresel ortamın çalkantılı seyri devam ediyor ve dünya ekonomisinde ılımlı büyümenin sürmesine rağmen riskler listesi halen kabarık görünüyor. Bu listenin başında ise Yunanistan yer alıyor. Diğer taraftan ABD Merkez Bankası Fed’in ilk çeyrekte ABD ekonomisinin zayıf görünümüne nasıl tepki vereceği merakla bekleniyor. Bu karar doğal olarak Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirecektir.

Türkiye açısından bir diğer önemli parametre ise petrol fiyatı... Petrol fiyatındaki sert düşüş nedeniyle yıla olumlu ve umutlu bir başlangıç yapan Türkiye ekonomisinde, gelişmeler pek beklendiği gibi olmadı. Seçim sonrasında oluşacak senaryolara ve olası belirsizliklere odaklanmış yatırımcılar, düşük büyüme, görece yüksek seyreden enflasyon, Merkez Bankası üzerinde devam eden baskılar ve yapısal reformların gecikme olasılığı karşısında tedirgin olmuş durumda. Bu sebeple de, yeni bir yatırım hikâyesinin oluşturulması elzem ve 7 Haziran seçimleri bu anlamda çok kritik bir eşik niteliği taşıyor.”

Deloitte baz senaryosuna göre 2015 yılının zorlu bir yıl olacağına dair beklentisini koruyor. Makro tahminlerinin, belirsizlikler ve kurda yaşanan sert değer kaybı nedeniyle revize edildiğini belirten Deloitte, 2015 büyüme beklentisini %2,5’a düşürürken, enflasyon beklentisini ise %7,5-%8 bandına doğru yukarı çektiğini söylüyor. Rapora göre cari açığın yılı GSYH’ye oranla %4,5 seviyelerinde kapanacağı varsayılıyor.

Raporda mali tarafta nispeten kırılgan bir görüntünün olduğu, ancak henüz belirgin bir bozulma yaşanmadığı vurgulanırken; ikiz açık riskine dikkat edilmesi gerektiği belirtiliyor.

Para politikası başlığında faiz tartışmalarına ve Merkez Bankası üzerindeki baskıya dikkat çekilen raporda; hem büyüme, hem de sermaye girişleri güçlü olmadıkça, bu endişe ortamı devam edecek. Rapora göre bu durum aynı zamanda Merkez Bankası’nın içinde bulunduğu ikilemi de özetler nitelikte.
Global tarafta 2015 yılının makro hikâyesinin şekillenmesinde, yılın kalanında petrol fiyatlarının seyrinin, Fed’den gelecek faiz hamlesinin ve Yunanistan’ın akıbetinin belirleyici olacağı belirtiliyor.

Riskler tarafında ise, özellikle Gelişmekte Olan Ülkeler cephesinde Fed’in faiz artırım sürecine bağlı olarak dolarda yaşanan güçlenme ve sermaye akımlarının yön değiştirmesinden kaynaklı finansal riskler, listenin en başında yer alıyor. Gelişmiş ekonomilerde krizden miras kalan sorunların (zayıf finansal sistemler, yüksek borçluluk vb.) hala büyümenin önünde engeller oluşturduğu görülüyor. Euro Bölgesi’nde yeniden alevlenen ‘Grexit’ (Yunanistan’ın euro’dan çıkması) endişesi ise en acil kalem olarak karşımızda duruyor. Bunun yanı sıra Çin’de devam etmesi beklenen yavaşlama ve bunun seyri ise bir diğer risk başlığı olarak öne çıkıyor.

Genel seçimler sonrası ortaya çıkacak tablonun belirsiz olması nedeniyle raporda, gelecek yıl için bir tahmin yapmanın güç olduğu belirtiliyor. Ancak rapora göre 2016 yılında da temel mesele, 2015 yılında olduğu gibi enflasyon ve cari açık başta olmak üzere kırılganlıklar azaltılırken, görece vasat bir düzeye oturan büyümenin artırılması olacak gibi görünüyor.