Dönüşüm çileye döndü: 4 yılda bir bina yapılamadı
Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm projesi kördüğüm olurken 4 yılda bir bina bile yapılamadı.
Kadıköy Fikirtepe’de 2010 yılında başlayan kentsel dönüşüm sürecinde geçen 4 yıla karşın tek bir proje bile tamamlanamadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında gidip gelen dönüşüm projesinin imar durumu sık sık değişti.
Bürokratik engeller süreci tıkayınca firmalar da yurttaşlar da zor durumda kaldı. Yıkılan binalara yerleşen Suriyeli göçmenlerle birlikte yan yana yaşayan Fikirtepe sakinleri belirsizlik içinde beklemeye devam ediyor. 31 dönümlük arsanın ortasında tek başına kalan evi ile dönüşümün simgesi haline gelen Alaattin Demirel de uzlaşmaya vardıktan sonra çıkan “riskli alan” kararına güvenerek sözleşme imzalamaktan vazgeçen şirketi masaya oturmaya çağırıyor. Demirel “İnşaata başlayamayacağından hem zaman kazanıyor, hem de reklamını yapıyor” diyor.
Kadıköy Fikirtepe’de Eğitim, Dumlupınar ve Merdivenköy Mahalleleri’nde toplam 1 milyon 310 bin metrekareyi kapsayan kentsel dönüşüm projesi 2010 yılında İBB tarafından gündeme getirildi. 2011 yılının başında Fikirtepe’ye yüzde 10 ile 80 arasında imar artışı getiren plan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçti.
Bölge önce kentsel dönüşüm değil “özel proje alanı” olarak belirlendi. Buna göre projelerin başlayabilmesi için hak sahiplerinin tamamının onayı gerekiyordu. Bu durum süreci tıkayınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girdi. 2013 yılında bakanlık tüm projeleri durdurdu ve bölgeyi “riskli alan” ilan etti. Artık arsa sahiplerinin üçte ikisinin projeye onay vermesi halinde yıkım gerçekleşiyor, anlaşmaya yanaşmayanların arazisi “acele” kamulaştırılıyor.
2014 yılının başında bakanlık, bölgedeki işlemleri hızlandırmak için yetkilerini tekrar İBB’ye devretti. Bu yılın şubat ayında yani proje açıklandıktan 4 yıl sonra “yıkım ve temel atma töreni” yapılabildi. Ancak bu kentsel dönüşüm projesinin başladığı anlamına gelmiyor. 61 yapı adasına bölünen Fikirtepe’de sadece 4 adada toplam 3 bin bina tamamen yıkım yapılabildi.
Sözleşmeden kaçan firma
25 Haziran’dan itibaren anlaşmayan hak sahiplerine acele kamulaştırma tebligatları gönderilmeye başlandı. Mağdur edildiklerini düşünen birçok hak sahibi bu kararları mahkemeye taşımaya hazırlanıyor. Fikirtepe’deki dönüşümün simge fotoğrafı haline gelen boş arazide yıkılmayan tek binanın sahibi Alaattin Demirel de sözleşme imzalayamayan hak sahiplerinden.
Ancak Demirel’in durumu diğerlerinden biraz farklı. Çünkü Demirel ile firma yetkilileri ile görüşerek her iki tarafın da şartlarında uzlaştığı bir sözleşme hazırladı. Taraflar, sözleşmeyi 12 Mayıs 2014’te tarihinde noterde buluşarak imzalama kararı aldı. Ancak firma sahibi gelmedi. Demirel 14 Mayıs’ta noterden bir ihtarname göndererek firma sahibini tekrar sözleşmeyi imzalamak için davet etti, ancak tüm bu girişimler sonuçsuz kaldı.
Alaattin Demirel, 9 Haziran 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurarak firma ile uzlaşma sağlanması için arabuluculuk yapması talebinde bulundu. Demirel, firma ile uzlaştığı sözleşmeyi hala imzalamak istiyor ve bu konuda bakanlığı yaptığı uzlaşma talebi başvurusuna yanıt bekliyor.
Firma reklam için beni kullanıyor
Demirel, acele kamulaştırma kararına güvenen firmanın bilinçli olarak sözleşmeyi imzalamaktan kaçındığını, arazinin ortasında tek başına kalan evini reklam için kullandığını belirtiyor.
Demirel, “Binamızın ayakta durması, firma için bizimle sözleşme yaparak yıkılmasından daha avantajlı olduğundan sözleşmeden kaçınmayı sürdürüyor. Hem de inşaata başlayamayacağından olsa gerek zaman kazanıyor.
Firma, evimizin etrafını ruhsatsız olarak kazarak, belediyenin kadastral yollarını, elektrik, su, gaz hatlarını söküp attı. Yeni kurulmuş, tanınmayan firma evimi reklamı için kullanıyor. Bizim, anlaşma için olağan dışı şeyler istediğimiz yönünde iftiralar atılıyor. Evimizin duvar diplerine kadar 15 metre derinliğinde kazan firma, dokunulsa devrilecek duruma getirilmiş binayı yıkmayarak reklam ve baskı aracı olarak kullanıyor” dedi.
Demirel, henüz kendisine acele kamulaştırma ile ilgili resmi tebligat gelmediğini, geldiği anda dava açacağını da söyledi.
Salgın hastalık endişesi
Boşaltılan ve harabeye dönen binalar da bir yıldır Suriyeli mültecilerin mekanı haline geldi. Mahalle halkı bugünlerde hem Suriyeliler hem de anlaşmalarına karşın ilerlemeyen projeler nedeniyle zorda. Firmalar çalışmalarını ada bazında yapıyor. Bir adadaki çalışma bitmeden kabaran kira maliyetleri nedeniyle yüzde 100 anlaşma sağlansa da diğer adada inşaata başlamıyor. Boşaltılan binaları bir yıldır Suriyeli göçmenler kullanırken boşaltılmayan binalarda Fikirtepe halkı yaşamaya devam ediyor.
İç savaştan kaçarak gelen göçmenlerin durumuna üzülseler de suyu, tuvaleti, banyosu, elektriği olmayan yıkık dökük binalardaki yaşam, mahalle sakinlerinin sağlığını tehdit ediyor. Kokudan sokağa çıkamayan mahalle sakinleri salgın hastalık korkusu taşıyor. Aramalarına karşın belediyenin de polisin de duruma bir çözüm bulmadığını söyleyen yurttaşlar, göçmenlerin burada yaşamasının kanıksayan kurumların erzak yardımı yapmasına da tepki gösteriyorlar. Vatandaşlar yakınlarındaki boşaltılmış binalara Suriyelilerin yerleşmemesi için sürekli nöbette.
Cumhuriyet
Bürokratik engeller süreci tıkayınca firmalar da yurttaşlar da zor durumda kaldı. Yıkılan binalara yerleşen Suriyeli göçmenlerle birlikte yan yana yaşayan Fikirtepe sakinleri belirsizlik içinde beklemeye devam ediyor. 31 dönümlük arsanın ortasında tek başına kalan evi ile dönüşümün simgesi haline gelen Alaattin Demirel de uzlaşmaya vardıktan sonra çıkan “riskli alan” kararına güvenerek sözleşme imzalamaktan vazgeçen şirketi masaya oturmaya çağırıyor. Demirel “İnşaata başlayamayacağından hem zaman kazanıyor, hem de reklamını yapıyor” diyor.
Kadıköy Fikirtepe’de Eğitim, Dumlupınar ve Merdivenköy Mahalleleri’nde toplam 1 milyon 310 bin metrekareyi kapsayan kentsel dönüşüm projesi 2010 yılında İBB tarafından gündeme getirildi. 2011 yılının başında Fikirtepe’ye yüzde 10 ile 80 arasında imar artışı getiren plan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçti.
Bölge önce kentsel dönüşüm değil “özel proje alanı” olarak belirlendi. Buna göre projelerin başlayabilmesi için hak sahiplerinin tamamının onayı gerekiyordu. Bu durum süreci tıkayınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girdi. 2013 yılında bakanlık tüm projeleri durdurdu ve bölgeyi “riskli alan” ilan etti. Artık arsa sahiplerinin üçte ikisinin projeye onay vermesi halinde yıkım gerçekleşiyor, anlaşmaya yanaşmayanların arazisi “acele” kamulaştırılıyor.
2014 yılının başında bakanlık, bölgedeki işlemleri hızlandırmak için yetkilerini tekrar İBB’ye devretti. Bu yılın şubat ayında yani proje açıklandıktan 4 yıl sonra “yıkım ve temel atma töreni” yapılabildi. Ancak bu kentsel dönüşüm projesinin başladığı anlamına gelmiyor. 61 yapı adasına bölünen Fikirtepe’de sadece 4 adada toplam 3 bin bina tamamen yıkım yapılabildi.
Sözleşmeden kaçan firma
25 Haziran’dan itibaren anlaşmayan hak sahiplerine acele kamulaştırma tebligatları gönderilmeye başlandı. Mağdur edildiklerini düşünen birçok hak sahibi bu kararları mahkemeye taşımaya hazırlanıyor. Fikirtepe’deki dönüşümün simge fotoğrafı haline gelen boş arazide yıkılmayan tek binanın sahibi Alaattin Demirel de sözleşme imzalayamayan hak sahiplerinden.
Ancak Demirel’in durumu diğerlerinden biraz farklı. Çünkü Demirel ile firma yetkilileri ile görüşerek her iki tarafın da şartlarında uzlaştığı bir sözleşme hazırladı. Taraflar, sözleşmeyi 12 Mayıs 2014’te tarihinde noterde buluşarak imzalama kararı aldı. Ancak firma sahibi gelmedi. Demirel 14 Mayıs’ta noterden bir ihtarname göndererek firma sahibini tekrar sözleşmeyi imzalamak için davet etti, ancak tüm bu girişimler sonuçsuz kaldı.
Alaattin Demirel, 9 Haziran 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurarak firma ile uzlaşma sağlanması için arabuluculuk yapması talebinde bulundu. Demirel, firma ile uzlaştığı sözleşmeyi hala imzalamak istiyor ve bu konuda bakanlığı yaptığı uzlaşma talebi başvurusuna yanıt bekliyor.
Firma reklam için beni kullanıyor
Demirel, acele kamulaştırma kararına güvenen firmanın bilinçli olarak sözleşmeyi imzalamaktan kaçındığını, arazinin ortasında tek başına kalan evini reklam için kullandığını belirtiyor.
Demirel, “Binamızın ayakta durması, firma için bizimle sözleşme yaparak yıkılmasından daha avantajlı olduğundan sözleşmeden kaçınmayı sürdürüyor. Hem de inşaata başlayamayacağından olsa gerek zaman kazanıyor.
Firma, evimizin etrafını ruhsatsız olarak kazarak, belediyenin kadastral yollarını, elektrik, su, gaz hatlarını söküp attı. Yeni kurulmuş, tanınmayan firma evimi reklamı için kullanıyor. Bizim, anlaşma için olağan dışı şeyler istediğimiz yönünde iftiralar atılıyor. Evimizin duvar diplerine kadar 15 metre derinliğinde kazan firma, dokunulsa devrilecek duruma getirilmiş binayı yıkmayarak reklam ve baskı aracı olarak kullanıyor” dedi.
Demirel, henüz kendisine acele kamulaştırma ile ilgili resmi tebligat gelmediğini, geldiği anda dava açacağını da söyledi.
Salgın hastalık endişesi
Boşaltılan ve harabeye dönen binalar da bir yıldır Suriyeli mültecilerin mekanı haline geldi. Mahalle halkı bugünlerde hem Suriyeliler hem de anlaşmalarına karşın ilerlemeyen projeler nedeniyle zorda. Firmalar çalışmalarını ada bazında yapıyor. Bir adadaki çalışma bitmeden kabaran kira maliyetleri nedeniyle yüzde 100 anlaşma sağlansa da diğer adada inşaata başlamıyor. Boşaltılan binaları bir yıldır Suriyeli göçmenler kullanırken boşaltılmayan binalarda Fikirtepe halkı yaşamaya devam ediyor.
İç savaştan kaçarak gelen göçmenlerin durumuna üzülseler de suyu, tuvaleti, banyosu, elektriği olmayan yıkık dökük binalardaki yaşam, mahalle sakinlerinin sağlığını tehdit ediyor. Kokudan sokağa çıkamayan mahalle sakinleri salgın hastalık korkusu taşıyor. Aramalarına karşın belediyenin de polisin de duruma bir çözüm bulmadığını söyleyen yurttaşlar, göçmenlerin burada yaşamasının kanıksayan kurumların erzak yardımı yapmasına da tepki gösteriyorlar. Vatandaşlar yakınlarındaki boşaltılmış binalara Suriyelilerin yerleşmemesi için sürekli nöbette.
Cumhuriyet