Dikkat! 50 bin lira cezası var

TÜKODER Genel Başkanı Atahan, "Tüketicilere taciz derecesinde mesajlar gelirken, yapılan şikayetlerden yeterli sonuç alınamıyor. Mevzuat olarak 50 bin liraya kadar ceza yükümlüğü var" dedi

Elektronik ticarette 1 Mayıs'ta yürürlüğe giren yeni düzenlemelere rağmen, vatandaşların pazarlama ve tanıtım amaçlı, istenmeyen mesaj, arama ve e-posta gibi uygulamalara karşı şikayeti son bulmadı.

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeler, şirketlerin pazarlama ve tanıtım amaçlı mesaj, arama ve e-posta yollayamayacağını, bunları yollayabilmek için vatandaştan onay alması gerekliliğini getirmişti. Uymayan şirketlere önemli para cezalarının verileceğini öngören düzenlemelere karşın geçen sürede vatandaşların konuyla ilgili mağduriyet ve şikayetlerinin bitmediği görülüyor.

Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Şaban Kara, 1 Mayıs'ta yürürlüğe giren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'dan önce kişilerin, herhangi bir yerden alışveriş yaparken, sipariş verirken veya üyelik kartı çıkartılırken iletişim bilgilerini vermesiyle veri tabanına kayıt olduğunu belirterek, böylece yasa çıktıktan sonra da SMS gönderilebildiğini anlattı.

Kara, söz konusu kanunun 6. maddesinde, ticari elektronik iletilerin, alıcılara ancak önceden onayları alınması kaydıyla gönderilebileceğinin düzenlendiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Elektronik iletilerin onay almak suretiyle gönderilebileceği belirtiliyor. Bu onay yazılı ya da elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir ancak sözlü alınamaz. Bunu ispat, elektronik iletiyi gönderen ticari işletmeye ait olduğu için sözlü alınan onayı ispatlayamaz. Örneğin, herhangi bir ürün alındığında ödeme esnasında verilen cep telefonuna mesaj gönderemez. Mesaj göndermesi için ayrıca bir belge imzalatması ya da elektronik bir bildirimde bulunmanız lazım. Bunu yapmamışsanız onay vermemişsiniz demektir."

Şirketlerden gelen mesajların birçoğunun, kanun çıkmadan önce işletmelerin veri tabanına kaydedilmiş kullanıcılara gönderilen mesajlar olduğunu kaydeden Kara, "Yasa çıktıktan sonra bütün şirketler söz konusu maddeye göre altyapılarını düzenlemek zorunda. Mesajı gönderirken mesajın 'ret' hakkını hatırlatmak zorunda. Hatırlatmadığı anda zaten şikayete tabiidir ve cezayı gerektiriyor. Bundan her zaman vazgeçebilirsiniz" diye konuştu.

Şaban Kara, her mesajın altında kişilerin kolay bir şekilde mesaj almaktan vazgeçebilmesini sağlayan uyarıların bulunmak zorunda olduğunu belirterek, bu yasağa uygun hareket etmeyen birçok şirketin olabileceğini ve kullanıcının gelen mesajı "istemiyorum" şeklinde yanıtlaması gerektiğini ifade etti.

Şirketlerin "istemiyorum" geri dönüşünün yapıldığı tarihten itibaren 3 iş günü içerisinde elektronik iletilerini durdurmak zorunda olduğunu vurgulayan Kara, dördüncü gün aynı yerden mesaj geliyorsa ceza alındığını söyledi.

Kara, kurallara uygun olmayan uygulamaların, şirketlerin kişi başı 50 bin liraya kadar ceza ödemesine neden olabileceğine dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstenmeyen mesaj, tek kişiye gönderilmişse bin ila beş bin lira arasında para cezası bulunuyor. Aynı anda birden fazla kişiye yani toplu olarak mesaj göndermişse idari para cezası on katına kadar artırılarak uygulanıyor. Dolayısıyla şikayet başına en çok 50 bin lira ceza uygulanıyor. Toplu halde mesaj gönderen şirket bir kişinin şikayetiyle bu cezayı alabilir. Bir diğerinin şikayetiyle bir daha 50 bin lira ceza alabilir. Bu her toplu mesajı alan kişinin şikayetiyle ayrı ayrı değerlendirilerek cezalandırılır. Toplu gönderilip gönderilmediği inceleme safhasında yetkililerin sistemi incelemesiyle anlaşılabilir."

Şikayet için Ticaret İl Müdürlüğü'ne yetki verildiğini dile getiren Kara, "Örneğin İstanbul'daki bir vatandaş delilleriyle birlikte Sirkeci'de bulunan Ticaret İl Müdürlüğü'ne gitmeli. Mailin veya SMS'in çıktısı yahut fotoğrafı delil olarak kullanılabilir. Bunun elektronik ortamda yani mail adresinde ve cep telefonunuzda da kayıtlı olması gerekir" diye konuştu.

Kara, yazılı dilekçe ile ya da e-Devlet üzerinden şikayetçi olunabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Elinizdeki belgelerle gittiğinizde, kimlik bilgilerinizi, telefon numaranızı ve mail adresinizi ispatlıyorsunuz. Ondan sonra soruşturma başlatılıyor. İl Müdürlüğü yetkilileri ilgili iş yerine gidiyor. İş yeri, bütün defterlerini ibraz etmek zorunda. Defterlerini sunmadıkları takdirde yine ayrı bir ceza düzenlenmiş. Bu caydırıcı bir yaptırım. Kimse işletmesine İl Müdürlüğü yetkililerinin gelip ticari defterlerini sunmasını, bilgisayar sistemini girmesini, altyapısını görmesini istemez. Aslında yasa bu tür şirketler için çok sıkı."

Kara, şirketlerin istenmeyen mesajları göndermesiyle maddi ve manevi bir zararın doğması durumunda onunla ilgili ayrıca da dava açılabileceğini anlatarak, vatandaşın bilinçli olup da durumun üstüne gittiği takdirde bu durumun sonlanabileceğini vurguladı.

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Haşmet Atahan ise tüketici hak ihlallerinde yaşanılan en temel zafiyetin, izinsiz reklam SMS ve e-postaları için de geçerli olduğunu belirterek, varolan zafiyetlerin ortadan kaldırılması için tüketicilerin daha fazla bilinçlenmesini sağlayıcı çalışmalar yapılması gerektiğini anlattı.

Hak arama iradesini gösteren tüketicilerin şikayet ve başvurularını kolayca yapabileceği yöntemlerin geliştirilmesinin önemini vurgulayan Atahan, "Şikayet ve başvurularını yapan tüketicilere başka emek ve zaman harcamasını gerektirmeyen, ek külfet yüklemeyen şikayet takip ve sonuçlandırma hizmeti sağlayan tüketici şikayet takip merkezi oluşturulmalı" diye konuştu.

Atahan, gerekli düzenlemelerin yapılması halinde tüketicinin istenmeyen mesajlar konusunda şikayetini en yakın tüketici örgütüne ileterek, örgütün konuyla ilgilenmesi sürecinin gerçekleşeceğini kaydederek, "Böylece, şikayet konusu doğduğu andan sonuçlanıncaya kadar takibini yapan ve tüketici hak ihlallerinin sicili tutularak, tüketicilere firmalar hakkında güvenli olan, olmayan firmalar hakkında bilgi aktarılacaktır" yorumunu yaptı.

Böyle bir bakış ve çözüm önerisi düşüncesi ile istenmeyen mesajların önüne geçilebileceğinin altını çizen Atahan, derneklere daha çok sözlü olarak şikayetlerin iletildiğini ve kişilerin yazılı olarak başvurmak istemediklerini dile getirdi.

Atahan, tüketicilere taciz ölçüsünde mesajların geldiğini ve kişilerin bu durumla baş edemediğini belirterek, yapılan şikayetlerden yeterli sonuç alınamadığını ifade etti.

Tüketici örgütleri olarak vatandaşlara bu konuda etkin bir yardım ve destek sağlayamadıklarını aktaran Atahan, bu firmalar hakkında kamu yönetimiyle iletişim ve eş güdüm sağlayamadıklarını vurguladı.

Atahan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın bu konuda "tiss.gtb.gov.tr" üzerinden şikayet alsa da gerek başvuru gerekse sonuçları bakımından caydırıcılığı sağlayamadığını kaydederek, "Kimi istenmeyen mesajlarda, ret hakkının hatırlatılması şartına uyulmuyor ve bunun takibi yapılmıyor. Mevzuat olarak 50 bin liraya kadar ceza yükümlüğü olsa da bunun uygulanabilirliğinin sağlanamadığını söyleyebiliriz" diyerek sözlerini tamamladı.

1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun; ticari iletişimi, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarını, ayrıca elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeler ile elektronik ticarete ilişkin bilgi verme yükümlülüklerini ve uygulanacak yaptırımları kapsıyor. Bu tarihten önce istenmeyen mesajların reddedilmediği müddetçe gelmesi yasak değil ancak her mesajda "ret" hakkı bulunması gerekiyor.

Söz konusu kanunun altıncı maddesinde, "Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir. Kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla alıcının iletişim bilgilerini vermesi halinde, temin edilen mal veya hizmetlere ilişkin değişiklik, kullanım ve bakıma yönelik ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmaz" bilgisi yer alıyor.