Beykoz'da yağma yargıdan döndü
Bakanlığın Beykoz’daki kişiye özel imar planı mahkemeden döndü. 22 yıldır park ve dinlenme alanı olan 28 bin metrekarelik “tek parseli” inşaata açan imar planı değişikliğinin yürütmesi durduruldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Beykoz’da 22 yıldır park ve dinlenme alanı olan 28 bin metrekarelik “tek parseli” inşaata açan imar planı değişikliğinin yürütmesi durduruldu.
Ders gibi bir karara imza atan mahkeme, bakanlığın Boğaziçi alanında kalan parselde “kişiye özel bir düzenleme” yaptığına dikkat çekti. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre mahkeme kararında planlama yetkisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na ait olmasına karşın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan imar planının hukuka ve imar mevzuatına aykırı olduğu vurguladı.“Bostan” niteliğinde olan parsel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başdanışmanı, Danıştay 9. Daire’nin eski başkanı, emekli hâkimArif Yüksel ve hissedarlarına ait.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) CHP’li meclis üyeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Beykoz Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Nâzım İmar Planı’nda tamamı park dinlenme ve rekreasyon alanında kalan Paşabahçe Mahallesi’ndeki özel mülkiyeti “kısmen orta yoğunlukta konut, kısmen yol, kısmen dini tesis” lejantına alan imar planı değişikliğine karşı dava açtı. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 14 Mart 2014’te oyçokluğuyla yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Ders niteliğinde bir karar veren mahkeme, tek parsele ilişkin plan değişikliğinin Boğaziçi Gerigörünüm ve Etkilenme alanında kaldığı belirtildi. 2960 sayılı yasaya göre Boğaziçi alanına ilişkin plan yapma yetkisinin yerel yönetimlerde olduğuna dikkat çekildi. 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bakanlığa, doğal sit alanlarında kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirleme yetkisi verildiği ancak burada bakanlığın ilke kararı belirlemediği gibi yalnızca özel mülke konu olan tek bir parsele üstelik ayrıcalıklı yapılaşma hakları sağladığı kaydedildi.
Bostan ve tescilli ağaçlar
Mahkemenin 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planında kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanlarında kalan parseldeki bu düzenlemenin plan hiyerarşisine de aykırı olduğu kaydedildi. Dava konusu taşınmazın niteliğinin bostan olduğu, üzerinde tescilli ağaçlar bulunduğu belirtilerek bu açıdan da Boğaziçi Kanunu’nun bir kez daha ihlal edilidiği vurgulandı.
Ders gibi bir karara imza atan mahkeme, bakanlığın Boğaziçi alanında kalan parselde “kişiye özel bir düzenleme” yaptığına dikkat çekti. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre mahkeme kararında planlama yetkisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na ait olmasına karşın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan imar planının hukuka ve imar mevzuatına aykırı olduğu vurguladı.“Bostan” niteliğinde olan parsel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başdanışmanı, Danıştay 9. Daire’nin eski başkanı, emekli hâkimArif Yüksel ve hissedarlarına ait.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) CHP’li meclis üyeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Beykoz Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Nâzım İmar Planı’nda tamamı park dinlenme ve rekreasyon alanında kalan Paşabahçe Mahallesi’ndeki özel mülkiyeti “kısmen orta yoğunlukta konut, kısmen yol, kısmen dini tesis” lejantına alan imar planı değişikliğine karşı dava açtı. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 14 Mart 2014’te oyçokluğuyla yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Ders niteliğinde bir karar veren mahkeme, tek parsele ilişkin plan değişikliğinin Boğaziçi Gerigörünüm ve Etkilenme alanında kaldığı belirtildi. 2960 sayılı yasaya göre Boğaziçi alanına ilişkin plan yapma yetkisinin yerel yönetimlerde olduğuna dikkat çekildi. 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bakanlığa, doğal sit alanlarında kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirleme yetkisi verildiği ancak burada bakanlığın ilke kararı belirlemediği gibi yalnızca özel mülke konu olan tek bir parsele üstelik ayrıcalıklı yapılaşma hakları sağladığı kaydedildi.
Bostan ve tescilli ağaçlar
Mahkemenin 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planında kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanlarında kalan parseldeki bu düzenlemenin plan hiyerarşisine de aykırı olduğu kaydedildi. Dava konusu taşınmazın niteliğinin bostan olduğu, üzerinde tescilli ağaçlar bulunduğu belirtilerek bu açıdan da Boğaziçi Kanunu’nun bir kez daha ihlal edilidiği vurgulandı.