"Barış suyu" Kıbrıs'ta müzakerelerin seyrini değiştirecek
KKTC’nin 50 yıllık su ihtiyacını giderecek Su Temin Projesi’nin, Kıbrıs'ta taraflar arasındaki çözüm müzakerelerinin seyrini etkileyebilecek önemde olduğu değerlendirmeleri yapıldı
KKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacını giderecek olan proje hakkında Prof. Dr. Hasgüler şu sözleri kaydetti:
- “Suyun Kıbrıs müzakerelerinin ivme kazandığı bir süreçte adaya gelmesi Kıbrıs Türklerinin masada elini kuvvetlendirecektir”
- “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi gelen su 'Barış suyu’ olabilir. Adaya suyun gelmesi son 60 yılın en önemli olayıdır”
Prof. Dr. Atun'un sözleri ise şöyle:
- “Rumlar gelecekte Kuzey'den gelen suya ihtiyaç duyacak. Politika bir ‘al-ver’ sürecidir. Bir şey almadan bir şey vermezsiniz. Su, Türk tarafının elini çok güçlendirecek"
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 50 yıllık içme suyu ihtiyacını giderecek Su Temin Projesi’nin, Kıbrıs sorununun çözümünde Türk tarafının elini güçlendirecek en önemli kozlardan biri olabileceği yönündeki değerlendirmeler ağırlık kazanmaya başladı.
Yükseköğretim Planlama Değerlendirme Akreditasyon Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) üyesi Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, yaptığı açıklamada, Türkiye’den bölgeye su getirilmesi meselesinin yarım asrı aşan bir konu olduğunu belirterek, bunun ancak bu günlerde başarılabildiğini vurguladı.
Adaya suyun gelmesinin Kıbrıs'taki Türk halkına öncelikle psikolojik üstünlük sağladığını kaydeden Hasgüler, “Suyun Kıbrıs müzakerelerinin ivme kazandığı bir süreçte adaya gelmesi Kıbrıs Türklerinin masada elini kuvvetlendirecektir” dedi.
"Birleşik Krallık’ın psikolojik üstünlüğü sona erdi"
Hasgüler, Türkiye’nin adaya su getirmesinin, Birleşik Krallık’ın hem Rum tarafına hem de Türk tarafına karşı psikolojik üstünlüğünü de sona erdirdiğini savundu. Suyun adaya gelmesinin büyük bir artı değer yarattığını dile getiren Hasgüler, “Bu sadece Türkleri ilgilendiren bir mesele değil. Hem Rumları, hem AB’yi hem de ABD’yi yakından ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi gelen su ‘Barış suyu’ olabilir. Kısaca adaya suyun gelmesi son 60 yılın en önemli olayıdır. Ben de buna katılıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Hasgüler, adada sulu tarım yapılabilecek çok fazla arazi bulunduğuna işaret ederek, “Eğer Kıbrıs adasında su, tarımda doğru kullanılabilirse Avrupa’nın sebze, meyve deposu haline gelebilir. Adada su olduğu takdirde 9-10 ay çok rahat her türlü sebze, meyve yetiştirilebilir” ifadelerini kullandı.
- Proje, müzakere sürecini olumlu etkileyecek
Su Temin Projesi’nin, Kıbrıs sorununun çözümünde Türk tarafının elini güçlendirecek çok yönlü bir argüman olduğunu vurgulayan Hasgüler, şöyle devam etti:
“Su, Kıbrıs’ın iki tarafı için somut bir artı değerdir. Milli kazanımdır. Kıbrıslılar bunu değerlendirebilir. Müzakere sürecinde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın elini güçlendiren çok yönlü bir argümandır su. Su güneyin de ihtiyacı olan bir şeydir. Adada tuzlu sudan dolayı tarımsal araziler bozulmuş, eski verimliliğini kaybetmiş durumdadır. Böyle bir bereket, müzakere sürecine de olumlu yansıyacaktır.''
KKTC'deki verimli arazi genişleyecek
Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ata Atun da Su Temin Projesi kapsamında Türkiye’den KKTC’ye su taşınmasının çok önemli bir konu olduğuna dikkati çekerek, “İnsanoğlu, asfaltsız yaşayabilir, yolsuz yaşayabilir, teknoloji olmadan yaşayabilir ama susuz yaşayamaz” dedi.
Kıbrıs adasının dördüncü asırda 36 yıl boyunca korkunç bir kuraklık geçirdiğini anlatan Atun, kuraklık nedeniyle adada insan hayatının tamamen bittiğini, bitki ve hayvan türlerinin de azaldığını hatırlattı.
Ata Atun, adaya gelen suyun ekonomik olarak öneminin çok daha fazla olduğuna işaret ederek, “Tarımsal verilere göre; bir dönüm sulu arazi, 10 dönüm kuru arazinin verimine eşittir. Kıbrıs adasının yaklaşık 660 kilometrekaresi Rumlarda, yaklaşık 330 kilometrekaresi de Türklerdedir. Gelen su ile Türk tarafının arazisinin yaklaşık dörtte biri sulu arazi olacak. Bu da gelen su ile Türk tarafının verimli arazisinin Rum tarafından daha fazla olacağı anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs adasında İngiliz döneminden kalma boruların eski oluşu, diğer yandan tamiratların parça parça yapılması nedeniyle su kaçağının fazla olduğunu ifade eden Atun, suyun, doğru bir planlama ve dağıtımla adaya verilmesi gerektiğini kaydetti. Adada içme sularında aşırı tuzluluk olduğunu dile getiren Atun, gelecek suyun KKTC içme suyunun kalitesini de üst seviyelere çıkaracağını vurguladı.
Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye’den gelen su sayesinde maliyeti pahalı olan arıtma suyuna da ihtiyaç kalmayacağına işaret ederek, bunun önümüzdeki dönemde maliyeti düşük ürünlerin piyasada olmasına da imkan sağlayacağını söyledi.
“Rumlar Kuzey'den gelen suya ihtiyaç duyacak"
Rum tarafının yıllardır denizden arıtma yöntemiyle içme suyunu sağladığını dile getiren Atun, şunları söyledi:
“Rum tarafı denizden arıtma yaparken 3 metreküp suyun bir metreküpünü arıtabiliyor diğer ikisini ise kirli su olarak denize döküyor. Bu da Akdeniz’i daha da tuzlu hale getiriyor. Bu nedenden dolayı AB, Rum tarafını uyardı, ‘Artık arıtma suyundan vazgeçin’ diye. Bundan dolayı Rum tarafı arıtma tesislerini yavaş yavaş kapatıyor. Rumlar gelecekte Kuzey’den gelen suya ihtiyaç duyacak. Bu nedenle müzakerelerde su konusu da Türk tarafının eline bir koz olarak gelmiş olacak.”
Türkiye’den aynı hat üzerinden elektrik kablolarının da bağlanmasını ümit ettiğini söyleyen Atun, KKTC’nin Türkiye’nin, Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun sistemine bağlanmasının Türk tarafına ikinci bir koz sağlayacağını vurguladı.
Atun, su ve elektriğin müzakere sürecinin seyrini değiştirecek önemde olduğu görüşünü dile getirerek, “Politika bir ‘al-ver’ sürecidir. Bir şey almadan bir şey vermezsiniz. Su ve elektrik de Türk tarafının elini çok güçlendirecek” ifadelerini kullandı.
Tatlı su balıkçılığı da gelişecek
Kıbrıs Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Işık Oray ise Türkiye’den KKTC’ye gelen su ile adada tatlı su balıkçılığının da geliştirilebileceğini söyledi. Geçitköy Barajı’nda dünyada çok değerli olan yılan balıklarının yetiştirilebileceğini ifade eden Oray, bunu, Kıbrıs Türklerinin ekonomik kazanç haline dönüştürebileceğini vurguladı.
Işık Oray, gelen suyun sıcaklığının 17,5 derece civarında olduğunu belirterek, bu sıcaklıktaki tatlı suda çeşitli balıkların ve kabuklu deniz ürünlerinin yetiştirilebileceğini kaydetti.
Tatlı su balıkçılığıyla KKTC’nin yıllık yaklaşık 30-40 milyon dolar kazanç sağlayabileceğini dile getiren Oray, barajda yetiştirilecek deniz ürünlerinin "yeşil hat tüzüğü" ile güneye ve Avrupa’ya da ihraç edilebileceğini belirtti. Işık Oray, barajda yetiştirilebilecek yılan balığı, alabalık, kerevit gibi deniz ürünlerinin yemleme olmadan yetiştirilebileceğine işaret ederek, KKTC'nin bu fırsatı kullanması gerektiğini ifade etti.
75 milyon metreküp su, KKTC'ye aktarılacak
KKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacını giderecek Su Temin Projesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katıldığı törenle 17 Ekim'de devreye alındı.
KKTC'nin uzun vadeli su ihtiyacının karşılanmasını hedefleyen proje kapsamında Anamur Dragon Çayı üzerinde tesis edilen Alaköprü Barajı'ndan alınacak 75 milyon metreküp su, Akdeniz'e döşenen boru hattı vasıtasıyla KKTC tarafında Girne yakınlarında inşa edilen Geçitköy Barajı'na aktarılacak.
Su, Türkiye tarafı 24 kilometre, deniz geçişi 80 kilometre ve KKTC tarafı 3 kilometre olmak üzere toplam 107 kilometre uzunluğundaki boru hattı vasıtasıyla KKTC'ye ulaştırılıyor.
- “Suyun Kıbrıs müzakerelerinin ivme kazandığı bir süreçte adaya gelmesi Kıbrıs Türklerinin masada elini kuvvetlendirecektir”
- “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi gelen su 'Barış suyu’ olabilir. Adaya suyun gelmesi son 60 yılın en önemli olayıdır”
Prof. Dr. Atun'un sözleri ise şöyle:
- “Rumlar gelecekte Kuzey'den gelen suya ihtiyaç duyacak. Politika bir ‘al-ver’ sürecidir. Bir şey almadan bir şey vermezsiniz. Su, Türk tarafının elini çok güçlendirecek"
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 50 yıllık içme suyu ihtiyacını giderecek Su Temin Projesi’nin, Kıbrıs sorununun çözümünde Türk tarafının elini güçlendirecek en önemli kozlardan biri olabileceği yönündeki değerlendirmeler ağırlık kazanmaya başladı.
Yükseköğretim Planlama Değerlendirme Akreditasyon Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) üyesi Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, yaptığı açıklamada, Türkiye’den bölgeye su getirilmesi meselesinin yarım asrı aşan bir konu olduğunu belirterek, bunun ancak bu günlerde başarılabildiğini vurguladı.
Adaya suyun gelmesinin Kıbrıs'taki Türk halkına öncelikle psikolojik üstünlük sağladığını kaydeden Hasgüler, “Suyun Kıbrıs müzakerelerinin ivme kazandığı bir süreçte adaya gelmesi Kıbrıs Türklerinin masada elini kuvvetlendirecektir” dedi.
"Birleşik Krallık’ın psikolojik üstünlüğü sona erdi"
Hasgüler, Türkiye’nin adaya su getirmesinin, Birleşik Krallık’ın hem Rum tarafına hem de Türk tarafına karşı psikolojik üstünlüğünü de sona erdirdiğini savundu. Suyun adaya gelmesinin büyük bir artı değer yarattığını dile getiren Hasgüler, “Bu sadece Türkleri ilgilendiren bir mesele değil. Hem Rumları, hem AB’yi hem de ABD’yi yakından ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi gelen su ‘Barış suyu’ olabilir. Kısaca adaya suyun gelmesi son 60 yılın en önemli olayıdır. Ben de buna katılıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Hasgüler, adada sulu tarım yapılabilecek çok fazla arazi bulunduğuna işaret ederek, “Eğer Kıbrıs adasında su, tarımda doğru kullanılabilirse Avrupa’nın sebze, meyve deposu haline gelebilir. Adada su olduğu takdirde 9-10 ay çok rahat her türlü sebze, meyve yetiştirilebilir” ifadelerini kullandı.
- Proje, müzakere sürecini olumlu etkileyecek
Su Temin Projesi’nin, Kıbrıs sorununun çözümünde Türk tarafının elini güçlendirecek çok yönlü bir argüman olduğunu vurgulayan Hasgüler, şöyle devam etti:
“Su, Kıbrıs’ın iki tarafı için somut bir artı değerdir. Milli kazanımdır. Kıbrıslılar bunu değerlendirebilir. Müzakere sürecinde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın elini güçlendiren çok yönlü bir argümandır su. Su güneyin de ihtiyacı olan bir şeydir. Adada tuzlu sudan dolayı tarımsal araziler bozulmuş, eski verimliliğini kaybetmiş durumdadır. Böyle bir bereket, müzakere sürecine de olumlu yansıyacaktır.''
KKTC'deki verimli arazi genişleyecek
Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ata Atun da Su Temin Projesi kapsamında Türkiye’den KKTC’ye su taşınmasının çok önemli bir konu olduğuna dikkati çekerek, “İnsanoğlu, asfaltsız yaşayabilir, yolsuz yaşayabilir, teknoloji olmadan yaşayabilir ama susuz yaşayamaz” dedi.
Kıbrıs adasının dördüncü asırda 36 yıl boyunca korkunç bir kuraklık geçirdiğini anlatan Atun, kuraklık nedeniyle adada insan hayatının tamamen bittiğini, bitki ve hayvan türlerinin de azaldığını hatırlattı.
Ata Atun, adaya gelen suyun ekonomik olarak öneminin çok daha fazla olduğuna işaret ederek, “Tarımsal verilere göre; bir dönüm sulu arazi, 10 dönüm kuru arazinin verimine eşittir. Kıbrıs adasının yaklaşık 660 kilometrekaresi Rumlarda, yaklaşık 330 kilometrekaresi de Türklerdedir. Gelen su ile Türk tarafının arazisinin yaklaşık dörtte biri sulu arazi olacak. Bu da gelen su ile Türk tarafının verimli arazisinin Rum tarafından daha fazla olacağı anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs adasında İngiliz döneminden kalma boruların eski oluşu, diğer yandan tamiratların parça parça yapılması nedeniyle su kaçağının fazla olduğunu ifade eden Atun, suyun, doğru bir planlama ve dağıtımla adaya verilmesi gerektiğini kaydetti. Adada içme sularında aşırı tuzluluk olduğunu dile getiren Atun, gelecek suyun KKTC içme suyunun kalitesini de üst seviyelere çıkaracağını vurguladı.
Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye’den gelen su sayesinde maliyeti pahalı olan arıtma suyuna da ihtiyaç kalmayacağına işaret ederek, bunun önümüzdeki dönemde maliyeti düşük ürünlerin piyasada olmasına da imkan sağlayacağını söyledi.
“Rumlar Kuzey'den gelen suya ihtiyaç duyacak"
Rum tarafının yıllardır denizden arıtma yöntemiyle içme suyunu sağladığını dile getiren Atun, şunları söyledi:
“Rum tarafı denizden arıtma yaparken 3 metreküp suyun bir metreküpünü arıtabiliyor diğer ikisini ise kirli su olarak denize döküyor. Bu da Akdeniz’i daha da tuzlu hale getiriyor. Bu nedenden dolayı AB, Rum tarafını uyardı, ‘Artık arıtma suyundan vazgeçin’ diye. Bundan dolayı Rum tarafı arıtma tesislerini yavaş yavaş kapatıyor. Rumlar gelecekte Kuzey’den gelen suya ihtiyaç duyacak. Bu nedenle müzakerelerde su konusu da Türk tarafının eline bir koz olarak gelmiş olacak.”
Türkiye’den aynı hat üzerinden elektrik kablolarının da bağlanmasını ümit ettiğini söyleyen Atun, KKTC’nin Türkiye’nin, Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun sistemine bağlanmasının Türk tarafına ikinci bir koz sağlayacağını vurguladı.
Atun, su ve elektriğin müzakere sürecinin seyrini değiştirecek önemde olduğu görüşünü dile getirerek, “Politika bir ‘al-ver’ sürecidir. Bir şey almadan bir şey vermezsiniz. Su ve elektrik de Türk tarafının elini çok güçlendirecek” ifadelerini kullandı.
Tatlı su balıkçılığı da gelişecek
Kıbrıs Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Işık Oray ise Türkiye’den KKTC’ye gelen su ile adada tatlı su balıkçılığının da geliştirilebileceğini söyledi. Geçitköy Barajı’nda dünyada çok değerli olan yılan balıklarının yetiştirilebileceğini ifade eden Oray, bunu, Kıbrıs Türklerinin ekonomik kazanç haline dönüştürebileceğini vurguladı.
Işık Oray, gelen suyun sıcaklığının 17,5 derece civarında olduğunu belirterek, bu sıcaklıktaki tatlı suda çeşitli balıkların ve kabuklu deniz ürünlerinin yetiştirilebileceğini kaydetti.
Tatlı su balıkçılığıyla KKTC’nin yıllık yaklaşık 30-40 milyon dolar kazanç sağlayabileceğini dile getiren Oray, barajda yetiştirilecek deniz ürünlerinin "yeşil hat tüzüğü" ile güneye ve Avrupa’ya da ihraç edilebileceğini belirtti. Işık Oray, barajda yetiştirilebilecek yılan balığı, alabalık, kerevit gibi deniz ürünlerinin yemleme olmadan yetiştirilebileceğine işaret ederek, KKTC'nin bu fırsatı kullanması gerektiğini ifade etti.
75 milyon metreküp su, KKTC'ye aktarılacak
KKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacını giderecek Su Temin Projesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katıldığı törenle 17 Ekim'de devreye alındı.
KKTC'nin uzun vadeli su ihtiyacının karşılanmasını hedefleyen proje kapsamında Anamur Dragon Çayı üzerinde tesis edilen Alaköprü Barajı'ndan alınacak 75 milyon metreküp su, Akdeniz'e döşenen boru hattı vasıtasıyla KKTC tarafında Girne yakınlarında inşa edilen Geçitköy Barajı'na aktarılacak.
Su, Türkiye tarafı 24 kilometre, deniz geçişi 80 kilometre ve KKTC tarafı 3 kilometre olmak üzere toplam 107 kilometre uzunluğundaki boru hattı vasıtasıyla KKTC'ye ulaştırılıyor.